Wilhelm Radloff kimdir? Wilhelm Radloff kitapları ve sözleri
Alman asıllı Rus doğu bilimci. Wilhelm Radloff hayatı araştırılıyor. Peki Wilhelm Radloff kimdir? Wilhelm Radloff aslen nerelidir? Wilhelm Radloff ne zaman, nerede doğdu? Wilhelm Radloff hayatta mı? İşte Wilhelm Radloff hayatı... Wilhelm Radloff yaşıyor mu? Wilhelm Radloff ne zaman, nerede öldü?
Tam / Gerçek Adı: Vasili Vasilyeviç Radlof
Doğum Tarihi: 17 Ocak 1837
Doğum Yeri:
Ölüm Tarihi: 12 Mayıs 1918
Ölüm Yeri:
Wilhelm Radloff kimdir?
Orta Asya ve Sibirya'nın az tanınmış dillerini kendisine çalışma sahası olarak seçmiş, Türkçe ile birlikte Moğolca, Mançuca ve Çinceyi de araştırmıştır. Araştırma yapmak amacıyla Rusya'ya gitmeyi düşünen Radlof, Rusçayı da öğrenmiştir. 1859'da Sibirya'ya gitmiş ve orada 12 yıl kalmıştır.
Radlof, Türkoloji biliminin öncüsü sayılır. 81 yıllık ömrünün 60 yılını adadığı Türkoloji bilimi ile ilgili olarak , "Ben, hayatım boyunca yeni bir ilmin, Türkolojinin kuruluş ve gelişmesini yaşadım ve gücümün yettiği kadar bu ilmin ilerlemesine hizmet ettim. Bu yüzden benim çalışmalarım, başkalarının da yardımını gerektiren bu ilim dalının tamamlanması ve Türkolojinin devam etmesi için birer yapı taşı olmaktan başka bir şey ifade etmez." demiştir.
1866 yılında yayımladığı ilk eserinin ön sözünde Türkçe için, "Yeryüzündeki hiçbir dil ailesi Türkçe kadar geniş sahalara yayılmış değildir. Afrika'nın kuzeydoğu bölgesindenTürkiye'ye ve Rusya'nın güneydoğusundan Sibirya'nın güneyine ve Gobi Çölü'nün içlerine kadar Türkçe konuşan kavimler yaşamaktadır. Onların büyük bir kısmı, İslamiyet’i kabul ettikten sonra diğer milletlerin ve özellikle din kardeşi olan Arap ve Farsların etkisi altında kalmışlardır. Bu etkiyi özellikle edebî eserlerde görmek mümkündür. Onlar, yalnız dillerine uymayan Arap yazısını almakla kalmamış, yazı dillerinden binlerce kelimeyi de alarak öyle bir yazı dili meydana getirmişlerdir ki, bu üzerinde rengârenk her türlü yamalar bulunan bir elbiseye benzetilebilir. Bu yazı dili, doğal olarak Türk halkı için anlaşılamayan bir halkadan ibaret olup, halkın kültür seviyesini yükseltmek yerine, halk kültürünün taze yeşilliği ile beslenemediği için kendi kendini köreltmekteydi." şeklinde değerlendirmesi vardır.
Kaynak : https://tr.wikipedia.org/wiki/Vasili_Radlof
Wilhelm Radloff Kitapları - Eserleri
- Türklük ve Şamanlık
- Manas Destanı
- Sibirya'dan Seçmeler
- Manas
- Türkler
- Sibirya'dan
- Türk Boylarının Halk Edebiyatından Örnekler
Wilhelm Radloff Alıntıları - Sözleri
- Şamanın en büyük sanatı, yurdun temizlenmesi adı verilen iştir. Bu, aile içinden ölen kimsenin kırkıncı gününde yapılır. (Türklük ve Şamanlık)
- Bu efsanelerden anlaşılıyor ki Türklerin tanrılarının yaratıcılıkları mevcut maddelere şekil vermekten ibarettir; hiç yoktan yaratma mefhumu Türk kozmogonisine Sami dinlerden girmiş olsa gerektir. (Türklük ve Şamanlık)
- Çinli’ler, Usun’ları Hiong-nu’lara karşı kullanmayı umduklarından, onlarla daha yakından münasebet kurmak arzusiyle bir çok defa zengin hediyeler gönderdiler. (Sibirya'dan)
- Açgözlülük bir hastalıktır, ilacı yoktur. (Türklük ve Şamanlık)
- Şamanistlerde, yukarıda dediğimiz gibi, kurban sunulmadan ayin ve tören yapılmaz. Her ayin için kanlı veya kansız kurban sunulması gerekir. Kanlı kurbanların en önemlisi at kurbanıdır. Attan sonra koyun gelir. Sığır kurban edildiği hakkında ancak Kazak-Kırgızların ve Kırgızların destanlarında rastlanır. Her halde Şamanistlerde sığır kurban etmenin pek de yaygın olmadığına hükmetmek mümkündür. (Türklük ve Şamanlık)
