diorex
sampiyon

Burhan Sönmez kimdir? Burhan Sönmez kitapları ve sözleri

Türk yazar Burhan Sönmez hayatı araştırılıyor. Peki Burhan Sönmez kimdir? Burhan Sönmez aslen nerelidir? Burhan Sönmez ne zaman, nerede doğdu? Burhan Sönmez hayatta mı? İşte Burhan Sönmez hayatı...

  • 29.07.2022 09:00
Burhan Sönmez kimdir? Burhan Sönmez kitapları ve sözleri
Türk yazar Burhan Sönmez edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Burhan Sönmez hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Burhan Sönmez hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Burhan Sönmez hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1965

Doğum Yeri: Haymana, Ankara

Burhan Sönmez kimdir?

Masumlar adlı romanı ile 2011 yılı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'ne değer görüldü.

Murathan Mungan'ın hazırladığı Bir Dersim Hikâyesi adlı kitapta Tarih Öncesi Köpekler öyküsüyle yer aldı. (2012)

Burhan Sönmez, Haymana’da doğdu. İstanbul’da Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra bir süre avukatlık yaptı. TAKSAV’ın (Toplumsal Araştırmalar, Kültür ve Sanat için Vakıf) kurucuları arasında yer aldı. ÖDP’nin (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) kurucu üyeliğini ve genel başkan yardımcılığını yaptı.

Politik nedenlerle birkaç kez gözaltına alındı. 1996 yılında polis marifetiyle ağır yaralandı. Uzun yıllar İngiltere’de (İşkence Tedavi Merkezi’nin desteğiyle) tedavi gördü. Şiire ilgi duymasına ve ulusal ölçekli yarışmalarda ödül almasına rağmen, sonradan romana yoğunlaştı. Elektriksiz ücra bir köyde, Kürtçe masallar anlatan bir annenin elinde büyümüş olması ve buna modern edebiyatın gücünü katması, yazarlığının ilhamını ve alt yapısını oluşturur.

Romanları otuz sekiz ülkede yayımlandı. Uluslararası PEN bünyesindeki ‘Writers Circle’ın kurucularındandır. 2016 yılından beri Uluslararası-PEN yönetim kurulunda yer almaktadır. ODTÜ’de Edebiyat Kuramı ve Roman üzerine ders verdi. ABD’de Vaclav Havel Ödülü’ne (2017), Britanya’da EBRD Edebiyat Ödülü’ne (2018) değer görüldü.

Halen İstanbul’da ve Cambridge'te yaşıyor.

Kuzey (2009), Masumlar (2011), İstanbul İstanbul (2015) romanlarını izleyen Labirent (2018), Burhan Sönmez’in dördüncü romanıdır. Masumlar, 2011 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü ve İzmir St. Joseph En İyi Roman Ödülü’nü aldı. Bir Dersim Hikâyesi (Metis, 2012), Bana Adını Söyle (YKY, 2014) ve Gezi (Almanya, Binooki, 2014) öykü derlemelerine katılan Sönmez, BUYAZ’ın verdiği 2015 Öykü Onur Ödülü’nün sahibi oldu. Şair William Blake’in Cennet ile Cehennemin Evliliği kitabını Türkçeye çevirdi (Ayrıntı, 2016).

KUZEY

Burhan Sönmez‘in ilk romanı olan Kuzey, Rinda adlı genç bir avcının serüvenini anlatmaktadır. Daha iki yaşındayken babası onları terk edip gitmiş, ama yirmi yıl sonra köyüne dönerken ölmüştür. Rinda, babasının ölümündeki sırrı çözmek için kuzeye gider ve yeni bir dünyaya tanık olur. Felsefi bir masal edasıyla tasvir edilen kuzey, hem babasını hem de kendini tanımanın macerası olur onun için. Gazali, İbni Rüşd gibi İslam filozofları ile Aristo, Heidegger ve Marks gibi Batılı düşünürlerin fikirleri aracılığıyla, varlık ve aşk üzerine süren arayışlar, romandaki gizemin çözülmesinde anahtar rol oynar.

MASUMLAR (2011 yılı Sedat Simavi Edebiyat Ödülü)

Sır kitabı taşıyan bir kadın, masum şiirlere inanır. Uykusuz bir adam, mezarlıklardan ve ölümün kıyısından geçerek hayata tutunmaya çalışır. Herkesin bir sırrı ve günahı vardır. Adamla kadın, bir gün kaderin kırık köprüsünde karşılaşırlar. Kadın kitap falı bakar, adam kendi kendine bozkır türküleri mırıldanır. Haymana Ovası’nda, Tahran’da ve Cambridge’te geçen hayatlar… Eski zamanların umudunu taşıyan bu romanda Burhan Sönmez, farklı rüzgârların savurduğu çok sayıda kahramanı usta bir incelikle bir araya getiriyor.

