dedas
Turkcella

Thomas Carlyle kimdir? Thomas Carlyle kitapları ve sözleri

İskoç Asıllı Deneme ve Hiciv yazarı, Tarihçi ve Eğitmen Thomas Carlyle hayatı araştırılıyor. Peki Thomas Carlyle kimdir? Thomas Carlyle aslen nerelidir? Thomas Carlyle ne zaman, nerede doğdu? Thomas Carlyle hayatta mı? İşte Thomas Carlyle hayatı... Thomas Carlyle yaşıyor mu? Thomas Carlyle ne zaman, nerede öldü?

  • 15.01.2023 22:00
Thomas Carlyle kimdir? Thomas Carlyle kitapları ve sözleri
İskoç Asıllı Deneme ve Hiciv yazarı, Tarihçi ve Eğitmen Thomas Carlyle edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Thomas Carlyle hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Thomas Carlyle hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Thomas Carlyle hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 4 Aralık 1795

Doğum Yeri: Ecclefechan, Birleşik Krallık

Ölüm Tarihi: 5 Şubat 1881

Ölüm Yeri: Londra, Birleşik Krallık

Thomas Carlyle kimdir?

İskoç asıllı, deneme vehiciv yazarı, tarihçi ve eğitmendir. Carlyle "Edinburgh Ansiklopedisi"'ne de makaleler yazmakla; çok tartışmalara yol açan sosyal yorumlamalarıyla ve iktisat bilimini "kasvetli bilim" olarak tanımlanması ile hatırlanmaktadır. Yapıtlarında İngiltere'nin tarihini, toplumsal yaşamını ve işçi sorunlarını ele almıştır.

Ailesi, İskoçya'da çok yaygın olan sıkı Kalvinizm Protestanlığı inanç ve göreneklerine bağlıydılar ve oğullarının Protestanlık prensiplerine göre eğitilmesine dikkat etmişlerdi. Carlyle'nin eğitimi sonunda bir Protestan papaz veya vaiz olmasını beklemekteydiler. Ancak Carlyle Edinburgh Üniversitesi'nde ilahiyat eğitimine devam ederken katı Hristiyan inancını kaybetmiş ve bunu da açıkça her eseri, yazısı ve hareketi ile ortaya koymuştu. Buna rağmen Carylye'in hazırlayıp yayınladığı eserlerin ana temaları ve bunların işlenişi sıkı dinsel prensipleri yansıtmaktaydı. Carlyle'ın geleneksel Hristiyanlığa inanmamasının herkesçe bilinmesi ve eserlerinin ana temalarının sıkı Hrıstiyan prensiplerini içermesi ile Victoria devrinin son dönemlerinin önemli bir karakteri idi. Bu devirde birçok aydın bu ikilemi çok çekici bulmakta idi. Özellikle Charles Darwin'in evrimsel teoriyi açıklaması, sosyal ve bilimsel ilerlemeler, bu aydınların geleneksel sosyal düzene ait din, inanç ve tutumlarını soru altına alıp tehdit etmekteydi ve Carlyle bunu eserlerine ustalıkla yansıtmaktaydı.

Güney-batı İskoçya'da Dumfries ve Galloway bölgesinde 4 Aralık 1795 tarihinde çok katı Kalvinizm inançlı bir ailenin oğlu olarak doğdu. Ailesi, onu "Annan Akademisi" adlı kamu sektörü okulu olarak iyi isim yapmış bir okula gönderdiler. Fakat burada arkadaşlarına uyamayarak ve alay konusu olarak çok zor günler geçirdi ve üç yıl orada okuduktan sonra ayrıldı.

Ailesinin isteklerine uyarak bir Protestan din adamı olmak için Edinburgh Üniversitesi'ne kaydoldu. Gençliğinde ve bu ilk üniversite hayatında, ailesinin ve İskoç toplumunun sert ve sıkı Kalvinizm inancı onda büyük etkilere neden oldu ve sonradan Hristiyanlığa inancını kaybetmesine rağmen hayatı boyunca katı Kalvinizm değerlerine uymaya devam etti

Üniversite diploması aldıktan sonra bir din adamı olmadı. Önce bir hukukçu olmak için çalıştı ve sonra ilk gittiği ve hoşlanmayıp bıraktığı Annan Akedemisi'de ve sonra "Kırcaldy" kasabasının okulunda öğretmen olarak çalıştı.

