Dilaver Cebeci kimdir? Dilaver Cebeci kitapları ve sözleri
Türk Şair, Akademisyen ve Yazar Dilaver Cebeci hayatı araştırılıyor. Peki Dilaver Cebeci kimdir? Dilaver Cebeci aslen nerelidir? Dilaver Cebeci ne zaman, nerede doğdu? Dilaver Cebeci hayatta mı? İşte Dilaver Cebeci hayatı... Dilaver Cebeci yaşıyor mu? Dilaver Cebeci ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 1943
Doğum Yeri: Kelkit, Gümüşhane, Türkiye
Ölüm Tarihi: 29 Mayıs 2008
Ölüm Yeri: İstanbul, Türkiye
Dilaver Cebeci kimdir?
Dr. Dilaver Cebeci, (d. 1943, Kelkit/Gümüşhane - ö.29 Mayıs 2008). Şair, Yazar, Akademisyen. 1970 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. Aydın'da öğretmenlik ve Halk Eğitimi Başkanlığı, İstanbul Ortaköy Eğitim Enstitüsü'nde öğretim görevliliği, Diyanet işleri Başkanlığı'nda neşriyat uzmanlığı, Üsküdar Kız Lisesi'nde öğretmenlik yaptı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde İktisat Tarihi yüksek lisansı ve sosyoloji doktorası yapan Cebeci, Marmara Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Özellikle bestelenen Türkiyem şiiriyle adını geniş kitlelere duyuran Cebeci, İstanbul'un Fethinin 555. yıldönümü gününde 29 Mayıs 2008 tarihinde vefat etti. İlk şiiri 1965 yılında Defne dergisinde çıktı. Şiirleri, hikayeleri, mensureleri ve mizah yazılan Devlet, Töre, Bozkurt, Türk Edebiyatı, Türk Yurdu, Güney Su, Ortadoğu, Hergün, Yeni Düşünce, Ayrıntılı Haber, Türkiye dergi ve gazetelerinde yayınlandı. Dilaver Cebeci, milli ve tarihi motiflerle bezeli lirik şiirleriyle tanınır. Edebiyatımıza "Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi" mizahi tipini kazandırdı. Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi imzasıyla yazdığı yazılarında Türk sosyal hayatına bir 16. yüzyıl Osmanlı vatandaşı gibi bakarak, bu hayatın Türk kültürüne yabana yönlerini latif bir üslupla hicvetti. Edebiyatımızda uzun ve hikayemsi mensure türünü denedi ve bu denemelerinde milli romantizmi vermeye çalıştı. 2008 yılında kalp krizinden vefat eden şair İstanbul/Çengelköy mezarlığına defnedilmiştir.
Dilaver Cebeci Kitapları - Eserleri
- Türkiyem
- Mavi Türkü
- Türk'e Dair
- Sitare
- Farklı Yönleriyle Türkler
- Dilaver Cebeci / Bütün Şiirleri
- Büyü
- Divan Şiirinde Kadın
- Kur'ân'dan Gerçekler
- Men Kazanga Baramen
- Tanzimat ve Türk Ailesi
- Hun Aşkı
- Evliya Çelebi ve 17. Yüzyıl Osmanlı Toplumu
- Devranname
- Seyranname
Dilaver Cebeci Alıntıları - Sözleri
- "...Ben ne yağmurlar gördüm Sitare Ben kaç kez iliklerime kadar ıslandım Bilmiyorum sen kaç yaşındaydın Ben göğü hep bir kurşun gibi ağır O şehirde sırılsıklam gezerdim ... Ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum. Durup durup ıssız yerlerde “güçlü ol ey kalbim, güçlü ol Daha çok işimiz var” diyorum." (Sitare)
- "Hazindi Kazan"dı kâfir aldı diyorlar. Ben nasıl dayanayım.. (Men Kazanga Baramen)
