Mehmet Yılmaz kimdir? Mehmet Yılmaz kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Türk Yazar, Coğrafya Öğretmeni Mehmet Yılmaz hayatı araştırılıyor. Peki Mehmet Yılmaz kimdir? Mehmet Yılmaz aslen nerelidir? Mehmet Yılmaz ne zaman, nerede doğdu? Mehmet Yılmaz hayatta mı? İşte Mehmet Yılmaz hayatı...

Türk Yazar, Coğrafya Öğretmeni Mehmet Yılmaz edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Mehmet Yılmaz hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Mehmet Yılmaz hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Mehmet Yılmaz hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1979

Doğum Yeri: Samsun, Türkiye

Mehmet Yılmaz kimdir?

1979 Samsun doğumlu. OMÜ Coğrafya öğretmenliği mezunu. 2000 yılından bu yana

bir yandan öğretmenlik yaparken bir yandan çeşitli gazete ve dergilere kültür, edebiyat, futbol, seyahat yazıları yazıyor. Evli ve iki çocuk babasıdır. Samsun’da yaşamaktadır.

Yayınlanmış kitapları:.

- Kırmızı Beyaz Siyah / Samsunspor - İletişim Yayınları Ocak 2009 - Futbol Derleme

- Bir Gün - Roza Yayınları - Şubat 2012 - Uzun Hikaye

- Derviş Hoca - Kaynak Kültür - Eylül 2014 - Roman

- Tuna'nın Türküsü - Roza Yayınları - Aralık 2015 - Roman

- Milli Takım (Pas, Şut, Gol; İşte Milli Futbol) - Timaş Yayınları, Hazin 2016, Mizah

Mehmet Yılmaz Kitapları - Eserleri

  • Yola Düşen Gölgeler
  • Tuna'nın Türküsü
  • Tuna'nın Türküsü - Bir Gün
  • İzzet Bey Apartmanı
  • Bir Gün
  • Bozkırın İnsanlık Türküsü - Cengiz Aytmatov

  • Samsunspor - Kırmızı Beyaz Siyah
  • Milli Takım
  • Derviş Hoca
  • Kısa Samsunspor Tarihi
  • Kırmızı Beyaz Kara Sevda

Mehmet Yılmaz Alıntıları - Sözleri

  • Şiir, enstrümanın olmadığı müziktir. (İzzet Bey Apartmanı)
  • 1970'de temeli atılan Samsun 19 Mayıs Stadyumu, 23 Şubat 1975 günü oynanan ve 1-1 berabere biten Trabzonspor maçıyla birlikte döneminin en güzel statlarından birisi olarak hizmet vermeye başlamıştır. Stattaki ilk golü Adem Kurukaya atmıştır. (Kısa Samsunspor Tarihi)
  • “İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.” (Bozkırın İnsanlık Türküsü - Cengiz Aytmatov)
  • “İnsan her şeyi anlatamaz. Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.” (Bozkırın İnsanlık Türküsü - Cengiz Aytmatov)
  • Bana göre, Samsunspor, Samsun’un da üzerinde bir kavramdır. Çok göç almış ve yerel kimliğin kısmen zayıf olduğu bir şehirde, insanları Samsunlu yapan birinci unsur Samsunspor’un varlığıdır. Samsun, Türkiye’de futbol kenti kapsamına uyan sayılı şehirlerden birisidir. Samsunspor’un olmadığı bir Samsun, çoğunluk için eksiktir, benim içinse hiç! O yüzden Allah ayırmasın diyelim… Ne demiştik? Samsunsporluluk bizim kaderimiz; terk edilemez, vaz geçilemez bir sevdadır! Armasında Atatürk’ü taşıyan ve stadı 19 Mayıs olan sevdamıza selam olsun… (Kırmızı Beyaz Kara Sevda)
  • Samsunspor'un resmi kuruluşu 1965 ise de, esas kuruluşu 1927 yılına dayanmaktadır. İlk renkleri siyah-beyaz olan kulüp dönemin özelliklerine uygun olarak faaliyet sürdürmüş, bir süre Halk Spor adıyla devam ettikten sonra yeniden Samsunspor ( Gençlik ) Kulübü ismini almış ve Demirspor ile birleşerek Samsunspor-Demirspor Birliği adını aldıktan sonra yine bir dönem faaliyetlerine ara vermiştir. Ardından 1950’li yıllarda Samsun amatör liginde boy gösteren takım, şehirdeki diğer takımların gölgesinde kalmış ve vasatın altında bir performans sergilemiştir. 1960’larda Türkiye’de Orhan Şeref Apak başkanlığındaki Futbol Federasyonu 1959’da başlayan Milli Lig’i ülke sathına yaymak için çaba gösterirken, pek çok vilayette o şehrin adını taşıyan profesyonel kulüpler kurulmaya başlanmıştır. 30 Haziran 1965’te aralarında amatör Samsunspor’un da bulunduğu 5 kulüp birleşmiş ve bugünkü Samsunspor’u oluşturmuşlardır. (Samsunspor - Kırmızı Beyaz Siyah)

