Michel Onfray kimdir? Michel Onfray kitapları ve sözleri
Fransız Filozof, Yazar Michel Onfray hayatı araştırılıyor. Peki Michel Onfray kimdir? Michel Onfray aslen nerelidir? Michel Onfray ne zaman, nerede doğdu? Michel Onfray hayatta mı? İşte Michel Onfray hayatı...
Doğum Tarihi: 1 Ocak 1959
Doğum Yeri: Fransa
Michel Onfray kimdir?
Michel Onfray Fransız filozofudur. Norman çiftçilerinden bir aileye doğdu ve doktora derecesi ile mezun oldu. Felsefede. Kendisi ve taraftarlarının Université populaire de Caen'i kurmadan önce, Caen'de bir teknik lisede kıdemli öğrencilere ders verdi. Hem yazarlığı hem de konuşmasında Onfray'in yaklaşımı hiyerarşik ve elitisttir. "Üniversite", "Felsefe-for-Well-being" gibi kolay okunan kitaplar vasıtasıyla felsefi kavramların vahşileştirilmesi konusundaki ortak yaklaşımın aksine kitlelere üst düzey bilgi sunmayı tercih ediyor. Onfray, psikanaliz olmadan felsefenin bulunmadığını yazıyor. Belki de çelişkili bir tavırla, kendisini sağlam bir ateist olarak ilan eder (Fransa'da başka yerlerden daha yeni bir şey - aslında Atheist Manifesto adlı kitabı kısaca Fransa'daki en çok satanlar listesinde) ve dini inkar edilemez olarak görüyor. Bunun yerine kendisini, bireyselci anarşizm geleneğinin bir parçası olarak görüyor. Yazıları hazcılık, akıl ve ateistliği kutluyor
Michel Onfray Kitapları - Eserleri
- Nietzsche - Özgürlüğü Yaratmak
- Ateist Manifesto
- Filozofların Karnı
- Yolculuğa Övgü
- Bir Putun Alacakaranlığı
- Gerçekleşmeyen Gerçeklik
- Bir Putun Alacakaranlığı
Michel Onfray Alıntıları - Sözleri
- Bedenin denetimi olmadı mıruhun hepten yolunu kaybetmesinden korkmak gerek. (Yolculuğa Övgü)
- Bir mizaca yönelik coğrafya vardır hala. Geriye onu bulmak kalır. (Yolculuğa Övgü)
- Öğrendim ki, tıpkı yeni dünyanın dolarlarla yönetilmesi gibi, bu yaşlı dünyayı yönetmenin yolu da makam sahibi olmak imiş. (Bir Putun Alacakaranlığı)
- Bir varış yeri hayal etmek içimizde yabancı bir sesle konuşan buyruğa itaat etmektir. Zira bir tür Sokratik daimon bizim yerimize iç benliğimizde kararsız, belirsiz ya da bulanık olanı ateşiyle harlayan bu parlamayı ifade eder ve hatlarını çizer. (Yolculuğa Övgü)
- İnsan, hangi dozajda hakikate dayanabilir? (Nietzsche - Özgürlüğü Yaratmak)
- Kim, gerçekte kendi dini kitabını baştan aşağı okudu ? Kim , okuduktan sonra detaylar ve okuduğunun bütünlüğü üzerinde aklını , hafızasını , zekasını , eleştirel ruhunu çalıştırdı . Okumak , sayfaları ellerinin arasından kaydırmak , onları tek düze sesle dönen dervişler gibi okumak , bir kataloğa göz atar gibi incelemek , arada sırada şurasından burasından bir hikaye için bölümler almak değildir ama birlikte derin düşünmek için gerekli zamanı harcamaktır. Bu şekilde yaparak , inanılmaz tuhaflığı, iki bin yıldan beri imparatorluklar , devletler , milletler kurmuş bu üç kitabın tutarsızlıklar dokusunu keşfederiz… (Ateist Manifesto)
- Diogenes, beslenme konusunda, yaygın olarak uygulanan pişmiş yiyecek olgusunun karşısına, öncelikle uygarlığın simgesi olarak Prometheus'un, ateşin reddedilmesiyle kendini gösteren en çılgın beslenme nihilizmini koyar. Kinik diyetetiğin baş ilkesi, çiğ yiyecek tüketmektir. Kinik filozofun yabancılaşması -bu deyim Plutarkhos'a aittir-, uygarlığın temel aldığı değerler sisteminin yapı bozucusu olarak omophagia'yı, yani çiğ et yeme olgusunu öne çıkarır. "Çiğ et yeme, aslında (..), Prometheus'un kendini feda etmesiyle tanımını bulan ve bize iyi yaşama kuralı olarak, yemek hazırlarken şiş ve kazan kullanmayı dayatan insanlık durumunu yadsımanın bir biçiminden başka nedir?" diye yazar Marcel Détienne. Çiğ et yiyenler için söz konusu olan, "siyasal dinsel koşullardan kaçabilmek için (.) hayvan gibi dav ranmak (...), bunu alt düzeyde, hayvancılık düzeyin gerçekleştirmektir." (Filozofların Karnı)
