ihh
diorex

Kudsi Erguner kimdir? Kudsi Erguner kitapları ve sözleri

Mimar, Müzisyen Kudsi Erguner hayatı araştırılıyor. Peki Kudsi Erguner kimdir? Kudsi Erguner aslen nerelidir? Kudsi Erguner ne zaman, nerede doğdu? Kudsi Erguner hayatta mı? İşte Kudsi Erguner hayatı...

  • 08.01.2023 04:00
Kudsi Erguner kimdir? Kudsi Erguner kitapları ve sözleri
Mimar, Müzisyen Kudsi Erguner edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Kudsi Erguner hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Kudsi Erguner hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Kudsi Erguner hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1952

Doğum Yeri: Diyarbakır

Kudsi Erguner kimdir?

Kudsi Erguner 1952’de Diyarbakır’da doğdu. 1969’da İstanbul Radyosu’na katıldı. 1973’te Paris’e yerleşen Erguner, burada mimarlık ve müzikoloji eğitimi aldı ve her iki alanda da doktora yaptı. 1976’dan itibaren dünyaca tanınmış müzisyenlerle çeşitli tiyatro, sinema ve konser projelerinde çalıştı. 1981’de Sufi öğretisini ve müziğini öğretmeyi amaçlayan bir dernek, 1988’de ‘‘Kudsi Erguner Ensemble’’ adıyla 16.yüzyıl Klasik Osmanlı Müziği’ni tanıtmayı hedefleyen bir müzik topluluğu kurdu. Kudsi Erguner evli ve üç çocuk babasıdır.

