Muhammed Hüseyin Şehriyar kimdir? Muhammed Hüseyin Şehriyar kitapları ve sözleri
Güney Azerbaycanlı Şair Muhammed Hüseyin Şehriyar hayatı araştırılıyor. Peki Muhammed Hüseyin Şehriyar kimdir? Muhammed Hüseyin Şehriyar aslen nerelidir? Muhammed Hüseyin Şehriyar ne zaman, nerede doğdu? Muhammed Hüseyin Şehriyar hayatta mı? İşte Muhammed Hüseyin Şehriyar hayatı... Muhammed Hüseyin Şehriyar yaşıyor mu? Muhammed Hüseyin Şehriyar ne zaman, nerede öldü?
Güney Azerbaycanlı Şair Muhammed Hüseyin Şehriyar edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Muhammed Hüseyin Şehriyar hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Muhammed Hüseyin Şehriyar hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Muhammed Hüseyin Şehriyar hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Tam / Gerçek Adı: Seyyid Muhammed Hüseyin Behcet Tebrizî
Doğum Tarihi: 1904
Doğum Yeri: Tebriz
Ölüm Tarihi: 18 Eylül 1988
Ölüm Yeri:
Muhammed Hüseyin Şehriyar kimdir?
Tam adı Doktor Seyyid Muhammed Hüseyin Behcet Tebrizî'dir. Bunlardan Muhammed Hüseyin şairin küçük adı, Behcet Tebrizî soyadı, (Seyyid) peygamber soyundan geldiği için) lakabı, Doktor muhtemelen tıp fakültesinde okuduğundan dolayı söylenen bir hitab sözü, Behçet aynı zamanda ilk mahlası, Şehriyar ise daha sonraki mahlasıdır. Şair ülkesinde ve dünyada mahlası olan Şehriyar olarak tanınmaktadır.
Doğum tarihi kaynaklarda çok çeşitli olmakla beraber 1904 yılında Tebriz'in Bağmeşe mahallesinde doğmuş olmalıdır. Babası Tebriz'in ünlü avukatlarından kemal ve faziletle şöhret bulmuş Hacı Mir Ağa, annesi ise Kövkeb hanımdır.
Şehriyar'ın çocukluk yılları Tebriz'deki Meşrutiyet devrine rastlamaktadır. Tahsil hayatı ile ilgili bilgiler karışıktır. İlk tahsilini babasından almış ve küçük yaşlardan itibaren şiire yatkınlık gösterdiğinden. o devirde okutulması adet olan Kuran-ı Kerim, Sadi'nin Gülistan'ı ve Ebu Nasri Ferahi'nin Nisab adlı Arapça Farsca manzum lugatiyle öğrenimine devam etmiştir. Daha sonra Molla İbrahim'den daha altı yaşında iken Gülistan ve Hafız dersi almıştır.
İlk resmi öğretimine Tebriz'deki Medrese-yi Müttehide'de başlamıştır. Yaz mevsimininde ise Kayışkurşak'da aydın bir zat olan Molla İbrahim Halil'de eğitim ve öğretimine devam etmiştir. Orta tahsiline ise Füyuzat ortaokulunda başlamış ve dokuzuncu sınıfa kadar devam etmiştir. Ayrıca Tebriz'deki Talibiyye Medresesi'nde Arap dili ve edebiyatı okumuş, daha sonra 1921'de darülfünuna kaydolmuş ve 1923'de tıp fakültesine girmiştir. Ama tıp fakültesini maddi zorluklar yüzünden bitirememiştir. Şehriyar'ın sevdiği kızın adının Süreyya olduğunu biliyoruz. 1973 yılında yaptığı Tahran radyosunda yaptığı bir konuşmada Süreyya ile son defa Behcetabad'da buluşacaklarını ancak onun gelmediğini, ertesi sabah ise fakülteyi bitirmesine iki üç ay kala Tahran'dan sürgün edildiğini, Behcetabad Hatiresi şiirini bu buluşmaya hasrettiğini söylemiştir.
Şairin devlet memurluğuna 1932 yılında başladığında bütün kaynaklar müttefiktir. Daha sonra Tahran'dan sürülmüş ve 1935 yılında tekrar Tahran'a dönmüş ve Ziraat Bankası'nda memuriyetine devam etmiştir.
