ergul
diorex

Edward Hallett Carr kimdir? Edward Hallett Carr kitapları ve sözleri

İngiliz Yazar Edward Hallett Carr hayatı araştırılıyor. Peki Edward Hallett Carr kimdir? Edward Hallett Carr aslen nerelidir? Edward Hallett Carr ne zaman, nerede doğdu? Edward Hallett Carr hayatta mı? İşte Edward Hallett Carr hayatı... Edward Hallett Carr yaşıyor mu? Edward Hallett Carr ne zaman, nerede öldü?

  • 13.09.2022 15:00
Edward Hallett Carr kimdir? Edward Hallett Carr kitapları ve sözleri
İngiliz Yazar Edward Hallett Carr edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Edward Hallett Carr hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Edward Hallett Carr hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Edward Hallett Carr hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 28 Haziran 1892

Doğum Yeri: Londra, İngiltere

Ölüm Tarihi: 3 Kasım 1982

Ölüm Yeri: Londra, İngiltere

Edward Hallett Carr kimdir?

Edward Hallett Carr 1892 yılında Londra'da doğdu. Merchant Taylors School ve Cambridge Trinity College'da öğrenim gördü. 1916'da Dışişleri Bakanlığı'nda çalışmaya başladı. 1927'de Moskova'ya ilk gezisini yaptı. 1936'da Dışişleri Bakanlığı'ndan ayrıldı ve 1936-47 arasında Aberstwyth'deki Wales Üniversitesi'nde uluslararası politika profesörü olarak ders verdi. 1941-46 arasında The Times gazetesinin yayın yönetmeni yardımcılığını yaptı. 1953-55 arasında Oxford Üniversitesi'ne bağlı Balliol College'da, 1955'ten sonra da Trinity College'da çeşitli akademik görevler üstlendi. Birçok kitabı arasında başlıcaları şunlardır: The Romantic Exiles (1933), The Twenty Years' Crisis, 1919-1939 (1939), Conditions of Peace (1942), The Soviet Impact on the Western World (1946), The New Society (1951), What is History? (Tarih Nedir?) (1961) ve Sovyet Rusya Tarihi adlı dizide The Bolshevik Revolution 1917-1923 (3 cilt), Interregnum 1923-1924 (1 cilt) ve Socialism in One Country 1924-1926 (3 cilt).

Edward Hallett Carr Kitapları - Eserleri

  • Tarih Nedir?
  • Dostoyevski
  • Lenin'den Stalin'e Rus Devrimi 1917-1929
  • Bolşevik Devrimi 1
  • Milliyetçilik ve Sonrası
  • Yirmi Yıl Krizi
  • Bolşevik Devrimi 2
  • Karl Marx
  • Romantik Sürgünler
  • Bolşevik Devrimi 3
  • Komintern ve İspanya İç Savaşı
  • Michael Bakunin
  • 1917 Öncesi ve Sonrası
  • Komintern'in Alacakaranlığı

