ihh
diorex

Mikail Bayram kimdir? Mikail Bayram kitapları ve sözleri

Yazar, Çevirmen Mikail Bayram hayatı araştırılıyor. Peki Mikail Bayram kimdir? Mikail Bayram aslen nerelidir? Mikail Bayram ne zaman, nerede doğdu? Mikail Bayram hayatta mı? İşte Mikail Bayram hayatı...

  • 09.01.2023 11:00
Mikail Bayram kimdir? Mikail Bayram kitapları ve sözleri
Yazar, Çevirmen Mikail Bayram edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Mikail Bayram hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Mikail Bayram hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Mikail Bayram hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Prof. Dr. Mikail Bayram

Doğum Tarihi: 14 Mart 1940

Doğum Yeri: Saray, Van, Türkiye

Mikail Bayram kimdir?

  Prof. Dr. Mikail Bayram’ın soyu Azeri Türklerine dayanmakta olup ataları daha önce İran’ın Hoy şehrinde yaşamaktaydı. Ailesi 1928 yılında Hoy şehrinden göç edip İran sınırındaki Van’ın Saray ilçesine yerleşmişlerdir. Şu anda İran’da yaşayan akrabaları vardır. Annesi Zübeyde Hanım, babası İsmail Bey, dedesi ise İbrahim Bey’dir. Annesi Zübeyde Hanım ev hanımı olup Mikail Bey 13 yaşında iken 1953 yılında vefat etmiştir. Babasının 4 kardeşi vardır. İsmail Bey kardeşlerinin en küçüğü olup bir ara çiftçilik yaptığı halde sonraları Saray İlçesinde Kaymakamlığın odacısı olmuştur. Daha sonra 1937 yılına kadar belediye çavuşluğu yapmıştır. Bu görevinden sonra 1971 yılında emekli oluncaya kadar maliye tahsildarlığını yapmıştır.

      İsmail Bey ilk eşinin vefatı üzerine Bahriye Hanım ile ikinci evliliğini yapmıştır. Mikail Bey, babasının ilk hanımından doğan 5 çocuğun en büyüğü olup 8 tane de üvey kardeşi ile birlikte toplam 13 kardeşlerin en büyüğüdür.

Mikail Bayram Kitapları - Eserleri

  • Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi
  • Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı
  • Tarihin Kuyumcusu
  • Ahi Evren Hâce Nasirü'd-din Mahmud ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu
  • Selçuklular Zamanında Konya'da Dini ve Fikri Hareketler
  • Fil Olayı'nın Mahiyeti ve Fil Suresi
  • Türkiye Selçukluları Üzerine Araştırmalar

