Talha Uğurluel kimdir? Talha Uğurluel kitapları ve sözleri
Tarihçi / Araştırmacı Yazar Talha Uğurluel hayatı araştırılıyor. Peki Talha Uğurluel kimdir? Talha Uğurluel aslen nerelidir? Talha Uğurluel ne zaman, nerede doğdu? Talha Uğurluel hayatta mı? İşte Talha Uğurluel hayatı...
Tarihçi / Araştırmacı Yazar Talha Uğurluel edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Talha Uğurluel hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Talha Uğurluel hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Talha Uğurluel hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1974
Doğum Yeri: Demirci, Manisa
Talha Uğurluel kimdir?
Manisa Demirci'li olan Talha Uğurluel, 1997 yılında Manisa Celal Bayar Üniversitesinin Tarih bölümünden mezun oldu. 8 yıl Özel Radyolarda tarih programları yaptı. Yerli ve yabancı dergilerde yayınlanmış birçok makalesi olup, Çanakkale Savaşları, Gelibolu Gezi Rehberi, Balkanların Başkenti Edirne, Varlık ve Yokluk Savaşımız, İstanbul'un Fethi, Peygamber Efendimiz'in İzinde Mekke-Medine, Önden Gelenler ve Mevlana adlı kitapların yazarıdır. Ayrıca Çanakkale, Edirne ve Mekke Medine tarihi ile ilgili cd çalışmaları mevcuttur. İki yıl İmaj kitap çalışmaları yapmış olup, Mukaddes Emanetler, Timur'un Tüzükatı, Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıratı ve Harp Mecmuası kitapları, editörlüğünü yaptığı eserlerden birkaçıdır. Muhtelif Turizm Acentalarında AR-Ge Yönetmenliği yapan Uğurluel, yerli gruplar ile Türkiye'nin birçok yerine Kültür Gezileri düzenlemekte, kurum ve derneklerin eğitim programları dahilinde tarih seminerleri vermekte ve özel Televizyonların tarih programlarında danışmanlık yapmaktadır.
Talha Uğurluel Kitapları - Eserleri
- Arzın Kapısı Kudüs - Mescid-i Aksa
- Bir Dehanın İzleri: II.Abdülhamid Han
- Mekânlar ve Olaylarıyla Hz. Muhammed'in Hayatı
- Tarih Tıbbı Konuşturdu
- Payitahtın Son Sahibi- II. Abdülhamid Han
- Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni
- Osmanlı'nın Kalbini Bekleyenler
- Dünyaya Hükmeden Sultan 2
- Sarayın Kutsalları - Asr-ı Saadet'ten Osmanlı'ya
- Tarih Tıbbı Konuşturdu 2
- Çanakkale Savaşları ve Gezi Rehberi
- Taşlar Yerine Oturdu
- Dinlerin Başkenti Kudüs
- Osmanlı'nın Ustalık Eseri Edirne ve Gezi Rehberi
- Gelibolu Yarımadası Çanakkale Gezi Rehberi
- Eyüp
- Balkanların Başkenti Edirne
- Anadolu'nun Orta Yeri
- Fatih ve Fetih
- Varlık ve Yokluk Savaşımız Çanakkale Gezi Rehberi
Talha Uğurluel Alıntıları - Sözleri
- Mısır'da insan eli ile inşa edilmiş devasa yapılar denilince aklınıza ne geliyor? Piramitler dediğinizi. duyar gibi oluyorum. Peki eski Osmanlı kaynaklarında piramitler hangi isimle adlandırılıyordu? Cevap: Yusuf Ambarları. (Tarih Tıbbı Konuşturdu)
- Bugün takke denilince erkeklerin namaz kılarken başlarına geçirdikleri küçük külahımsı başlığı hatırlıyoruz ama o günlerde son derece önemli bir kıyafeti takkeler. O günün toplum yapısında bir erkeğin başı açık gezmesi en büyük ayıplardan biriydi. Aynen kadının tesettürü gibi erkeğin de başını bir serpuş ile örtmesi gerekiyordu. Başı açık gezmek, o kişinin cahilliğine, usul edep bilmezliğine verilir, böyle kişilere saygı duyulmazdı. (Taşlar Yerine Oturdu)
