Mehmet Seyda kimdir? Mehmet Seyda kitapları ve sözleri

Yazar Mehmet Seyda hayatı araştırılıyor. Peki Mehmet Seyda kimdir? Mehmet Seyda aslen nerelidir? Mehmet Seyda ne zaman, nerede doğdu? Mehmet Seyda hayatta mı? İşte Mehmet Seyda hayatı... Mehmet Seyda yaşıyor mu? Mehmet Seyda ne zaman, nerede öldü?

Yazar Mehmet Seyda edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Mehmet Seyda hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Mehmet Seyda hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Mehmet Seyda hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 15 Ağustos 1919

Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye

Ölüm Tarihi: 13 Temmuz 1986

Ölüm Yeri: İstanbul, Türkiye

Mehmet Seyda kimdir?

15 Ağustos 1919’da İstanbul’da dünyaya geldi. 13 Temmuz 1986’da İstanbul’da hayatını kaybetti. Tam adı Mehmet Seyda Çeliker’dir. James Sullivan, Necdet Ası, Ömer Sakıp, Mim-sin, Özcan Çeliker, S. Toprak ve Toprak imzalarıyla mizah ve magazin öyküleri, polisiye romanlar ve politik yazılar yayımladı. Remziye(Ruhsar) Hanım ile eczacı-kimyager Mahmur Kamil Bey’in oğludur. Antalya İlkokulu’nda ve Kırıkkale Askeri Sanat Lisesi’nde okudu. 1935 yılında Pertevniyal Lisesi’ndeki eğitimini yarım bırakarak Zonguldak Kömür İşletmeleri, Divriği, Devrek ve Merzifon madenlerinde memur olarak çalıştı. 1946’da İstanbul’a dönerek 1951-60 arasında Belediye Eğlence Yerleri kontrol memurluğu görevinde bulundu. Daha sonra bir süre de Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü’nde çalıştıktan sonra buradan emekliye ayrıldı.

İlk şiir ve öykülerini 1933 yılında yayımlamaya başladı; psikolojik çözümlemelerin öne çıktığı bir anlatımla öykü ve romana yöneldi. Tolstoy’dan esinlenerek kaleme aldığı “Mum” adlı öyküsü Yücel’de S. Toprak imzası ile çıktı. Kendi adı ile yayımlanan ilk öyküsü olan “Alınyazısı” 1937’de Yeni Adam’da çıktı. Klasik Batı romanın etkisinde, bireyin iç dünyasını derinlemesine ele alırken bireyin duygu dünyasını cinselliğiyle birlikte işledi. Ses, Tan, Yeni Adam, Yedigün ve Yeni Edebiyat dergilerinde yayımladığı öykülerinden sonra uzun bir süre edebiyat çevrelerinden uzak kalan Mehmet Seyda, geçim zorluğu sebebi ile, takma adlarla Gece Postası, Akşam ve Zafer gazetelerinde otuz kadar tefrika roman yazdı. Ne Ekersen adlı romanının 1958 yılında Yunus Nadi Roman Armağanı’nda üçüncülük almasından sonra yeniden edebiyat çevrelerinde görünmeye başladı ve 1958’de 1980 yılında kadar aralıksız olarak Yelken, Yeditepe, Yeni Dergi, Yeni Ufuklar, Güney, Varlık ve Türk Dili gibi dergilerde yayımlandı.

1970 yılında TRT Sanat Ödülleri Yarışması’nda “başarı ödülü” alan romanı Yanartaş ile ünlendi. Yer yer belgesel özellikler taşıyan iki ciltlik bu büyük çalışmasıyla Zonguldak ve çevresindeki “kömür ocağı” gerçeğine ışık tuttu. Uzun Mehmet’in taş kömürü bulması rivayeti ile, 1829’dan 1940’lı yıllara kadar Zonguldak Kömür İşletmeleri’nin belgelerine dayanan tarihi niteliğindedir. Bu tarih çerçevesinde Yanartaş, kömür madeni işçilerinin yaşamı ve çalışma koşullarına tanıklık eden, belgesel niteliğindeki ilk roman olma özelliği ile Türk edebiyatında ayrıcalıklı bir konum edinmiştir.

