Marcus Chown kimdir? Marcus Chown kitapları ve sözleri
Yazar Marcus Chown hayatı araştırılıyor. Peki Marcus Chown kimdir? Marcus Chown aslen nerelidir? Marcus Chown ne zaman, nerede doğdu? Marcus Chown hayatta mı? İşte Marcus Chown hayatı...
Doğum Tarihi: 9 Haziran 1959
Doğum Yeri: Londra, Birleşik Krallık
Marcus Chown kimdir?
İngiliz fizikçi, popüler bilim yazarı ve yayıncı. 1980 yılında Londra Üniversitesi Fizik Bölümü’nden mezun olan ve Pasadena’da bulunan Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’ndeastrofizik dalında master yapan Marcus Chown, astronomi ve fizik konularında basit bir dille yazdığı açıklayıcı popüler bilim kitaplarıyla tanınmıştır. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde astronom olarak da çalışmış olan Chown, haftalık bilim dergisi New Scientist için danışmanlık yapmaktadır. Chown’un yayınlanmış kitapları arasında ”Afterglow of Creation” (1993), “The Magic Furnace” (1999), “The Universe Next Door” (2001), “The Never-Ending Days of Being Dead” (2007), ”Quantum Theory Cannot Hurt You: A Guide to the Universe” (2007) ve çocuklar için yazılmış bir kitap olan ”Felicity Frobisher and the Three-Headed Aldebaran Dust Devil” (2008) sayılabilir.
Marcus Chown Kitapları - Eserleri
- Dünya'nın Tüm Dertleri
- Biraz Kuantumdan Zarar Gelmez
- Atomların Dansı
- Evren Tweetlendi
- Büyük Patlamanın Işığı
- Avucunuzun İçindeki Sonsuzluk
- Kütleçekimin Yükselişi
- Bilimin Sihirbazları
- Big Bang: A Ladybird Expert Book: Discover How The Universe Began
- Güneş Sistemi
Marcus Chown Alıntıları - Sözleri
- Dahası, biyosferdeki atomlar düzenli olarak geri dönüşüme tabi olur. Bir organizma öldüğünde çürür ve onu oluşturan atomlar zaman içinde hayvanlarla insanların yiyeceği bitkileri oluşturmak üzere toprağa ve atmosfere geri döner. Norveçli romancı Jostein Gaarder Sofi'nin Dünyası isimli kitabında, "Kalp kasımdaki bir karbon atomu zamanında bir dinozorun kuyruğundaydı," demiştir. (Biraz Kuantumdan Zarar Gelmez)
- "Uzaylıların dünya'ya sadece çocukları işlesin diye uğradıklarını keşfetsek, nasıl bir şey olurdu bu?" (Avucunuzun İçindeki Sonsuzluk)
- Atomları değişik şekillerde kombine ederek bir gül, bir iskemle veya yeni doğmuş bir bebek oluşturmak mümkündü. "Öyle uzlaşıldığı için tatlı şeyler var, uzlaşı gereği acı şeyler, sıcak ve soğuk şeyler, uzlaşı gereği renkler var" diye yazmıştı Demokritos. "Ama gerçeklikte sadece atomlar ve boşluk vardır." Bu olağanüstü güçlü bir fikirdir. Etrafımızdaki şeylerin karışıklığının bir yanılsama olduğunu kabul eder. Dünya'nın kılıfının altında, her şey basittir aslında. Karmaşıklık sadece bir avuç temel yapıtaşının sonsuz sayıda farklı biçimde kombine edilmesiyle yaratılmaktadır. Her şey bu kombinasyonlarda yatar. Atomlar doğanın Lego parçalarıdır. (Avucunuzun İçindeki Sonsuzluk)
