Muzaffer Oruçoğlu kimdir? Muzaffer Oruçoğlu kitapları ve sözleri
Türk Yazar ve Ressam Muzaffer Oruçoğlu hayatı araştırılıyor. Peki Muzaffer Oruçoğlu kimdir? Muzaffer Oruçoğlu aslen nerelidir? Muzaffer Oruçoğlu ne zaman, nerede doğdu? Muzaffer Oruçoğlu hayatta mı? İşte Muzaffer Oruçoğlu hayatı...
Türk Yazar ve Ressam Muzaffer Oruçoğlu edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Muzaffer Oruçoğlu hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Muzaffer Oruçoğlu hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Muzaffer Oruçoğlu hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 18 Mart 1947
Doğum Yeri: Boğatepe, Kars, Türkiye
Muzaffer Oruçoğlu kimdir?
Muzaffer Oruçoğlu,18 mart 1947’de, Kars’ın Göle kazasına bağlı Büyük Zavot köyünde doğdu. Köyünde ilkokul olmadığı için İlkokulun ilk üç yılını komşu köyün (Küçük Zavot) okulunda, bir yılını kendi köyünde, son yılını da Kars’ta okudu. Kars Orta Okulu’nu bitirdikten sonra, Öğretmen okulu sınavlarını kazanarak Rize Öğretmen okuluna, iki yıl sonra da İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu hazırlık Lisesine gitti. Bir yıl sonra,
Fen Fakültesi Matematik Astronomi bölümüne girdi. 67’de içlerinde İbrahim Kaypakkaya’nın da olduğu 9 arkadaşıyla birlikte, Amerikan 6. Filosuna karşı yayınladıkları bildiri gerekçesiyle Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’dan atıldı. 68 öğrenci hareketlerine katıldı. 1969’da Değirmen Köyündeki toprak işgaline katıldı ve tutuklanıp Silivri cezaevine konuldu. 1972’de TKP(M-L) kurucuları arasında yer aldı. 1973’de İstanbul’da yakalandı ve ömürboyu hapse mahkum edildi. Tutsaklık yıllarını şiir ve roman yazarak geçirdi. 13 yıl tutsaklıktan sonra askere alındı. Askerden 40 gün sonra, mayıs 1986’da firar edip, Yunanistan’a kaçtı. Fransa’da iltica etti. Yeniden roman yazmaya ve resim yapmaya başladı. Politik ve edebiyat dergilerin de makaleleri yayınlandı. 1988’ de evlenerek Avustralya’ya yerleşti. Bu kıtada ilkin iki yıllık resim ve heykel kolejini (Greensborough TAFE COLLEGE - NMIT) bitirdi. Daha sonra Royal Melbourne Teknoloji Enstitüsüne (RMIT) bağlı, PUBLİC ART bölümünde üç yıl Resim ve Heykel eğitimi yaptı. Şimdiye kadar toplam 6 ülkede altmışa yakın kişisel resim sergisi açtı. 13’ü roman, 7’si şiir, 2’si masal olmak üzere 30 kitabı yayımlandı. 2011 yılı Abdullah Baştürk işçi edebiyat ödülü ,Grizu 4 ciltlik romanına verildi.Halen Avustralya'da yaşamaktadır.
Muzaffer Oruçoğlu Kitapları - Eserleri
- Tohum
- Dersim
- Çıplak ve Özgür
- Mengene
- Kangurular
- Gül, Demir ve Çığlık
- Brunswick Delileri
- Grizu 1
- Filozof
- Newroz
- Karyaditler
- Grizu 2
- Baba İshak Destanı
- Uçurum Geyikleri
- Grizu 3
- Mavi Munzur Masalları
- Grizu 4
- Çatlaklar ve Kesitler
- Büyücüye Mektuplar
- Maymun Düğünü
- Sevdalı Kız
- Mengene
- Işıltılar İmgeler
- Eşrefoğlu Al Haberi
- Denemeler
- Devlet ve Komün
- Lâl Dili
- Aşk ve Işık İçinde
- Falaris Prelüdleri
- Sanat Edebiyat Yazıları
- Dangalak
- Demirin ve Ateşin Dilinden
- Huruç
- Kaypakkaya - Akıl ve Aksiyon Duygusu
- Çatlayan Süt Sessizliği
- Işıltılar İmgeler
Muzaffer Oruçoğlu Alıntıları - Sözleri
- Sevdim mi gözlerim çoğalır, sevdiğimin her yerine dağılır. (Grizu 1)
- Gözün geride kalmasın. Zaten yaşadığın kadar yaşadın. Siktir et gerisini. (Grizu 2)
- "Dünya değişti. Aletler artık kendi dışlarındaki elleri değil, kendi içlerindeki teri dinliyorlar. Ekmekler büyüyorlar, açlığı ve parayı yiyorlar." (Sevdalı Kız)
