diorex
fair play

Monika Maron kimdir? Monika Maron kitapları ve sözleri

Yazar Monika Maron hayatı araştırılıyor. Peki Monika Maron kimdir? Monika Maron aslen nerelidir? Monika Maron ne zaman, nerede doğdu? Monika Maron hayatta mı? İşte Monika Maron hayatı...

  • 18.08.2022 08:00
Monika Maron kimdir? Monika Maron kitapları ve sözleri
Yazar Monika Maron edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Monika Maron hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Monika Maron hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Monika Maron hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1941

Doğum Yeri: Berlin

Monika Maron kimdir?

1941’de Berlin’de doğan Monika Maron Doğu Almanya’da büyüdü, 1988’de Batı’ya göç etti, halen doğduğu şehirde yaşıyor. Yayınlanmış romanları arasında Flugasche, Die Überläuferin, Stille Zeile sechs“ , Animal triste, Pawels Briefe, Eine Familiengeschichte, Endmoränen ve Ach Glück vardır. Hikayeden makaleye pek çok yapıtıyla çeşitli ödüllere layık görülmüştür: 1992 Kleist Ödülü, 2003 Friedrich Hölderlin Ödülü ve 2009 Alman Milli Ödülü

Monika Maron Kitapları - Eserleri

  • Animal Triste
  • Acayip Bir Başlangıç
  • Uçucu Kül

Monika Maron Alıntıları - Sözleri

  • Hatıralar da bir incinin içindeki yabancı cisimler gibidir, ilk önceleri sadece istiridyenin etine girmiş rahatsız edici bir yabancı cisim, sonra istiridye onu epitelyum dokusuyla kapatır ve sedef tabakalarını üst üste geliştirir, sonunda kaygan yüzeyli, parlak, yuvarlak bir oluşum çıkar ortaya; aslında insanların değerli kıldıkları bir hastalıktır. (Animal Triste)
  • Hayatta, en az yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak olduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz. (Animal Triste)
  • Sonuçta kalp ruhun muhafazası değildi, makine benzeri, ikame edilebilir bir kas parçasıydı sadece. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Bir köyün sakinlerini gözlemlemek, bir sosyoloji enstitüsünün istatistiki araştırma sonuçları kadar önemliydi. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Hayatta, en az yapabildiğimiz şeyin kendimizi tanımak olduğunu kabullendim. Nasıl göründüğümüzü bile bilmiyoruz. Kendi ayna görüntümüzü biliyoruz, kendimizi fotoğraflardan ya da filmlerden tanıyoruz, hepsi bu kadar. Birisi çıkıp da başka birisine benzediğimizi ileri sürdüğünde, bunun nedenini bile anlayamıyoruz. (Animal Triste)
  • Sevgi bir tomurcuk değil, toprağın derinliklerinde bir köktür. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Gençliğimde, genç insanların çoğu gibi ben de genç ölmem gerektiğine inanmıştım. İçimde öyle çok gençlik, öyle çok başlangıç vardı ki, ancak şiddetli ve güzel bir son düşünülebilirdi; ben yavaş yavaş ölüp gitmek için yaratılmış değildim, çok iyi biliyordum bunu. (Animal Triste)
  • Insanlar şu bahçenin, o avlunun, mümkünse her ağacın etrafını neden hiç durmadan çitle çevirirler ki? (Uçucu Kül)
  • Söyleyecek çok şeyiniz varsa, susmak bazen akıllıcadır. (Uçucu Kül)
  • Hep telaş içindeyiz, devamlı acele etmek zorundayız. (Uçucu Kül)
  • Yaşlanma içeride başlar, çizgiler bunun yansımasıdır sadece. (Uçucu Kül)
  • Aşk da dinozorlar gibidir, bütün dünya onların ölümünü düşünerek oyalanır. Tristan ile İsolde, Romeo ve Juliette, Anna Karenina, Penthesilea, her zaman yalnızca ölüm, her zaman olanaksız olana duyulan bu şehvet. (Animal Triste)
  • “Dünya uzaydan hızla geçerken, uzun süre sonra ilk kez tanıdık bir gezegene rastlar. Naber, nasılsın, diye ta uzaktan haykırır gezegen. Hiç iyi değilim, der Dünya, homo sapiens’im var. Merak etme, geçer, diye bağırır gezegen ve yine üç yüzyıllığına gözden kaybolur.” (Acayip Bir Başlangıç)
  • Her hikâye benim hikâyemdi... (Animal Triste)
  • "Yoksa ben yaşamayı unutmuş muyum?" (Animal Triste)
  • Masanın etrafında yuvasına dönmüş yorgun insanlar gibi oturuyorduk ve her birimiz bir diğerinin yüzünde kendi yaşını bulmaya çalışıyordu. (Animal Triste)
  • Bir şeyi neden yaptığımı ya da neden yapmadığımı ancak birkaç yıl sonra anlarım ben. Bir şeyi yapmam ya da yapmamamın sıkı sıkıya inandığım nedenleri olsa da, yıllar içinde başka, daha derinde yatan, pek de hoşa gitmeyecek nedenler, tabiri caizse latif tenin altındaki nedenler iskeleti açığa çıkarabilir. Artık bunu öğrenmiş bulunuyorum ve bazen yılların geçmesini beklemeyi, o zamana kadarda kararlarımı öylece kabullenmeyi beceriyorum. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Özlediğim bir duygu var, âşık olduğunda ya da bir şey için mücadele ettiğinde hissettiğin o heyecandan ölme duygusu, bir tutku yani, evet, bu işte: Ben tutkuyu özledim. (Acayip Bir Başlangıç)
  • Yaşlılar ve sakatlık birbirine benzer durumlar, dedim; çünkü yaşlılar gibi sakatlar da bazı taleplerde bulunma hakkına bile sahip değiller. (Acayip Bir Başlangıç)
  • ''Neyi bekleyeceğim ki?'' dedi yorgun bir sesle, ''Evlenmeyi mi? Migreniniz mi var? Vücudunuzda yağlanma mı var? Evlenin. Çocuğunuz öğrenme güçlüğü mü çekiyor? Evlenin. Burnunuz fazla mı uzun? Evlenin. Evli olanlara ne tavsiye edilecek peki?'' '' Boşanmaları. Hem ben evlilikten söz etmedim,'' dedi Christian. (Uçucu Kül)

Yorum Yaz