Rauf Orbay kimdir? Rauf Orbay kitapları ve sözleri
Asker, Siyasetçi Rauf Orbay hayatı araştırılıyor. Peki Rauf Orbay kimdir? Rauf Orbay aslen nerelidir? Rauf Orbay ne zaman, nerede doğdu? Rauf Orbay hayatta mı? İşte Rauf Orbay hayatı...

Tam / Gerçek Adı: Hüseyin Rauf Orbay
Doğum Tarihi:
Doğum Yeri: İstanbul-1881
Rauf Orbay kimdir?
Hüseyin Rauf Orbay (27 Temmuz 1881, İstanbul - 16 Temmuz 1964, İstanbul), Türk asker, siyasetçi. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, Kurtuluş Savaşı'nda ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde önemli görevlerde bulunmuştur. Trablusgarp ve Balkan Savaşları'nda gösterdiği başarıdan ötürü "Hamidiye Kahramanı" olarak tanındı. 1918 Ekim'inde Osmanlı Devleti'nin Bahriye Nazırı olarak görev yapan Orbay, devletin çöküş belgesi olan Mondros Mütarekesi'ni hükûmet adına imzalayan kişidir.
Kurtuluş Savaşı sırasında 12 Temmuz 1922-4 Ağustos 1923 tarihleri arasında Türkiye'nin başvekilliğini üstlendi; İsmet Paşa ve Fevzi Paşa'dan sonra Türkiye'nin üçüncü başbakanıdır.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kurucularındadır. İzmir Suikastı davasında idamla yargılanmış, on yıla mahkûm edilmiştir. 1939'da politikaya dönen Orbay, Kastamonu mebusluğu ve Londra büyükelçiliği yapmıştır.
Rauf Orbay Kitapları - Eserleri
- Cehennem Değirmeni
- Cehennem Değirmeni
- Siyasi Hatıralar
Rauf Orbay Alıntıları - Sözleri
- ...Bencil düşünceleri, fikir ayrılıklarını bir tarafa bırakarak herşeyin üstünde olan vatanın elde kalan kısımlarını ve milletin siyasî istiklâlini kurtarmak yolunda, gerekirse nefsini de feda etmeyi bilecek çalışma arkadaşları bulursam ne âlâ; hükümeti kurmakta tereddüt etmiyeceğim. Aksi halde ben de sadareti kabulden çekineceğim." (Ahmet İzzet Paşa) (Cehennem Değirmeni)
- Biz evvela ve her şeyden önce Türküz. Sonra Türklere ve Türk vatanına dost olanların dostuyuz. (Cehennem Değirmeni)
- Sadrazamın “Ferit Paşa delidir” diyecek kadar ileri gitmesine rağmen padişahın ısrarda inat etmesi bende, hayretten fazla şüphe uyandırdı. (Siyasi Hatıralar)
- Bir kere Mondros mütarekenamesini Rauf bey değil, İzzet paşa kabinesi aktetmiştir. Müzarekeler neticesinde Amiral Galtrop üitimatom vererek “ya bu şartları kabul edersiniz, ya İstanbul’a cebren girerim” dedi. Amiralin tehdidi üzerine Rauf bey müzarekenameyi bırakıp gelmek, yahut imzaya mezun olmak şıklarının birinin tercihini İstanbul’a yazdı. İzzet paşa kabinesi “Müttefikan” mütarekename şartları kabule karar verdiler. (Cehennem Değirmeni)
- Mustafa Kemal Paşa olmasaydı, Milli Mücadele yapılabilir miydi? Bana kalsa, hayır! Kazım Karabekir Paşa olmasaydı, Milli Mücadele yapılabilir miydi? Bana kalsa, yine hayır! Rauf Orbay olmasaydı, Milli Mücadele başarılabilir miydi? Bana kalsa, yine hayır! (Cehennem Değirmeni)
- Kendisini dikkatle dinlediğim kıymetli dostum Ali Fuat Paşa, son sözünü söylerken, anlattıklarının üzerimde yaptığı tesiri görmek isteyen bir merakla ve üzüntü içinde, yüzüme bakıyordu. Ben de, itiraf ederim ki derin bir ıztırap içinde idim. Bir ânda, mazi, o kapkara ümitsiz ve kasvetli hava içinde, tam bir fikir ve ideal birliğiyle elele vererek mücadeleye atıldığımız günler gözümün önüne geldi. Kâzım Kara- bekir, Ali Fuat, Refet... İçimizde, memleketi kurtarmağa ve milleti selâmet yoluna ulaştırmağa en kabiliyetli ve liyakatli olduğuna kat'i şekilde inanarak, kendisini baş bilip bütün kalbimiz ve varlığımızla bağlandığımız Mustafa Kemal’e olan bu en samimi duygularımızın kaynağı sadece vatan ve millet sevgisi idi ki, bizim hâlâ bu sevgi ile meşbu olan yüreklerimizde herşeye rağmen ne olursa olsun, şahsî menfaatler, ihtiraslar, ikbâl düşkünlükleri gibi daima yabancısı olduğumuz, memleket hesabına da zararlı bulduğumuz eğilimler, yer alamıyordu. Gerçek işte bu idi. (Cehennem Değirmeni)