Şehriyar'ın hayatının önemli olaylarından biri de babasının ölümüdür. Babasının ölümümden ve 1935'de Tahran'a dönüşünden sonra şairin buhranlı bir döneme girdiğini görüyoruz. Şair bütün sevdiklerinden ve dostlarından uzaklaşır. Ruh çağırma seanslarına katılır, tasavvufa meyleder, hatta Zehebiye tarikatına intisab eder. Bu arada 1937 yılında dört ay süren bir Tebriz seyahati yapar. Şehriyarın bu bunalımlı durumu uzun sürer.
Şair annesinin de ölümüden sonra uzun zaman kaldığı buhranlar ve hastalıklar geçirdiği Tahrandan aniden ayrılarak 1953 ortalarında anayurduna Tebriz'e döner. Buradaki Ziraat Bankası'nda çalışmaya başlar ve buradan emekli olur. Şehriyar, Tebriz'de en mühim eserini "Haydarbaba'ya Selam" ı yazar ve bastırır (1953).
Şehriyar Tebriz'e yerleştikten sonra akrabalarından ilkokul öğretmeni ve kendisinden 35 yaş küçük Azize adlı bir kızla evlenir (20 Ağustos 1953) ve bir ev alır. Bu evliliğinden dört çocuğu olmuştur.
Şehriyar 1964 yılında Hoşginab'a gider ve ikinci.Heyderbaba'yı yazar ve bastırır. 1976 yılında Tahran'a gider ve misafirlikte iken eşi Azize Hanım kalp krizinden vefat eder.
Şairin Türkçe şiirlerinin büyük kısmı 1982'de Yahya Şeyda tarafından Tahran'da neşredilmiş 1984 yılında ise Tebriz Üniversitesi'nde yapılan bir törenle 80. yaş günü görkemli bir şekilde kutlanmıştır.
Şehriyar ömrünün son yıllarında yaşlılığın verdiği zaafiyetle birçok kez hastalanmış ve nihayet 18 Eylül 1988'de vefat etmiş ve Tebriz'in ünlü Makberetü'ş-Şuara'da toprağa verilmiştir. Şehriyar'ın hatırasına hürmeten Tebriz'de hiçbir dükkan açılmamış ve bütün halk matem işareti olarak karalar giyinmiştir.
Şehriyar anadili Türkçeden başka mükemmel derecede Farsca ve Arapça , iyi derecede Fransızca bilirdi. Gençliğinden beri musiki ile yakından ilgilenmiştir. Çok güzel tar çalan Şehriyar'a İran'ın meşhur musikişinaslarından Ebulhasan Seba, Dervişandan kalma kıymetli bir tar hediye etmişti. Şehriyar, İran'ın ünlü hanende ve sazendelerinden Ebulhasan Han İkbal, Kamer, Kerimağa Safi ile dost olmuş, Ebulhasan Seba dahil bir çoğunaölümleri vesilesiyle Farsca ve Türkçe mersiyeler yazmıştır. Şair emekliliğinden sonra Tebriz'de sade bir hayat sürmüştür. Küçük çocuklarını sevip okşayarak onlarla Tebriz sokaklarında gezintiye çıkan Şehriyar'ın bir zevkinin de güzel hattıyla Kuran ayetlerini istinsah edip dostlarına hediye etmek olduğu bilinir.
Şehriyar usta şairliğinin yanında seyit (peygamber soyundan gelen) olması yönüyle de halk arasında büyük saygı ve sevgi görmüştür. Şair emeklilik günlerinde maddi sıkıntılar içinde olmuş, 1976'da bulunduğu Tahran'da Ettelaat gazetesine verdiği demeçte 22 yıldan beri aynı elbiseyi giydiğini söylemiştir.
İran edebiyatındaki yeri dolayısıyla birinci dereceli Maarif nişanı ile taltif edilmiş, Tebriz Üniversitesi edebiyat fakültesinin en büyük anfisine ve Tebriz'deki okullardan birine onun adı verilmiştir. Ayrıca daha sağlığında 16 Mart günü şehriyar günü olarak kabul edilmiş, ölümünden sonra da evi müze haline getirilmiştir.
İran'ın ileri gelen şair ve yazarları tarafından da övülen Şehriyar'ın Kitapça'sında yazdığı önsözde Şehriyar'ı "Yalnız İran'ın değil, bütün şark aleminin iftiharı" olarak takdim etmiştir.
