Murat Sincar bulunduğu cezaevinde bir süre önce rahatsızlanmış ve hastaneye kaldırılmıştı. Hastanede yapılan bütün müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
1980'li yılların ortalarında aşiret reisi Murat Sincar ve abisi, Bayrampaşa Cezaevi'ne cinayet suçundan tutuklu olarak getirildiler. Cezaevi idaresi Murat Sincar ve abisi için C 3 koğuşunu uygun görüp, onlan bu koğuşa yerleştirdi. Murat Sincar, idareye saygılı, personelle iyi geçinen, hapishanedeki kimliğinin bilincinde olan bir tutukluydu. Bizler de onların can güvenliğini sağlamakla yükümlü kişiler olarak, ihtiyaçlarına cevap vermeye, onlarla olan ilişkilerimizde seviyeyi korumaya çalışıyorduk. Belli bir zaman sonra Murat Sincar ve Murat Sinar abisi, başka bir hapishaneye gitmek için dilekçe verdiler. Cezaevi tüzüğüne uygun bir şekilde bize sunulan dilekçeyi işleme koyarak onları başka bir cezaevine gönderdik. Belki de Murat Sincar ve abisinin bu isteğini yanlış anlayıp onların idarenin yanlış tutumundan dolayı başka bir hapishaneye gitmek istediklerini düşünenler olmuştur. Ama Murat Sincar'ı. Bayrampaşa'dan ayrılırken söylediği şu sözlerin bu tür yanlış anlaşılmalara karşı agldayıa olacağını düşünüyorum.
- Buradan ayrışımızı sakin yanlış anlamayın. Sizlerden kaynaklanan bir neden değil bu. Sizler cezaevi tüzük ve kurallarını uygulamaya çalışıyorsunuz. Bizler buna saygı duyarız. Çünkü sizlerin mücadelesi, bizlerin can güvenliğini sağlamak içindir. Murat Sincar, daha sonra da 1996 yılında, işlemiş olduğu bir suçtan hüküm giyerek, Bayrampaşa Cezaevi'nde tekrar yatmıştır. Bu dönemde kendisiyle, avukat görüş yerinde karşılaştık. Murat Sincar bu karşılaşmamızda Necati Özdemir'in cezaevinde kendisine serbestlik tanıdığı halde bu durumdan memnun olmadığını söylemişti. Yine bu dönemde İbrahim Tatlıses, cezaevine konser vermek için gelmişti. Yukarıdaki resimde savcı Necati Özdemir, İbrahim Tatlıses ve Murat Sincar aynı masada oturuyorlar. Murat Sincar Bayrampaşa'dan ayrıldıktan sonra medya aracılığıyla Necati Özdemir'e, silahları hapishaneye sokan kişinin kendisi olduğunu söylemişti.
SİNCARLAR AŞİRETİ KİMDİR?
Mardin’in köklü aşiretlerinden olan Sincarlar, özellikle Savur, Midyat ve Mardin merkez ile Mersin, Adana, İzmir ve İstanbul’da büyük bir nüfusa sahipler.
18 Haziran 2011 tarihli haber...
Sincar soyadı tanıdık gelmeyenler için hatırlatmakta fayda var. Sincar, Mardin merkezli 150 bin kişilik aşiretlerden biri. Sincar Aşireti'nin reisi ise Cemal Sincar. Zeki Sincar da aşiret reisi Cemal Sincar'ın 1981 doğumlu yeğeni. Zeki Sincar'ı daha 19 yaşında 'mapushane' ile tanıştıran da aslında bu olaylarla başlıyor.
Şu sıralar firarda olan aşiretin İstanbul sorumlusu Murat Sincar'ın kardeşi Sadettin Sincar'ın öldürülmesinin ardından 'İstanbul'u kana bulayacağım' sözlerinin üzerinden yaklaşık iki ay geçer Murat Sincar ve dört kişi hakkında Sait Yılmaz ve Mustafa Yabul'u öldürmeye azmettirdiği ve suç örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle dava açılır. Hakkında dava açılanlar arasında Zeki Sincar da vardır. İşte bu suçlamayla kendini önce Bayrampaşa'da, sonra da Edirne F Tipi'nde bulan Zeki Sincar, bugün Unkapanı piyasasında 'Son Işık Müzik'in ortağı olarak faaliyet gösteriyor. Şirketin en gözde sanatçısı ise arabeskin yeni kralı, her albümü bir milyon satan, ancak yüzü gözükmediği için piyasada 'çakma'ları türeyen Hakan Gürses. Bir ay kadar önce Gürses'in yeni albümü 'Üstü Kalsın'ı piyasaya sunan Zeki Sincar ve ortağı Engin Işık'ın şimdi eski günlerden uzak bambaşka hedefleri var.
Zeki Sincar, 'Bir kan davamız vardı, 2001'de hapse girdim, 2004'te çıktım' diyerek cezaevi günlerini özetlese de aslında o günlerin pek kolay geçmediğini satır aralarında kendi de vurguluyor. Bayrampaşa'da kaldığı koğuşa silahla ateş açıldığı, hasımlarıyla aynı koğuşa konulması ve her an 'öldürüleceğiz' beklentisiyle geçen günlerin ardından, hiç beklemediği bir anda Edirne F Tipi'ne gönderildiği ve tüm dünyadan 'yalıtıldığı' günleri anlatıyor bir çırpıda. Kendini toparlama sürecinin ardından bu kez 'bir iş kurmalıyım' diyen Zeki Sincar'ın yolu amcasının oğlu Engin Işık'la kesişiyor.