Mikail Bayram Alıntıları - Sözleri

  • Bilindiği gibi "Evren” Türkçe'de yılan ve ejder demektir. Zehirli yılanlan yakalayıp onlardan panzehir (serum) imal etme gibi bir mesleğinden dolayı Türkmen çevreler Hace Nasîrü'd-din'e "Ahi Evren" yani Yılan ya da Ejder Ahi diyorlardı. (Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi)
  • Bilindiği gibi Mevlânâ da babasının yolunda, sezgici bir filozoftur. Mesnevisinde akılcılığa karşı tutumu önemli bir yer tutar. Buradaki papağan hikâyesinde akıl ile ve akıl yürütme (kıyas) ile alay etmektedir. (Ahi Evren Hâce Nasirü'd-din Mahmud ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu)
  • Ahi ve Bacı Teşkilâtının kuruluşunun mimarı olan Ahi Evren, Sultana verdiği öğütte insanları mesleklere yönelmesini söylerken devletin, vatandaşın eğitimi ile yakından ilgilenmesi ve bunu kendine vazife edinmesi gerektiğini belirtiyor. Ahi Evren bu dediklerinin uygulayıcısı olarak, devletin himaye ve desteğinde insanları çeşitli sanatlara yönelterek, göçebe Türkmenlerin yerleşik hayata geçişlerini sağlamıştır. (Ahi Evren Hâce Nasirü'd-din Mahmud ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu)
  • İbn-i Bibi Kösadağ yenilgisinden sonra Kayseri'yi muharasa eden Moğol ordusuna karşı Kayseri'de Ahilerin şehri müdafaa ettiklerini yazmaktadır. (Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı)
  • Osmanlı tarihi boyunca Osmanlı esnaf ve sanatkarları arasında Ahi Evren olarak ünlenmiş ve bilinmişken, tabandaki geniş Türk halklar ve Türkmen zümreler arasında ise Nasreddin Hoca olarak şöhret bulmuştur. (Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi)
  • H. Çelebi de Sultan Veled de Mevlânâ ve muhalifleri arasında geçen olayları yakinen bilmekteler ve bu olayların görgü şahitleri durumundadırlar. Mevlânâ'nın baş düşmanı Ahi Evren diye meşhur olan Hace Nasîrü'd-din'i ve çevresindekileri çok iyi tanımaktalar. Mevlânâ'nım diğer oğlu Alaeddin Çelebi bu mücadelede Ahi Evren'nin yanında yer almış ve Kimya Hatun'dan dolayı Şems-i Tebrizî ile aralarında cereyan eden muhalefeti sürdürmüştür. (Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi)
  • Anadolu Türk tarihinin en az bilinen devri olan Anadolu Selçukluları zamanında yaşayan bu kahramanlardan biri de Ahi Teşkilatının kurucusu, debbağların (Dericilerin) pîri olup Ahi Evren diye bilinen Şeyh Nasirü'd-din Mahmud'dur.. (Ahi Evren Hâce Nasirü'd-din Mahmud ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu)
  • 659/1261'de oğlu Alâü'ddin Çelebi, Kırşehir'de Ahi Evren Şeyh Nasîrü'ddin ile birlikte kendi müridi olan Nuru'ddin Caca tarafından öldürülünce Alâa'ddin Çelebi'nin cenazesi Konya'ya getirilmiş, ısrarlara rağmen Mevlânâ oğlunun cenaze namazını kılmamıştır^^ (Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi)
  • Ahi Evran, bu yeni uygulama sonrası (işyerleri, medrese ve zaviyelerin ellerinden alınıp Mevlana'ya ona yakın olanlara ve Kalenderi dervişlerine verilmesi) " bu zamanın kurt tiynetli yöneticileri, kişilerin mallarına el koymaktadır. Şeriatın hükümleri büyük ölçüde ortadan kalktı. İslam'dan sadece bir ad kaldı" diye yazar. (Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı)
  • " Mum rüzgar karşısında sönmeye mahkûmdur." (Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi)
  • Çok eskiden beri İslam dünyasında Akılcılar ile Sezgiciler arasında bir mücadele sürüp gelmekte idi. Sezgiciler gerçek ilme sezgi ile yani bir iç duyuş ve seziş ile varılabileceğini savunurlar. Gerçek bilginin yolu sezgidir derler. Akılcılar ise, akıl ile, araştırma, inceleme ve gözlem ile gerçek bilgiye varılabileceğine inanırlar. Akıl yürütme bilgi edinmenin yoludur derler. Sezgi olan İmam Gazali akılcı filozoflara karşı felsefenin yıkımı demek olan "Tehafüt'ül Felasife" adlı eserini kaleme almıştı. Endülüslü meşhur filozof İbn Rüşd de Gazali'nin eserine karşı "Tehafütü'l Tehafüt" (Tehafütün Yıkımı) adlı eserini yazmıştı. Yine büyük bir akılcı olan Ahi Evren'in hocası Fahr'üd-din-i Râzî ile Mevlânâ'nın babası Bahaü'd-din Veled arasında münakaşalar olmuştu... Böylece Baha Veled ile Fahr-i Râzî arasındaki ihtilaf önce Ahi Evren ile Baha Veled arasında, daha sonra da Mevlânâ ile Ahi Evren arasında devam etmiştir. (Ahi Evren Hâce Nasirü'd-din Mahmud ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu)