Edward Hallett Carr Alıntıları - Sözleri

  • Sonunda bu ilahi uyumu kendi ailemde buldum . . . Sizler benim sadece doğal kan bağlarımız sebebiyle değil, aynı zamanda türdeş ruhlarımızın varlığıyla, ebedi gayelerimizin benzerliğiyle kardeşlerimsiniz. (Michael Bakunin)
  • Türkiye, izni olmadan yabancı savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini egemenliğinin ihlali olarak gördüğünü ilan etmişti. Deniz kuvvetleri tükenmiş olan ve Karadeniz'de gerçekleşebilecek bir yabancı saldırıdan korkan Sovyet Rusya ise bu ilanı heyecanla onaylamıştı. Batılı devletler ile Türkiye arasındaki barış koşullarını görüşmek üzere 1922 güzünde Lozan'da toplanan konferansta bu konunun gündeme gelmesi kaçınılmazdı ve hiç beklenmedik bir biçimde Sovyet hükümeti de "Boğazlar meselesinin müzakeresine" katılmak için konferansa davet edildi. Sovyet delegasyonuna Çiçerin başkanlık ediyordu. O zamanlar doğuda İngiliz emperyalizminin en büyük adamı olarak görülen Curzon'la Çiçerin'in tartışmaları basında geniş yer buldu. Boğazlar meselesinde belli bir uzlaşmaya varıldı ve bunun sonucunda ortaya çıkan anlaşmayı Sovyet hükümeti de imzatadı ama hiçbir zaman onaylamadı. Burada elde edilen başarı, Sov- yet Rusya'nın eski Rus İmparatorluğu'nun hak ve çıkarlarının mirasçısı olduğunun genel kabulüydü. (Lenin'den Stalin'e Rus Devrimi 1917-1929)
  • in the field of action, realism tends to emphasise the irresistible strength of existing forces and the inevitable character of existing tendencies, and to insist that the highest wisdom lies in accepting, and adapting oneself to, these forces and these tendencies. such an attitude, though advocated in the name of “objective” thought, may no doubt be carried to a point where it results in the sterilisation of thought and the negation of action. but there is a stage where realism is the necessary corrective to the exuberance of utopianism, just as in other periods utopianism must be invoked to counteract the barrenness of realism. immature thought is predominantly purposive and utopian. thought which rejects purpose altogether is the thought of old age. mature thought combines purpose with observation and analysis. utopia and reality are thus the two facets of political science. sound political thought and sound political life will be found only where both have their place. (Yirmi Yıl Krizi)
  • Devrimler olmaksızın sözde demokratik bir barış, darkafalı bir ütopyadan başka bir şey değildir. (Lenin'den Stalin'e Rus Devrimi 1917-1929)
  • 500 grevcinin askeri birlikler tarafından öldürüldüğü - "Kanlı Pazar"dan sonra en dehşet verici katliam - Lena altın madeninde patlak veren ciddi kavga, sanayi kesimindeki huzursuzluklarda yeni bir dönemi başlattı; 1914'te savaşın patlamasından önceki iki yılda nükseden köylü ayaklanmaları da belirleyici oldu. (Bolşevik Devrimi 2)
  • Rus düşünürlerinin çoğu metafizikten çok etikten hoşlanmışlardır. (Michael Bakunin)
  • Devrimler olmaksızın sözde demokratik bir barış, darkafalı bir ütopyadan başka bir şey değildir. (Lenin'den Stalin'e Rus Devrimi 1917-1929)
  • Franko, "İspanya'yı yüce duygularla seven" herkese hitap eden bir çağrı yaptı. "Hükümetin atadığı yetkililer" ve "dış mihrakların emirlerini... yerine getiren devrimci güruhların" kışkırttığı anarşiden İspanya kurtarılmalıydı. (Komintern ve İspanya İç Savaşı)
  • Toprak mülkiyetinin en köklü biçimde yeniden dağıtımıyla da olsa hiçbir burjuva demokratik devrimi Rusya'yı besleyemezdi: Toprak mülkiyetine en etkili darbeyi ancak sosyalizm indirebilirdi. (Bolşevik Devrimi 2)
  • Milliyetçilik, ne özgürlüğü ne de refahı amaçlar; her ikisini de ulusu, dev­letin kalıbı ve ölçütü haline getirmesinin zorunlu gerekliliğine feda eder. Ge­lişmesi, hem manevî hem de maddî yıkımla damgalanacaktır.” (Milliyetçilik ve Sonrası)
  • Gayri meşru aşkın öteki dünyadan onay aldığını varsaymak, aslında daha çok sonraki Romantiklere özgüydü. Emma Bovary ilk sevgilisi Rodolphe’e, “Eminim cennetteki annelerimiz aşkımızı kutsuyordur.” diyordu. (Romantik Sürgünler)
  • Lenin, Komintern'in birinci yıldönümü vesilesiyle yaptığı bir konuşmada "Alman Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi'nin onların saflarını terk edip proletarya diktatörlüğünü ve Sovyet iktidarını tanıması İkinci Enternasyonal'e indirilen son ölümcül darbeydi," "İkinci Enternasyonal öldü" ve "Almanya, İngiltere ve Fransa'daki işçi kitleleri komünistlerin tarafına geçiyorlar" diye övünüyordu. O dönemde yazdığı bir yazıda USPD'yi(Alman Sosyal Demokrat Partisi), Fransa ve İngiltere'deki muadilleriyle, her ikisi de savaşa karşı çıkmış ve kendilerinin de kısa bir süre içinde ışığı göreceğini ummuş olan Fransız Sosyalist Partisi'ndeki Longuet grubu ILP(Bağımsız İşçi Partisi) ile karşılaştırıyordu. (Bolşevik Devrimi 3)
  • İlk kez Dostoyevski’yi okumaya giriştiğim gece yaşamımın en önemli olayıydı. İlk aşkımdan bile daha önemli bir olay… (Dostoyevski)
  • İspanyol Bask'ı koyu Katolik'ti ama özerklik taleplerini geri çeviren monarşiye karşı geleneksel bir düşmanlığı vardı. Ayrıca şiddetli Franco karşıtıydı. 1 Ekim 1936'da, yeniden yapılandırılmış Cumhuriyet hükümeti bir kararname çıkararak Bask'a otonomi tanıdı ve Bask hükümeti kuruldu. (Komintern ve İspanya İç Savaşı)
  • ...Nasıl ki Osuga nehri ben niye Volga değilim diye şikayet edemezse serf de ben niye efendi değilim diye hayıflanmamalıdır. (Michael Bakunin)
  • 1830'larda romantizm revaçtaydı, ağırkanlı Rusya'da bile. (Michael Bakunin)
  • Eğer ertelediğin şey mutluluğun ise, Kaybedeceğin şey, koca bir hayat olur. (Dostoyevski)
  • Dostoyevski ölüm döşeğinde iken karısına son kez baktı ve şöyle dedi: “Seni düşüncemde bile hiç aldatmadım.” (Dostoyevski)
  • Kapitalizmden sosyalizme geçişin, yönetici sınıf olarak burjuvazinin yerini proletaryanın almasını gerektireceğine ve en azından bir-çok ülkede, bu yeni düzenin şiddete başvurmadan gerçekleşmesinin düşünülemeyeceğine inandığı için, Marx'ın görüşü siyasi ve devrimci bir görüştü. Fakat aynı zamanda bilimsel ve evrimci bir görüştü bu. (Bolşevik Devrimi 2)
  • Çok az olmamız felaket değil, milyonlar bizimle olacak... (Lenin'den Stalin'e Rus Devrimi 1917-1929)

Yorum Yaz