diorex
dedas

Yiğit Bener kimdir? Yiğit Bener kitapları ve sözleri

Türk Yazar ve Çevirmen Yiğit Bener hayatı araştırılıyor. Peki Yiğit Bener kimdir? Yiğit Bener aslen nerelidir? Yiğit Bener ne zaman, nerede doğdu? Yiğit Bener hayatta mı? İşte Yiğit Bener hayatı...

  • 08.08.2022 02:00
Yiğit Bener kimdir? Yiğit Bener kitapları ve sözleri
Türk Yazar ve Çevirmen Yiğit Bener edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Yiğit Bener hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Yiğit Bener hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Yiğit Bener hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 15 Temmuz 1958

Doğum Yeri: Brüksel, Belçika

Yiğit Bener kimdir?

Yiğit Bener, 1958 yılında Brüksel'de doğdu. Yazar Erhan Bener'in oğlu, Vüs'at O. Bener'in yeğenidir. Evli ve bir kızı olan Bener, İstanbul'da yaşamaktadır.

İlk ve orta öğrenimini Paris ve Ankara'da tamamladıktan sonra, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okudu. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra son sınıf öğrencisiyken eğitimini yarım bıraktı; on yıl boyunca Brüksel ve Paris'te yaşadı. Çocuk bakıcılığı, dergi yöneticiliği, göçmen sorunları danışmanlığı, çevirmenlik gibi işlerde çalıştı. Halen yazarlığın yanı sıra profesyonel konferans tercümanı olarak çalışmaktadır. Meslek örgütleri TKTD ve AIIC'de yöneticilik yaptı. Boğaziçi Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi'nde Konferans Tercümanlığı Yüksek Lisans programında öğretim görevlisidir.

İlk öyküsü Yabancı, 1991'de Çağdaş Türk Dili dergisinde yayınlandı. Louis Ferdinand Céline'in Gecenin Sonuna Yolculuk adlı romanının çevirisiyle 2002 Dünya Çeviri Ödülünü aldı. 2012'de romanı Heyulanın Dönüşü ile Orhan Kemal Roman Ödülü'nü kazandı. Öykü kitabı Öteki Kabuslar, 2010 yılında Célin Vuraler tarafından Autres cauchemars adıyla Fransızcaya çevrildi. Sanal edebiyat dergisi İktidarsız'ın kurucularından ve yazarlarındandır.

Yiğit Bener Kitapları - Eserleri

  • Öteki Kabuslar
  • Kırılma Noktası
  • Acı Portakal
  • Öteki Düşler
  • Eksik Taşlar
  • Heyulanın Dönüşü
  • Kusursuz Gezinti
  • Yaramaz Babamla Beter Amcamın Maceraları
  • Simultane Cinnet
  • Özgür Rosto
  • Matbaacılık Oyuncağı
  • Heptameron

