Ziya Osman Saba kimdir? Ziya Osman Saba kitapları ve sözleri
Şair, Yazar Ziya Osman Saba hayatı araştırılıyor. Peki Ziya Osman Saba kimdir? Ziya Osman Saba aslen nerelidir? Ziya Osman Saba ne zaman, nerede doğdu? Ziya Osman Saba hayatta mı? İşte Ziya Osman Saba hayatı... Ziya Osman Saba yaşıyor mu? Ziya Osman Saba ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 30 Mart 1910
Doğum Yeri: İstanbul
Ölüm Tarihi: 29 Ocak 1957
Ölüm Yeri: İstanbul
Ziya Osman Saba kimdir?
Ziya Osman Saba, cumhuriyet dönemi şair ve yazarı (30 Mart 1910, İstanbul-29 Ocak 1957, İstanbul).
Yedi Meşaleciler Hareketi'nin kurucularındandır. Şair olarak ün kazanan edebiyatçı, küçük hikâye türünde de eserler verdi.
30 Mart 1910 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Binbaşı Osman Bey, Paris askeri ateşesi idi. Sekiz yaşında iken annesini kaybetti. Bu kaybın hüznünü hep hisseti ve eserlerine yansıttı. Ziya Osman, dokuz yaşında yatılı öğrenci olarak kaydedildiği Galatasaray Lisesi'nden 1931'de mezun oldu.
İlk şiiri 1927'de, lise öğrencisi iken Servet-i Fünun'da Ziya imzasıyla yayımlandı. Lisede bir yıl sınıfta kalınca bir alt sınıftaki Cahit Sıtkı ile tanışma fırsatı bulması, edebiyat dünyasında ender görülen bir dostluğun oluşmasını sağladı. Dostu Cahit Sıtkı'nın öğrencilik yıllarından itibaren kendisine yazdığı mektupları bir araya getirmesi ile ilk basımı 1957'de yapılan Ziya'ya Mektuplar adlı ünlü kitap oluşmuştur.
1928'de altı lise arkadaşı ile birlikte (Yaşar Nabi, Sabri Esat, Cevdet Kudret, Vasfi Mahir, Muammer Lütfi, Kenan Hulusi) Yedi Meşale isimli ortak kitap yayımladılar. Ziya Osman, kitabın başarısı üzerine Yusuf Ziya'nın desteğiyle çıkarılan ve yayımı sekiz ay süren aynı isimdeki derginin kurucu yazarları arasında yer aldı. Ömrü boyunca topluluğun şiir anlayışına bağlı kalan tek Yedi Meşaleci oldu. Derginin kapanmasından sonra şiirlerini Milliyet ve İçtihat'ta yayımlattı. Varlık Dergisi'ninkurulmasından sonra ise metinlerini orada yayımlatmaya başladı.
Sinir hastası olan kuzenine aşık olan Ziya Osman, ailesinin itirazlarına rağmen liseyi bitirdiği yıl onunla evlendi. 12 yıl süren bu evlilik mutsuz ve karamsar olmasına yol açtı. Yüksek öğrenimini 1936'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı, aynı yıl İstanbul'da askerliğini yaptı.
Hukuk eğitimi sırasında bir yandan da Cumhuriyet Gazetesi muhasebe servisinde çalışan Ziya Osman Saba, çalışma hayatına 1938 yılında girdiği Emlak ve Eytam Bankası'nda uzun yıllar devam etti. 1943 yılında ilk eşinden ayrıldı. Aynı yıl, Yedi Meşale'den sonra ilk kitabı olan Sebil ve Güvercinler adlı kitabı yayımlandı. ABC Kitabevi'nin yayımladığı kitapta 66 şiiri yer almaktaydı. Ertesi yıl, çalıştığı bankada tanıştığı Rezzan Hanım ile evlenerek yavaş yavaş karamsarlığından kurtuldu. Bu evlilikten Orhan ve Osman isimli iki oğlu oldu.
Ziya Osman Saba, bankası tarafından Ankara'ya tayin edilmesi üzerine bir süre bu kentte yaşadıysa da İstanbul özlemi nedeniyle 1945 yılında bankadaki görevinden ayrıldı. İstanbul'da Milli Eğitim Bakanlığı Basımevi'nde tashih şefi (düzeltmen) olarak çalıştı. 1947'de ikinci kitabı Geçen Zaman yayımlandı. Varlık Yayınları tarafından basılan bu kitap, şairin "Sebil ve Güvercinler" kitabındaki şiirlerle 1943-1946 arasında yazdığı şiirlerin biraraya getirilmesinden oluşuyordu.1950'de geçirdiği bir kalp krizi nedeniyle bu işi de bırakmak zorunda kalan Saba, yaşamının geri kalanında arkadaşı Yaşar Nabi'nin sahibi olduğu Varlık Yayınları'nın kitaplarını evinde basıma hazırlayarak geçimini sağladı.