- Demokrasi, elbette yalnız insan hakları demek değildir. Demokrasi, yaşanan bir realite, bir oluşumdur. Topluma dışarıdan getirilemez; toplumun vicdanından doğar. (Cehennem Değirmeni)
- "Ömrümün, hâfızamdan hiçbir vakit silinmeyecek en zor, en üzüntülü dakikalarını yaşıyordum.. Üç gündür çekişmelerimize rağmen istediğimiz şekle koyamadığımız maddeler, pürüzlü kalmış fıkralar gözümün önüne geliyor ve böyle bir mütarekenameyi nasıl imzalayabileceğimi düşündükçe, içim yanıyordu. Reddetmek?... Buna kim mâni olabilirdi? Elbette reddedebilirdik. Fakat o zaman ne olacaktı?" (Cehennem Değirmeni)
- Rauf Bey! bir millet var, koyun sürüsü... Buna bir çoban lazım... O da benim. (Cehennem Değirmeni)
- "Türkiye için Demokrasiden gayri çıkar yol yok ama bunu İsmet Paşa ile yapmak büyük talihsizlik.!" (Cehennem Değirmeni)
- Enver Paşa, Amiral Şoşon'a şu cevabı verdiğini de ilâve etmişti: Biz evvelâ ve her şeyden önce Türk'üz. Sonra Türklere ve Türk vatanına dost olanın dostuyuz." (Cehennem Değirmeni)
- O zamanki Başvekil Şükrü SARAÇOĞLU’nun daveti üzerine toplanan Vekiller Heyetin de yaptığı konuşmanın bir bölümü çok etkiledi “ harici yenin epeydir Londra’dan şikayet ede ede bir türlü önüne geçemedim berbat halini temasta, bilmem ne müdürü veya reisi diye rastgelenin eline kurye pasaportu verilerek gönderildiğini ve bunların çoğunun döviz kaçakçılığından başka bir şey yapmayarak kendilerine emanet edilen mahrem evrakı lâyikiyle muhafaza edemeyerek, başkalarını eline geçmesine sebep oldukları gibi, bir takım devlet sırlarının da benden evvel şuna buna duyurduklarını anlattım.” Vekillerde biri “Altın oralarda serbesttir, harpten evvel Beyoğlu’nda bir tek Türk dükkanı yokken, şimdi birçok Türkler orada iş sahibi oldular, dükkan açtılar müesseseler kurdular” Rauf ORBAY; Beyoğlu’nu Kaçakçılıktan yetişmiş Türk işadamları ile doldurmak sevdasında olan bu vekil beye benim derdimin devlet sırlarını muhafaza olduğunu ve bütün medeni milletlerin namusları gibi üstüne titredikleri bu sırların bilhassa o buhranlı günlerde bizim için hayati bir ehemmiyeti haiz olduğunu ve bazen bir mahrem kağıdın veya sırrın başkasının eline geçişi ile telafisi imkansız zararlara hatta ve felaketlere vuranabileceğini anlatanmayacağımı görerek sadece hükümet heyeti içinde zihniyette kimselerin bulunuşu karşısında, memleket hesabına büyük bir Üzüntü duydum. Toplantını ardından Londra Büyükelçiliği görevinden ayrılarak siyasi hayatına son vermiştir. (Cehennem Değirmeni)
- İngiltere Başvekili Lloyd George da Avam Kamarası'nda Vilson 'un yukarıdaki beyannamesinden bir kaç gün evvel 5 Ocak 1918'de Avam Kamarası'nda İngiltere'nin; "Türkiye'yi payitahtından veya Türk milletinin bu yoldan çoğunluğu haiz bulunduğu zengin ve maruf Küçük Asya (Anadolu) ile Trakya'dan mahrum etmek için harp etmediğini" söylemiş ve bununla beraber, "Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan bahrî geçit milletlerarası ve tarafsız bir şekle konmak sureti ile, "Türk İmparatorluğu'nun idamesine muhalif olmamakla beraber Arabistan, Ermenistan, Suriye ve Filistin'in ayrı olarak millî durumlarının tasdikine hakları bulunduğu inancındayız," sözlerini ilâve etmişti. (Cehennem Değirmeni)
- Sonra, sanki bunların arkasında kendisi yokmuş, bütün bu olup biteni kendisi tezgahlamamış gibi, bana geliyor ve 1945 yılı kargaşası içinde kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi'ni yeniden kurmamı istiyor. Beni oyuna getiremeyince, ’Dörtlü Takriri kullanarak Celal Bey'i parti kurmaya itti. Şimdi de Yassıada’da kendilerinden hesap soruyor!.. Ben teklifi kabul etseydim şimdi Yassıada'da hesap veren ben ve arkadaşlarım olacaktı!.. (Cehennem Değirmeni)