Yiğit Bener Alıntıları - Sözleri

  • ''Çok eskiden düşlerde gülerdi Artık onun da bir geçmişi var'' (Eksik Taşlar)
  • Her ilişkiden alabileceklerimizin bir sınırı olduğunu unutmamalıyız.Olabilenle yetinip işin tadını çıkarmak yerine bu sınırları zorlarsak, düş kırıklığı kaçınılmazdır. Bu hatayı hepimiz yaparız. Bir ilişkide bir mutluluk kırıntısı yakaladığımızda bunu derhal ne pahasına olursa olsun yaşamın her alanına yaymaya, tüm gereksinimlerimizi bu ilişkinin sırtından karşılamaya,tüm tatminsizliklerimizi bu ilişki sayesinde telafi etmeye kalkışırız...böylece var olanı da boğarız. Beklentilerimizi doğru ayarlamayı bilsek...olabileni belli bir ölçüde sürdürülebilir kılmaya yoğunlaşsak- olduğu kadar...olabildiğince...gittiği yere kadar... o zaman hiç olmazsa yaşanan o sınırlı mutluluğun yinelenebilmesine izin veririz. Üstelik zaman içinde ilişkinin çerçevesinin genişleyebilmesine fırsat tanımış oluruz.eğer öyle bir olasılık varsa.Gelgelelim açgözlüyüz... sabırsızız...emek vermek istemiyoruz.zora gelemiyoruz...alışılmış kalıpların dışına çıkabilecek düş gücüne sahip değiliz... Birçoğumuzsa düpedüz yüreksiz... Sonuç olarak, kafamızda (son kertede toplumsal ideolojinin belirlediği) bir ilişki şablonu var, bunun dışına çıkamıyoruz. Beklentilerimizi, davranışlarımızı belirleyen işte bu şablon... içinde debelenip duruyoruz, sınırlarını aşamıyoruz. Mutsuz ilişkilerimizden kopmayı başarabilirsek bile mutsuzluk üreten o şablonumuzu aşamıyoruz. gidip gidip aynı kalıba uyan,aynı kurallara göre belirlenmiş... yani aynı mutsuzlukları yeniden üretecek olan benzer ilişkilere tıkılıyoruz. Zor olanı,kuraldışı olanı deneyip yaratıcılık sergilemektense yani her ilişkiyi kendi tekilliği,biricikliği içinde yaşamaktansa,her ilişkiyi aynı çoğul kalıba sokup boğmayı,sıradanlığı güvenceli bir vasatlığı yeğliyoruz...sonra mutsuzuz da mutsuz diye yakınıyoruz. (Kırılma Noktası)
  • İnsan olarak uyanabilmek, sonra da insan olmaktan utanmadan, vicdan kanaması geçirmeden yeniden uykuya dalabilmek... Kâbustan kurtuluş... (Öteki Kabuslar)
  • İnsan kendini yeniden yaratamıyor! (Öteki Düşler)
  • Anlaşılan, kesin tedavi ya da aşı bulmadıkça kurtuluş yok küresel salgından. Çaresiz, kendi vahamızı kendimiz yaratıp direnmeye çalışacağız, çare bulunana dek. (Heyulanın Dönüşü)
  • ~ Uruguaylı üstadın belirttiği gibi:eğer bir çocuğa mutluluğu tarif etmek istiyorsanız oynasın diye önüne bir top yuvarlayın. (Öteki Düşler)
  • Hep iş, hep iş! Bu iş denen şeyden nefret ediyorum. Sanki anne babaları çocuklarından uzak tutmak için icad edilmiş... (Özgür Rosto)
  • Soyut söylemlerin kavrayamayacağı gerçek yaşamın içinden çıkıp geliyorum ben, gerçeğin ta kendisiyim, hatta gerçekliğin kendisinden bile daha sahiciyim. (Kırılma Noktası)
  • Hem sivri biber de sevmez annem. Yemek yerken tabağındaki o küçük küçük dogranmış biber parçalarını hep ayıklar. (Özgür Rosto)
  • Sükutu ikrardan mı geliyordu, emin olamadım. (Heyulanın Dönüşü)
  • Aslına bakarsanız insan benim gibi neredeyse doğuştan iki dilli olunca, yazılı ya da sözlü çeviri edimi her iki dilimin ve kültürümü buluşup kaynaştığı biricik zaman dilimidir... (Simultane Cinnet)
  • Kadriye evde bir hayvan olmasının çocuklar için iyi bir şey olduğunu söyledi. (Özgür Rosto)
  • Acılar insanı olgunlaştırır dediklerine bakmayın: O iş bir seferde olmuyor,önce enikonu ahmaklaşıyor insan, acılaşıyor, hatta bazen kötücülleşiyor. “Olgunluk” ancak daha sonra, çok sonra... (Öteki Kabuslar)
  • Belki o zaman yaşam denen bu çok kıymetli ve biricik zamanı saçmalıklarla doldurup boşa harcamaktan vazgeçmeyi başarabiliriz. (Heyulanın Dönüşü)
  • Belleğini yitiren toplumlar, aynı ilkellik ve kan gölünde boğulmaya mahkumdurlar. (Heyulanın Dönüşü)
  • Söylemin ötesindeki gerçeklik, köşeli kuramların, katı inançların algılamaya izin verdiklerinden çok daha ciddidir, enikonu acımasızdır: Gün gelir, bakarsınız yıllarınızı verdiğiniz, onca önemsediğiniz, titizlikle biriktirdiğiniz her şey, her değer, her varlık bir anda yerle bir olup gitmiş... kesinlikleriniz temelden sarsılmış, tüm dayanaklarınız çökmüş... Böyle bir tükenişle baş etmek kolay mı sanıyorsunuz? Böyle bir enkazın altından oturaklı bir edayla çıkılabilir mi? (Kırılma Noktası)
  • Yurtta sulh cihanda sulh derken şimdilerde daha çok, cihanla kavgalı yurtta kavgalı olduk galiba. (Kırılma Noktası)
  • Karikatür resim sanatının piçidir... (Simultane Cinnet)
  • “Dejavu” ... Beynin yorgunluk ya da başka nedenlerden ötürü bir görüntüyü anında algılayamamasından ( yani görüntünün beynin algılama merkezine ulaşmadan önce belleğe kaydolmasından ) kaynaklanan tıbbi anlamda bir araz olabileceğini ve beyin bu girdiyi gecikmeli olarak algıladığında kişinin bu olayı daha önce yaşadığı hissine kapılabileceğini bilmekte yarar var. .. (Kusursuz Gezinti)
  • Hombres! Erkekler! Evet söylüyorum, siz erkekler... Neden böylesiniz siz, neden? Nedir derdiniz sizin? Neden 'hayır' denildiğinde bunun sadece ve sadece 'hayır' anlamına geldiğini anlamazsınız bir türlü? Nedir ezelden beri bizlere yönettiğiniz bu şiddet? Bizleri öldürürsünüz, tecavüz edersiniz, döversiniz, söversiniz, aşağılarsınız, susturursunuz, kendi kaderimiz üzerine söz söyleme ya da kendi bedenimize sahip olma hakkının bile tanımazsınız bizlere... Nereden geliyor bu saygısızlık? Neden bizlere bir türlü eşitleriniz olarak kabul edemiyorsunuz? Neden? Nedir derdiniz? Ne elde etmeye çalışıyorsunuz? Ne elde edebileceğinizi sanıyorsunuz? Ve daha ne kadar sürecek bu? Ne istiyorsunuz bizden? Nedir bize, ruhumuza, bedenimize, karnımıza düşmanlığınız? (Acı Portakal)

Yorum Yaz