Ruhi Su kimdir? Ruhi Su kitapları ve sözleri
Müzik Sanatçısı Ruhi Su hayatı araştırılıyor. Peki Ruhi Su kimdir? Ruhi Su aslen nerelidir? Ruhi Su ne zaman, nerede doğdu? Ruhi Su hayatta mı? İşte Ruhi Su hayatı... Ruhi Su yaşıyor mu? Ruhi Su ne zaman, nerede öldü?

Tam / Gerçek Adı: Mehmet Ruhi Su
Doğum Tarihi: 1912
Doğum Yeri:
Ölüm Tarihi: 20 Eylül 1985
Ölüm Yeri:
Ruhi Su kimdir?
Mehmet Ruhi Su, 1912 yılında Van'da doğdu. Memur olarak çalışan babasının tayini ve ataması vesilesiyle Van'a yerleşti ve çocukluğunun büyük bir bölümünü burada geçirdi. Genç yaşlarda babasını ve kısa zaman sonra da annesini kaybetti. Ermeni olduğu ve ailesini 1915 kırımında yitirdiği rivayet edilir. Oğlu Ilgın Ruhi Su, "Babamın 1912'de Van’da doğması, öksüzler yurdundan gelmesi, bugüne kadar hiçbir akrabasının çıkmaması düşünüldüğünde Ermeni olma ihtimali hayli yüksek" demiştir.[4] Çocukluğunun geri kalan ve gençlik yıllarını yanlarına verildiği yoksul bir aile ve daha sonra da öksüzler yurdunda geçirdi. Bir ara İstanbul'da askeri okullarda okudu, ancak müzik sevgisi onu yeni arayışlara itti. Adana Öğretmen Okulu'nda okurken, Ankara'ya Müzik Öğretmen Okulu'na (Musiki Muallim Mektebi) girmeyi başardı. 1942'de Ankara Devlet Konservatuarını`nın Şan bölümünü bitirdi. Aynı yıllarda sırasıyla Ankara Cebeci İkinci Ortaokulu`nda sonra Hasanoğlan Köy Enstitüsü`nde müzik öğretmenliği yaptı. Cumhurbaşkanlığı Orkestrası’na seçildi, konservatuvarın opera bölümünde de okudu ve daha sonra da Devlet Operası'nda çalıştı. Devlet Operası sanatçısı olarak, Bastien Bastienne, Satılmış Nişanlı, Madame Butterfly, Fidelio, Tosca, Yarasa, Aşk iksiri, Rigoletto, Figaro'nun Düğünü, Maskeli Balo ve Konsolos gibi operalarda rol aldı. Türk Opera Sanatı'nın temelinde Ruhi Su'nun da katkısı büyüktür.
Ankara Radyosu'nda onbeş günde bir yayınlanan türkü programları düzenledi; Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi`nde büyük bir koro oluşturdu. Aldığı klasik batı müziği eğitimi, ömrü boyunca kendini adadığı türkülerin yorum ve icrasına yaklaşımının kurumsal temelini oluşturdu.
Ruhi Su, sosyalist dünya görüşü nedeniyle 1952-1957 yılları arasında 1951 TKP tevkifatı dolayısı ile hapis yattı. 1960'ta İstanbul'daTaksim Belediye Gazinosu'nda sahneye çıkan Ruhi Su, bir yandan da halk türkülerini kaydedip, arşivleme görevini üstlendi. Bu arada radyoda da 'Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor' anonsuyla sunulan bir radyo programı yaptı. Bu programlardan birinde söylediği "Serdari Halimiz Böyle N'olacak? Kısa çöp uzundan hakkın alacak" türküsü nedeniyle radyodaki işine son verildi.
Söylediği türkülerdeki siyasi vurgular yüzünden aleyhinde kampanyalar başlatılan ve işini kaybeden sanatçı, türküleri derleyip, yeniden yorumlama işine kendi başına devam etti. 1975'te Dostlar Korosu’nu kurdu. 1978'den sonra ürettiği kasetlerle halk müziğinin, yaygınlaşmasına büyük katkıda bulundu. Aydınlara türkü dinlemeyi öğreten kişi olarak da bilinir.
