Terry Eagleton kimdir? Terry Eagleton kitapları ve sözleri
İrlanda Asıllı İngiliz Akademisyen ve Yazar Terry Eagleton hayatı araştırılıyor. Peki Terry Eagleton kimdir? Terry Eagleton aslen nerelidir? Terry Eagleton ne zaman, nerede doğdu? Terry Eagleton hayatta mı? İşte Terry Eagleton hayatı...
İrlanda Asıllı İngiliz Akademisyen ve Yazar Terry Eagleton edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Terry Eagleton hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Terry Eagleton hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Terry Eagleton hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Tam / Gerçek Adı: Terence "Terry" Eagleton
Doğum Tarihi: 22 Şubat 1943
Doğum Yeri: Salford, Birleşik Krallık
Terry Eagleton kimdir?
Terence "Terry" Eagleton (d. 22 Şubat 1943, İngiltere), İrlanda asıllı İngiliz akademisyen ve yazar. Edebiyat ve kültür teorileri uzmanı. Özellikle Marksist edebiyat kuramı üzerine çalışmaları ile tanınır. Şu anda Manchester Üniversitesi'nde görevlidir.
Eagleton'ı özgün bir edebiyat kuramcısı olarak düşünmek mümkündür. Marksizm'e dayalı materyalist bir eleştiri teorisi oluşturmaya çalışmıştır. Kurduğu Marksist teori birçok eleştirmenin çalışmalarının kuvvetli ve etkili yönlerinin sentezinden oluşmaktadır. Genelde modernite ve modernizm üzerine eğilmektedir. Postmodernizme temel olarak itiraz etse de, yine de tümden yadsımamaktadır.
Eagleton doktorasını Cambridge Üniversitesi, Trinity Koleji'nde yaptı. Marksist edebiyat eleştirmeni Raymond Williams'ın öğrencisiydi. Kariyerine 19. ve 20. yy edebiyatları üzerine çalışarak başladı. Sonradan Williams'ın Marxist edebiyat kuramına yöneldi. Oxford Üniversitesi'nin Wadham, Linacre ve St. Catherine's Kolejleri'nde görev aldı. 1960'larda Slant etrafında toplanan sol eğilimli bir Katolik gruba katıldı ve birkaç teolojik makale ve bir de kitap yazdı, Towards a New Left Theology (Yeni Bir Sol Teolojiye Doğru). Bu eserin Türkçe çevirisi bulunmamaktadır.
Daha yakın bir zamanda Eagleton kültürel çalışmaları daha geleneksel edebiyat teorisiyle birleştirdi. Son zamanlardaki yayınları teolojik alanlara tekrar ilgi duyduğunu gösteriyor. Eagleton üzerindeki önemli bir diğer etki de psikanaliz oldu ve İngiltere'de Slavoj Zizek çalışmalarının önemli bir savunucusudur.
Halen New Statesman, Red Pepper ve The Guardian gibi önde gelen İngiliz yayınlarında politik olaylar üzerine yorum yazıları yayınlanmaktadır.
Terry Eagleton Kitapları - Eserleri
- Azizler ve Alimler
- William Shakespeare
- İngiliz Romanı
- Hayatın Anlamı
- İdeoloji
- Walter Benjamin ya da Bir Devrimci Eleştiriye Doğru
- Edebiyat Olayı
- Marksizm ve Edebiyat Eleştirisi
- Tatlı Şiddet
- Kötülük Üzerine Bir Deneme
- Şiir Nasıl Okunur
- Marx Neden Haklıydı?
- Kültür Yorumları
- Kuramdan Sonra
- Estetiğin İdeolojisi
- Postmodernizmin Yanılsamaları
- Edebiyat Kuramı
- Tanrı'nın Ölümü ve Kültür
- Edebiyat Nasıl Okunur
- Aykırı Simalar
- İyimser Olmayan Umut
- Kapı Bekçisi
- Milliyetçilik Sömürgecilik ve Yazın
- Güç Mitleri
- Radikal Kurban
- Eleştiri ve İdeoloji
- Kültür
- Eleştirmenin Görevi
- Mizah
- Akıl, İnanç ve Devrim
- Trajedi
Terry Eagleton Alıntıları - Sözleri
- Belki de hayatın anlamı nefes alıp vermek kadar basit ve farkında olmaksızın şu an yapmakta olduğum bir şeydir. (Hayatın Anlamı)
- Bilgi, alışkanlık ve töre ürünüydü. Ahlak da, benzer şekilde, hiçbir metafizik temeli olmayan bir insan icadıydı. (Tanrı'nın Ölümü ve Kültür)
- Sanat, güncel toplumsal sorunlardan ne kadar uzaklaşırsa o kadar siyasileşir. (Kültür)
- Kısaca kültür, diğer insanlardır. (Kültür Yorumları)
- Nasıl bilimde bir doz mitoloji varsa mitte de Aydınlanmacı bir öğe vardır. (Akıl, İnanç ve Devrim)
- Karnaval keşmekeşi, tersyüz etme küstahlığı, putkırıcılığın kıkırdayışı: Bunlar tarihsel materyalizm için çelişkinin şakası ve onun haz verici salımı olan derin komedinin alternatifleri değil, uğraklarıdır. (Walter Benjamin ya da Bir Devrimci Eleştiriye Doğru)
