Nejat Bozkurt kimdir? Nejat Bozkurt kitapları ve sözleri
Felsefeci, Akademisyen ve yazar Nejat Bozkurt hayatı araştırılıyor. Peki Nejat Bozkurt kimdir? Nejat Bozkurt aslen nerelidir? Nejat Bozkurt ne zaman, nerede doğdu? Nejat Bozkurt hayatta mı? İşte Nejat Bozkurt hayatı...

Doğum Tarihi: 10 Ekim 1945
Doğum Yeri: Ankara, Türkiye
Nejat Bozkurt kimdir?
10 Ekim 1945 yılında Ankara'da dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu Keçiören'de, liseyi Ankara Gazi Lisesi'nde okudu. Yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Felsefe Bölümü'nde yaptı.
Burada Ord.Prof.Dr.Aydın Sayılı'dan Bilim Tarihi, Prof.Dr.Nusret Hızır'dan Sembolik Mantık, Felsefe Tarihi ve Bilim Felsefesi; Prof.Dr. Necati Akder'den Metafizik ve Genel Felsefe, Prof. Dr. Alexandre Wexliard'dan Psikoloji, Doç.Dr.Teo Grünberg'den Modern Mantık; ayrıca yardımcı disiplin olarak Prof. Dr. Samim Sinanoğlu ve Prof.Dr. Ayşe Sarıgöllü'den Latince ve Doç.Dr. Doğan Aksan'dan Dilbilim derslerini aldı. Yüksek Lisansını Hacettepe Üniversitesi, Beşeri Bilimler Fakültesi, Felsefe Bölümü'nde Doç. Dr. İoanna Kuçuradi yönetiminde hazırladığı, "Çağımızda Bazı Hümanism Anlayışları: William James (Pragmatism), Jean-Paul Sartre (Varoluşçuluk), Adam Schaff (Marksism)" adlı tezle tamamladı. Yine burada Ord.Prof.Dr. Suut Kemal Yetkin'den Sanat Sorunları, Prof. Dr. Bozkurt Güvenç'ten Kültürel Antropoloji, Prof.Dr. Takiyettin Mengüşoğlu'ndan Tarih Felsefesi ile Felsefi Antropoloji ve İoanna Kuçuradi'den Ahlak Felsefesi, Felsefe Problemleri ve Felsefede Araştırma derslerini aldı. Aynı zamanda Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı TCDD'nda mütercim-tercüman olarak çalıştı.
1976 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü'ne girdi ve Prof. Dr. İsmail Tunalı'nın yönettiği, "Hegel Estetiğinde Şiir Kuramı" konulu tezle 1981 yılında pekiyi dereceyle doktorasını tamamladı. 1983 yılında yardımcı doçent, 1987'de doçent oldu.
Aynı fakültenin Sistematik Felsefe ve Felsefe Tarihi kürsülerinde Sanat Felsefesi ve Estetik, 17. ve 18.Yüzyıl Felsefeleri, Çağdaş Düşünce Akımları, Felsefenin Temel Kavramları, Özel Öğretim Yöntemleri derslerini lisans düzeyinde, Tarih Felsefesi ve Sanat Teorileri derslerini de yüksek lisans ve doktora düzeyinde verdi. Yine aynı dönemde Mimar Sinan ve Marmara Üniversiteleri Güzel Sanatlar Fakültelerinde misafir öğretim üyesi olarak uzun süre Sanat Sosyolojisi, Mitolojiler ve Sanatlar, Düşünce Tarihi ve Sanat Kuramları dersleri yaptı.
1996 yılında Kocaeli Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi'ne kurucu profesör olarak katıldı ve burada içinde Felsefe Bölümü de olmak üzere Türkdili ve Edebiyatı, İngilizdili ve Edebiyatı, Almandili ve Edebiyatı, Eğitim Bilimleri gibi bazı bölümlerin açılmasını sağladı ve çeşitli üniversitelerden bu bölümlere hocalar getirilmesinde katkıda bulundu. Kocaeli Üniversitesi'nin Mühendislik, Eğitim, Fizik gibi farklı bölümlerinde Bilimler Tarihi ve Felsefesi, Düşünce Tarihi, Eğitim Felsefesi, Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri başlıklı dersler verdi.
2002 yılında Kocaeli Üniversitesi'nden emekli oldu ve aynı yıl İstanbul Ticaret Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi'ne geçti. Burada çeşitli bölümlerde İnsan Felsefesi, Dil ve Kültür Felsefesi, Bilimler Tarihi, Bilim Etiği gibi dersler yaptı.
2005 yılından bu yana çalışmalarını evinde yürütmekte ve yayınlar yapmakta; çeşitli üniversitelerin davetlerine uyarak konferanslar vermekte, tartışmalara katılmaktadır.