1978 yılında romatizma şikayeti ile gittiği hastanede kemik iliği kanseri başlangıcında olduğunu öğrendi. Askeri yönetimin uzun süreli direnişinin ardından bir defaya mahsus olmak üzere pasaport çıkarıldı. Almanya'ya gittiğinde Dr. Seyfi Önder tarafından yapılan tedavi sonuç vermedi. 1983 senesinde bacaklarında aşırı his kaybı olduğu için hastaneye yatırıldı.17 Eylül 1985 tarihinde eşi Sıdıka Su'ya vasiyetnamesini yazdırdı.[kaynak belirtilmeli] 20 Eylül 1985 günü derin bir sinir krizi geçirdi. Akşam saatlerine doğru sinir krizi beyin kanamasına dönüştü. Dört saatlik uzun bir uğraşıya rağmen akşam saat 21.09'da hayatını kaybetti. Ölümünden 22 gün sonra cenazesi İstanbul'a götürüldü. Ruhi Su'nun cenaze törenine binlerce kişi katıldı ve cenaze 12 Eylül döneminin ilk büyük kitle gösterisi haline dönüştü. Cenazede gözaltına alınan 163 kişi İstanbul siyasi şubede 15 gün süreyle gözaltında tutuldu.[kaynak belirtilmeli]
Kendisi Alevi Deyişlerini okumuş, Pir Sultan'ın, Hatayi'nin ve diğer ozanların deyişlerini yorumlamıştır. Nazım Hikmet'in şiirlerini ilk besteleyenlerdendir. 1957'de hapisteyken söylediği Mahsusmahal adlı türküsüyle ünlendi.
Ruhi Su'nun sesini korumadaki hassasiyeti hakkında pek çok anlatı vardır. Bunlara göre Ruhi Su, sesine zarar vermemek için kuruyemiş ve çamaşır suyundan uzak dururmuş. Sorulduğunda, sesini korumadaki bu hassasiyetinin sanata ve dinleyenlere saygısından kaynaklandığını ifade edermiş.
Ruhi Su, ölümüne kadar 16 tane 45'lik plak, 11 uzunçalar çıkardı. Ölümünden sonra kurulan Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı aracılığıyla eşi Sıdıka Su (ö. 18 Ekim 2006) ve oğlu Ilgın Su özel arşivlerdeki ses kayıtlarından yararlanarak plak, kaset ve CD üretimini sürdürdüler. Vakfın merkezi Beyoğlu, İstanbul'dadır.
Sanatçı hakkında Ajans21 tarafından, Ezgili Yurek: Ruhi Su 1995 (24 dk) adında bir belgesel hazırlanmıştır. Bu belgesel Ruhi SU hakkında hazırlanan ilk belgeseldir. Bunun dışında Avusturya Belgeseli ve Ruhi Su Belgeseli (Hilmi Etikan) adlarında iki belgesel film de Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı aracılığıyla gösterilmektedir.