1818-19 yıllarında Carlyle yeniden [Edinburgh Üniversitesi]]'ne kayıt olarak ve yeni bir üniversite diploması daha aldı. Ama bu sırada Hristiyanlığa olan inancını tamamen kaybetmesi ona büyük psikolojik etkiler yaptı. Carlyle yazı hayatına Edinburgh Üniversitesi'ne yeniden girmesinden önce başlamıştı. Ama öğretmenliğe geri döndükten sonra 1821'de Carlyle, dinsel alanlara girme arzusunu tamamiyle geride bırakıp hayatını bir yazar olarak kazanmaya karar verdi ve Edinburgh'a yerleşti.

Almanca'ya ve Alman edebiyatına büyük merak sarıp bu alanlarda derin ve yoğun çalışmalara başladı. Bu dönemde Alman edebiyatının önemli eserlerini İngilizce'ye çevirerek yayınladı. Bunların arasında ilk defa Johann Wolfgang von Goethe'nin 1777'de başlayıp 1812'de yayınladığı Wilhelm Meister’in Çıraklık Yılları kitabının İngilizce çevrisini hazırladı ve bu eser 1824'de yayımlandı. Friedrich Schiller'in biyografisini yazdığı "Schiller'in Hayatı" adlı bir eseri 1823 ve 1824 yıllarında "Londra Dergisi"'nde kısım kısım basıldıktan sonra 1825'de kitap olarak yayımlandı. Carlyle bu eserlerin çevrilip yayımlanmasından, roman ve hikâye janrında hayal mahsulü yazılar yazmaktan vazgeçip denemeler, biyografi, tarih gibi daha ciddi janrlarda yazılar hazırlamaya yöneldi.

Paris ve Londra'ya bir gezi sonra İskoçya'ya döndükten sonra "Edinburgh Review" adlı bir edebi dergi için denemeler yazmaya başladı. Bunlar "Signs of the Times (Zamanımızın İşaretleri)" ve " Characteristics (Nitelikler)" adıyla sonradan toplanıp basıldı.

1826 yılında Carlyle 1821 yılında tanıştığı bir yazar olan Jane Baillie Welsh ile evlendi. Karısının sağladığı para ile 1828 sonrasında karı koca "Craigenputtock" adlı bir İskoçya çiftliğinde yaşamaya başladılar. Bu çiftlikte yaşaması sırasında Carlyle'in denemeleri yayınlanmaya başladı ve bir deneme yazarı olarak büyük isim yaptı. Bu denemelerin uslubu dolayısıyla aksi tabiatli ve kızgın uslublu bir yazar olma şöhreti kazandı. Kimi eleştiriler bu şöhretinin evine ve aile hayatına da yansıdığını bildirmişlerdir. Gerçekten Carlyle öldükten sonra karısıyla karşılıklı yazılan 9.000 kadar mektupta genellikle çiftin birbiriyle mesut olmalarına rağmen gayet sık olarak birbirine karşı çok kızgınlık gösteren kavgalar yaptıklarını açığa çıkarmıştır. Bazı araştırmacılar ise Carlyle'in bu şöhretinin nedenini muzdarip olduğu mide ülserlerine ve ağrılarına atfetmektedirler.

Carlyle'in "Sartor Resartus (Terzi ve yeniden yapılan dikiş)" adlı yapıtı Britanya eleştirmenleri ve okurları tarafından önce hiç beğenilmedi. Bu yapıtta Carlyle kendi öz yaşamını eleştirel bir biçimde ele alıp derin bir analizini yapmaktaydı. Bu eser "Fraser's Magazine" adlı dergide 1833-1834 yıllarında kısım kısım yayınlandı. 1836'da ABD'de Boston'da ilk edisyon yayimlandı; İngiltere'de kitap olarak ilk yayını 1838'de olmuştur. Bu yayıma önsöz yazan ve Caryle'in sonradan yakın bir arkadasi olan Amerikalı yazar Ralph Waldo Emerson bu eserin Amerikan transandantalizm (deneyüstücülük) akımına bir baz oldugunu belirtmektedir. Sonradan Britanya entellektüel kültür çevrelerinde Carylye'in bu eserinin değeri anlaşılmıştır.

Carlyle, 1834'de yasamak icin Londra'ya gecti. Burada Chealsea semtinde bir ev aldi ve bu semtte yaşayan (Leigh Hunt, John Stuart Mill, ve Ralph Waldo Emerson gibi entellektüel ve edebi yazarlar grubu icinde "Chelsea'nin Bilgesi" olarak isim yaptı.