'ÇAKMA' HAKAN GÜRSES
Hikayenin bundan sonrasını Engin Işık anlatıyor. 'Bir iş yapmak istiyordum. Sonuçta hem ben hem ailemiz müziği çok seviyor. Bizim aileyle iç içe olan çok sayıda dostumuz var. İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül, Nihat Doğan, Mustafa Topaloğlu, Burhan Bayar, Derviş, Güçlü Soydemir gibi isimler Sincar ailesiyle çok yakından görüşen isimler. Müziği ve sanatçı dostlarımızı çok sevdiğim için Işık Organizasyon adıyla bir şirket kurmuştum. Festivaller, konserler düzenliyordum. Günün birinde bir adam kapımı çaldı. Bana Hakan Gürses'in menajeri olduğunu ve artık ona albüm yapmayacağı için haklarını satmak istediğini söyledi, karşılığında 20 bin TL istedi. Hakan Gürses çok beğendiğim bir sanatçıydı. O güne kadar basında yüzü hiç yer almadığı için kimse neye benzediğini bilmiyordu. Haliyle ben de inandım. Bana Hakan Gürses'i getirdi, tanıştık. Bir aile yemeği sırasında şarkı söylerken, gerçek Hakan Gürses'in kostüm sponsoru 'Bu gerçek Hakan Gürses değil' dedi. İnanamadım, eski prodüktörü Uslu Kambay'ı aradım. Meğer her şey anlaşmalıymış. Nasılsa yüzü tanınmıyor diye Hakan Gürses adıyla çıkıp piyasayı dolandırmışlar. Benden de çeşitli miktarlarda para almışlardı. Dolandırıldığımı anlayınca çok gücüme gitti, sonuçta çoluğumun çocuğumun rızkı gitti. O sırada Hakan Gürses de sürekli eski prodüktörü tarafından dolandırıldığı için müziğe küsüp memleketi Hatay'a dönmüş. Aile dostumuz Burhan Bayar'dan onun telefonunu bulup buraya gelmesi için ikna ettik. Hakan Gürses üç albüm yapmış, her bir albümü bir milyon satmış ama beş kuruş para kazanamamış. Şimdi hep beraber yeni bir başlangıç yaptık, bu olaylarla uğraşmaktan albümü ancak çıkarabildik. Ama bundan sonrası daha güzel olacak.'
CEZAEVİNDEKİ KASET
Tüm bu hikayeler yaşanırken, cezaevinde olan Zeki Sincar, kaderin bir oyunu olsa gerek Hakan Gürses'i dinleyerek akşamlarını geçiyormuş. 'Aileme 'bana bir walkman ve kaset getirin' demiştim. Getirdikleri kasedi kapağına bakmadan dinlemeye başlamıştım. Meğer bir yıl boyunca her gece dinlediğim Hakan Gürses'in albümüymüş. Kim derdi ki o günlerde dinlediğim ve çok sevdiğim bir ismin bugün prodüktörü olacağım ve ona albüm yapacağım' diyor Zeki Sincar. Son Işık Müzik'in kurucuları Engin Işık'la Zeki Sincar'ın hedefi öncelikle Hakan Gürses'i hak ettiği yere getirmek. Ardından Toprak ve Bayhan'a birer albüm yapmak. Ama Engin Işık'ın gönlünden geçen ise bir gün Mahsun Kırmızıgül'le çalışmak. Bu arada ikili sadece müzik piyasasıyla yetinmeyecek. Yenibosna'da 200 kişinin çalışacağı bir jean fabrikası kuruyorlar. Ama şu bir gerçek, 'soyadları' ilk tanıştıkları herkesin onlara 'önyargılı' davranmasına neden oluyor. Her ne kadar onlar 'biz işimize gücümüze bakıyoruz' deseler de...
Bakanlıktan Guantanamo Cezaevi'ne sevk istedi
Murat Sincar, hükümlü bulunduğu Maltepe 1 No’lu L tipi Cezaevi’nin koşullarından memnun olmayınca, ABD’nin denetiminde bulunan Küba’daki Guantanamo Cezaevi’ne naklini istedi. Sincar, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek’e 10 Eylül 2014 günü gönderdiği dilekçede, buna gerekçe olarak hücresinin fiziki imkânlarının yetersiz olmasını gösterdi. “Köpek bağlasanız 24 saat zor yaşar” dediği bir yeri kendi imkânlarıyla yaşanılır hale getirmeye çalıştığını kaydeden Sincar, sürekli doktor kontrolüne çıktığını, hastaneye sevkinde de sorunlar yaşandığını belirtti. İki yılda 5 cezaevi değiştirdiğini, nakil öncesinde nereye gönderileceğinin bile kendisine bildirilmediğini iddia eden Sincar, “Oradan buraya sürgün edilmekten bıktım usandım. Canıma tak etti. En iyisi beni Guantanamo Cezaevi’ne gönderin. Siz de kurtulun, ben de bu zulümden kurtulayım” dedi. Müsteşar İpek’e hitaben yazılan dilekçede Sincar, “Benim memleketimde savcılık yaptınız, aşiretimizin devlete saygınlığını, itibarını çok iyi bilirsiniz. Bana bu kumpasları kuranları, bir yerden bir yere savuranları, zulmeden kişileri kim kabul eder” dedi. Sincar’ın Adalet Bakanlığı’na yaptığı şikâyet kabul edildi. Sincar, Kocaeli Cezaevi’ne nakledildi.