Ruhi Su Kitapları - Eserleri
- Ezgili Yürek
- Türk Halk Oyunları
- Türküler İmecesi
- Türküler İmecesi
Ruhi Su Alıntıları - Sözleri
- Sanatçı hem dünyadaki hem de kendi toplumundaki gelişmelerin dışında kalamaz, fakat sanatçıyı da sanatı da yapan asıl bir toplumun kendi kültürü ve koşullarıdır. Şimdiye kadar bizim eğitim yöntemimiz "En hakiki mürşit" olan bilime ve toplum gerçeklerine oturamadığından, yalnız sanatımızda değil toplumumuzdaki bütün gelişmeler geçici, kopuk ve kaypak bir nitelik taşır. 9 Nisan 1968 (Ezgili Yürek)
- Evleri var üst başta Mendilim kaldı taşta O yar beni bıraktı Akıl kalmadı başta * Evleri yol üstüdür Kemeri bel üstüdür Her gün uğra bir kere Ko desinler dostudur * Evleri var boyalı İçi bülbül yuvalı Böyle sevda görmedim Ben anamdan doğalı (Türk Halk Oyunları)
- Günlük ekmek derdine biz yaşamak demişiz yanlışlıkla. Bütün dava bu yanlışı düzeltmek! (Ezgili Yürek)
- Güvercin vurdum kalkmaz Kanı sel oldu akmaz Küçükten (bir) yar sevdim Şimdi yüzüme bakmaz * Güvercin havadadır Eletme yuvadadır Bir elim yar koynunda Bir elim duadadır. (Türk Halk Oyunları)
- "Sevindiğim, üzüldüğüm, kızdığım, beğendiğim, nefret ettiğim şeylerin hepsini türkülerle söylüyorum." "Böyle bir araca sahip olmak ne büyük mutluluk!" diyorum. Dostça gülüyor. "Söz yetmiyor bir yerde!" diyorum. (Ezgili Yürek)
- Çayda çıra yanıyor canım nanay vay nanay Nanay güzel nanay nanay gülüm nanay * Ayda yılda yanıyor hanım nanay vay nanay Nanay güzelim nanay nanay gülüm nanay * Yavaş yörü sevdiğim hanım nanay vay nanay Nanay gülüm nanay nanay güzelim nanay * Engeller uyanıyor hanım nanay oy nanay Nanay güzelim nanay nanay sevdiğim nanay * Karşıda oturanlar hanım nanay vay nanay Nanay güzelim nanay nanay gülüm nanay * Az derdim azdıranlar hanım nanay vay nanay Nanay sevdiğim nanay nanay güzelim nanay * Başıma akıl koyun hanım nanay oy nanay Nanay gülüm nanay nanay sevdiğim nanay * Sevdadan kurtulanlar hanım nanay uy nanay Nanay sevdiğim nanay nanay gülüm nanay (Türk Halk Oyunları)
- Çift beyaz güvercin olsam Çadırın başına konsam Güzellere yoldaş olsam Çirkinlere tuzak kursam * Bağlantısı: * Gel gel karanfilli gelin Eli deste güllü gelin Beli ipek şallı gelin Yanakları ballı gelin * Karanfil buldum derede Sordum evleri nerede Ha burada ha şurada Karanfilim oymak oymak Olur mu hiç yare doymak Dili tatlı kendi kaymak * Bağlantısı: * Gel gel karanfilli gelin Eli deste güllü gelin Beli ipek şallı gelin Yanakları ballı gelin (Türk Halk Oyunları)
- Madımah oylum oylum Geliyor civan boylum Civan boylum gelince Şen olur benim (de) gönlüm * Bağlantısı * Oy madımah madımah Teke tüke sakalı oy madımah Evliki yemlik oy madımah Kuşu kuşu yemlik oy madımah * Madımah bişer oldu Tencerem taşar oldu Günde yediğim şamarlar Biriken beşer oldu * Bağlantısı: * Oy madımah... Madımah biçim (de) biçim Ölüyom senin için Madımah toplar iken Başımdan düştü çitim * Bağlantısı: * Oy madımah... (Türk Halk Oyunları)
- "Şu bizim türküler ne kadar da ah'lı, of'lu imiş. Şen, şakrak türkülerimiz yok muymuş? İnsanları neşelendirmek lazımmış. Halbuki bu hazin türküler insanı bunaltıyormuş." (Ezgili Yürek)