Carlyle, burada sonunda 1837'de üç cilt olarak yayınlanacak "French Revolution (Fransız Devrimi)" adlı tanınmış tarih eserini yazdı. Bu eserde ele aldığı fakirlerin soylular tarafından eziyet ve zulüm altına alınışı oldukça ilginin yanında olumlu ve olumsuz birçok yorumu da beraberinde getirdi.

1837-1840 yıllarında Carlyle 4 konferanstan oluşan, dinlemek icin 1 euro giriş ücreti alınan, halk konferansları verdi. Bukonferansların notlarını "Heroes and Hero Worship (Kahramanlar ve Kahramanlara Tapma)" adında bir kitap olarak yayımladı. Bu kitapta Carlyle; Luther, Shakespeare, Muhammet, Dante ve Napoléon'un yaşamöykülerini konu edinmiş ve bu kişilerin insanlık tarihinde belirleyici önemini vurgulamıştır.

Thomas Carlyle Kitapları - Eserleri

  • Kahramanlar
  • On Heroes, Hero-Worship, and the Heroic in History
  • Peygamber Kahraman Muhammed
  • Kahramanlar, Kahramanlara Tapınmak ve Tarihte Kahramanlık Üzerine

Thomas Carlyle Alıntıları - Sözleri

  • Bence en ağır günah,kendini günahsız bilmekten doğan gururdur,işte ölüm budur.Böylesine bir yürek samimilikten,alçakgönüllülükten,gerçeklikten soyunmuş ve ölmüştür. (Kahramanlar)
  • Bütün dünya taçları, saltanatları, şanları şerefleri kısa bir zaman sonra ne olacaklar? Hiç... (Peygamber Kahraman Muhammed)
  • - “Gerçekten iyi olan bir şey, ancak her şeyiyle doğru ve iyi olan bir dünyada saygı görebilir...” (Kahramanlar)
  • İçi yanan insan dumanını yemesini bilmelidir. (Kahramanlar)
  • Sevgili amcası Ebu Talip onunla konuştu: Böyle meselelerde dilini bir parça tutamaz mıydı; bildiğini kendine saklasa, şurada burada ulu-orta konuşarak herkesin zihinlerini bulandırmaya, memleketin ileri gelenlerini kızdırmaya kalkmasa, hem kendini hem yakınlarını tehlikeli bir duruma sokmasa daha iyi olmaz mıydı?! Muhammed cevap verdi: Hayır! Güneş'i sağıma, Ay'ı soluma koysalar ve bunlar beni bu davadan men etmeye kalksalar, gene bu işten vazgeçmeyeceğim. (Peygamber Kahraman Muhammed)
  • I think Scandinavian Paganism, to us here, is more interesting than any other. It is, for one thing, the latest; it continued in these regions of Europe till the eleventh century: eight hundred years ago the Norwegians were still worshippers of Odin. It is interesting also as the creed of our fathers; the men whose blood still runs in our veins, whom doubtless we still resemble in so many ways. Strange: they did believe that, while we believe so differently. Let us look a little at this poor Norse creed, for many reasons. We have tolerable means to do it; for there is another point of interest in these Scandinavian mythologies: that they have been preserved so well. (On Heroes, Hero-Worship, and the Heroic in History)
  • Müslümanlık Allah'a teslim olma dinidir. Gothe'nin sözü: Biz hepimiz İslam üzere yaşamıyor muyuz? (Peygamber Kahraman Muhammed)
  • But now I remark farther: What in such a time as ours it requires a Prophet or Poet to teach us, namely, the stripping-off of those poor undevout wrappages, nomenclatures and scientific hearsays,—this, the ancient earnest soul, as yet unencumbered with these things, did for itself. (On Heroes, Hero-Worship, and the Heroic in History)
  • "İyi yazılmış bir hayat öyküsü, en az iyi yaşanmış bir hayat kadar nadidedir." (Kahramanlar)
  • It is an everlasting duty, valid in our day as in that, the duty of being brave. Valor is still value. The first duty for a man is still that of subduing Fear. We must get rid of Fear; we cannot act at all till then. A man’s acts are slavish, not true but specious; his very thoughts are false, he thinks too as a slave and coward, till he have got Fear under his feet. Odin’s creed, if we disentangle the real kernel of it, is true to this hour. A man shall and must be valiant; he must march forward, and quit himself like a man,—trusting imperturbably in the appointment and choice of the upper Powers; and, on the whole, not fear at all. Now and always, the completeness of his victory over Fear will determine how much of a man he is. (On Heroes, Hero-Worship, and the Heroic in History)
