Étienne de la Boétie kimdir? Étienne de la Boétie kitapları ve sözleri
Fransız Yargıç ve Yazar Étienne de la Boétie hayatı araştırılıyor. Peki Étienne de la Boétie kimdir? Étienne de la Boétie aslen nerelidir? Étienne de la Boétie ne zaman, nerede doğdu? Étienne de la Boétie hayatta mı? İşte Étienne de la Boétie hayatı... Étienne de la Boétie yaşıyor mu? Étienne de la Boétie ne zaman, nerede öldü?
Fransız Yargıç ve Yazar Étienne de la Boétie edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Étienne de la Boétie hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Étienne de la Boétie hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Étienne de la Boétie hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1 Kasım 1530
Doğum Yeri: Fransa
Ölüm Tarihi: 16 Ağustos 1563
Ölüm Yeri: Fransa
Étienne de la Boétie kimdir?
Étienne de La Boétie, 1 Kasım 1530'da Fransa'nın Périgord bölgesinin küçük bir kenti olan Sarlat'da doğmuştur. Soylulaştırılmış burjuva kökenli olan La Boétie, ailesinin etkisiyle Orléans Üniversitesi'nde hukuk öğrenimi görmüştür.
Fakülteyi bitirdikten bir yıl sonra, 1554'te bu genç hukukçu, kral II. Henri'nin onayı üzerine Bordeaux Parlemantosu'nda danışmanlık görevine kabul edilmiştir.Ölümüne dek bu görevi sürdüren La Boétie, 1557 yılında kendisi gibi danışman olan Montaigne ile tanışmıştır. Bu iki düşünür arasında çok yakın bir dostluk ilişkisi kurulmuştur.
'Fransız yargıç, politik filozof, anarşist ve Fransa siyaset felsefesinin kurucusu' olarak nitelendirilmektedir.
Étienne de la Boétie Kitapları - Eserleri
- Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev
- Diktatöre Karşı
- Gönüllü Kölelik Üzerine Söylev
- Siyasi İtaat İçin Ebedi Yöntembilim
- Understanding Our Slavery
Étienne de la Boétie Alıntıları - Sözleri
- Tüm canlılar hissetme yetisine sahip oldukları için boyunduruk altında ızdırap çekerler ve özgürlüğe hasret duyarlar. (Diktatöre Karşı)
- Özgürlüğüne yeniden kavuşmak amacıyla çorba tasını terk etmeyi akıl edemeyen halk, yalnızca kısa vadedeki çıkarını gözettiğinden dolayı, iktidara kul köle olmakta ve sömürü mekanizmasının içine iyice gömülmektedir. (Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev)
- Tiranlar büyük hediyeler, bir kaç kilo buğday, bir kaç litre şarap ve biraz sikke dağıttı mı herkes arsız arsız "Çok yaşa Kral!" diye bağırırdı. Bu aptallar ellerinden alınmış kendi mallarının yalnızca bir kısmının onlara verildiğini anlamazlardı. (Diktatöre Karşı)
- Ne zaman bir hükümdar kendini diktatör ilan etse ulusun bütün aşağılık süprüntüleri... hırsla yanıp tutuşan ve olağanüstü bir açgözlülükle dolu olanlar, büyük tiranın altında küçük reisler olmak ve ganimetten pay almak adına onun etrafında toplanırlar. (Diktatöre Karşı)
- Halklar kendi kendilerini köleleştirir ve kendi boğazlarını yine kendileri keserler. Kul olmayı ya da özgür olmayı seçebilecekken özgürlüğü reddeden ve boyunduruğu tercih eden, kendi felaketine rıza gösteren ya da daha doğrusu, kendi felaketi peşinde koşan halktır. (Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev)
- "İnsanın ne büyük bir zayıflığıdır ki güce itaat eder, imtiyazlar verir, kendisi güçlü olmaz." (Diktatöre Karşı)
- İstedikleri hayra ulaşmanın yolunda gözüpekler tehlikeden korkmaz; zekiler ızdıraptan kaçmaz. (Diktatöre Karşı)
- Çünkü devletin yaptığı çoğu şey devletin bakış açısından kesinlikle birer hata değil; gücünü, nüfuzunu ve gelirini artırmak adına birer hamledir. (Diktatöre Karşı)
- Keder yalnızca hazdan sonra belirir, daima geçmiş bir sevincin anısına eklenir. (Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev)
- Diktatöre devamlılık sağlayan, ülkeyi tiranın esiri yapan beş ya da altı kişi vardır. Bu beş ya da altı kişi her an onun kulağındadır; beş ya da altı kişi zalimliklerine yardakçı, zevklerine dost, arzularına yalaka, yağmalarına ortak olmak için ona kendi istekleriyle gitmiş ya da onun tarafından çağrılmıştır. Bu altı kişi elebaşlarını öyle iyi yönetir ki o sadece kendi kabahatlerinden değil, onlarınkilerden de sorumlu tutulur. Bu altı kişinin altında altı yüz çıkarcısı vardır, onlar da altı kişinin tirana yaptığını bu altı kişiye yapar. Bu altı yüzün emrinde de açgözlülük ve zulmün aleti olmuş, kendilerine verilen emirleri hiç vakit kaybetmeden yerine getiren ve bu altı yüz kişinin gölgesinde nüfuzları olmasa kanun ve cezadan kaçamayacakları bir tahribat yaratan; rütbeler verilmiş, vilayet yönetimi ve ekonomisi emanet edilmiş altı bin çıkarcı vardır. (Diktatöre Karşı)