  • Hocası Şems-i Tebrizî gibi “ Allah'ın kendisine hulûl ettiğine ve içinde bulduğu Allah'ın kendisini konuşturduğuna inanmaktadır. Kendisine gelen vahyin böyle gerçekleştiğine inanıyor olmalıdır. Mesnevî'nin de böyle meydana geldiğini savunmaktadır. Mecusîlikten gelen bu inancın (İran İrfancılığı) tasavvufî çevrelerde yaygın olduğu bilinmektedir. Vakia Mevlânâ ve etrafındakiler ve hatta ilk Mevleviler “Mesnevi”nin vahy mahsulü olduğuna inanıyorlardı. (Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi)
  • Ahilik ülküsündeki kendini topluma adama ve topluma hizmet aşkı, karşılık beklemeksizin yolcuya, düşküne, muhtaca yardım elini uzatma, yedirme içirme, barındırma vs. Melâmet felsefesinin prensiplerinden alınmıştır. Bu durum Ahiliğin prensiplerinin Melâmilikten geldiğini açık olarak göstermektedir. (Ahi Evren Hâce Nasirü'd-din Mahmud ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu)
  • Anadolu Selçukluları devrinde devletin, vatandaşının eğitimi ve öğretimi ile yakından ilgilendiği, özellikle dini kültürünü ve sosyal yaşamını yönlendirmede belli bir siyaset ve programı bulunduğu görülmektedir. Devletin Ahi ve Bacı Teşkilâtının kuruluş ve gelişmesine destek olması, bu program ve politikanın icabıdır. (Ahi Evren Hâce Nasirü'd-din Mahmud ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu)
  • Öte yandan Mevlânâ'nın mektuplarının büyük bir kısmı, (144 Mektup) belli bir kişinin himaye edilmesi veya birilerinin belli bir tekke, zaviye ve medreseye tayin edilmesine dairdir. Ahilerden alınan iş ve hizmet yerlerinin Mevlânâ'nın gösterdiği kişilere verildiği anlaşılmaktadır.Tacü'd-din Mütez'in Aksaray'dan Mevlânâ'ya yedi bin dirhemi bir mektupla gönderdiğini mektubunda bu paranın cizyeden geldiğini onun için helal olduğunu yazdığını, bir başka zaman gene cizyeden gelen üç bin dirhem gönderdiği ni Eflakî nakletmektedir. Hatta Eflaki Mevlânâ'nın bu paralan yemekte tereddüt ettiğini, fakat sonradan o da bu paralların helâl olduğuna kanat getirdiğini söylüyor. Cizyeden geldiği bildirilen mallar, Türkmen ve Ahilerin müsadere edilen mallarıdır. Bir başka zaman Moğollar'ın Hazineden (Hazinedar-i Sultan) Şerefü'd-din-ı Mavsilî'nin Mevlânâ'nın bağlılarına harcanmak üzere iki bin dinar getirdiğini gene Eflâkî yazmaktadır”. Bütün bunlar Moğolların Mevlânâ ve çevresini nasıl himaye ettiklerini açık olarak göstermektedir. (Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi)
  • ....Araştırmalar, gerçekten de Mevlana'nın kızı Meliki Hatun'un o kadınlar arasına girdiğini görmüşler. O'nu hemen o cemaatın arasından alıp getirmişler. Bu habarden Mevlana'nın kızının da bir zaman bu Bacılar arasına katıldığını fakat sonraları(Şems-i Tebrizi'nin Konya'ya gelmesinden sonra) onların arasına girmesinin engellendiği anlaşılmaktadır. (Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı)
  • Tasavvuf yolunda da Mevlânâ ile Ahi Evren arasında derin bir fikir ayrılığı vardır. Mevlânâ "Seyr-i Suluk"da benliğe dönük, yani enfüsî (subjektif) yolu tutmuşken, Ahi Evran dışa dönük yani afakî (objektif) yolu tutmuştur. (Ahi Evren Hâce Nasirü'd-din Mahmud ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu)
  • Mevlana'nın oğlu Alau'd-din Çelebi, Kimya adlı bir cariyeden ötürü ve Ahilerin arasında yetiştiği için babasıyla arası açılmıştır. Bu yüzden de Ahilerle Mevlana ve çevresi arasındaki mücadelede Ahilerin yanında yer almıştır. Şems'in öldürülmesinde de önemli rolü bulunan Alau'd-din Çelebi sonunda Ahi Evran ile birlikte Kırşehir'de öldürüldü; Mevlana'nın müridi olan Nuru'd-din Caca tarafından Kırşehir'de isyan bastırır, ahiler kılıçtan geçirir ve Ahi Evran ile Mevlana'nın oğlu şehit düşer. (Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı)
  • Moğolların emir ve desteğiyle ülke çapında Ahilerlerle daha geniş ifade ile Türkmenlerle mücadaleye devam ettiler. Kayseri, Konya, Kırşehir sonra Ankara, Çankırı, Sivas...Ahi ve Türkmen isyanları bastırıldı. Ahilere ait işyeri, hanikak,. medreseler Mevlana ve yakınlarına verildi. Ancak Mevlana ya bağlanmayı kabullenen ahilere dokunulmadı. Vakıa Ahilerin Mevlana'ya veya haleflerine intisaba zorlandıkları, bazılarının bunu kabul etmek zorunda kaldıkları, kabul etmeyen Ahilerden birçoklarının öldürüldüğü veya bulunduğu beldeden kovulduklarına dair kaynaklarda geniş malumat vardır. (Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı)
  • Rakibi susarak öldürmek, galiba bize mahsus şark âdeti olsa gerekir. (Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi)

Yorum Yaz