- Kafayı çekiyorlardı. Yattıkları yerden aşağılanmanın acısını çekmektense, bu acıyı sırtlanmış oluyorlardı böylece. (Azizler ve Alimler)
- kendilerini kendi sırtlarında günlük bir yük gibi taşıyorlardı. (Azizler ve Alimler)
- Egoistlik doğal halimizdir; iyi olmak ise hayata dair bir dizi karmaşık beceri öğrenmemizi gerektirir. (Kötülük Üzerine Bir Deneme)
- "Birinin acısını paylaşmakla (sempati) hislerini hissetmek (empati) farklı şeylerdir." (Edebiyat Nasıl Okunur)
- İnsani kudretlerin modern çağdaki kadar serbest bırakıldığı başka tarihsel bir dönem yoktur; bunun sonucu olarak zincirlerinden boşaldığı o kudretlerce böylesi hükmedilme riski altında olduğu bir başka dönem de yoktur. Max Weber’in öne sürdüğü gibi, “Antik dönem tanrıları akın akın, büyübozumuna uğramış ve böylece gayrişahsi güçler haline gelmiş olarak mezarlarından çıkıyor, hayatlarımız üzerinde egemenlik kurma mücadelesi veriyor ve birbirlerine karşı ezelden beri devam eden savaşlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.” (Trajedi)
- Gelişmiş kapitalist sistem doğası gereği tanrıtanımazdır. (Akıl, İnanç ve Devrim)
- İyimserlik midemi bulandırıyor. Tam bir sapkınlık. Cennetten düştüğü günden beri insanın evrendeki işi bihakkın ıstırap çekmek olmuştur (İyimser Olmayan Umut)
- Tanrı ve evren toplanınca iki etmez. (Akıl, İnanç ve Devrim)
- “Tanrı’dan özerkliğini çekip alan insanlık, karşılığında tahtından Söylem ile indirilecektir.” (Edebiyat Olayı)
- Amerikan gençliginin konuşması- garip, iğrenç, acayip, ürkünç:- gerçekten de, modernizm ortaya çıkmadan önce edebi gerçekliliğini bulabileceğimiz en yetenekli hasmı olan Gotigin söylemidir. Kötü niyetli baronlar, şehvet düşkünü papazlar, kurban edilmiş bakireler, ürkütücü harabeler, küf kokan zindanlar: Bu abartılı tiyatro eserleri büyük edebiyat türleri olarak- özellikle akıl çağında baskı altındakileri temsil eden kadınların bakış açısından görülmüyor olsalar bile -aydınlanma anlayışının radikal eleştirisini dile getirmişlerdir.. Gotik, grotekstin merhametsiz ışıltısının yarattıgi ucube bir gölge, endişelerini ve bir türlü vazgeçemedikleri hayallerini kurguya emanet etmiş olan bir orta sınıf toplumunun politik bilinçsizliğidir. (Aykırı Simalar)
- Edebiyatta yaşanan yeni bir işbölümüyle roman, şimdi fikirler ve kurumlarla ilgilenen bir toplumsal form olarak görülmeye, şiirin ise kişisel hisleri muhafaza ettiği düşünülmeye başlanmıştı. Sanki lirik şiir bütün şiir türünü tanımlıyor gibiydi. (Şiir Nasıl Okunur)
- Hegel konusunda fazla bir şey bilmese de, Henry'nin de kendine göre bir felsefesi vardı. Kimi zamanlar, 'Burada bir tek biz yokuz,' diyerek kendi görüşünü bildirirdi. 'Burada' sözcüğüyle, çalıştığı mağazayı değil, evreni kastediyordu. Onda ayrıca, depoda çalışan ve kendisinden daha pragmatik olan iş arkadaşlarını rahatsız eden, yaslı ve metafizik bir taraf da vardı. Böylesine geniş kozmik yorumlarında, pezevenkçe bir şey vardı. Cinselliğe ve kadınlara o kadar düşkün değildi, ama cebinde, 'yetmiş altı santimlik kontrol edilemez bir alete' sahip Korsikalı bir balıkçı hakkında yazılan bir gazete haberinin küpürünü saklardı. Depodaki erkekler, bu uzunluğun gevşekken mi yoksa sertken mi ölçüldüğü konusunda ateşli tartışmalara girerlerdi. Fakat Henry'nin bu canavarımsı organa duyduğu ilginin, cinsellikle değil, bilimsellikle ilgili olduğunu hissediyordum. Bu, onun evrene duyduğu ilginin bir parçasıydı. Aynı zamanda, iş arkadaşları tarafından tartışılan çok kültürlü biriydi. Bana bir defa, etnik gruplara karşı olmadığını söylemişti. 'Lehler, İskoçlar, Amerikanlar, Hintliler, Yunanlılar ve hepsi.' Sonra bir süre düşünmüş ve eklemişti: 'Engelleyici İtalyanlar.' Liberal bir çoğulcuydu, fakat eleştiriden de uzak durmazdı. Bu da ortak yanlarımızdan biriydi. (Kapı Bekçisi)
- Kanserin tedavisini muhtemelen bulacağız ama cinayetin değil. (İyimser Olmayan Umut)
- İçinde yaşadığımız, Beckett'ın oyunlarını andıran evrendi, hem özenli hem de saçmaydı. Her şey hem açık seçik hem de silikti, tuhaf bir gizem ve saydamlık karışımından oluşuyordu. (Kapı Bekçisi)