- Kadının kendi altın krallığını yitirerek köleleşmesi tarihin en hazin, en ilginç ve en büyük öyküsüdür. Mülkiyetin ve mülkiyet duygusunun olmadığı güneşin ve suların, özgürlüğü pırıl pırıl bir kahkahayla selamladığı çağda, kadın insanlığın ikiden çok memelerle sembolize edilen - bereket kaynağı, komünal ve cinsel hayatın biricik kahramanıydı. İlkel insanın gözünde, insan denilen tılsımlı muammayı, doğanın en değerli varlığını, hatta kabileyi doğuruyordu. O kolektif hayatın, aşkın ve sevişmenin tüm alanlarına egemendi. Cinselliğe ilişkin hiçbir tabu, hiçbir kan bağı engeli, buyruk söz konusu değildi onun için. Kendi içinden çıkan tek bir buyruğa uyuyordu sadece; sevmek, istemek ve hoşlanmak buyruğu. (Karyaditler)
- “Asırlar geçmiş aradan, bilincimiz, yaratıcı gücümüz, gönencimiz kurtulamamış hâlâ... Kurtulamamış şu lanetli şehvetin, servetin ve şiddetin hükmünden.” (Baba İshak Destanı)
- İnançtır bu Tanı yavrum Sevaptır pırıl pırıl Demire tırnakla Duvara kanla yazılır Acılardan süzülür Canı can Zindan zindan içinde Beton gülüdür Bükülmez Bükülmez yavrum Cellat suratlara tükürür Ve alnı şafağa doğru Darağacına yürür (Demirin ve Ateşin Dilinden)
- Acılar kolay unutulur, aynalarda görünmezlerse. (Grizu 1)
- "Donsuz dolaş fakat boynunu zalimlerin önünde eğme, bawo." (Dangalak)
- Dünyanın tüm güzelliklerini Davet ettim soframa Başköşeye kuruldu orostopolluk Teşrif etti hançeriyle ihanet Alçaklık yanıma oturdu Gülümsedi gözlerime gözleriyle puştluk Kadehlerde pırıl pırıl bir rakı Şerefe dedi şerefsizlik. (Mengene)
- -Ama bir bakışta çarpılıp aşık olanlarda var... -Pek sağlam bir aşk denmez ona. Sağlam aşk, çok yönlü derinlemesine tanımaya dayanır. (Tohum)
- Yaktıklarına ben de inanıyorum. Işıyan her şeye saldırıyorlar. Aydınlığın zerreciğinden bile ödleri kopuyor. (Gül, Demir ve Çığlık)
- Acıdı galiba Açtı mazgalı Tek bir taze incir sundu asker Tarifsiz bir minnettarlıkla aldım Masamın üzerine koydum oturdum Seyrine durdum. "Korkuyorum," diye fısıldadı incir "Benzinde safran sarısı ayaklarında zincir Obur obur bakıyorsun ballanışıma Yıllardır yememişsin belli ki Zordur dağılmadan sana direnmek İçimde var bin kırmızı çekirdek Kolay değil Tüm çekirdeklerimi ezerek Beni yemek." (Lâl Dili)
- Her insan, kaçıp sığınabileceği içi boş bir insan arıyordu. (Grizu 3)
- “Kitap yasağı, bu tip aydın insanlarda okuma susuzluğu yaratır. Bunlar için en büyük işkence, yasaklarla, kısıtlamalarla yaratılan kitap işkencesidir belki de” diye düşündü. (Gül, Demir ve Çığlık)
- "Hataları kavramazsak, hatalar bizi kavrar." (Kaypakkaya - Akıl ve Aksiyon Duygusu)
- Savaş, tarihte olduğu gibi şimdide de bir kâr kapısı. Ama İnsanlık kendi tarihinin hiçbir döneminde paraya bu denli düşman ve bu denli de tutkun olmadı. (Çıplak ve Özgür)
- Gözlerini gösterme, hemen anlar, çünkü sevdalısın. (Sevdalı Kız)
- Kırımlara, yangınlara, sürgünlere hazır olun. (Dersim)
- Gece seyrimdesin Gündüz gönlümde Unutamam Vurgunum hasretine Hasretine gelinim. Akrep gömecine Bal işleyensin Ayva gibi ağlayıp Nar gibi gülensin. Öyle melül Öyle mahzun olma Uğruna yangın olup Sevdasına yeldiğim. Gelir günler gelir Domurur uç verir bilincin Başı dik Kızıl pençeli Şahin olur güvercin. (Demirin ve Ateşin Dilinden)
- Yaşamın katı, geri ve çirkin yanlarıyla çatışmak, yaşamın kendisinden daha güzeldir. (Çıplak ve Özgür)