Marion Milner kimdir? Marion Milner kitapları ve sözleri

İngiliz Yazar, Psikanalist Marion Milner hayatı araştırılıyor. Peki Marion Milner kimdir? Marion Milner aslen nerelidir? Marion Milner ne zaman, nerede doğdu? Marion Milner hayatta mı? İşte Marion Milner hayatı... Marion Milner yaşıyor mu? Marion Milner ne zaman, nerede öldü?

İngiliz Yazar, Psikanalist Marion Milner edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Marion Milner hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Marion Milner hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Marion Milner hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1900

Doğum Yeri: Londra, Birleşik Krallık

Ölüm Tarihi: 1998

Ölüm Yeri:

Marion Milner kimdir?

İngiliz yazar ve psikanalist. 1900 yılında Londra’da doğdu. 1924’te University College London’ın psikoloji bölümünden mezun oldu. 26 yaşındayken tutmaya başladığı günlüğü 1934 yılında Kendine Ait Bir Hayat adı altında (Joanna Field mahlasıyla) yayımlandı ve edebi çevrelerden olumlu eleştiriler aldı. Bu dönemde Jean Piaget’nin ve Jungcu analitik psikologların eserlerinden etkilenen Milner, ayrıca Taoizm gibi Doğu felsefelerine de merak saldı. Üç yıllık bir psikanaliz eğitiminin ardından 1943’te psikanalist olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda amatör bir ressam olan ve psikoterapi seanslarında çizimlerden bolca faydalanan Milner, uzun ve verimli bir hayatın ardından 1998 yılında vefat etti. Yazarın diğer kitapları şunlardır: An Experiment in Leisure (Bir Aylaklık Deneyi, 1937), The Human Problem in Schools (Okullardaki İnsan Sorunu, 1938), On Not Being Able to Paint (Resim Yapamamak Üzerine, 1950), The Hands of the Living God (Yaşayan Tanrının Elleri, 1969).

Marion Milner Kitapları - Eserleri

  • Kendine Ait Bir Hayat

Marion Milner Alıntıları - Sözleri

  • Ama dikkatimin huzmesi sabit genişlikte değildir, odağını istediğim şekilde daraltabilir ya da genişletebilirim. (Kendine Ait Bir Hayat)
  • Kendi içimde öyle büyük bir ahenk olsun ki başkalarını da düşünebileyim, deneyimlerimi paylaşayım istiyorum. (Kendine Ait Bir Hayat)
  • Aynı şekilde fuzuli ve önemli şeyler eşit bir aciliyet hissi verebiliyordu çünkü o anda düşünülen şey her neyse en önemli şey oydu. Bu da en önemsiz bir endişenin bile bulutunu bütün manzaranın üzerine yayması demekti; en hayati konuları beklemeye alıp anlık bir ayrıntıyla meşgul olmaya meyilliydim. (Kendine Ait Bir Hayat)
  • Kendimi bir şeylerin, büyük bir akıntının, girdabın parçası gibi hissetmek istiyorum: Böyle kopuk olmak, bir şeyleri kaçırmak iste­miyorum, çocukken erkenden yatağa gönderilmek gibi, perdeler ka­patılır ama aralığından bahçedeki güneş ışığı ve neşeli sesler sızar. Yarenlik etmek istiyorum, düşüncemin topunu bana geri gönde­recek birini istiyorum: Ama insanlarla birlikte olduğumda çoğun­lukla bir sis çöküyor ve yapamıyorum . . . . İnsan birilerinin kendisi için iyi şeyler söylemesini nasıl da arzu ediyor. (Kendine Ait Bir Hayat)
  • Okusam ve anlasam bile bu kadar fikir uyuşmazlığı varken hangisini hayatıma temel olarak seçeceğime nasıl karar verecektim? (Kendine Ait Bir Hayat)
  • "O sırada asıl amacının hiçbir amaç sahibi olmamayı denemek olabileceğini anlayamamıştım." (Kendine Ait Bir Hayat)
  • "İlişkinin ikimizin de kişiliklerine mümkün olan en büyük özgürlüğü tanımasını isterdim." (Kendine Ait Bir Hayat)
  • "bir şeyin önemini hissetmedikçe bilmenin mânâsı yok." (Kendine Ait Bir Hayat)
  • Kafamda tuhaf, ölü bir yaratığın görüntüsü belirdi, renksiz, neredeyse bir "ejder fetüsü" gibi. (Kendine Ait Bir Hayat)