Muhammed Hüseyin Şehriyar Kitapları - Eserleri
- Haydar Baba
- Seçilmiş əsərləri
- YALAN DÜNYA
- Aman Ayrılıq
- Əbədiyyət Gülüyəm Mən
- Məhəmmədhüseyn Şəhriyar Xatirələrdə
Muhammed Hüseyin Şehriyar Alıntıları - Sözleri
- Bir hövsələli dil qanan olsaydı deyərdim, Sel boğdu məni, nəşimi daşdan - daşa çaldı Dünya məni saldı toxuma, kiplədi tutdu, Aldı başını cismini göydən yerə saldı. Dərd əhli danışsa, onu dərd əhli tez anlar, Yetkin sözü qanmaz o adam ki, özü kaldı. (Əbədiyyət Gülüyəm Mən)
- . Sən yarımın qasidisən, Əylən, sənə çay demişəm. Xəyalım göndəribdi Bəski mən ax-vay demişəm. Ax! Gecələr yatmamışam, Mən sənə lay-lay demişəm. Sən yatalı, mən gözümə Ulduzları say demişəm. Hər kəs sənə "ulduz" deyə, Özüm sənə "ay" demişəm. Səndən sora həyata mən Şirindisə, zay demişəm. ... (Seçilmiş əsərləri)
- Bir uçaydım bu çırpınan yel ilə, Bağlaşaydım dağdan aşan sel ilə, Ağlaşaydım uzaq düşən el ilə, Bir görəydim ayrılığı kim saldı? Ölkəmizdə kim qırıldı, kim qaldı? (Aman Ayrılıq)
- Heyderbaba dünya yalan dünyadı, Süleymannan, Nuhdan galan dünyadı, Oğul doğan, derde salan dünyadı, Her kimseye her ne verip alıbdı, Eflatun'dan bir guri ad galıbdı. (Haydar Baba, dünya yalan dünyadır, Süleyman'dan, Nuh'tan kalan dünyadır, Oğul doğuran, dert veren dünyadır, Her kimseye her ne vermişse geri almıştır, Eflatun'dan bir kuru ad kalmıştır.) (Haydar Baba)
- Heyderbaba, ağaçların ucaldı, Amma heyif, cevanların gocaldı,... (Haydarbaba, ağaçların büyüdü, Ama maalesef gençlerin yaşlandı) (Haydar Baba)
- Heyder Baba, göyler bütün dumandı, Günlerimiz birbirinden yamandı, Birbirizden ayrılmayın, amandı, Yakşılığı elimizden alıblar, Yakşı bizi yaman güne salıblar! (Haydar Baba)
- Bilməz idim döngələr var, dönüm var, İtginlik var, ayrılıq var, ölüm var.. (Seçilmiş əsərləri)
- Elim getdi, ölüm qaldı, Alovlandım, gülüm qaldı. Uçurdu bülbülüm bağdan, Deyəydi, bir gülüm qaldı. (Aman Ayrılıq)
- Heyderbaba, yolum sennen kec oldı, Ömrim keçdi, gelemmedim gec oldı, Heç bilmedim gözellerin nec oldı, Bilmez idim, döngeler var dönüm var, İtginlik var, ayrılık var, ölüm var. (Haydar Baba)
- Heyderbaba, Nene Gız'ın gözleri, Rehşende'nin şirin şirin sözleri, Türki dedim, ohusunlar özleri Bilsinner ki, adam geder, ad galar, Yahşı pisden ağızda bir dad galar. (Haydarbaba, Nenekızın gözleri, Rahşanda'nın tatlı tatlı sözleri, Türkü dedim,okusunlar kendileri, Bilsinler ki insan ölür, ad kalır, İyi kötüden ağızda bir tat kalır.) (Haydar Baba)
- Sən yarımın qasidisən, Əylən, sənə çay demişəm. Xəyalını göndəribdi, Bəs ki, mən ah-vay demişəm Ax! Gecələr yatmamışam, Mən sənə lay-lay demişəm. Sən yatalı, mən gözümə Ulduzları say demişəm. Hər kəs sənə ulduz deyə, Özüm sənə ay demişəm. Səndən sonra həyatə mən, Şirindisə, zay demişəm. Hər gözəldən bir gül alıb, Sən gözələ pay demişəm. Sənin gün tək batmağıvi Ay batana tay demişəm. İndi yaya qış deyirəm, Sabiq qışa yay demişəm. Gah toyuvu yadə salıb, Mən dəli nay-nay demişəm. Sonra yenə yasə batıb, Ağları hay-hay demişəm. Ətək dolu dərya kimi, Göz yaşıma çay demişəm. Ömür sürən mən qarə gün Ax demişəm, vay demişəm. (Seçilmiş əsərləri)