  • Suyun suya benzemesi gibi geçmiş de geleceğe benzer. (Yola Düşen Gölgeler)
  • Nihayetinde özlem sona ermiş ve Samsunspor 1968-69 sezonunda şampiyonluğa ulaşarak “Türkiye Birinci Ligi’nin ilk Karadenizlisi” olmayı başarmıştır. Sezona iç transferi eksiksiz tamamlayıp, hiç oyuncu satmadan ve bunların yanına Ankaragücü’nün Samsunlu oyuncusu Nuri Asan ki, Samsunspor’a kendini adayacak ve takımın teknik direktörü iken 20 Ocak 1989 kazasında hayatını da kaybedecektir. (...) Ayrı bir güzellik ise 19 Mayıs Şehrinin Atatürk armalı takımı Samsunspor’un 19 Mayıs 1919’un 50. yıl dönümü olan 19 Mayıs 1969 döneminde Türkiye Birinci Ligi’ne yükselmiş olmasıdır. Takımımız sondan 4. haftaya denk gelen ve Beylerbeyi ile oynanan şampiyonluk maçına Yusuf, Şener, Hamdi, Cengiz, Yılmaz, Nuri, Coşkun, Sami, Abidin, Yücel Acun, Ahmet on biriyle çıkıyor, sezon boyunca Metin, Orhan, Rıfat, Yalçın, Adem, Fahri gibi isimler de önemli katkılar sağlıyordu. (Kısa Samsunspor Tarihi)
  • Zaten aşk, sıradansa aşk olmaz, sıra dışı olmalı biraz; o aşk can suyu olmalıdır... (Bozkırın İnsanlık Türküsü - Cengiz Aytmatov)
  • Totaliter ülkeler işte böyledir.Baskının altında her zaman yalan, rüşvet, tembellik barındırır.Bir halk ölüm kalım savaşı verirken Yuri ve Yüzbaşı Nikolay gibiler vurgun peşindeydi. (Tuna'nın Türküsü)
  • “Yine de sebebini bilmediğim bir umut vardı halen içimde.” (Tuna'nın Türküsü - Bir Gün)
  • “Demek ki, düşünmemek unutmak demek değilmiş.” (Bozkırın İnsanlık Türküsü - Cengiz Aytmatov)
  • Modern futbolun ülkemize girişi Osmanlı’nın son dönemlerinde azınlıklar aracılığıyla olmuştur. Fakat tarihi kaynaklara göre eski Türklerde futbola benzer bir oyun zaten vardır. Tepmek fiilinden türetilen bir isimle oynanıyordur bu oyun; tepük… Hıtayname, Divan-ı Lügat’it Türk gibi eserlerde tepükten sıkça bahsedilmektedir. İçi doldurulan bir hayvan derisiyle oynanan oyunda elleri kullanmak yasaktır ve futbolun ilk dönemlerine benzemektedir. Sultan Baybars ve Timur gibi komutanların da askerlerine çeviklik amacıyla bu oyunu oynattıkları tarihi vesikalarda geçmektedir. (Milli Takım)