- Halk, artık rahatsızlığını hissetmemektedir; bu da onun hastalığının ölümcül olduğunu gösterir. (Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev)
- Tiranı koruyan silahlar değil, onu destekleyen ve bütün ülkenin ona kul olmasını sağlayan üç beş kişidir. Başta inanması zor gelse de bu harfiyen doğrudur. Bu beş altı kişi her zaman tiranın gözüne girer, ona yaklaşır ve bizzat tiranın kendisi onları zulümlerinin ortağı, zevküsefalarının yareni, pis ahlaksızlıklarının pezevengi, yağmalarının yardakçısı olmaya davet eder. Bu altı kişi, reislerini öyle iyi idare ederler ki tiran, topluma yalnızca kendi kötülüğüyle değil onların aracılığıyla da zulmeder. Bu altı kişinin altında da saygın yerlere getirip beslediği altı bin kişi bulunur. Cimriliklerini yahut zalimliklerini gözetmeleri, emirlerini vaktinde yerine getirmeleri, dört bir yanında kötülük etmeleri için bu altı bin kişiyi eyaletlerin yahut mali işlerin başına getirirler. Böylece bu kişiler, yalnızca onların himayesi altındayken varlıklarını sürdürebilir yahut kanunlardan ve cezalardan muaf tutulabilir. (Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev)
- Tiranların kendileri bile, insanların, başkalarının onlara çektirdikleri acılara katlanmalarını olağanüstü buluyorlardı. Seve seve din kisvesine bürünüp kötü eylemlerine daha fazla otorite sağlamak amacıyla kendilerini ilahi sıfatlarla beziyorlardı. (Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev)
- Seçilenler, hayvaları terbiye ediyormuş gibi davranır; fatihler halkı avı haline getirir; varisler ise halka köle muamelesi yapar. (Diktatöre Karşı)
- Zulmün, sadakatsizliğin, adaletsizliğin olduğu yerde arkadaşlık olamaz. Ve ahlaksızların bir araya geldiği yerde dostluk değil, ancak gizli tezgahlar olabilir. Bunlar arasında yakınlık yoktur; onları sadece korku bir arada tutar; onlar arkadaş değil, sadece suç ortağıdır. (Diktatöre Karşı)
- karşılıklı bir saygı olmadan dostluk inşa edilemez. (Gönüllü Kölelik Üzerine Söylev)
- Hürriyetini kaybetmiş bir halk, özgürlüğün ne demek olduğunu o kadar hızlı bir şekilde unutur ki, onu geri kazanmaya uğraşmaz. (Gönüllü Kölelik Üzerine Söylev)
- Zorluklara katlanamayan ve haklarını savunamayanlar, korkak ve aptal olanlardır. (Gönüllü Kölelik Üzerine Söylev)
- La Boétie'nin eseri, siyaset felsefesinin temelinde yatan en önemli sorulardan birini sorarak başlıyor: İnsanlar neden kendi rızalarıyla tiranlara itaat eder? Her tiranlık ve hatta her yönetim biçimi sivil itaate bağlıdır. La Boétie insanların köleleştirilmelerine gösterdiği bu rızayı eleştirdikten sonra, yaşadıkları sefaletten ve baskıdan kurtulmalarının yolunu ilan ediyor: Sivil itaatsizlik. İnsanların topluca itaat etmeyi reddettiği hiçbir yönetim uzun süre var olmayacaktır; dolasıyla tiranlığın çözümü halkın tirana verdiği rızayı geri çekmesidir. (Diktatöre Karşı)
- Zavallı sefil insanlar, akılsız halklar, kötü durumlarında kalmak için direnen ve iyiliklerini göremeyen uluslar! Sizler gözünüzün önünde, en güzel ve en parlak kazançlarınızın götürülüşüne, tarlalarınızın yağmalanmasına, evlerinizin ve eşyalarınızın çalınmasına seyirci kalıyorsunuz. Öyle bir yaşam sürüyorsunuz ki, hiçbir şeyin size ait olduğunu söyleyebilecek durumda değilsiniz. Şimdi, mallarınıza, ailelerinize ve yaşamlarımıza yarım yamalak bile sahip olmak, size büyük bir mutluluk gibi gözüküyor. Tüm bu zarar, bu kötülük, bu yıkım size düşmanlardan gelmiyor; hiç kuşkusuz tek bir düşmandan, yani öylesine yücelttiginiz, uğrunda cesaretle savaşa gidip kendinizi ölüme atmaktan çekinmediğiniz o kişiden geliyor. Size böylesine hakim olan kişinin iki gözü, iki eli, bir bedeni var ve herhangi bir insandan daha başka bir şeye sahip de değil. Yalnızca sizden fazla bir şeyi var: O da sizi ezmek için ona sağlamış olduğunuz üstünlük. Eğer siz vermediyseniz, sizi gözetlediği bu kadar gözü nereden buldu? Sizden almadıysa, nasıl oluyor da sizleri dövdüğü bu kadar çok eli olabiliyor? Kentlerinizi çiğnediği ayaklar sizinkiler değilse bunları nereden almıştır? Sizin tarafınızdan verilmiş olmasa üzerinizde nasıl iktidarı olabilir? Sizinle anlaşmadıysa sizin üstünüze gitmeye nasıl cesaret edebilir? Kendinize ihanet etmeseniz, sizi öldüren bu katilin yardakçısı olmasanız ve sizi yağmalayan bu hırsıza yataklık etmeseniz o ne yapabilir? (Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev)