Zekeriya Yıldız kimdir? Zekeriya Yıldız kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Türk Yazar Zekeriya Yıldız hayatı araştırılıyor. Peki Zekeriya Yıldız kimdir? Zekeriya Yıldız aslen nerelidir? Zekeriya Yıldız ne zaman, nerede doğdu? Zekeriya Yıldız hayatta mı? İşte Zekeriya Yıldız hayatı...

Türk Yazar Zekeriya Yıldız edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Zekeriya Yıldız hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Zekeriya Yıldız hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Zekeriya Yıldız hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri: 1970 Karadilli kasabası

Zekeriya Yıldız kimdir?

Zekeriya Yıldız, Afyon’un Şuhut İlçesinin Karadilli Beldesi’nde 1970 yılında doğdu. Lise yıllarında Türk Standartları Enstitüsünün açmış olduğu bir makale yarışmasında Türkiye birincisi oldu. Kariyer hedefini, kaymakamlık yapabileceği bir okul ile çizse de, üniversite eğitiminin ardından, Yeni Asya yayın grubunda yazılar yazmaya başladı; yayıncılık ve reklamcılık yaptı. Yaklaşık 20 yıldır Eyüp Belediyesi’nde Kültürel birimlerde görev yapan Yıldız, şimdi de Bahçelievler Belediyesi Belediye Başkan Yardımcılığı görevine getirildi.

Zekeriya Yıldız Kitapları - Eserleri

  • Sürgün Sultan
  • Lale Devri
  • 1930 Yalancı Bahar
  • Menemen
  • Küskün Paşalar
  • Kemeraltı
  • Politika Sözlüğü
  • Kürt Gerçeği Olaylar Oyunlar Çözümler