- Bir adam güzel bir kızla oturup bir saat geçirdiğinde, bu süre kendisine bir dakika gibi gelir. Bir de onu, bir dakika için sıcak bir fırının üzerine oturtun; bu süre ona bir saatten daha uzun gelecektir. İşte görelilik budur! Albert Einstein (Biraz Kuantumdan Zarar Gelmez)
- 'Çabuk gel, yıldızların tadına bakıyorum' (Atomların Dansı)
- Amerikan dergisi Science, 2003'teki Yılın Buluşlan başlıklı yazısında şöyle belirtti: "Kara enerjinin varlığı ve evrenin bileşimi konusundaki kuşkular, WMAP uydusu kozmik mikrodalga ardalanının en ayrıntılı fotoğrafını çektiğinde dağılmış oldu." Artık en azından evrenin bileşimi tam olarak biliniyordu: yüzde 73 itici kütleçekimine sahip gizemli görünmez bir madde olan kara enerji, yüzde 23 normal kütleçekim gücüne sahip gizemli görünmez bir madde olan kara madde ve yüzde 4 alışılmış madde. Aslında gökbilimciler, yüzde 4'ün sadece yarısından biraz azını teleskoplarla gözleyebilmişti, geri kalanı muhtemelen galaksiler arası ince gaz veya kara delikler halinde bir yerlerde saklıydı. (Büyük Patlamanın Işığı)
- Dünya kendi kütleçekim gücüyle diğer cisimleri kendine çeker diye biliyoruz; ama gerçekte Dünya uzayı büker ve bu bükülmüş uzay diğer cisimleri çeker. Kütle çekimi budur; eğilip bükülmüş uzay. Bu görüş tek cümlede özetlenebilir: "Madde uzaya nasıl büküleceğini söyler, bükülmüş uzay da maddeye nasıl hareket edeceğini." Bütün bunlar tavuk ve yumurta hikayesine benzese de Einstein 1915'te kütleçekim kuramını ortaya attığından beri pek çok gözlem bu görüşü doğrulamıştır. (Büyük Patlamanın Işığı)
- Mutlak sıfır, ulaşılabilen en düşük sıcaklıktır, bu nedenle fizikte özel bir yeri vardır. Bir cisim soğutulduğunda atomlar git gide daha yavaş hareket etmeye başlar. Santigrat ölçeğinde -273 °C'ye denk gelen mutlak sıfır, atomların hareket etmeyi tamamen bıraktıkları noktadır. (Büyük Patlamanın Işığı)
- Entropi ısı kuramından kaynaklanan bir kavramdır. ‘Entropi daima artar’ kalelerin neden zamanla çöktüğünü, yumurtaların neden kırıldığını ve insanların neden yaşlandığını açıklayan, fiziğin en önemli ilkelerinden biri olan ‘termodinamiğin ikinci yasasının’ bir ifadesidir. (Kütleçekimin Yükselişi)
- Bilimin bilimkurgudan çok daha tuhaf bilgiler içermesi ve evrenin icat edebileceğimiz her şeyden daha etkileyici oluşu karşısında her zaman hayrete düşmüşümdür. (Biraz Kuantumdan Zarar Gelmez)
- Evrendeki en büyük sırlardan biri neden zamanın bir yöne aktığıdır. Neden insanlar yaşlanır, yumurtalar kırılıp dağılır ve kaleler yıkılır? Neden insanların gençleştiğine, kırık yumurtaların eski haline geldiğine ve kalelerin yıkıntılarından tekrar sağlam hale geldiğine tanık olmayız? Yanıt için Büyük Patlamaya geri dönmemiz gerekir. Bütün yukarıdaki değişiklikler düzenden düzensizliğe geçişle ilişkilidir. Bir yumurtanın kırılmasının (düzensizlik) birçok yolu varken sağlam olmasının (düzen) tek bir yolu vardır. Bütün olasılıklar aynı derecede olası olduğundan yumurtanın sağlam olmaktan kırılmaya doğru gitmesinin olasılığı ezici bir şekilde yüksektir. İşte 'entropinin' (mikroskobik düzensizlik) sadece artabileceğini ifade eden 'termodinamiğin ikinci yasası' budur. Kırık bir yumurtanın tekrar sağlam hale gelmesi olanaksız değildir ancak bu olasılık ezici bir şekilde kücüktür. (Kütleçekimin Yükselişi)