- . Mənim gözəl maralım, tülküyə şikar olma, Məhəbbətinlə sən aslan şikar edib getdin. . (Seçilmiş əsərləri)
- Bilsinlər ki, adam gedər, ad qalar, Yaxşı-pisdən ağızda bir dad qalar. (Aman Ayrılıq)
- . Dedin: Azər elinin bir yaralı nisgiliyəm mən, Nisgil olsam da, gülüm! Bir əbədi sevgiliyəm mən, Yad məni atsa da, öz gülşənimin bülbülüyəm mən... . (Seçilmiş əsərləri)
- Ulduz sayarak gözlemişem her gece yarı Gec gelmededir yar, yine olmuş gece yarı Gözler asılı, yok ne garaltı, ne de bir ses Batmış gulağım, gör ne düşürmekdedi darı Yatmış hamı, bir Allah uyaktır, daha bir men Mennen aşağı kimse yok, ondan da yukarı Gorhum budu yar gelmiye, birden yarıla sübh Bağrım yarılar, sübhüm açılma seni Tarı! Tan ulduzu istir çıka, göz yalvarır çıkma O çıkmasa da, ulduzumun yoktu çıkarı Gelmez, tanıram bahtımı, indi ağarar sübh Gaş bele ağardıkça, daha baş da ağarı Aşkın ki gararında vefa olmuyacakmış Bilmem ki tebiet niye goymuş bu gararı? Rişhendle gırcandı seher, söyledi durma Can korkusu var akşın, uduzdun bu kumarı Oldum gara gün, ayrılalı ol sarı telden Bunca gara günlerdir eden rengimi sarı Gözyaşları her yerden akarsa meni tuşlar Deryaye bakar, bellidi çayların akarı Ezbes meni yaprak kimi hicranda saraltıp Baksan özüne sanki gızılgüldü, gızarı Mihrab-i şefekte özümü secdede gördüm Gan içere gemim yok, üzüm olsun sene sarı Aşkı varıydı Şehriyar'ın, güllü çiçekli Efsus, garayel esti, hezan oldu baharı (Haydar Baba)
- Mən qayıdıb bir də uşaq olaydım, Bir gül açıb ondan sonra solaydım. (Aman Ayrılıq)
- Haydar Baba ildırımlar şahanda Seller, sular şakgıdılup ahanda Gızlar ona sef balıyup bahanda Selam olsun şovketüze elüze Menim de bir adım gelsin dilüze (Haydar Baba)
- . Bir bənövşə teli qopsa könül sızlar rübab kimi, Bu həyatın ümmanında hər ömür bir hübab kimi. Qan ağlatdın ürəyimi, üstəlik də tənə vurma, Sındırdığın bu şüşədən qan axar al şərab kimi. Peyğəmbərin qılıncından deyirlər ay parçalanıb, Tel altından üzün gülür qırılmış afitab kimi. Saçlarının burma-burma sındırırsan, ey nazənin, Gözlərimdə dalğalanır, sayrıyır bir sərab kimi. Oynatdıqca saçlarının burumları xəyalımı, Göz yaşlarım çəkiləydi tellərinə gülab kimi. Bəsdir, sinəm sipər oldu min sərgüzəşt dalğasına, Çıx bu evdən, silkələnir dünya xanəxərab kimi. Sınıb dağılsa da dünya, sındırmaram peymanımı, Su üstündə yad əlindən düşüb sınan bir qab kimi. Mən ki könül şikəstəmi oxuyuram "Mahur" üstə, İnildəyir Səba sazı şikəstəmə cavab kimi. Uçuq, köhnə dəyirmana bənzərin var, ey Şəhriyar, Təbin sənə qan ağladır çəkilməz bir əzab kimi. . (Seçilmiş əsərləri)
- . Dərdin olmuş mənə bir simli xəncər yarası, Fikrə getdikcə yaram günbəgün artıq eşilir. Göz yaşım qanla qarışmış, ürəyim göynəmədə, Bir biləydin içərimdə nə çibanlar deşilir. Əzizim, doymadım səndən, Nə tez məndən doyub getdin, Əcəl gəlcək bu qürbətdə, Məni yalqız qoyub getdin. Toy, yas ol, gəlin getdi, Qol, şil ol, əlin getdi, Vur başa, yazıq bağban, Bağ solub, gülün getdi! . (Seçilmiş əsərləri)
- . Bilsinlər ki, adam gedər, ad qalar, Yaxşı-pisdən ağızda bir dad qalar. . (Seçilmiş əsərləri)