- Dostluk kurduğumuz nice Suriyeli'ye sormuşumdur: -" Kanlı meydan mitinglerinde binlerce insan Türkiye ve Osmanlı'yı lanetlerken meydanın tam ortasındaki ay yıldızlı armalı, Yıldız Camii maketli telgraf anıtına niye dokunmuyorsunuz?" Hepsinin cevabı aynıydı: - " Ama o anıt Hamid-i Sani'nin! " - " İyi ama o da bir Osmanlı padişahı. " - " Olsun , o Hamid- i Sâni " (Bir Dehanın İzleri: II.Abdülhamid Han)
- Hiçbir Osmanlı padişahı karşıma Abdülhamid Han kadar sık çıkmamıştır. Bugün Türkiye'nin birçok il ve ilçesinde ya kaymakamlık ya belediye binası ya prestijli bir okul ya bir cami, han, hamam onun eseridir. Toplumun kılcallarına bu derece ustaca inebilmek kolay olmasa gerek. (Bir Dehanın İzleri: II.Abdülhamid Han)
- Her sene Kâbe Örtüsü İstanbul'da dokunur ve hac mevsiminde Sürre Alayları ile Mekke'ye gönderilirdi. Kâbe Örtüsü'nü taşıyan bu kervana Sürre (Kese) Alayı denmesinin sebebi geçilen yerlerdeki ahaliye keseler içinde hediyeler dağıtılıyor olmasıydı. (Taşlar Yerine Oturdu)
- İngilizlerin sinsi faaliyetlerini sezen Sultan, Arap vilayetlerine özel statüler veriyor, Arap liderlerini taltif ediyordu. Bu topraklara yönelik en mühim faaliyeti ise hiç şüphesi HİCAZ DEMİR YOLLARI projesi'ydi. Bu proje tamamen bir Osmanlı teşebbüsü olup, Osmanlı mühendis ve teknisyenleri tarafından gerçekleştirilmiș, masraflarının tamamı İslam dünyasından toplanan yardımlarla karşılanmıștı. Hindistan, İran, Tunus, Cezayir, Fas, Türkistan, Sumatra, Java ve Malezya Müslümanları açılan yardım kampanyalarına katılmışlar, bilhassa Afganistan Sultanı Amir Han en büyük yardımı yapan kişi olmuştu. Hicaz Demir yolu projesiyle bu topraklardaki Osmanlı nüfuzunun artacağı endişesine kapılan İngiltere, Osmanlı Devleti'nin açtığı demir yoluna yardım kampanyalarını engellemeye çalışmıștır. Bu baltalamak hareketini Rüştü Paşa şöyle anlatır: "Bu hat başladığı zaman İngilizler bizde, bu hattı inşa edebilecek kabiliyeti görmeyerek, Hindistan'da ve Mısır'da yayınlanan gazeteleriyle, Türklerin yardım bahanesiyle Müslümanları soymak için yeni bir tertipte bulunduklarını, Türklerde bu iktidarın olmadığını ve beyhude yere aldanıp para vermemelerini ilandan çekinmemișlerdir." (Bir Dehanın İzleri: II.Abdülhamid Han)
- Sana bunu yapmayı Allah mı emrediyor? Evet der Hz. İbrahim. Öyleyse O bizi zâyi etmeyecektir, diye teslimiyetini gösterir Hz.Hacer... (Mekânlar ve Olaylarıyla Hz. Muhammed'in Hayatı)
- Çanakkale'de çarpışıyorduk. Siperlerde bulunduğumuz sıralarda düşman tarafından bir askerin sıçrayarak bize doğru yaklaşmakta olduğunu gördük. Korkusuz bir delikanlıydı. Bizim taraftan onu görenler arka arkaya ateş ediyor, fakat bu askerin bize yaklaşmasına engel olamıyorlardı. Düşmanımız anlaşılan bize sokularak el bombası atacaktı. Arkadaşlarım birkaç el ateş ettiler isabet ettiremediler. Hemen silahımı doğrultarak nişan aldım ve ateş ettim. Vurularak yere düştü ve bir müddet debelendikten sonra hareketsiz kaldı. Sürünerek yanına gittiğimde ölmüş olduğunu gördüm. Bu Fransız üniformalı, zenci bir askerdi. Üzerini yokladım, iç cebinde bir şişlik vardı. Elimi, üniformasından içeri sokarak onu aldığımda donakaldım. O değil de ben vurulmuştum sanki. Elimde tuttuğum şey, sözde düşmanım olan o zencinin kanlarıyla ıslanmış bir Kur'an'dı. Ah sömürgeci lngilizler , ah o Fransızlar. Ahmet Halit Üngör , Fransız askeri üzerinde bulduğu Kur'an-ı Kerim'in -Bu Kur'an şu anda Abidealtı Müzesi'ndedir- kapağına şunları yazmıştı: "İş bu Kelâm-ı Kadim, Çanakkale Muharebesi'nde Kumkale'de ihraç edilen (karaya çıkarılan) Fransızlarla icra ettiğim 24 saatlik muharebeden sonra bir siyahi İslam askeri üzerinden çıkmıştır." (Çanakkale Savaşları ve Gezi Rehberi)