  • Samsunspor varken İstanbul'un gönüllü yalakalığını yapmanın bir anlamı olmadığını gösteren. Ama çoğunluk yine bunlarda. Güce tapanlar, kolayı seçenler... Bu yüzden ben tatillerde İstanbul'dan memleketime geldiğimde hep igrendim bu tiplerden. Kraldan çok kralcı, İstanbulludan çok İstanbulcu olanlardan. Şuan yine Samsun'dayım ve halen televizyonun başına formalarla geçip tezahürat yapan tipleri zavallı buluyorum. Sözde büyük takımları tutmakla büyük adam olunduğunu, hayattaki başarısızlıklarını kapatacaklarını sanan, hazır başarılara konmaya çalışan zavallılar hepsi değilse de mühimce bir kısmı. (Samsunspor - Kırmızı Beyaz Siyah)
  • Rakibimiz İsrail’dir ve o yıllarda yeni kurulan İsrail’i Türkiye tanımamaktadır. Bu yüzden de resmi bir maça çıkmamız söz konusu bile olmaz. İşin ilginç kısmı sadece bu da değildir. 1958 elemelerinde önce Türkiye tarafından tanınmayan ve maç yapmadan tur atlayan İsrail, diğer turda da Endonezya’nın İsrail’de oynamak istememesi nedeniyle FIFA tarafından yine tur atlatılmıştır. (Endonezya ise ilk turda maça çıkmayan Tayland’ı elemiştir.) Bu kez rakibi Sudan’dır ve o da İsrail’i tanımadığı için hükmen kaybetmiştir. Aynı Sudan bir önceki turda maça çıkmayan Mısır’ı elemiştir. O Mısır ise ilk turda kendisini tanımayan Güney Kıbrıs’ı elemiştir. Farkındayım, kafanız karıştı ama bu elemelerde Güney Kore ve Etiyopya’nın FIFA tarafından en başta elendiği, Hong Kong’un da eleme grubu başlarken maçlardan çekildiğini söyleyelim. Yani üçüncü tura gelindiğinde henüz oynanabilen doğru dürüst bir maç yoktur! Üç turu hiç maç yapmadan, üç ülkeyi eleyerek geçen İsrail, Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanmıştır. Ama FIFA bakar ki harbiden ayıp oluyor, son anda statüyü değiştirir. Buna göre İsrail, Avrupa grubundan gelen bir ülke ile maç yapacaktır. FIFA ona rakip olarak Belçika’yı seçer ama bu kez de Belçika daveti kabul etmez. FIFA yalvar yakar Galler’i ikna eder. Nihayetinde Galler ile iki maç yapan İsrail ikisini de kaybeder ve elenir. Bu arada olan yine bize olmuştur. Çünkü Asya-Afrika grubundan karşımıza kim çıksa eleyecek güçteyken politikaya kurban gitmişiz. (Milli Takım)
  • "İnsan değişir, değişmelidir. Yeter ki bu değişim iyiye ve evrensel değerlere doğru olsun." (Yola Düşen Gölgeler)
  • "Gerçi daha herkes bile yazamayıp herkez yazan bir adamın Osmanlı Türkçesi neyine idi ama o öyle düşünmüyordu tabii." (Yola Düşen Gölgeler)
  • Mevlana'nın dediği gibi tıpkı; gönlüme girince sen, kapıyı arkadan kilitledim... (Bir Gün)
  • Benim ülkemde neredeyse bütün iyi şairlerin, iyi edebiyatçıların yolu mahpus damına düşmüştü. Çok güzel mahpushane şiirlerimiz, türkülerimiz vardı maalesef. Keşke olmasalardı diyeceğimiz kadar güzeller hem de! (Yola Düşen Gölgeler)
  • İnsanoğlu her acıya alışıyor. (Tuna'nın Türküsü)