TELİF VE ÇEVİRİ YAYINLARI:
– G.W.F.Hegel, Estetik (Seçmeler), Say Yayınları, 1982
– I. Kant, Seçilmiş Metinler, Remzi Kitebevi, 1984; Say Yayınları, 2005
– G.W.F.Hegel, Seçilmiş Parçalar, Remzi Kitabevi, 1985; Say Yayınları, 2005
– F. Nietzsche, Tarih Üzerine, Say Yayınları, 1986 (5 baskı)
– Nejat Bozkurt, Çağdaş Felsefelerden Kesitler, Sosyal Yayınları, 1990
– Nejat Bozkurt, Sanat ve Estetik Kuramları, Ara Yayınları, 1992; Sarmal Yayınları, 1995; Asa Yayınları, 2000 (10 baskı )
– Nejat Bozkurt, Eleştiri ve Aydınlanma, Say Yayınları, 1994
– Nejat Bozkurt, 20. Yüzyıl Düşünce Akımları, Sarmal Yayınları, 1995; Morpa Kültür Yayınları, 2000 (5 baskı)
– Nejat Bozkurt, Bilimler Tarihi ve Felsefesi, Sarmal Yayınları, 1996; Morpa Kültür Yayınları, 2002 (5 baskı)
– Nejat Bozkurt, Sorularla Felsefe ve Tarihi, Morpa Kültür Yayınları, 2003
– Nejat Bozkurt, Felsefeyle Yaşamak, Yorum Yayınları, 2004
– Platon, Sokrates'in Savunması, Serhat Yayınları, 2005
– A. Einstein, Fizik ve Felsefe Yazıları, Say Yayınları, 2006 (5 baskı)
– Nejat Bozkurt, Kavramların Evrimi, Say Yayınları, 2008 (5 baskı)
– Nejat Bozkurt, Felsefe Işığıyla Arayışlar, Ayrıntı Yayınları, 2012
Ayrıca Felsefe Arkivi, Yazko Felsefe, Felsefe Dergisi, Cogito, Felsefelogos ve ITICU dergilerinde telif ve çeviri olmak üzere felsefenin çeşitli konularında çalışmaları yayımlanmıştır.
Nejat Bozkurt Kitapları - Eserleri
- Hegel
- Sanat ve Estetik Kuramları
- Bilimler Tarihi ve Felsefesi
- Kant
- 20. Yüzyıl Düşünce Akımları
- Sorularla Felsefe ve Tarihi
- Felsefe Işığıyla Arayışlar
- Felsefelogos Sayı-3 Din ve Felsefe
- Eleştiri ve Aydınlanma
- Felsefe Logos Sayı: 2 Irkçılık Ve İnsan Hakları
- İşletmelerin Kara Deliği Hile
Nejat Bozkurt Alıntıları - Sözleri
- Ve en yüksektekini överek geveleyenler orada çember içindeki çemberde toplanmışlardır." (Felsefelogos Sayı-3 Din ve Felsefe)
- “Sanat, sanat içindir ve hiçbir amacı yoktur; her amaç sanatı soysuzlaştırır.” (Sanat ve Estetik Kuramları)
- “Yabancı insanların varoluşu, kendimizi tanıyabileceğimiz en iyi aynadır” Goethe, 'Brife an Charlotte' (Felsefe Logos Sayı: 2 Irkçılık Ve İnsan Hakları)
- [...] din bakımından ergin olmayış her şeyden daha çok tehlikeli, zararlı ve onur kırıcıdır. (Kant)
- Platon şairlerin ve ressamların ideal devletine girmelerini yasaklarken, taklit etmenin (mimesis) hem ahlak kurallarını, hem de dünya ile ilgili ussal bilgiyi zedelediğini savunmuştur. (Sanat ve Estetik Kuramları)
- Çiçek, meyvenin ortaya çıkmasını sağlar ancak meyvenin ortaya çıkması için de çiçeğin ortadan kalkması lâzımdır. (Hegel)
- "İlk olarak yadsınamaz bir gerçek, Türkiye'nin Avrupa parçası olarak adlandırılan yarımada, güney Slav ırkının doğal mirasıdır. On iki milyon nüfusun yedi milyonu bu ırktandır. Onlar 1200 yıldan beri bu toprakların sahibidir. Slav kökenli ve Grek dilini almış olan sınırlı bir nüfus dışında, bu halkın rakibi, kendilerini uzun bir zamandan beri her türlü ilerlemenin amansız karşıtı olarak kanıtlamış Türk ve de Arnavut barbarlardır." Friedrich Engels, 'Was soll aus der europâischen Türkei werden?' (Felsefe Logos Sayı: 2 Irkçılık Ve İnsan Hakları)
- bilim "kuşkucu" dur, bulduğu ile yetinmez, araştırmasını hep sürdürür, yenilikçidir: dogmatik ise. cızırtısının farkına varmadan aynı plağı çalar ve çaldırır. Özetle, bilim her zaman özgürlükçü, dogmatik ise, dayatmacı ve fırsatını yakaladığında zorbadır. (Felsefelogos Sayı-3 Din ve Felsefe)
