Tomris Uyar kimdir? Tomris Uyar kitapları ve sözleri
Türk Öykü Yazarı ve Çevirmen Tomris Uyar hayatı araştırılıyor. Peki Tomris Uyar kimdir? Tomris Uyar aslen nerelidir? Tomris Uyar ne zaman, nerede doğdu? Tomris Uyar hayatta mı? İşte Tomris Uyar hayatı... Tomris Uyar yaşıyor mu? Tomris Uyar ne zaman, nerede öldü?

Doğum Tarihi: 15 Mart 1941
Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye
Ölüm Tarihi: 4 Temmuz 2003
Ölüm Yeri:
Tomris Uyar kimdir?
Tomris Uyar (d. 15 Mart 1941 - ö. 4 Temmuz 2003) Türk öykü yazarı ve çevirmen. İngiliz Kız Ortaokulunda, Arnavutköy Amerikan Kız Kolejinde eğitim gördü (1961). İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine bağlı Gazetecilik Enstitüsünü bitirdi (1963). Papirüs dergisi kurucularından olan Uyar’ın deneme, eleştiri ve kitap tanıtma yazıları Yeni Dergi, Soyut, Varlık gibi dönemin belli başlı dergilerinde yayımlandı. On öykü derlemesinden Yürekte Bukağı ile 1979, Yaza Yolculuk ile 1986 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. 60’ı aşkın çevirisi kitaplaşan Uyar’ın günlükleri, “Gündökümü” genel başlığı altında, yayımlandı. Yürekte Bukağı ve Yaza Yolculuk öykü kitapları ile Sait Faik Hikâye Armağanı’nı aldı. Tomris Uyar, şair Turgut Uyar ile evlidir ve Hayri Turgut Uyar isimli, İTÜde öğretim görevlisi bir oğulları vardır. 2003 yılında kanser nedeniyle vefat eden yazarın kabri Zincirlikuyu Mezarlığındadır.
Tomris Uyar Kitapları - Eserleri
- Dizboyu Papatyalar
- Aramızdaki Şey
- Yaza Yolculuk
- Otuzların Kadını
- Metal Yorgunluğu
- Yürekte Bukağı
- Gecegezen Kızlar
- Yaz Düşleri Düş Kışları
- İpek ve Bakır
- Sekizinci Günah
- Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1
- Ödeşmeler ve Şahmeran Hikâyesi
- Güzel Yazı Defteri
- Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 2
- Bütün Öyküleri
- Aşkın Yıpranma Payı
- Kitapla Direniş
- Günlerin Tortusu
- Yüzleşmeler
- Sesler, Yüzler, Sokaklar
- Rus Ruleti
- Yazılı Günler (1985-1988)
- Bütün Yazıları
- Dön Geri Bak
- Tanışma Günleri/ Anları
- İki Yaka İki Uç
- Gündökümü 75
- Ödeşmeler
- Otuzların Kadını
- Amerikan Hikayeleri Antolojisi
Tomris Uyar Alıntıları - Sözleri
- Susarsam bir boşluk çünkü, konuştukça bir eksilme. (Bütün Öyküleri)
- En güvenilir devrimci kadrolar, ellerine olanak geçtiğinde neden en katı bürokrasiyi oluşturuyorlar ? (Günlerin Tortusu)
- Edebiyayçılarla yazarlar arasındaki farkı sık sık konuşuyoruz Füsun Altıok'la. Keskin tanımlar yapmadık daha, değer sınıflandırmasından da kaçınıyoruz, yalnız yazması gerektiği ya da yazılması gereken şeyleri yazanlara "yazar", bir tür aşkla, tutkuyla tazanlara, yazmayı bir ikame olarak kullanmayanlara edebiyatçı diyebiliriz. (Sesler, Yüzler, Sokaklar)
- "..Kim aldırır benim yorgunluğuma? Saat kaç? diyeceğime kendi bileğime bakıyorum. İncelmiş. Çok sıcak bir yaz ikindisinin 3'ü gibi geçmek bilmiyor zaman, hep sürüncemede. Gelmeyenler öylesine kalabalıklaştı ki koltuklar hep boş. Yine de yerlerini sık sık değiştiriyorum ki hiç kimse başkasının eski yerine oturmasın." (Sekizinci Günah)
- Bu halkın okumadığını, hele siyasetle ilgilenmediğini görmüyorlar mı? Televizyonla gazete yetiyor da artıyor bile onlara. (Güzel Yazı Defteri)
- Ev, bir çeşit kabuk oldu bana. (Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1)
- En sıcak yaz günlerinde bile, yüreğimize buz gibi çöken o yoklukları, yoksunlukları, kara kışı unutamadık. (Aşkın Yıpranma Payı)
- Akla yakın bir yorum bulunca, yanlış da olsa, dört elle sarılıyoruz. Karşımızda, hep gölgeleriyle korkutan, karanlıkta sallanan şeyler var da ondan. (Rus Ruleti)
- Gülümsüyor, aramızda olabilir bir uzaklığı kapatmak için.. (Dizboyu Papatyalar)
- Bu evden artan neyim varsa kesmek, budamak isterdim. Kanasa da. Yeter ki bir erinç: ödün değil bu, düpedüz yaşama uyma. (İpek ve Bakır)
- Onun gülüşlerine benzemiyor. Her zamanki gülüşlerini çok iyi bilirim. Sevinç, ansızın değil usul usul açılır onun yüzünde.. (İpek ve Bakır)
- Kendi hikayemi kendime anlatmaktan, durmaksızın aklımdan geçirmekten bıktım Lin bey oğlum. Artık içimde eskiyor. Dışa vuracak sözcükleri bulamıyorum. (Metal Yorgunluğu)
- Sevilmemeyi rahatça kaldırabiliyorsun da sevilmek zor geliyor sana, sen de bunu anlamıyorsun. (Bütün Öyküleri)
- Derin kazın, diyordum kendi kendime, derin kazın. Şu gözlerimden akan yaşları, bu yetmezlikleri, katılıkları, artık gereksiz olan bu hüzünleri, kavrayamadığımız güzel aşkları derin gömün. Hepsi altında kalsın toprağın. (Ödeşmeler ve Şahmeran Hikâyesi)
- Nasıl karşı konulabilir kültürlü kültürsüzlüğe? (Aşkın Yıpranma Payı)
- Ah ne yapsam ne yapsam Ne yapsam da bu kente tertemiz bir düş bulsam... (Bütün Öyküleri)
- Şimdiyse aralarında kaskatı, birbirlerine değseler ürpertecek kadar soğuktu suskunluk. (Otuzların Kadını)
- Edebiyata neden tutkun olduğumu sorarsanız, okura ve yazara bir tek insan yaşamının sınırlarına sığmayacak binlerce dünya ve kişilikte yaşama olanağını tanımasından ötürü derim. (Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 2)
- Diyorum ki kişinin doğum tarihi pek önemli değil aslında, dünyaya gözlerini açmak daha önemli. (Metal Yorgunluğu)
- Yaşadığı anı bilerek, tadına vararak yaşayan bir çocuk ya da bir genç göremiyorum ortalıkta. Acaba bu duygu bir güvensizlik, yarına, bir an sonraya güvenememe duygusundan mı çıkıyor, yoksa o anı, o yarını, o kitabı hep elde bir sayma doygunluğundan mı? (Sesler, Yüzler, Sokaklar)
Editör: Nasrettin Güneş