  • The young generations of the world, who had in them the freshness of young children, and yet the depth of earnest men, who did not think that they had finished off all things in Heaven and Earth by merely giving them scientific names, but had to gaze direct at them there, with awe and wonder: they felt better what of divinity is in man and Nature; they, without being mad, couldworship Nature, and man more than anything else in Nature. (On Heroes, Hero-Worship, and the Heroic in History)
  • En büyük yanlış, yanlışlarının farkında olmamaktır. (Kahramanlar)
  • "Harikulade canlılığından dolayı, Muhammed'in dinine karşı daima en yüksek bir takdir ve hürmet hissi beslemekteyim. Ortaçağın papazları cehalet ve taassup sevkiyle, Müslümanlığı en karanlık renklerle tasvir etmişlerdir. Hakikatte bunlar, Muhammed'den de, dininden de nefret etmek üzere yetiştirilmişlerdi. Bana kalırsa, şayet Onun gibi bir adam şimdiki dünyanın mutlak hakimiyetini eline alsa, dünyayı sulh ve saadete kavuşturacak bir surette meseleleri halleder." George Bernard Shaw (Peygamber Kahraman Muhammed)
  • Edda, a word of uncertain etymology, is thought to signify Ancestress. Snorro Sturleson, an Iceland gentleman, an extremely notable personage, educated by this Saemund’s grandson, took in hand next, near a century afterwards, to put together, among several other books he wrote, a kind of Prose Synopsis of the whole Mythology; elucidated by new fragments of traditionary verse. A work constructed really with great ingenuity, native talent, what one might call unconscious art; altogether a perspicuous clear work, pleasant reading still: this is theYounger or Prose Edda. (On Heroes, Hero-Worship, and the Heroic in History)
  • Odin’s Runes are a significant feature of him. Runes, and the miracles of “magic” he worked by them, make a great feature in tradition. Runes are the Scandinavian Alphabet; suppose Odin to have been the inventor of Letters, as well as “magic,” among that people! It is the greatest invention man has ever made! this of marking down the unseen thought that is in him by written characters. It is a kind of second speech, almost as miraculous as the first. (On Heroes, Hero-Worship, and the Heroic in History)
  • Muhammed ismindeki insan; ehemmiyetsiz kara bir kum denizi gibi görünen bir dünya üzerine düşmüş bir kıvılcım, tek bir kıvılcım değil midir?! Daha önce de söyledim: Büyük adam, göklerde çakan şimşek gibidir. Başka insanlar onu, yanacak madde yığınları gibi beklemişler, şimşek çakınca hep birden tutmuşlardır. (Peygamber Kahraman Muhammed)
  • "Hz. Muhammed'in entrikacı bir sahtekar. hatta şeytanın kendisi olduğu ve dininin bir şarlatanlık ve ahmaklık yığınından ibaret bulunduğu şeklindeki geleneksel kabullerimizin artık kimse için tutarlı bir tarafi bulunmamaktadır.İyi niyetli çabalar sonucu bu adamın adı etrafinda söylenen yalanlar bizim için sadece utanç verici olmaktan öteye gidemez ... Zira bu adamın söylediği sözler bin iki yüzyıldan beri, yüz seksen milyon insana hayat rehberi olmuştur ... Gücü her şeye yeten Yüce Tanrı'nın bunca kulunun uğrunda yaşayıp öldükleri bu inancın sefil bir manevi düzenbazlık olduğunu nasıl düşünebiliriz? Ben kendi hesabıma böyle bir şeyi kabul edemem. Her şeye inanırım fakat buna inanamam" (Thomas Carlyle, Kahramanlar/65-66) (Kahramanlar)
  • "Benim fikir ve kanaatime göre, Kur’ân, serapa samimiyet ve hakkaniyetle doludur. Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) cihana tebliğ ettiği davet, hak ve hakikattır." (On Heroes, Hero-Worship, and the Heroic in History)
  • Para gerçekte çok şey demektir, ama her şey demek değildir. (Kahramanlar)
  • But perhaps the notablest god we hear tell of is one of whom Grimm the German Etymologist finds trace: the GodWunsch, or Wish. The God Wish; who could give us all that we wished! Is not this the sincerest and yet rudest voice of the spirit of man? The rudest ideal that man ever formed; which still shows itself in the latest forms of our spiritual culture. Higher considerations have to teach us that the God Wish is not the true God. (On Heroes, Hero-Worship, and the Heroic in History)

Yorum Yaz