Mehmet Seyda, Ne Ekersen ile 1958 Yunus Nadi Roman Armağanında üçüncülük, Başgöz Etme Zamanı ile 1964 Sait Faik Hikâye Armağanı, Bir Gün Büyüyeceksin ile 1964 Doğan Kardeş Çocuk Romanı Armağanında birincilik, Yanartaş ve Şehzadenin Başıdır ile 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışmasında iki başarı ödülü; İhtiyar Gençlik ile 1971 May Yayınevi Edebiyat Ödülü, İçe Dönük ve Atak ile 1974 TDK Roman Ödülü; üç oyunuyla 1968 Milliyet Gazetesi “Günümüz Dili ve Hayatına Uygun Karagöz Oyunları” konulu 6. Karacan Armağanında ikincilik ödülünü aldı.

ESERLERİ

HİKÂYE: Zonguldak Hikâyeleri (1962), Beyaz Duvar (1962), Başgöz Etme Zamanı (1963), Oyuncakçı Dükkânı (1964), Garnizonda Bir Olay (1968), Anahtarcı Salih (1969), Kör Şeytan (1974), Bana Karşı Ben (1976), Kapatma (1980).

ROMAN: Yaş Ağaç (1958), Ne Ekersen (1958), Cinsel Oyun (1960), Bir Gün Büyüyeceksin (1966), Sultan Döşeği (1969), Köroğlu (1969), Nemrut Mustafa (1970), Süeda Hanım’ın Ortanca Kızı (1970), Yanartaş (1970), İhtiyar Gençlik (1971), İçe Dönük ve Atak (1973), Gerçek Dışı (1976), Mavi Siyah Aşk (1989).

ÇOCUK KİTABI: Cumhuriyet Öncesi Yazarlardan Çocuklara Hikâyeler (1978), Düşleme Oyunu (1979), Bastıbacak Ermiş (1979), Deli Ali (1979).

DİĞER ESERLERİ: Bir Açıdan (denemeler, 1969), Türk Romanı (Kemal Tahir’in Devlet Ana romanı üzerine bir açık oturum tutanağı, 1969), Edebiyat Dostları (29 yazarla röportaj, 1970), Çocukluk Yılları (anılar, 1979

Mehmet Seyda Kitapları - Eserleri

  • Gururlu Peri
  • Cumhuriyet Öncesi Yazarlardan Çocuklara Hikayeler
  • Şeytan Çekiçleri
  • Bir Gün Büyüyeceksin
  • Köroğlu
  • İhtiyar Gençlik
  • Bastıbacak Ermiş
  • Çocuklara Hikayeler
  • Yanartaş
  • Türk ve Dünya Edebiyatında Şiddet Hikâyeleri
  • Yanartaş
  • Gerçek Dışı
  • Ne Ekersen
  • Edebiyat Dostları
  • Şampiyonluk Kupası
  • Hikayeler 2
  • Hikayeler 1
  • Seçme Masallar
  • İçedönük ve Atak
  • Deli Ali
  • Tarihimizde Gariplikler