Zekeriya Yıldız Alıntıları - Sözleri

  • Serbest Cumhuriyet Fırkasını feshediyoruz... Somunu bilsem de duygulandıran o cümle. Harika bir kitaptı (1930 Yalancı Bahar)
  • “Mahzun Anadolu’nun yolu hep çileden mi geçiyordu?..” (Menemen)
  • Siyasetten anlamadığı doğruydu ama devirlerinin kapandığını fark edecek tecrübesi vardı. İngilizlere baş eğmeyen İttihatçıların Ankara’ya teslim olduklarını görmüştü ya...Bu ona yeterdi.Eğik başa itibar edilmeyeceğinden adı gibi emindi... (Kemeraltı)
  • - Gerçek demokrasilerde emirle fırka kurulmaz.Kuruluyorsa bunun adı demokrasi değildir. - Ya nedir? Oldu olacak adını söyle. -Adını sen söyledin azizim: Oyun.. hangi oyun diye soracak olursan satranç.Ama senin bildiğin satranç değil ha! İki tarafın hamlesini de Gazi'nin yapacağı tek kişilik bir satranç bu.Senin kalelerin ile İsmet paşayi korkutacak,onun atlarıyla da seni püskürtecek... (1930 Yalancı Bahar)
  • Menemende yedek subaylığını yapmakta olan Kubilay’ın güpegündüz meydanın orta yerinde vahşice öldürülmesine seyirci kalmış Menemen halkına, Mustafa Kemal paşanın duyduğu öfke, hüzün ve hayal kırıklığı şu sözlerle yazıya dökülmüş; “Binlerce Menemenliden bir kişi bile çıkıp buna mani olmuyor! Bilakis tekbirler getirip teşvik ediyorlar. Bu nasıl bir aymazlık, nasıl bir rezalet? Bu kasaba ‘Vildomit’ ilan edilmeye müstahak olmuştur!” Vildomit Fransızca bir kelimedir ve ‘cezalandırılmış şehir’ anlamına gelirdi. Bir yerin Vildomit ilan edilmesi o yerin haritadan silinmesi demekti. Eğer böyle bir karar alınırsa; Menemen halkının tümü şehir dışına çıkarılacak, aileler birer ikişer memleketin başka taraflarına dağıtılacak, şehir tümüyle boşaltıldıktan sonra tamamen yakılacak, gelecek nesillere ibret olsun diye de hükümet konağının olduğu yere kocaman siyah bir taş dikilecekti. Paşa, bir şehre verilebilecek en ağır cezadan bahsediyordu ve fikrinden taviz vermeye niyetli görünmüyordu. Siniri ise uzun bir süre yatışmıyordu..’ Menemen olayının öncesini ve sonrasını akıcı bir şekilde kaleme almış, akılda kalıcı bir tarihi roman.. (Menemen)
  • "Hak yücedir ona yenilgi yoktur. " (Sürgün Sultan)
  • Ama hayat her şeye rağmen devam edecekti (Lale Devri)
  • " Ama bilesin ki, Vahdettin Efendimiz de her şeyin farkındadır. Bu ziyaret siyasi değil, kesinlikle " ibadet" maksatlıdır. " (Sürgün Sultan)
  • İşte o dakikada, tarih boyunca eşi yaşanmamış ve belki de yaşanmayacak bir şey oldu ve icra memuru, herkesin şaşkın bakışları arasında son Osmanlı Padişahının içinde olduğu ceviz tabuta haciz mührü vurdu. (Sürgün Sultan)
  • Mustafa Kemal, tartışmasız bir şekilde herşeyi kendinde toplamıştı.O artık hem başkomutan hem fırka reisi hemde cumhur reisi... Cumhuriyet perdesi altında tek adam yönetimi kuruyor,askeri bir diktatörlüğe gidiyordu... (Küskün Paşalar)
  • " Vatandan ve sevdiklerinden ayrı kalmanın acısıyla ayrılık ve ızdırap yüklü şarkılar besteledi. " (Sürgün Sultan)
  • " Büyük bir hasretle nurlu yüzünü koklar, muhabbetle öperim. " (Sürgün Sultan)
  • "Paraya acımıyorum, aldatıldığıma acıyorum. El kadar kağıt parçası getirip de " İşte İntak-ı Hak gazetesi!" deselerdi içim hiç yanmayacaktı. " (Sürgün Sultan)
  • "İşte o dakikada tarih boyunca eşi yaşanmamış ve belki de yaşanmayacak bir şey oldu ve icra memuru, herkesin şaşkın bakışları arasında son Osmanlı Padişahının içinde olduğu ceviz tabuta haciz mührü vurdu. " (Sürgün Sultan)
  • ‘-Gazi paşa: “Siz felsefe okumuştunuz, okutmuştunuz. Elbette sıfırın ne olduğunu bilirsiniz. Bize “sıfır”ın ne olduğunu anlatır mısınız?” (..) +Hasan Ali bey, “sıfır yok demektir paşam”. -“Güzel... Bu yok olan şey bir rakamın sağına gelince onu on misli nasıl yükseltiyor? Bu nasıl olur?” Gazi, köşe kapmaca oynar gibiydi. (..) Hasan Ali bey, bu konuşmadan sıyrılamayacağını anlayınca işi nükteye vurdu: “paşam, daima arkanızda ve solunuzdayım. İşte solunuzdaki sıfır bendenizim.”’ (Menemen)
  • Dünya ne kadar da garip ve gerçekler ne kadar acıydı. (Lale Devri)
  • "Yanında olup yalnızlığını içine çekmeyi, onu her geçen gün daha çok eriten kaderinden kurtarmayı ne çok isterdi. Çünkü O , hayatında günül verdiği ilk ve tek adamdı. Gönlünden sürgün etmeye ise kimsenin gücü yetmezdi. Gurbet ellerde ne yapıyordu acaba? " (Sürgün Sultan)
  • “Sana bir sır vereyim mi delikanlı? Gazeteci dediğin nutuk dinlemez, sorgular.. Bunu hiç unutma!” (Menemen)
  • " Vahdettin, haftalarca hatta aylarca beyhude bir ümitle gazetenin ilk sayfasını bekledi. Dişinden, tırnağından artırarak biricik oğlunun geleceği için köşede tutuğu paranın insafsızca dolandırıldığına bir türlü inanmak istemedi. " Hatırladıkça içlendi içlendikçe söylendi durdu... " (Sürgün Sultan)
  • " Baba şefkatiyle minik şehzadenin gurbet acısına merhem olmaya çalıştı. Kendisi de hasretini musikiye döktü. " (Sürgün Sultan)