Orhan Çeker kimdir? Orhan Çeker kitapları ve sözleri
Prof. Doktor, Öğretmen, Yazar Orhan Çeker hayatı araştırılıyor. Peki Orhan Çeker kimdir? Orhan Çeker aslen nerelidir? Orhan Çeker ne zaman, nerede doğdu? Orhan Çeker hayatta mı? İşte Orhan Çeker hayatı...
Doğum Tarihi: 1953
Doğum Yeri: Haymana, Ankara
Orhan Çeker kimdir?
1953’te Haymana / Ankara’da doğdu. 1972 Yozgat İmam Hatip Okulunu, 1976 Konya Yüksek İslam Enstitüsü ve 1980 Bağdat, Mustansıriye Üniversitesi Arap Dili Enstitüsünü bitirdi.
Kısa bir süre Batman Kız Meslek Lisesi’nde öğretmenlik yaptı. 1977’de Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nde Fıkıh Asistanı oldu. 1986’da Konya İlahiyat Fakültesi’nde İslam Hukuku Doktoru, 1988’de Doçenti ve 1996’da Profesörü oldu. Halen Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır. Evli ve beş çocuk babasıdır.
Kişisel Bilgiler
Akademik Birimi : İlahiyat Fakültesi
Bölümü : Temel İslam Bilimleri
Anabilim Dalı : İslam Hukuku
Yabancı Diller : Arapça, Fransızca, Farsça
Mesleki İlgi Alanları : İslam Hukuku
Eğitim Bilgileri
Lisans : KONYA Yüksek İslam Enstitüsü
Y.Lisans : Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Doktora : Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Bilimsel Yayınları
Kitaplar
1-) Orhan Çeker, İslam Miras Hukuku , , 158, Konya, , 1984
2-) Orhan Çeker, Hukuk-I Aile Kararnamesi, , 117, İstanbul, , 1985
3-) Orhan Çeker, Nafaka Kanunu , , 192, İstanbul, , 1985
4-) Orhan Çeker, Arazi Kanunnamesi, , 92, İstanbul, , 1985
5-) Orhan Çeker, İslam Hukukunda Çocuk, , 240, İstanbul, , 1990
6-) Orhan Çeker, Fıkıh Dersleri-1, , 317, Konya, , 1991
7-) Orhan Çeker, İslam Hukukunda Akitler, , 318, Konya, , 1999
8-) Orhan Çeker, Çocuk ve Hakları, ,238,Konya, ,2004
Orhan Çeker Kitapları - Eserleri
- Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış
- Fıkıh Dersleri 1
- Fetvalarım-1
- Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi
- İlm-i Hal'im
- İslam Hukukunda Çocuk ve Hakları
- Kur’ân-ı Kerîm’in Envârı’ndan
- İslam Hukukunda Akidler
- İrfan Meclisinden Sohbetler
Orhan Çeker Alıntıları - Sözleri
- Bu bâbda en ziyade nazar-ı merhamete alınması lâzım gelen kızlardır. Zevc ile zevcenin aileyi teşkil ve idare hususunda müşterek oldukları derkâr iken erkek çocukların sokakta oyun oynamakla imrâr-ı vakit etmesi mâzûr göründüğü bir sinnde bulunan kız çocuklara cemiyyet-i beşeriyyece en büyük bir vazife yani bir ailenin validesi ve müdîr-i umûru olmak vazifesi tevdî olunuyor. Henüz teşekkülât-ı bedeniyyesi tekemmül etmemiş olan bir bîçâre kız valide olmakla âsabı ila ahiri’l-ömür perişan oluyor, ilel günâ-gün iktisab ediyor, ondan tevellüd eden çocuk cılız ve pek asabi bir şey olup unsûr-ı İslâm’ın gittikçe tedennîsi esbâbına inzimâm ediyor. (Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi)
- Satlık deve ve davarların sütlerini sağmamak sûretiyle memelerinde biriktirip ( süt gibi) göstermeyin. Kim böyle bir hayvan satın alırsa, (bu alışverişin arkasından) hayvanı sattıktan sonra muhayyerdir. İsterse alıkoyar, isterse geri verir. (İslam Hukukunda Akidler)
- Bedeni gelişim bulûğla, akli gelişim ise rüşd ile tamamlanır. (İslam Hukukunda Çocuk ve Hakları)
- Madde 73. Zevc zevcesiyle hüsn-i muâşerete, zevce dahi umûr-i mubâhede zevcine itaata mecburdur. (Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi)
