Tarjei Vesaas kimdir? Tarjei Vesaas kitapları ve sözleri
Norveçli Şair ve Yazar Tarjei Vesaas hayatı araştırılıyor. Peki Tarjei Vesaas kimdir? Tarjei Vesaas aslen nerelidir? Tarjei Vesaas ne zaman, nerede doğdu? Tarjei Vesaas hayatta mı? İşte Tarjei Vesaas hayatı... Tarjei Vesaas yaşıyor mu? Tarjei Vesaas ne zaman, nerede öldü?
Norveçli Şair ve Yazar Tarjei Vesaas edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Tarjei Vesaas hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Tarjei Vesaas hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Tarjei Vesaas hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 20 Ağustos 1897
Doğum Yeri: Vinje, Norveç
Ölüm Tarihi: 15 Mart 1970
Ölüm Yeri: Oslo, Norveç
Tarjei Vesaas kimdir?
1897’de, Norveç’te Vinje’de doğdu. 1923’te yazmaya başlayan Vesaas’ın ilgi çeken ilk romanları çiftlik hayatını anlattığı Det store spelet (Büyük Çevrim, 1934) ve Kvinner ropar heirri (Kadınlar Yuva Diyor, 1935) oldu. İkinci Dünya Savaşı, eserlerinin daha politik bir ton kazanmasına yol açtı. Huset i mørkret (Karanlıktaki Ev, 1945), Nazi işgali altındaki Norveç’in alegorik bir anlat ımıdır. Vesaas, ününün doruğuna 1957’de yazdığı ve daha sonra filme de çekilen Fuglane (Kuşlar) ile ulaştı. Diğer eserleri arasında, Kimen (Tohum, 1940), uluslararası ödül kazanan hikâye derlemesi Vindane (Rüzgârlar, 1952) ve Is-slottet (Buz Sarayı, 1963) sayılabilir.
Vesaas 15 Mart 1970’te doğduğu kasabada öldü.
Tarjei Vesaas Kitapları - Eserleri
- Buz Sarayı
- Kuşlar
Tarjei Vesaas Alıntıları - Sözleri
- Onlar da bir daha Unn’u çağırmadılar. Tek başına kaldı kız. Kibirlinin biri diyenler oldu onun için, ama tutmadı bu ve kimse rahatsız etmeye kalkmadı Unn’u… Bu gibi şeyleri önleyen bir havası vardı sanki. (Buz Sarayı)
- Uçarak kuşlar gibi özgür olmak diye birşey yok. (Kuşlar)
- ...Doğrusu düşler kişiye özeldir, onlardan söz etmeyiz... (Kuşlar)
- Kirpiklerinin altında ışıkla ve ışınla dolu dört göz, aynayı dolduruyordu. Sorular çakıp çakıp yitiriyordu. Bilmiyorum: Işıklar ve ışınlar, senden bana, benden sana mı, yoksa yalnızca benden sana mi yansıyor... Aynaya giriyor, sonra yine çıkıyor, bunun ne olduğu üstüne ne bir cevap, ne de bir açıklama... Bu somurtuk kırmızı dudaklar senin dudakların mı, hayır değil, benim dudaklarım, ne kadar da benziyorlar birbirlerine! Saçlar da aynı biçim, o parlaklık, o ışın. Biziz bu! Değiştiremeyiz bunu, başka bir dünyadan gelmişiz gibi. Resim sallanmaya başlıyor, kenarlardan taşıyor, toplanıyor, hayır toplanamıyor. Gülen bir ağız o. Başka dünyalardan bir ağız. Hayır, bir ağız değil, bir gülümseme değil o, kim bilir ne! Sadece alabildiğine açılmış kirpikler var, ışıkların ve ışınların üstünde. Aynayı bıraktılar, kızarmış, şaşkın yüzlerle birbirlerine baktılar (Buz Sarayı)
- Bakmamalıyım, gözlerimi kaçırmalıyım - oysa sabah ilk yaptığım,akşam son yaptığım onlara bakmak. Bundan delice ne var? (Kuşlar)
- Yine de, söylenmedik onca söz varken gitmek güçtü. (Kuşlar)
- Garip bir anı: karanlıkta kara yaratıkların acele konuşması, .. Uzaktan gelen bir haykırış. Öteki dünyadan bir çağrı. Su damlası ile dal gibi duyarsınız kendinizi. Emin değilsinizdir. Ölüden başka her şeysiniz şimdi. (Buz Sarayı)
- Biziz bu! Değiştiremeyiz bunu, başka bir dünyadan gelmişiz gibi. Resim sallanmaya başlıyor, kenarlardan taşıyor, toplanıyor, hayır toplanamıyor. Gülen bir ağız o. Başka dünyalardan bir ağız. Hayır, bir ağız değil, bir gülümseme değil o, kim bilir ne! Sadece alabildiğine açılmış kirpikler var, ışıkların ve ışınların üstünde. (Buz Sarayı)
- İnsan ayaklarının sesini duyamazsa çıldırabilirdi. (Buz Sarayı)
- Vakit gecedir… Ve bu ne? Bu bir armağan. Anlamıyorum. Hava karardı ve bana büyük bir armağan verildi. Bana bir şey verildi ve ben bunun ne olduğunu bilmiyorum. Hiç anlamıyorum. Nereye gitsem bana bakıyor bu armağan. Armağan durmuş bekliyor. (Buz Sarayı)
- Hâlâ senden başka kimsem yok. (Buz Sarayı)
- ...Yavaşça gevşeyip yeniden düşünmeye başlamak ne güzeldi... (Kuşlar)
- ..."Niye tüm bunlar böyle?" Kadın başını iki yana sallamakla yetindi. Mattis 1daha sormaya kalkışamadı. ~~~Sessizliğe katlandı. Dışarıdan katlanır göründü~~~ (Kuşlar)
- Dünyadaki bütün kuşlarının açıklığı vardı ciğerlerimde... (Kuşlar)
- Bu sabah erken ilk mektup sırada önündeydi. “Buluşalım Siss.” İmza: “Unn.” (Buz Sarayı)
- """susulunca konuşulmaz""" (Kuşlar)
- ~~~Düşünüyorum, öleceğim düşünmekten~~~ (Kuşlar)
- Uçarak kuşlar gibi özgür olmak diye birşey yok. (Kuşlar)
- "Karanlık ona diyordu ki, yolun iki yanında da ben varım." (Buz Sarayı)