Tanıl Bora kimdir? Tanıl Bora kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Yazar, Çevirmen, Yayıncı, Editör Tanıl Bora hayatı araştırılıyor. Peki Tanıl Bora kimdir? Tanıl Bora aslen nerelidir? Tanıl Bora ne zaman, nerede doğdu? Tanıl Bora hayatta mı? İşte Tanıl Bora hayatı...

Yazar, Çevirmen, Yayıncı, Editör Tanıl Bora edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Tanıl Bora hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Tanıl Bora hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Tanıl Bora hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1963

Doğum Yeri: Ankara

Tanıl Bora kimdir?

1963'te Ankara'da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi'nin ardından 1984'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. 1984-87'de Yeni Gündem'de gazetecilik yaptı. 1988-89'da Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi'nin yayın kurulunda yeraldı. Birikim dergisinde editörlük; Toplum ve Bilim dergisinde yayın yönetmenliği yaptı.

1988'den beri İletişim Yayınları'nda araştırma-inceleme dizisi editörlüğünü yürütmekte, üç aylık sosyal bilimler dergisiToplum ve Bilim dergisinin yayın yönetmeninliğini yapmakta, Birikim dergisinde yazmaktadır. Ek olarak, Radikal Gazetesi'nde haftalık futbol yazıları yazmaktadır.

Tanıl Bora Kitapları - Eserleri

  • Cereyanlar
  • Türkiye'nin Linç Rejimi
  • Zamanın Kelimeleri
  • Türk Sağının Üç Hali
  • Taşraya Bakmak
  • "Boşuna mı Okuduk?"
  • Kârhanede Romantizm
  • Yugoslavya
  • Devlet, Ocak, Dergâh
  • Medeniyet Kaybı
  • Hasan Âli Yücel
  • Sol, Sinizm, Pragmatizm
  • Milliyetçiliğin Kara Baharı
  • Yeni Dünya Düzeni'nin Av Sahası Bosna-Hersek
  • Takımdan Ayrı Düz Koşu
  • Tren Bir Hayattır
  • Devlet ve Kuzgun
  • Sayfiye
  • Çizgi Açığı
  • Ankara Rüzgarı / Gençlerbirliği Tarihi
  • Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi
  • İnşaat Ya Resulullah