- Açıl ey ömrümün varı aman badı sabah olmadan yar yandım Has bahçenin gonca gülü aman sararıp da solmadan ben yandım * Bağlantısı: * Eşim eşim gel gel uğrun uğrun gel gel Can yoldaşım gel.. Yürü dilber yörü (aman) saçın sürünsün Arslanım ben yandım Aç beyaz gerdanı (aman) sinen görünsün ben yandım * Bağlantısı: * Eşim eşim gel gel uğrun uğrun gel gel Can yoldaşım gel.. (Türk Halk Oyunları)
- Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz (Ezgili Yürek)
- Sanat sanat içindir sözü çok tartışıldı. Yapısal durumu nasıl olursa olsun insan için yapıldığı anlaşıldı sanıyorum. Toplumu etkileyen her olay, her düşünce sanatı da etkiler. (Ezgili Yürek)
- KÖROĞLU, yaşadığı çağın kötü idaresine karşı kılıcı ile olduğu kadar şiirleri, türküleri ile de özgürlük savaşı yapmış bir halk kahramanı olarak bilinir. Türküleri, (Yiğitleme, Koçaklama, Güzelleme) diye adlar alan ve kahramanlıklarını, savaşlarını anlatan ince ve anlamlı deyişlerdir. Türkülerinin yurdun dört yanına yayılmış (sözlü ve sözsüz) birçok 'varyant'ları vardır. Verdiğimiz örnek davulla oynanan bir Bolu varyantıdır. (Erzurum varyantına bakınız.) Ünlü türkülerinden bir parça; Maraş varyantıdır. ***** ***** Hay haay.. Benden selam olsun Bolu beyine Benimle uğraşmaya dev gerek Unvan para etmez harp meydanında Doğrar eğri kılıç bilek zor gerek * Hay haay.. yine de hay haay.. * Zabah olur oğlum gör olur neler Babayiğitler meydanda goç gibi meler Yere düşer garpuz gibi kelleler Selevat çekmeye çetin dil gerek * Hay haay.. yine de hay haay.. * Alçaklarda olur altından inme Eğer goç yiğitsen sözünden dönme Çokluk para etmez mala (mülke) güvenme Gurnaz adam iflâh olmaz bön gerek * Hay haay.. yine de hay haay.. * Goç Köroğlum öğüdünden yorulmaz Kesilen kelleden hesap sorulmaz Boş lâf atmayınan meydan alınmaz Asıl yiğit er meydanında dev gerek (Türk Halk Oyunları)
- Karşı dağdan gelen atlı Terkisinde kilim katlı Leylim çoban garip oğlan * Hem anamdan hem babamdan Hepisinden çoban tatlı Leylim çoban oğlan * Karşı dağın eteğine Hem itine köpeğine Leylim çoban garip oğlan * Yediği helva topağına Leylim çoban garip oğlan (Türk Halk Oyunları)
- Bir söz vardır, bilinir: ''O güzel insanlar, o güzel atlara bindiler, gittiler.'' Ruhi Su da o güzel insanlardandı işte. Yalnız güzel de değil, yüce gönüllü, sevdiği türküler kadar yalın ve duru üstelik. * Sevdiği türküler, dedim. Türkü her şeydi Ruhi Su için. Yaşama sevgisi, var oluşun anlamı, direnme gücü, insan olmanın bilinci, duyarlık ölçüsü, kısacası her şey.. Sesi ve sazıyla hayatını türkülere adadığı, türkülerle halkının acılarına, sevinçlerine ortak olduğu, özgürlük isteğini türkülerde dile getirdiği için başına gelmedik kalmadı. Ama ne yakındı bundan, ne de sızlandı, Doğru bildiği yolda, hiçbir ödün vermeden, başı dik yürüdü. * Gür sesiyle salt bir yorumcu değildi Ruhi Su. Biraz saz virtüözü hiç değil. Ama sesiyle sazı birbirini bütünleyen bir ustaydı. Saz, sese yol gösteren bir araçtı onun için. Ezgiyi sesin altına döşeyen bir araç.. Halktan aldığı, sanatçı kişiliğinin imbiğinden süzüp, bilinçle duyarlığın yeni bir bileşimi olarak sunarken, en iyiyi amaçladı hep. * Bu açıdan bakıldığında Ruhi Su, halka yönelişin bilinçli bir savunucusu olmanın yanı sıra, halkın kültür birikimini çağdaş bir yorumla değerlendirmesini de bilmiştir. Halkın duygu ve