- Bırakın dört yönden şaha kalksın yalnızlık. Yeter ki siz unutmayın Gümüş kabzalara sinmiş çağları Ve emin siperlerin arkasında Hırsla soluyan tuğları... (Türkiyem)
- Ölüm el çekmez faniden, Bakarsın gelir aniden. Ölürüz... Fakat yeniden Can bulmuşluğumuz vardır! (Büyü)
- Sevmek bir içli şiir okumak değil mi? (Türkiyem)
- Önemli olan kadın ve erkeklerimizin, vatan aşkı, vatan sevgisi ve Türklük davasını yanyana ve yiğitçe yaşamalarıdır. (Farklı Yönleriyle Türkler)
- “ Neş’e-i şevk ile âyâtına tapmak dilerim Anla var hâlikıma gayrı ne yapmak dilerim.” (Kur'ân'dan Gerçekler)
- M. Emin Yurdakul, "Şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz bir çocuk gibidir." Diyerek, şiirin bir milletin morali için ne derece önemli olduğunu anlatmak istiyor. (Divan Şiirinde Kadın)
- Nedir dünyaya gelmekten garaz, gitmek midir ancak? Velev bir anlamak hırsıyla olsun yok mu uğraşmak? (Kur'ân'dan Gerçekler)
- Millet oldu kılıcıma tapanlar, Pek çoğaldı velînîmet tepenler. Yüzyıllar boyunca etek öpenler, Fırsat bulup halli oldu yazıyom. (Hun Aşkı)
- "Cırlıy cırlıy ölürmen men ülgende de " Şiir söyleye söyleye ölürüm ben vâdem yetince de Abdullah Tukay (Men Kazanga Baramen)
- Çeşitli dini kaynaklardan anlaşıldığına göre; Hz.Muhammed bir gece Mekke'deki evinden Cibril vasıtası ile alınmış, bir "Burak"a bindirilerek Kudüs'e götürülmüş, oradan da semâya urûç ettirilmiştir. Bu yolculuk sırasında Hz. Peygamber, Hz. Musa'nın İlâhî vahye nail olduğu Sina dağına, Hz. Isa'nın doğduğu yere uğramıştır. Daha sonra Kudüs'te, Süleyman Mabedi'nin üzerinde namaz kılmış ve Hz. Ibrahim, Hz. Isa, Hz. Musa ona cemaat olmuştur. Bundan sonra da Ya'kub kayasına basarak gökyüzüne yükselmiştir. (Kur'ân'dan Gerçekler)
- Korku denen elle tutulmaz, gözle görülmez duyguyu herkes görsün diye cisimleştirdik. Ya işte Çin Seddi korku demektir.. (Büyü)
- Kınık, Afşar, Yörük... Bu temelde yoktur çürük! Bu yürek attıkça Türk Türk Ün salmışlığımız vardır! (Büyü)
- "Bir kadının başı daima ismet ve insaniyet ipliklerinden örülmüş bir perde altında olsun" (Türk'e Dair)
- Savaş esnasında atın kuyruğunun bağlanması da Türklere özgüdür. Günümüzde hanımların saçlarını arkadan bağlayıp atkuyruğu demelerinin asıl sebebi budur. (Farklı Yönleriyle Türkler)
- Destanlarımızda çok önemli bir motif olarak yer alan, hürriyetin, cesaretin, soğukkanlılığın, dayanışmanın sembolü "Bozkurt" keşke ideolojiler üstü bir milli sembol şeklinde bütün Türk aleminde yer alsaydı.. (Men Kazanga Baramen)
- Güneş kanlar içinde yavaş yavaş boğulur Karanlık kuşanır pusatlarını Titretir bozkırların başıboş atlarını Yıldızlar uzakta kehkeşanlara sığınır Ben sana... (Türkiyem)
- Savaş dediğin söz değil! Bayrak dediğin bez değil ! Vatan için bir kez değil Bin ölmüşlüğümüz vardır! (Büyü)
- Gitgide bir ayet gibi derinleştiler Yüzlerdeki çizgiler, göklerdeki çizgiler. Faruk Nafiz Çamlıbel (Kur'ân'dan Gerçekler)