- Nedir bir başyapıt? Herkesin bildiği, sözünü ettiğini ve pek azının gerçekten okuduğu bir kitap... (Gerçekleşmeyen Gerçeklik)
- İnkar ve reddetme hastalığına yakalanan herhangi biri için gerçekliğin gördüğü şey, gerçeğin gerçekliğinden daha gerçektir; gerçek olanı ise gerçek değil, diye değerlendirecektir. (Gerçekleşmeyen Gerçeklik)
- - " (…) Nedir bir şaheser? Herkesin bildiği, sözünü ettiği ve pek azının gerçekten okuduğu kitap..." (Gerçekleşmeyen Gerçeklik)
- ""İnsanlığın selameti' için o Tanrıbilimci antikalıklarının hepsinden çok daha önemli bir sorun var ki, beni daha başka türlü ilgilendirir: beslenme sorunu. NIETZSCHE, Ecce Homo (Filozofların Karnı)
- Freud, dünyayı kavramak için iki farklı yol olduğundan söz eder: Bir yandan sanat, din ve felsefe yoluyla (ki bunlar, kaleminin ucundan vefasızca dökülürler); bir diğer yandan da psikanaliz (yani onun "psikanalizi") yoluyla ... İlk gruba girenler, biçimsel güzelliği ön planda tutan masallar, edebi alegoriler, dini mitolojiler, felsefi kurgulamalar önerirken; ikinci gruptaki kişiler de primısin ter pares (eşitler arasında birinci) yasasına uygun olarak, klinik gözlem sonucu elde edilen bilimsel gerçeklikleri sunarlar. Ontolojik işeyicinin idrarı veya konserdeki çalıcının osuruğu söz konusu olduğunda, bunu oldukça net bir şekilde gözlemlemek mümkün elbette ... (Bir Putun Alacakaranlığı)
- Bilgili diyetetik, kısmen besinler aracılığıyla insanları kendi isteklerine boyun eğdirme peşinde olan Rousseau, bir beslenme tipinin bir insan tipi yaratacağını bilir.Bu düşüncesini Yeni Héloïse'de geliştirir: "Insanların ka karakter özelliklerini," diye yazar, "onların yeğlediği besinlerin seçiminden çıkarabileceğimizi düşünüyorum. Fazlasıyla ot ve sebze yedikleri için Italyanlar kadınsıdır ve siz hepiniz, İngilizler, büyük et yiyicileri, sizin sarsılmaz erdemlerinizde sert ve barbarlığı andıran bir taraf var.Doğal olarak soğuk, sakin ve yalın olan Isviçreli, öfkeye kapıldığı zaman serttir ve çabuk parlar, aynı zamanda her iki tür besini tüketir, hem süt, hem şarap içer. Esnek ve değişken Fransız, her türlü besini tüketir ve her karakterde olabilir."Bu düşünceyi -insan, yediği seydir İtiraflarda da buluruz,.. (Filozofların Karnı)
- Kimsenin inanmak için görmeye gereksinimi yoktur, görmek için inanmak yeter. (Gerçekleşmeyen Gerçeklik)
- Gidişler, dönüşler, dönüşsüz gidişler. Gezegenin tüm yüzeyi insanların, nesnelerin, bilgilerin ve tasarıların değiş tokuşuyla uğuldamakta. (Yolculuğa Övgü)
- Demek ki seyahat etmek, medeniyetin emek isteyen zaman ayarlamasını, icada yönelik neşeli boş vakitten yana reddetmeyi gerektirir. (Yolculuğa Övgü)
- Başlangıç. Sondur, çünkü başta hep "Ebedi Dönüş" vardır. Böylece o aynı zamanda hem ortada hem sondadır. (Nietzsche - Özgürlüğü Yaratmak)
- Zavallı kardeşim, kusura bakma ama sen benim yazdıklarımı anlayabilmek için fazla salaksın. O geri kalmış zekânın anlamaktan aciz olduğu kitapları okumasan daha iyi edersin. (Nietzsche - Özgürlüğü Yaratmak)
- Ateizm bir terapi değil.yeni den kazanılmış mental sağlıktır. (Ateist Manifesto)
- Samsatlı Lukianos, Diogenes'e şunu söyletir: "Bizim düşünme tarzımız (...) öteki insanların sansür ettiği şeydir," daha ileride de: "Ben sadece hoşuma giden şeyi yapıyorum, görüştüğüm insanlar sadece keyif aldıklarım." İşte bu nedenle, filozofun tiyatroya çıkış kapısından girdiğini ya da giriş kapısının altında geri geri yürüdüğünü görmek bizi şaşırmamalı. Kendisine karşı çıkanları şöyle yanıtlıyordu: "Ben yaşamımda, herkesin yaptığının tersini yapmaya çalışıyorum." (Filozofların Karnı)