- En temelde yeni bir kavramlaştırmaya, ırkçılık ideolojisindeki farklılaşmalar yol açmaktadır. Bu ideolojideki farklılaşmayla Angelika Prümm'ün de vurguladığı gibi, asıl olarak artık daha aşağı bir ırkın var olduğu ifade edilmiyor, köklerinden dolayı bir başka kültür dünyasına bağlı olan insan gruplarından bahsediliyor. Gönderme yapılan bu kültürel özelliklerin aşılamaz olduğu ve tembel olma, aptal olma vb. niteliklerin de bu kültürel farklılıklardan kaynaklandığı saptaması yapılıyor. Bir başka dile getirişle, ırkçılık ideolojisindeki biyolojizmin yerini, kültür kavramı çerçevesindeki belirlemeler alıyor. (Felsefe Logos Sayı: 2 Irkçılık Ve İnsan Hakları)
- Her insan, kendisini kendi imgesinde yaratır, tanrıya yaptığı gibi. Sonra imgesini kutsar. Her kutsama ayrımcılığı sulamaktır. (Felsefe Logos Sayı: 2 Irkçılık Ve İnsan Hakları)
- Hegel'e göre, "Tutku olmadan dünyada hiçbir büyük iş yapılmamıştır." (Hegel)
- Her zaman maddeye. Platoncu ideadan farklı olarak onun ideası daha çok devindirici gücü, yapı kazandıran, biçimlendiren ilkeyi ifade etmektedir. Form (Eidos). Madde yalnızca form ile ve onun aracılığıyla ve birbirleri sayesinde varlık kazanırlar, başka somut bir nesne olmadan hiçbir şey varlığa gelemez (Sorularla Felsefe ve Tarihi)
- Memmi, ırkçılığı şöyle tanımlıyor: Irkçılık, gerçek veya uydurma farklılıkların genelleştirilmiş, mutlaklaştırılmış değerlendirilmesidir. Bu değerlendirme, suçlayanın çıkarına kurbanın ise zararına olup, suçlayanın ayrıcalıklarını veya saldırganlıklarını meşrulaştırmaya yöneliktir. (Felsefe Logos Sayı: 2 Irkçılık Ve İnsan Hakları)
- “Şairin ağzından Tanrı konuşur; bu nedenle de tüm güzel şiirler Tanrı eseridir.” Platon (Sanat ve Estetik Kuramları)
- laiklik, inançlar kadar. bilim ve felsefe için de bir güvencedir. Bizde dinci çevrelerin bir türlü anlayamadıkları budur. (Felsefelogos Sayı-3 Din ve Felsefe)
- ...problem bilincinden çoğu kez yoksun olan, kanıtlama mantığından uzak bulunan, kuramdan çok pratiğe yatkın olan ve nesnel-bilimsel araştırma anlayışına yabancı kalan İslam bilim adamlarının çoğu, dinin her şeyin önünde geldiğine inanmaktaydı ve onlara göre her şey dinin hizmetindeydi. Böylece özgür düşünme ve tartışma, bilinmeyeni öğrenme tutku ve coşkusu daha var olmadan yitip gitmişti. (Bilimler Tarihi ve Felsefesi)
- Irkçı davranış birbirini tamamlayan iki eylemle ifade bulmaktadır. Başka olanın dışlanması, reddedilmesi ve Ben’in onaylanması. Her iki durumda da çıkacak sonuç aynıdır: Birey kendi konumunu başkası karşısında güçlendirir. Memmi şöyle devam eder; psikaniliz diliyle söylenirse ırkçılık, Ben’in bireysel ve kolektif güçlendirilmesini mümkün kılar. Sadece korku değil aynı zamanda öz çıkar da ırkçılık mekanizmasının işlemesinde bir faktördür. (Felsefe Logos Sayı: 2 Irkçılık Ve İnsan Hakları)
- En vefakar dostumuz göIgemizdir biIirsiniz. Ama unutmayın ki; o da yoIdaşIık etmek için güneşIi havayı bekIer ! (Hegel)
- "Dünyadan kaçmanın en güvenilir yolu sanattan geçer, dünyaya sıkıca bağlanmak da sanatla gerçekleşir." (Sanat ve Estetik Kuramları)
- 87. Mağara benzetmesi nedir? İnsanlar bu dünyada sanki bir mağara içinde sırtlan mağara kapısına ve yüzleri de mağara duvanna dönük bağlanmış bir du- rumda gibi yaşamaktadırlar. Kapının önünden geçen gerçek şey- lere sırtlan dönük olduğundan bakamazlar ve bunların güneş ışı- ğının yardımıyla mağara duvanna yansıyan gölgelerini görebilir- ler yalnızca. Oysa bağlarından kurtulup da başlannı kapıya çevi- rebilecek olsalar şeylerin aslını, yani idealan görebileceklerdir. İşte insanın amacı bu gölgeler dünyasından çıkıp idealar dünya- sına girmek olmalıdır. (Sorularla Felsefe ve Tarihi)