Osman Kavala kimdir? Neden tutuklu? Ne olmuştu? İnsan Hakları Örgütleri davaya neden katılmak istedi? AİHM'in kararı ne oldu?
1 Kasım Cuma günü yayınlanan raporda, insan hakları örgütleri, Kavala’nın Türkiye'de hukuka aykırı olarak cezaevinde tutulmasının yargının siyasi baskı altında çalışmasının bir sonucu olduğunu belirtti.

1 Kasım 2024 itibariyle yedi yıldır cezaevinde tutulan Osman Kavala’nın serbest bırakılması için, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Uluslararası Hukukçular Komisyonu ve Türkiye Dava Destek Projesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) 16 Eylül’de üçüncü taraf müdahalesinde bulundu. AİHM, söz konusu insan hakları örgütlerinin davaya müdahil olma talebini kabul etti.
1 Kasım Cuma günü yayınlanan raporda, insan hakları örgütleri, Kavala’nın Türkiye'de hukuka aykırı olarak cezaevinde tutulmasının yargının siyasi baskı altında çalışmasının bir sonucu olduğunu belirtti. Üçüncü taraf müdahalesi çerçevesinde hazırlanan rapor, AİHM’in Kavala'nın başvurusunu karara bağlarken göz önünde bulundurması için daha kapsamlı bilgi sunmayı amaçlıyor.
Kavala’nın yargı süreci devam ederken, insan hakları savunucuları Kavala’nın serbest bırakılması ve Avrupa Mahkemesi’nin bağlayıcı kararlarının uygulanması çağrısında bulundu.
Türkiye'deki yargı sisteminde hükümetin etkisini eleştiren insan hakları örgütleri sundukları raporda, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun "siyasi partilerin kontrolü altında olduğunu" ve "Anayasa Mahkemesi’nin bağımsızlığının zayıf olduğunu" ifade etti.
Örgütler, Türkiye’nin özellikle muhalifleri ilgilendiren davalarda AİHM kararlarına direnç gösterdiğine de dikkat çekti.
Cezaevinde yedinci yılını tamamlaması dolayısıyla internet sitesinde açıklamalarda bulunan Kavala, "AİHM 2019 yılında suç sayılan bir faaliyette bulunduğuma işaret eden bir delil olmadığına hükmetmişti. Gezi davası aynı nedenle beraatle sonuçlandıktan sonra yargı üzerinde siyasetin etkisi arttı.
AİHM kararını uygulamamak ve beraat kararlarını bozmak için aleni biçimde yasalarla oynandı. Yasalardaki tanımlara aykırı biçimde bir casusluk suçlaması kurgulandı," dedi.
"Bu suçlama siyaseten de kullanıldı, insan haklarını ve 'öteki' sayılanların hayatlarını değersiz gören düşman hukuku uygulamaları teşvik gördü. Böylece, hiçbir şiddet eylemiyle ilişkim olmadığı bilinmesine rağmen en ağır cezaya çarptırıldım, dört Gezi tutuklusu da aynı yaklaşımla 18 yıla mahkûm edildi. Cezalar Yargıtay tarafından onanınca, şunu anladım ki yargı mensupları sakıncalı buldukları insanlara ceza verme yetkisine sahip olduklarına inanıyor. Bu insanların suç işlemediklerini biliyor olmalarına rağmen," diyen Kavala, sözlerini şöyle sürdürdü: "Cezaevinde kendimi bir yurttaş olarak hissetmeyi sürdürebilmek için, maruz kaldığım, şahit olduğum hukuksuzlukları kamuoyu ile paylaştım, uyarıcılık sorumluluğumu yerine getirmeye çalıştım."
Ne olmuştu?
2017 yılında tutuklanan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve iş insanı Osman Kavala, 2013’teki Gezi Parkı protestolarını finanse etmekten dolayı yargılanmasının ardından 15 Temmuz soruşturması kapsamında darbe ile ilişkilendirilmiş, 2022 yılında “hükümeti devirmeye teşebbüs” suçlaması ile şartlı tahliye olmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Yıllar süren yargı süreci uluslararası arenada da yankı bulurken, Batı ile Türkiye arasında tansiyonun yükselmesine neden oldu. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 2 Aralık 2021'de AİHM kararına rağmen Kavala’yı serbest bırakmayan Türkiye için bir oylama yaparak ihlal sürecinin ilk aşamasını başlatmıştı.
Uluslararası tepki ve çağrılara rağmen Yargıtay, Eylül 2023'te ayında Kavala'nın cezasını onadı. İki bağlayıcı AİHM kararına rağmen Kavala’nın tutukluluğu devam ediyor.
Mahkeme, Kavala'nın siyasi nedenlerle keyfi şekilde tutuklandığını ve bu durumun muhalifleri susturmayı amaçladığını savunuyor. Kavala’nın ocak ayında yaptığı yeni başvuru, 2019 AİHM kararından bu yana haklarının daha fazla ihlal edildiğini öne sürüyor.
Avukatları, Kavala’nın devam eden tutukluluğunu "ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne" aykırı bulurken, hukukun üstünlüğü ilkesinin çiğnendiğini savunuyor. Ayrıca, şartlı tahliye olmaksızın verilen müebbet hapis cezasının "insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele" teşkil ettiğini öne sürüyorlar.
AİHM'in kararı ne oldu?
AİHM'in, Kavala’nın devam eden tutukluluğuna ilişkin yeni bir karar vermesi bekleniyor.
İnsan hakları örgütleri, Kavala'nın serbest bırakılmasının sadece bireysel bir adalet değil, aynı zamanda Türkiye’nin hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusundaki taahhütlerini yerine getirmesi için önemli bir adım olduğunu belirtiyor.
Editör: Neslihan Özkan