Mehmet Seyda Alıntıları - Sözleri

  • "İnsan terlemek için yaratılmadı." Kırmızı Yapraklar/William Faulkner (Türk ve Dünya Edebiyatında Şiddet Hikâyeleri)
  • Ey tren sesleri, tren sesleri! Gurbete gidenler yıllardan beri Gelmezken bir de siz hatırlatmayın. Kalbimi bir gamlı ruha bağlamak, Ah o trenlerin kalbe ağlamak Getiren sesleri, tren sesleri! (Deli Ali)
  • "Bense, bir sirkte en son, tehlikeli numarasını yapmış, alkışları izleyen biri gibi sırıttım ona:" Dur ben bunu yazayım da.." dedim içimden. Yazdım: -Devrek: 14 Haziran 1943. İç içe iki yuvarlak- (Yanartaş)
  • Herhangi bir şeyi çok sevince, onu yormamalı, ona elinden gelen bütün kolaylıkları göstermeli. (Bir Gün Büyüyeceksin)
  • Gönlümüz yara aldığında, karşımızdaki de yaralansın isteriz. Onu yerden yere çaldığımızda, sanırız ki biz yükseklere uçarız.Doğru değil kardaşım, yalandır.Kendi kendimizi aldatırız, oyalanırız. (Köroğlu)
  • Köroğlu'nun ünü Çin ve Maçin'e uzanalı beri, nerede bir yoksul, bir gezgin derviş var ise, ilk fırsatta Çamlıbel'e gelirler, Köroğlu'nu görürler, onunla dünya üzerine görüşürler, para alır, giyecek alır, yiyecek alır, giderlerdi.Gittikleri yerlerde Köroğlu'ndaki yiğitliği, el açıklığını över anlatırlardı. (Köroğlu)
  • "Yolum çoktan çizildi artık. Gerçekten çizildi. Yalnızlık var bunda, yalnızlık.. Uzaklık var bunda. Sonuna kadar uzaklık." (Yanartaş)
  • Üç günlük yalan dünyada Koç yiğitler gelmeseydi Dünyayı gam bürür idi Ağlayanlar gülmeseydi. Nolurdu Dizdar nolurdu Gün doğmadan mı kalırdı Bir adam deli olurdu Sevdiğini sormasaydı. Kalk salın Dizdar kalk salın Aşık bilir aşık halin Yanağında gonca gülün Yaprakları solmasaydı. Hara Köroğlum da hara Var derdine derman ara Ölüme bulurdum çare Emir haktan olmasaydı. (Köroğlu)
  • "Bizim orda hükümlüye, hüküm giymeden önce, kendini savunması için fırsat verilir." Ceza Sömürgesi/ Franz Kafka (Türk ve Dünya Edebiyatında Şiddet Hikâyeleri)
  • Birisini sevmek başka şey, birisine acımak gene başka şey... (Gururlu Peri)
  • Hey gidi hey! Eni boyundan artık, koca yiğit Köroğlu demişler; bir oturuşta yedi batman pirinçten pilavı, yedi koyunun budunu haklar, yedi fıçı şarap içer, sade bıyıklarında iki tavukluk pirinç kalır idi. (Köroğlu)
  • "Sessizlik yollarının tükenip bittiği an, Mavi gözlü gökler sana uzaktan bakar Bir ince göz yaşıdır, kapısını çalıp zaman, Bakışlarına keder, alna çizgiler takar Soluk alıp yanında delikanlı günlerin, Gözlerini kırpmadan hep başucunda bekler Seni korkunç sesiyle kucaklayarak yerin, Ayaklarında zincir, başlarında çiçekler.. " ⠀ོ⠀⠀ོ  ⠀ོ (Yanartaş)
  • "Senden korkan, gözü yılgın çocuk sana açılır mı, ağam? Duygularını, düşüncelerini saklar, gizler senden. Niyetlerini, dileklerini dışa vurmaz, içine kapanır. Tosbağa gibi büzülür sana karşı. Öz çocuğunu tanıyamazsın. Yabancı gibi biri olursun. " (Gururlu Peri)
  • "Dışarda, bahar habercisi kokulu bir gece vardı. Sanki masanın üstünde oturan ip: Hoşçakal kardeşim Beni bırak artık Beni bırak diye yalvardı.. Nasıl sabır taşı masalı, nasıl Keloğlan masalı? Nasıl Tahir ile Zühre, nasıl Arzu ile Kamber? Bu da bir ip masalı.." (Yanartaş)
  • Hey dostlar hey! Kader, insana bir yaz boz tahtası vermiş, vermekle, insan o tahtada kendini yaza boza tüketmiştir. (Köroğlu)
  • "Hükûmet edilmek; her işte, her anlaşmada, her harekette kaydolunmak, sicile geçmek, nüfusa geçmek, târifelenmek, pullanmak, ölçülmek, tartılmak, yaftalanmak, aidat vermek, patentalanmak, ruhsatname almak,  yetki almak, derkenarlanmak, azarlanmak, men edilmek, ıslâh edilmek, yola getirilmek,   terbiye edilmektir!.. " (Yanartaş)
  • Lakin geçmiş oladır, göçen gelmez, ölen bir daha dirilmez. (Köroğlu)
  • "Size zaman zaman sen derken, yaşımı, mevkiimi değil, aramızdaki derunî bağı gözetiyorum." (Yanartaş)
  • En tatlı kan insan kanıdır! İnsan, yeryüzünün en akıllı, en usta yaratığıdır. Aman sus, yoksa dünyada insan kalmaz! (Deli Ali)
  • Yumuşak başlı iyilik ve sevgi sürekli olursa iyilik ve sevgidir. Öfkeler onu karartır, söndürür. (Gururlu Peri)