- Uzayda ne kadar uzağa bakacak olursak, zamanda da o kadar geriye bakıyoruz demektir. (Biraz Kuantumdan Zarar Gelmez)
- Çoğu insan için Dünya'da yaşam zordur. Şanslı kişiler içinse yalnızca koşuşturmalıdır. Günlük yaşamlarımıza kapılıp gitmemize şaşırmamak gerek. Yukarıya değil aşağıya bakıyoruz. Boş uzayın kelimelere sığmayan enginliği içerisinde asılı ufacık bir kaya parçasında yaşadığımızı göz ardı ediyoruz. Ama ince atmosfer kabuğunun üstünde başka dünyalar var. Asırlık fırtınaların estiği, buz volkanlarının patladığı, bulut tepeleriyle aylar arasında devasa şimşeklerin çaktığı dünyalar. Bütün bunlar milyarlarca yıldır devam ediyor olsa da onları ancak şimdi böylesine yakından görebiliyoruz. Gezegen keşifleri çağının başlangıcında yaşıyor olmamız olağanüstü bir ayrıcalıktır. Güneş Sistemi'ni oluşturan Güneş'e ve gezegenlere, uydulara ve kuyrukluyıldızlar ile çeşitli moloz parçalarına hoş geldiniz. (Güneş Sistemi)
- Önemli olan,Newton'ın elmayı yere düşüren kuvvetle Ay'ı Dünya çevresinde yörüngede tutan kuvvetin aynı olduğunu fark etmiş olmasıdır. Düşen elmayla Ay arasında böyle bir bağlantı çok da açık değildir.Ne de olsa,Ay düşüyor gibi görünmüyor.Newton'ın dehası bu görüntünün aldatıcı olduğunu anlamasıydı. (Kütleçekimin Yükselişi)
- Basit bir gözlem, bize son derece önemli bir ipucu veriyor: yüzümüzün pencerede yansıması. Evinizdeki pencereden dışarı bakarken, belki gelip geçen arabaları, rüzgârda sallanan ağaçları, bir köpeğin yürüdüğünü görürsünüz. Ama en önemlisi, bir de yüzünüzün bulanık bir yansımasını görebilirsiniz. Bunun nedeni, camın görüntüyü tam olarak yansıtmamasıdır. Işığın yüzde 95'i geçer, yüzde 5'i geri yansır. (Avucunuzun İçindeki Sonsuzluk)
- Kozmik mikrodalga ardalanı evrenin en eski fosilidir. Doğrudan Büyük Patlamadan gelmekte ve 13,7 milyar yıldır uzayda seyahat etmektedir. Ateştopunda soğuyan madde tarafından yayılmıştır ve Büyük Patlamadan hemen sonrasındaki evrenin damgasını taşır. Mikrodalga gökyüzüne bakarken aslında evrenin 13,7 milyar yıl önceki bir fotoğrafını görürsünüz. (Büyük Patlamanın Işığı)
- Gelmiyor içimizden hüzünlenmek bile Gelse de Öyle sürekli değil (Dünya'nın Tüm Dertleri)
- “Günümüzde insanlar her şeyin fiyatını biliyor ama hiçbir şeyin değerini bilmiyor.” (Dünya'nın Tüm Dertleri)
- "Kendim olduğumu düşünürüm. Ama değilim. Ben bir galaksiyim." (Dünya'nın Tüm Dertleri)
- "Tüm insan ırkı, bir küp şekerin sahip olduğu hacme sığdırılabilir." (Biraz Kuantumdan Zarar Gelmez)