İlk hikâye kitabı Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi 1952'de yayımlandı. 29 Ocak 1957 günü İstanbul'da bir kalp krizi sonucu Kadıköy'deki evinde hayatını kaybeden şairin Nefes Almak adlı şiir kitabı ile Değişen İstanbul adlı hikâye kitabı ölümünden sonra basıldı.
Eyüp Sultan'daki aile mezarına defnedilmiştir; ancak mezar bugün kayıptır.
Ziya Osman Saba Kitapları - Eserleri
- Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi
- Cümlemiz
- Geçen Zaman
- Geçen Zaman
- Konuşanlar, Bir Hüzünle Sesinde
- Nefes Almak
- Sebil ve Güvercinler
- Değişen İstanbul
- Bıraktığım İstanbul
Ziya Osman Saba Alıntıları - Sözleri
- Alın yazısı hepsi. . . Kısmet. . . Ha yazı ha kışı geceyle gündüzün, Kim bilir kaç günü kaldı Ömrümüzün? (Cümlemiz)
- Artık yaşamak için herkesten kaçacağız (Geçen Zaman)
- GEÇEN ZAMAN Hiç olmazsa unutmamak isterdim. Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar. Yalnız bırakmayın beni hatıralar! Az yanımda kal çocukluğum, Temiz yürekli, uysal çocukluğum. Ah, ümit dolu gençliğim, İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim. Sizleri bulmak için ne yapsam? -Doğduğum ev! Rahatlıyacak içim, duysam Bir tek kapının sesini. Arıyorum aklımda bir ninni bestesini.. Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler! Güneş, getir bir bayram sabahını. Açılın, açılın tekrar Çocuk dizlerimdeki yaralar. Hepiniz benimsiniz: Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar.. Yalnız hatırlamak, hatırlamak istiyorum Nerde kaldı sevgilim seni ilk öptüğüm gün, Rengine doymadığım o sema, Ahengine kanmadığım ırmak. Bırakıp her şeyi nereye gidiyorum? Neler geçmişti aklımdan, nedendi ağladığın, neydi güldüğün? Ah, nasıldı yaşamak? (Sebil ve Güvercinler)
- Yaşamak, yaşamak ey dünya! Sana doya doya... (Nefes Almak)
- Artık bütün insanlar bana yabancı, ırak... (Geçen Zaman)
- Ben de pekala şu mesut insanların fotoğraflarını çıkarttıkları fotoğrafhanelerden birine girebilir, ben de mesudum, benim de fotoğrafımı çekebilirsiniz, diyebilirim. (Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi)
- Artık bütün insanlar bana yabancı, ırak, Ölüleri kendime ne yakın duyuyorum! (Geçen Zaman)
- "Sizce bir yazar ne kadar kazanmalıdır? Yazarın, yani sanatçının, dünyanın zevkini en iyi çıkarabilecek, yaşamın tadına en iyi varabilecek yaradılışta, hem en müsrif hem en cömert bir insan olabileceğini düşünürsek para ihtiyacına bir sınır çizip şu kadar kazanmalıdır, diyemeyiz." (Konuşanlar, Bir Hüzünle Sesinde)
- "Dünün şairi, temiz, açık Türkçeyle şiirini yazdı mı, vazifesini bitmiş sanıyordu. Hatta diyebilirim ki dünkü nesilde şair olmak için aşık olmak kâfi idi." (Konuşanlar, Bir Hüzünle Sesinde)
- Gün gelir, hatırlamak bile bir acı olur. (Geçen Zaman)
- Hep geçireceğiz içimizden; Hayat beraber, ölüm, beraber... (Geçen Zaman)
- Bütün saadetler mümkündür.. (Sebil ve Güvercinler)
- Şu ölümlü dediğimiz dünyada, bütün ölümlere rağmen hayat yine hâkim, yine muzafferdir. (Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi)
- Kalbim, sen çocuk kaldın, tanımadın kini, Memnun olacağım senden bir baba kadar. (Sebil ve Güvercinler)
- Dünyadaki her şey: ümit, teselli. (Geçen Zaman)
- Bütün bu resimlerdeki annem, nasıl çoktan, çoktandır yok olabiliyor dünyada? (Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi)
- Hayat! Ömrüm boyunca bana sunduğun keder. (Geçen Zaman)
- Tekrar yaşayacağız ümitli sabahları Bulacağız dünyanın o en güzel yerini. Ebedi bir sahilde ah tekrar tadacağız Kol kola sükûnn dolu o akşam gezmelerini... (Geçen Zaman)
- Cennet meğerse şu üzerinde bulunduğumuz dünya, şu kuşları ötüşmeye başlamış bahçe, insan, hayvan, hep beraber, sevişerek, gülüşerek yaşamak olabilirdi. (Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi)
- Duvarda, resimlerde, yaşanmış hayatınız, Elbiseler içindeki vücudunuz Yine şarkısı kuşun, her günkü sesleri yolun, Etrafın cıvıltısı: azat vakti okulun. Ama, dört bir yanda, sükutunuz. (Nefes Almak)