- Şamanist halklar, hastalık gibi, ölümü de kötü ruhların bir eseri sayarlar. Altay Türklerine göre, yer altı dünyasının hakimi olan Erlik, yer yüzüne gönderdiği aldaçı'lar vasıtasıyla insanların ruhunu yakalatarak hayata son verir. Yakutlar da ölümü, insanın ruhunu kötü ruhların kapıp yemesi ile izah ederler. (Türklük ve Şamanlık)
- Şamanlık dünyasında yine de sonsuz bir hakkaniyet yoktur. Ne ışık diyarının tanrıları, ne de karanlıklar diyarının ruhları yalnız ahlak ilkelerine dayanarak hareket etmezler, tersine, onları tatlı yemeklerle de kazanmak mümkündür, zengin hediyeler aldıkları zaman onlar göz yumarlar; insanların elindeki zenginliği de kıskanır ve her şeyden hediyelerini isterler. Bundan dolayı, yetenekli kimseler aracılığıyla, ışık ve karanlıklar diyarının ruhları ile her zaman ilişkide bulunmak bir görevdir. Bu aracılık görevini şaman soyları üzerlerine alırlar. Güçlü Erlik karanlıkta sürgün kalıp kendi ruhları ile gündüz ışığında görünmedikçe, evrende Tanrı'nın iradesiyle yaratılmış olduğu şekilde her zaman bir düzen hüküm sürer ve bu durum her yaratılan gibi bir gün sonu gelecek olan dünyanın yıkılmasına kadar devam eder. (Türklük ve Şamanlık)
- Şamanistlerin inançlarına göre güneş ve ay ile kötü ruhlar mücadeleye kalkışırlar, bazen yakalayıp karanlık dünyasına sürüklerler. Güneş ve ayın tutulmasının sebebi budur. Bütün Türk lehçelerinde küsuf ve hüsüf hadisesinin "tutulmak" ile ifade edilmesi de eski bir inancın izini taşımaktadır. Güneş ve ay tutulduğu zaman Şamanistler bunları kötü ruhun elinden kurtarmak için bağırıp çağırırlar, davul çalarlar. Bu gürültü patırdıların kötü ruhu korkutacağına inanırlar. (Türklük ve Şamanlık)
- "Ağacın kökü yere dayanır , İnsanın kökü halka dayanır, Soysuz adam olmaz, Ölçüsüz kundura olmaz". "Barışçı bir kafayı kılıç kesmez" Wilhelm Radlofff (Sibirya'dan Seçmeler)
- Şamanın başlıca vazifesi, ruhlarla temas etmektir. Bunu da ancak muayyen kabiliyet ve istidada sahip kimseler başarabilir. Bundan dolayı, belli bir talim görmekle herkes şaman olamaz. Şamanlık fıtri ve adeta kaçınılmaz bir kader meselesidir. Altay halklarına göre şamanlık, ailede irsen intikal eden ve bilhassa çocukluk çağında sara nöbetleri ile gelen bir hastalık sayılır. (Türklük ve Şamanlık)
- Kuzey Asya Türk halkları arasında insan kendisini en çok Altay’lılar arasında rahat hisseder. Namusluluk ve doğruluk, bunlarda diğer komşuları ile ölçülemeyecek derecede üstündür. (Sibirya'dan)
- Güneş doğarken ve batarken büyük dağ silsilesi altın bir halka gibi parlamakta ve bozkırda acayip bir kırmızı nurla dolmaktadır. (Sibirya'dan)
- Türk halkları üzerinde daha büyük etkiyi İslamiyet göstermiştir ve yukarda dediğim gibi bu din, şamanlığı çok yerde büsbütün yok etmeye başarılı olmuştur. Bununla birlikte bağımsız göçebe Türk boyları arasında eski dinin de açık izlerini bulabilmekteyiz. Bu sorun üzerine ancak Kazak-Kırgızlar hakkında tamamlayıcı bilgi verebileceğim. Kazaklar arasında hala, açık bir şekilde eski şamanlık inanışının izleri sayılabilecek birçok gelenek vardır. Bütün bu putperestlik adetleri saymak işi uzatır, burada baksa ya da şarlatan doktoru belirtmek yeterli gelir ki, bunların, mollalar yüzünden halkın dini işlerini düzenlemekten uzaklaştırılan ve şimdi ancak şarlatan, doktor ve falcı olarak halkın arasında bir saygınlığı olan şaman olduğu besbellidir. İslamiyetin baskısı altında şamanlık dualarının ne gibi değişikliklere uğradığını görmek çok ilginç bir iş olacaktır. (Türklük ve Şamanlık)
- "Yaşlının sözünü torbana sok, İtibarlının sözünü cebine sok, Beyi sayan bey olur, Bayı sayan bay olur, Soğukla savaşanın kulağı gider, Beyle savaşanın kafası gider". Wilhelm Radloff Sibiryadan Seçmeler (Sibirya'dan Seçmeler)
- Sağ omuzu yanında Yayuçi, sol omuzunda Körmös. Bunların her ikisi de insanı bütün hayatı boyunca durmadan izlerler. (Türklük ve Şamanlık)