Burhan Sönmez Kitapları - Eserleri

  • İstanbul İstanbul
  • Labirent
  • Masumlar
  • Taş ve Gölge
  • Kuzey
  • Hespên Reş Bayên Sorgevez

Burhan Sönmez Alıntıları - Sözleri

  • Beklemeyi bilmek de sanattı. (İstanbul İstanbul)
  • Bu yüzden hep düşünürüm, insanlar kentleri kurdukları için mi yıldızları unuttular, yoksa yıldızları unuttukları için mi kentlere sığındılar? Geceleri göğe bakanlar o kadar azaldı ki, yıldızlar katında umulmadık bir hareketlenme yaşandığını, bunun dünyamıza yeni bir çağ kapısı açmakta olduğunu bile kimse bilmiyor... (Kuzey)
  • “Haklısın, artık kimse doğduğu yerde yaşlanmıyor,” diye karşılık verdi. (Masumlar)
  • Ölüm herkese eşit mesafedeydi. (Masumlar)
  • "Önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir." (Taş ve Gölge)
  • İnsan insanın en iyi sığınağıydı.. (Masumlar)
  • "Aradaki yılların ve mesafelerin önemi yok. Ölüler her zaman, her yerde yeniden ölebilir. Ben de yeniden doğabilirim (doğabilir miyim?)." (Labirent)
  • Savaş yalanlarla başlar, yalanlarla sürer, gerçeklerle biter. Ve daima birileri geride kalır. (Labirent)
  • Dün gece uyuya­madığım için gözlerim yanıyordu… (Masumlar)
  • Bilgelik, kolay düşman kazandıran bir hazineydi; herkesin gözünü alırdı, hem iyilerin, hem kötülerin. (Kuzey)
  • “Kusurlarınızı kabul ettiğiniz görülmemiştir, özür dilemeyi bilmezsiniz. Kendi yakınlarınıza tecavüz eder, sonra namus için adam öldürürsünüz. Tanrının adı daima dilinizdedir. Çok iyi ağlarsınız. Ağıt dinleyip eski günleri hayal edersiniz. Dünya yansa umurunuzda değil, yeter ki evinizin duvarından bir taş eksilmesin. Kötülüğün dışarıdan geldiğine inanırsınız. Kötülüğün kaynağı ya komşunuz ya da köye gelen yabancılardır. Kendi kalbinizde bir yılan taşıdığınızı görmezsiniz.” (İstanbul İstanbul)
  • Deniz ve toprak insandan önce vardı, kent ise insanın yarattığı dünyadır. (İstanbul İstanbul)
  • İnsan kendini ne kadar hazırlarsa hazırlasın, acıyı yaşadığı an zihni tutuluyordu. Acı nedeniyle zamanın akışı kesiliyor, gelecek duygusu yitiyordu. (İstanbul İstanbul)
  • Bir gün ölecektim, bu yüzden her gün yaşamayı öğrendim. (Kuzey)
  • Benim inançsızlığım mutlaktı; malzeme­si insan olan siyaset dünyayı nasıl değiştirebilirdi ki? İyiliğin toplumu kurtaracağını ve mutlu kılacağını iddia edenler, in­sanı tanımıyorlardı. Bencilliği görmezden geliyorlardı, ana­sını satayım. Çıkarcılık, hırs ve rekabet, insanlığın temeliy­di. (İstanbul İstanbul)
  • Çok eskiden Moğol imparatoru Timur'un askerleri Osmanlıları yendikten sonra bu tepede mola vermiş, yaz sıcağında çadırlarını yıldızlar kadar kalabalık yaymışlar. Timur'un yanındaki kızı Mana daha ergenlik çağındaymış ve kimse bilmeden geceleyin bir korkuya sarınarak kendini bu uçurumdan aşağıya bırakmış. Kızına yürekten bağlı olan Timur, bir savaşta yaralanan ve sonraki savaşlarda intikamını fazlasıyla aldığı aksak bacağıyla gelip, uçurumun karanlığına ve gökyüzündeki kudretli yıldızlara bakmış. Yumruklarını göğe doğru sıkıp, "Hey Mana!" diye bağırmış. Onun hıçkırıklarına ilk kez tanık olan savaşçılar burayı Hey-mana Ovası diye anmışlar ve bu isim söylencelere karışıp nice ölümlerden geçerek Kewe'ye kadar ulaşmış. Şairin dediği gibi: Sabahları doğan güneşin yeni ışığına ve yeni rengine aldanma Şu ağacın yemişi dünden yeşillendi adı ise daha eskiden kalma (Masumlar)
  • Hayal kurup kurmadığımın farkında değilim. Bir an düşünüyorum. Yine beyaz bir duvar geliyor gözlerimin önüne. Ufku boydan boya kaplayan bir duvar, uzayıp gidiyor. İnsan karanlığa alışabilir, her yerde karşılaşır onunla, ama sonsuz beyazlık zor. (Labirent)
  • Seven herkes ölüyorsa, seni bundan uzak tutmak isterim. (Masumlar)
  • Şüphe, gerçeği bulmanın anahtarıdır. Sonrasında varılacak yer ne olursa olsun, soru sormaktan, görünenin ardındaki gerçeği aramaktan vazgeçmemeliyiz. İnanmakta güçlük çektiğimiz şeyi bazen kabul edip, hayata oradan bakmak gerekir. Böylece hem kendimizi gözler, hem de hayatla aramızdaki ilişkiyi sınarız. (Kuzey)
  • İstanbul'u ne kadar, acıyı ne kadar biliyorsanız, beni de o kadar biliyorsunuz. Hepsi eksiktir. (İstanbul İstanbul)

Yorum Yaz