düşüncelerinin dışavurumu olan türküler, onun sazında ve sesinde yaşanan gerçekliği dile getiren bir sanat yapıtına dönüşmüştür. * Ona göre sanatın işlevi, dünyanın değişimine katkıda bulunmak, gerçekliği doğru yorumlamaktır. Bu nedenle türküleri olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi alır Ruhi Su. Çünkü türküler hayat koşullarının, toplumsal düzenin dışında düşünülemez. Sanat, hayatı yansıttığına göre, türküleri söylerken yapılması gereken de, kendi söyleyişiyle, ''ekmekten aşa kadar halkın yaşamak isteyip de yaşayamadığının, özlemini çektiği şeylerin neşesini, yaşama sevincini artıracak'' müziksel bir yoruma ulaşmak olmalıdır. * Ruhi Su, söylediği anonim türkülerden, halk ozanlarının deyişlerine, çağdaş şairlerimizin şiirlerine yazdığı ezgilerden, kendi bestelerine, böylesi bir sanat anlayışının somut örneklerini vermiştir. Ruhi Su'nun sanatsal eylemi, bu niteliğiyle, yaşanan halk kültürünün, sanatın değer ölçülerini göz ardı etmeden yeniden üretebileceğinin en somut göstergesidir. * Bir daha yineleyelim: Hayatını türkülere adamak ve halkının sözcüsü olmak.. Sanatçı Ruhi Su'yu, insan Ruhi Su'yu en iyi tanımlayan sözcüklerdir bunlar. Yalnız uzunçalarlar, kasetler dolusu türküler değil, elinizdeki kitapta bunun kanıtı. * Kitabın oluşum öyküsü ise Ruhi Su'nun anlatımıyla şöyle; ''1961-1965 yılları arasında bir bankanın halk oyunlarıyla ilgili tesisinde, halk oyunları müziğini önce bantlara, sonra da bantlardaki müziği, müzik kurallarına göre değerlendirip notaya alıyordum. Yani müzik yazısına geçiyordum. Bu notaya aldığım türkülü türküsüz halk oyunlarının içinden yüz tanesinin yayımlanmasına karar verildi. Bunları seçtim. Seçtiğim bu notalar Bülent Tarcan'la Halil Bedii Yönetken'e bantları dinletilerek denetimden geçirildi. Notaların, dinletilen bantlardaki müziğe uygun olarak yazıldığı saptandı. Sonra bu notalar Almanya'da bir nota basımevine gönderilerek, dizdirilip prova baskıları getirildi.'' (Cumhuriyet, 17 Temmuz 1975) * Ama bu arada, görevden ayrılır Ruhi Su. Yıllar sonra sözünü ettiği kitap yayımlandığında, halk danslarını derleyen ve notaya alanın Ruhi Su olduğu nedense belirtilmez kitapta. Yargı yoluna başvurduğunda ''bu hizmetin içinde adının bulunmasını ister yalnızca. Gerekçesi, tam da ona yakışır bir gerekçedir: ''Bizim de adımızdan başkaca bırakacak neyimiz var.?'' * İşte ''Türk Halk Dansları'' adını taşıyan bu kitap, yıllar önce yayımlanan ''Yüz Türk Halk Oyunu'' adlı kitabın yeni basımı değil. Bir ustanın adını yaşatmak amacıyla, halk danslarımızın, onun olduğu saptanan müzik yazılarının toplandığı bir derleme yalnızca. * Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. (Türk Halk Oyunları)
- Bakmayın siz bu bencil Bu hayvansal kavgaya Değişen dünyanın içinde İnsana biz yeni geldik. (Ezgili Yürek)
- Çarşıda üzüm kara Ah çimene gel çimene gel Güloğlan Çimen çiçek deste biçek Çit yelekli Güloğlan Salkımı düzüm kara Ah çimene gel çimene gel Güloğlan Çimen çiçek deste biçek Çit yelekli Güloğlan * Gideceğim o yare Ah çimene gel çimene gel Güloğlan Çimen çiçek deste biçek Çit yelekli Güloğlan Elim boş yüzüm kara Ah çimene gel çimene gel Güloğlan Çimen çiçek deste biçek Çit yelekli Güloğlan (Türk Halk Oyunları)