Tanıl Bora Alıntıları - Sözleri

  • Çelişkiler keskinleşsin diye Böyle mi geçsin ömrüm (Sol, Sinizm, Pragmatizm)
  • ...işsizlik ve işsizlerin işsizliği yaşama biçimleri sorunu son kertede siyasal bir sorundur. ("Boşuna mı Okuduk?")
  • “Havasından mıdır suyundan mıdır pek bilinmez bura insanlarının inat sürdürmede üzerine yoktur alimallah. Büyük bir olasılıkla dikkafalılıkta birinciliği hiç kimseye kaptırmayız. Politika yapması gereken birinci adamlarımızda bu huy sıkça görülmektedir. Bu güzelim ülkenin Arap saçına dönüştürülmesinde ve burada yaşayan ulus ile azınlıkların nerede ise birbirlerine girmesinde inat denilen faktörün aslan payı geçmiştir" Şerafettin Ömer Tan (Priştine), 22 Haziran 1991 (Yugoslavya)
  • "Zaten bu arada hümanist sıfatı, popüler dilde 'iyi niyetli, naif, saf' İn eş anlamlısına dönüşmüştür(1970lerde)-galiba hala da öyledir." (Cereyanlar)
  • Demiryolcuların çalışma koşullarında ise hiçbir değişiklik olmamıştı. Eskiden yabancı şirketlerde nasıl çalışılıyorsa devlet şirketinde de aynı yorucu çalışma değişmeden devam ediyordu. Makinist ve ateşçiler yazın sıcağında kazan karşısında terlerken kışın ayazında açık markizlerde üşüyor, gardıfren denilen vagon memurları daracık kabinlerde görev yapmaya çalışıyor, makascçılar ve manevracılar her türlü hava koşulunda hâlâ ağır maaks topuzlarıyla kumanda edilen makasları yönetiyor, özetle yetersiz insan gücü ve teknolojik gerilik ile mücadele ediliyordu. Şüphesiz zorluklar demiryolcunun alnına yazılmıştı. (Tren Bir Hayattır)
  • Ezcümle, parti-devlet eliti içinde, 'ayakla- rın baş olmasını' istemeyenlerin hoşnutsuzluğu barizdir. (Hasan Âli Yücel)
  • Türkiye kapitalizminin ve modernleşmesinin bilinen "lümpen karakteri, Türkiye toplumunda bu krizin bilhassa ağır yaşanmasına yol açıyor. Her şeyden önce, kitleselleşen ve geleneksel koruma- kollama mekanizmalarını da yitiren büyük bir yoksulluk var. Bunun ötesinde, toplumsal ve ekonomik pers-pektifsizlik, "değer" kaybı büyüyor. Dünyayı ve kendini açıklamaya, anlamlandırmaya dönük ezberler bozuluyor. (Medeniyet Kaybı)
  • Sinizm kavramı felsefi düzlemde, yapay ihtiyaçlardan arınarak gerçek erdeme erişmeyi savunan çileci bir Aristotelesçi okulun hayat görüşünü tanımlıyor. (Sol, Sinizm, Pragmatizm)
  • Rifkin'e göre, işsizliği yapısallaştıran temel etken, ekonominin artık istihdam yaratmadan, tersine istihdamı azaltarak büyümesidir. Büyümenin temel etkeninin teknolojik gelişme olduğu koşullarda "üretkenlik artışı=istihdam artışı" denklemi geçerliliğini yitirmiştir. ("Boşuna mı Okuduk?")
  • ‘Nisan, ayların en zalimi’ T.S. Eliot’ın meşhur dizesini bütün bahara teşmil etmeli. Baharın zalim yüzünü unutmamalı. Ahir kışın ve peşin yazın gafil avlayışını, faniliği hatırlatan nisan yağmurunu, polen alerjisini falan kastediyor değilim. İlkbahar provokatiftir ve sadece olumlu anlamda değildir onun tahriki. Şımarık kışkırtısıyla peydahladığı umutlara hudutlarını gösterir hemen. İnfilak eden arzularla aczler arasındaki gergin ipte bir cambazdır ilkbahar. Ergenin kendini evinde hissettiği mevsimdir - ve ergenlik biraz da evden gitmek istemektir. Şüphesiz ilkbahar aynı zamanda bu güzel havada okula gitmek zorunda olmanın saçmalığı demektir. (Çizgi Açığı)
  • Iranlı yazar Macit Rahnema, kendisini yoksulluk davasına adamış bir eylemci-uzmanin su sözünü aktariyor: " Birşeyler paylaşacağınız kimse kalmadığı zaman yoksulsunuz demektir." Uzmanın anlattığı bir izah olmaktan öte, Kuzey Kanadalı Kizilderillilerin yoksulluğu, yoksulluklarini nasıl algıladıklarını ve tanımladıklarını dile getiriyor bu söz (Sol, Sinizm, Pragmatizm)
  • Zaten, linç sözcüğünün refakatinde linç hukuku kavramıyla beraber zuhur etmiş olması, bizi irkiltmeli. Kavramın adından türetildiği söylenen -farklı kaynaklara göre- dört kişiden üçü yargıçtır zaten. 1493’te İrlanda’nın Galway kasabasında cinayet zanlısı oğlunu mahkûm ettikten sonra evinin penceresinden sarkıtarak bizzat asan, gaddarlığıyla ünlü yargıç James Lynch... Amerikan bağımsızlık savaşında gerek İngiltere’ye sadık kalan “düşmanları” gerekse her adi suç zanlısını mahkemeye çıkarmadan, çoğunlukla kırbaçlatarak, cezalandırtan yargıç Charles Lynch... 16. yüzyıl sonlarında Kuzey Carolina’da olağanüstü sertliğiyle nam salmış bir yargıç, John Lynch... Linçin isim babası adaylarından yargıç olmayan, yalnızca William Lynch: 18. yüzyıl sonu/19. yüzyıl başlarında Pittsylvania kentinde bir haydut çetesini bizzat cezalandırmak üzere milis örgütleyen bir adam... (Türkiye'nin Linç Rejimi)
  • İllirya, Arnavutların ataları olduğu savlanan bir kadim Güney Avrupa ırkının ülkesinin adıydı. (Yugoslavya)
  • Kelime, 13 Mayıs 2014'te Soma'da 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan korkunç "kaza"nın ardından, Başbakan -o zaman öyleydi- Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleriyle meşhur oldu: "Arkadaşlar yani biz bir defa bu tür ocaklarında, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var." (Zamanın Kelimeleri)
  • "Devlette bir uzuv olabilmek için şuurlu bir surette onun hareketlerile ilgili olmak, ona tam bir sadakatle yardım etmek, onun inkışaf ve terakkisi­ne çalışmak lazımdır. Asiler, mücrimler ve alâkasızlar da devletin tebaasıdırlar, fakat azası değildirler." (Türk Sağının Üç Hali)
  • Lyonlu dokumacılar Bourgneuf, Saint-Jean, Saint Georges ve Croix-Rousse mahallelerinde yoğunlaşmışlardı. Dar yollar, karanlık ve uzun avlular, sağlıksız, rutubetli ve ağır bir hava, harabeleri andıran eski binalar, loş lamba ışıklarının aydınlattığı perdesiz evler bu mahallenin başlıca görüntüsüydü. Lamartine’in “Avrupalı parya kabilesi” olarak adlandırdığı işçi yığınları, bu pis ve hastalıkların kol gezdiği yerlerde yaşamlarını sürdürürken, işsiz kaldıklarında yollarda şarkı söyleyerek dileniyorlardı. Lyonlu işçilerin sefalete karşı buldukları bu “çözüm”, sonraki yıllarda yaygınlaşarak sokak şarkıcılığının kaynağını teşkil edecekti. (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi)
  • 19.yüzyılda Türkiye'de demiryolu büyük oranda II.Abdülhamid'in nüfus politikasının bir parçası olarak görev yapmıştır. Bu kapsamda demiryollarının etrafına farklı etnik kökende göçmenler yerleştirilmiştir. Bunlar genellikle istasyonun karşı kıyısında yerleştirilmiştir... Bu planlama süreci kapsamında göçmen yerleşimlerine padişahların isimleri verilmiştir. Demiryollarının çevresinde ismi Hamidiye, Mecidiye, Mahmudiye olan sayısız göçmen yerleşimi bulunmaktadır. (Tren Bir Hayattır)
  • Prens Sabahattin'in ifadesiyle: ''En büyük düşmanımız doğrudan doğruya kendimiziz.'' (Cereyanlar)
  • Önsöz - Ömer Laçiner Millet, kapitalizmle birlikte ortaya çıkan, ama onun doğrudan, özdeş mantıklı ürünü olmayan bir toplumsallık çerçevesidir. (Yugoslavya)
  • İnsan ölçüsünde mütevazı binalar tercihi, beşeri ebedilik yanılsamasına karşı fanilik bilincinin ifadesidir. (İnşaat Ya Resulullah)