- haçlılar Kudüs'e girince haftalarca insan keser. Sokaklarda akmakta olan kanın seviyesi atların dizlerine kadar gelmiştir. (Dinlerin Başkenti Kudüs)
- Günümüzde maden kazalarıyla ilgili ülkeler arası bir kıyaslama yapacak olursak; dünyanın beşinci büyük kömür üreticisi Avustralya'nın kömür üretiminin Türkiye'den 8 kat fazla olduğunu, buna karşı hem kömür hem de diğer tüm maden ocaklarındaki toplam kazalarda ölü sayısının ülkemizden az oldugunu, ayrıca bu ölümlerin çoğunun nedeninin yer üstündeki çarpma kazalardan kaynaklamdığını görürüz. (Tarih Tıbbı Konuşturdu 2)
- Devletin bekâsı söz konusu olduğunda devletin en kıymetli devlet adamına, bir padişahın gözbebeği evladına, bir padişaha da kıyılabilmektedir. (Dünyaya Hükmeden Sultan 2)
- "...Yahudiler bu şehre Yeruşelayim, Hristiyanlar Jarusselam, Müslümanlar ise Darü's-Selam derler. Yani her üç dinde de şehrin adı "Dostluk Şehri" anlamına gelir..." (Arzın Kapısı Kudüs - Mescid-i Aksa)
- Çay hasta olunca içilir, siz Osmanlı torunu değil misiniz? Gerçek Osmanlılar kahve içer. (Dünyaya Hükmeden Sultan 2)
- Abdulhamid Han vefat eder ve tam yüzü kapatılacakken vasiyeti aklına gelir Sultan: Vefatımdan sonra ağzımın üzerine kabe örtüsünden bu parçayı kapatırsınız,yüzümede destimâl... Herkesin gözü yaşlıdır Ayasofya camii önünden omuzlara alınmış Abdulhamid hanın tabutu divan yolu üzerinde ilerlerken evlerinin pencerelerinden sarkmış insanlar gözyaşları içinde; "Bizi bolluk içinde yaşatan ekmeği eti beş kuruşa yediren Padişahım bizleri yetim bırakıp nereye gidiyorsun...! (Payitahtın Son Sahibi- II. Abdülhamid Han)
- Osmanlı toplumunda her meslek erbabının bir piri vardır.Demircilerin piri Davut Peygamber, berberlerin piri Selman-ı Farisi gibi. Osmanlı ordusunun da piri, kahramanlığı ve bilgeliği ile Hz. Ali'dir. (Tarih Tıbbı Konuşturdu 2)
- Abdülhamid Han tahttan indirilmiş, Selanik'e sürgün edilmiştir. Hazırlanması için kendisine bir gün bile süre verilmemiştir. Onun ayrılmasıyla birlikte, arkasından iş çevirenler Yıldız Sarayı'nı acımasızca yağmalarlar. Yıllardır padişahın ikametgahıyla alakalı nice yalan söz sarf edilmekte, sarayla ilgili asılsız iddialar havalarda uçmaktadır. Duvarının altın kaplama olduğu, dolaplarını açınca insanın üzerine mücevher yığınlarının aktığı ve daha neler neler.. Ancak bu aşağılık yağma sırasında çapulcuların arasındaki paşalar, beyler şaşırıp kalacaktır. Hatta şu itirafı yapmak zorunda kalırlar: "Bizim en mütevazi paşamızın konağı, bundan daha şatafatlıdır." (Bir Dehanın İzleri: II.Abdülhamid Han)
- Bursa Ulu Camii'nin ortasındaki havuz bir Selçuklu geleneğidir. (Taşlar Yerine Oturdu)
- Gündüz savaştığımız insanın gece söylediği müziği dinlemek ve ondan etkilenip duygulanmak, ne ilginç bir işti. Ama gerçekti. (Çanakkale Savaşları ve Gezi Rehberi)
- Aslını bilmeyen başkasına tabi olur. (Dinlerin Başkenti Kudüs)
- Dünya bir imtihan yeridir. Devamlı ikbale, koltuğa, para ve makama talip olanlar kalitesiz ve satılmaya müsait kişilerdir. Halbuki sabredenler, "Bunda da bir hayır vardır," deyip itaat etmesini bilenler her zaman başarılı olmuşlardır. (Osmanlı'nın Kalbini Bekleyenler)