- Soru: Alın yazısı gerçek midir? Gerçekse o zaman bizim bu dünyadaki irademiz kısıtlanmış olmuyor mu? Cevap: Alın yazısından maksat kaderdir. Kaderi Hak Teala ezelde yazmıştır. Kaderde yazılı olması bizim hal ve hareketlerimizi kısıtlama anlamına gelmez. Çünkü kaderi Cenab-ı Hak yazarken, ‘filan zamanda filan kişi şu işi yapsın’, diye yazmamıştır. Yani kaderi emredici olarak değil, haber verici olarak yani ‘filan kişi kendi iradesini kullanarak şu işi yapacak’ şeklinde haber verici olarak yazmıştır. Dolayısıyla bizim irademizle yapacağımız işi Cenab-ı Hak ezelde bildiği için bizim irademizle yapacağımız şeyi oraya yazmıştır. Yoksa cebredici, mecbur bırakıcı bir ifade ile yazmamıştır. Onun için de insan ne yaparsa yapsın kendi iradesi ile yapar ve yaptıklarından sorumlu olacaktır. (Fetvalarım-1)
- Kefâet hakkındadır Madde 45: Mal ve hırfet gibi hususlarda erkeğin kadına küfv olması nikâhın lüzûmunda şarttır. Malda kafâet zevcin mehr-i muacceli îtâya ve zevcenin nafakasını tedârike muktedir olmasıdır. Hırfetde kefâet zevcin sülûk ettiği ticaret veya hizmetin şerefce zevce velîlerinin ticaret veya hizmetleriyle müteka- rib olmasıdır. Madde 46. Kefâet ibtidâ-yı akidde aranır. Ba’de’l-akd zail olsa nikâha zarar vermez. (Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi)
- ''Mebi tayin ile taayyün eder. Semen tayin ile taayyün etmez.'' (Fıkıh Dersleri 1)
- Konuşulması gereken yerde sükût edilse bu sükût; ikrar, tasvib ve tasdik manasına gelir. (İslam Hukukunda Çocuk ve Hakları)
- İctihada dayalı olmaksızın doğrudan, nassların ifade ettiği farza "Nassî Farz", harama da "Nassî Haram" ifadeleri kullanılır. (İlm-i Hal'im)
- Allah'a kul olmanın aksine asrımız kula kul olma yolunda yarışmaktadır. (Fıkıh Dersleri 1)
- .. Günlük hayatımızda en ileri toplum hadiselerine varıncaya kadar bütün fiiliyat ve münasebetleri konu edinen fıkıh elbette ihtiyaç duyulan bir ilim olacaktır.. (Fıkıh Dersleri 1)
- " İctihâdî farz ve ictihâdî haram dinin değil, mezhebin sınırlarını belirler. " (İlm-i Hal'im)
- Rabıta, feyizli bir ortamı ya da insanı hayalen canlı tutarak, hayalen hemhal olarak o hal ve kişinin nurundan ya da o yerin feyzinden, nurundan istifade etmektir. Yoksa bir insana, mekana ve mabuda... ibadet etmek değildir. (Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış)
- Ruhlarının açlık çığlığını duysunlar, ruhlarını doğru beslesinler ve ruhlarına eziyet etmesinler. (Fetvalarım-1)
- "Her zaman karşı karşıya bulunduğumuz, onsuz edemediğimiz bilgiler" demektir. (İlm-i Hal'im)
- " Meditasyon insan ruhunun ibadete olan ihtiyacının ifadesidir. Bu ihtiyacı biz ayet ve hadislerin gösterdiği yol ve şekille gidermemiz gerekir. Bu açlığı meditasyon gibi başka türlü giderirsek aynen şuna benzemiş oluruz: Mesela midemiz acıkınca biz temiz yiyeceklerden yemekle emrolunmuşuz. Tutar da sağda solda pis olan şeylerle, çöplüklerden vs doyurmaya çalışsak nasıl çirkin olursa, acıkmış olan doğru / temiz ibadet isteyen ruhu çöplükten beslemek demek olan meditasyon aynen böyle çirkin ve tuhaf olur. " (Fetvalarım-1)
- Yarım yamalık biçimde yaptıkları farzlar dışında ibadetleri yok. Öyle olunca da o ibadet ve amelden uzak ilim, amaç haline geliyor, kanaatimce onlar açısından put halini alıyor. İlim insanları amele götürmelidir. (Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış)
- ''" Biz Müslümanlar kendi işimizi bırakıp Allah'ın işine karışıyoruz. Ahirette kimin hali ne olacak o bizim işimiz değil, Allah'ın işidir. Allah' ın işine karışmayalım." (Fetvalarım-1)
- İsmi İslam olan ama kendisi İslam olmayan bir din üretmek isteyenler, tabii ki mezhebe de düşman olacaktır, tasavvufa da. (Tasavvufi Meselelere Fıkhi Bakış)
- Henüz doğmamış olan çocuk dış dünyaya karşı rahimde gizlenmiş ve örtülmüş olduğu için örtmek manasında olan "cenin" adını almıştır. (İslam Hukukunda Çocuk ve Hakları)