Kudsi Erguner Kitapları - Eserleri

  • Ayrılık Çeşmesi
  • Bir Neyzen, İki Derya
  • Mesnevî’den Hikayeler

Kudsi Erguner Alıntıları - Sözleri

  • Topuğuna batan dikeni bile çıkarıncaya kadar akla karayı seçiyorsun; gönüldeki diken nasıl alınır, bir düşün… (Mesnevî’den Hikayeler)
  • Verilen molalarda aralarına karıştığım Afganlıların aşırı dindarlığı beni çok şaşırtmıştı.İçlerinde Özbek asıllı olduğu için Türkçe de konuşan ve sonradan dost olduğun Aldaş'a, bu kadar dindar ve İslâm'a bağlı olmalarının beni şaşırttığını belirtince, başımı kaldırıp etrafa bakmamı söyledi.Çevrede en ufak yeşilliğin olmadığı kıraç dağlardan başka bir şey görünmüyordu.Eliyle içinde bulunduğumuz tabiatı işaret eden Aldaş "işte!" dedi, Bu hiçlikten yalnızca Allah'a iman çıkabilir. (Ayrılık Çeşmesi)
  • Söylenenlere göre, onun gibi(Kudsi efendi) rafine ve alim olan Üsküdar meydanındaki Yeni Camii'nin eski imamı Nafiz Uncu ile birlikte, hafızalarını tazelemek için kol kola yürüyüşe çıkarak Kur'an'ı hatmederler ve kimseyle karşılaşmamak için özellikle mezarlığın arkasındaki ıssız yolları tercih ederlermiş. (Ayrılık Çeşmesi)
  • “Bir tasavvuf iklimi içinde doğup büyüdünüz. Kısa bir otobiyografi sayabileceğimiz Ayrılık Çeşmesi'nde o iklimi anlattınız. Aynı kitapta, Mesnevi'de yer alan, "Dinle neyden kim hikâyet etmede / Ayrılıklardan şikâyet etmede..." dizeleri için şu yorumu yapıyorsunuz: “Neyden maksat insandır; ama her kamış ney olmadığı gibi burada kastedilen de herhangi bir insan değildir. Bilindiği gibi kamış, kamışlıktan yani tabii ortamından kesildiğinde önce kızgın bir demirle yakılarak içindeki boğumlar temizlenir. Bu tıpkı, insanın tabiatındaki hırs, kibir, riya gibi perdelerin aşk ateşiyle yanıp temizlenmesine benzer. Sonra neyzen, kamış üzerindeki delikleri açar. Bu da insanın hislerinin berraklaşması gibidir. İşte Mevlânâ, kamış iken ney olan kâmil insanı dinlemeyi öneriyor.” (Bir Neyzen, İki Derya)
  • “Can ve ten birbirinden gizli değildir.Fakat canı, görmeye izin yoktur.” Mesnevî, 8. Beyit (Bir Neyzen, İki Derya)
  • ... Doğu medeniyetleri, zevkinde, estetiğinde ve sanatındaki devamlılığı, inanç dünyasındaki güven ortamına borçludur. Batı medeniyeti ise, şüpheciliğiyle felsefe, sanat ve estetikte kararsız kalmıştır. Kendine güvenip Tanrı’sından şüphe eden batı insanı, Tanrı’sına güvenip kendisinden şüphe duyan doğu insanına son üç asırdır galip gelmiştir. ... (Ayrılık Çeşmesi)
  • “Dünya işlerinde insanın, kendini daha kötü halde olanlarla; ahiret işlerinde ise tersine, kendinden üstün olanlarla kıyas etmesi gerekir.” (Bir Neyzen, İki Derya)
  • Huzur isteyen bu dünya zevkine heves etmesin (Mesnevî’den Hikayeler)
  • Öyle hayır işle ki başkalarının ağzı sana dua etsin. (Mesnevî’den Hikayeler)
  • Toplumumuz, Avrupalı'nın somut çözümlerle soyut meselelerden kurtulduğuna ; bilimle metafizik safsatalardan arındığına ; endüstriyle zaman kaybından kurtulduğuna ; düşünceyle Tanrı'dan azad olduğuna ; üstün edebiyatı ve kültürüyle, insanların tabiatlarındaki vahşeti yendiğine inandırılmıştır.Oysa dün Avrupalılık-çağdaşlık, bugün ise globalizm adı altında dünyaya yayılan uygarlığın doğrularının yanı sıra yanlışların da olduğu, başta Avrupalı aydınlanlar ve filozoflarca ortaya konmuştur (Ayrılık Çeşmesi)
  • ... Arabesk dediğimiz kentleşmiş kırsal kesim müziğini yozlaşma olarak görüp, kendilerini Osmanlı mirasının devamı zanneden çoğu sanatçımız, yazdıkları şiir ve müziklerin arabeskten çok daha manasız olduğunu ne yazık ki fark edemiyorlar. Bir başka deyişle, bir anlamda kültür ve medeniyet değiştiren Türkiye eliti, sanat ve edebiyatta kentlileşen köylüden daha az yaratıcı olduğunu kabul edemiyor. ... (Ayrılık Çeşmesi)
  • “Şems’e güzel bakarsanız, onun güzel yönlerini görürsünüz.Ama siz Şems’i sevmiyorsunuz.Sevmediğiniz için de size hep çirkin yüzüyle görünüyor.” Mevlana (Bir Neyzen, İki Derya)
  • Aşktan başı dönene mesafeler fark etmez. Yolun uzun veya kısa olması bedenin derdidir. (Mesnevî’den Hikayeler)
  • Teokratik düşüncedeki insanlar, genellikle kendilerinden önce, etraflarını düzeltme hatasına kolayca düşerler.İnsanlar kendi nefislerine olan yenilgilerine ve inançlarının zayıflığına, içinde bulundukları toplumu neden görerek, kendilerini bırakıp etraflarıyla amansız bir mücadeleye girerler. Tasavvufun liberal çevrelerce hoşgörülü olarak kabul edilmesi, kaynağını " İnsanın kendi nefsine zorlayıcı, başkalarına karşı ise hoşgörülü olması" ilkesinin, dini kaidelerden kolayca taviz verilebilmesi şeklindeki yanlış yorumundan alır. (Ayrılık Çeşmesi)
  • ... İnsanoğlu doğduğu andan itibaren beş delikli beton bir hücreye hapsedilmiş gibi yaşıyor ve dış dünyasıyla tek ilişkisini de bu pencereler sağlıyor. İşte gördüklerimiz, tattıklarımız ve dokunduklarımızla birlikte müzik, bu tesadüfi mahkumiyetten kaçabilmenin tek yolu. Hayatın maddi kaygıları içinde boğuldukça, bir hapis hayatı yaşadığımızı unutuyoruz belki ama bu aynı zamanda, hapislikten kurtulabilme imkanlarını da unuttuğumuz anlamına geliyor. Tarih boyunca değişik sanat biçimleri, insanlara kendi küçük tabiatlarını aşabilmek, özgürlüğü aramak gibi asil amaçlar sunmuş olsalar da, ne yazık ki günümüzde, başta müzik olmak üzere sanatların görevi insanları hapsoldukları hücrede eğlendirmekten öteye gidemiyor. ... (Ayrılık Çeşmesi)
  • İçerisi çok kalabalıktı.Ney üflemem için oturmam gerektiğinden, neredeyse diz dize olduğum iki insan arasına sıkıştım.Ev sahibinin kedisi de gelip yanımıza kıvrıldı.Üflemeye başladıktan kısa bir süre sonra elime damlalar düşmeye başladı.Ne olur diye başımı kaldırınca yan komşumun gözünden yaşlar boşandığını gördüm.Konser ilerledikçe yaşların şiddetide arttı.Ney üflememden bu kadar duygulanan birini bulmak beni daha da teşvik ettiğinden, haz ve çoşkuyla nağmeleri uzattıkça uzattım.Taksimimi bitirdiğimde elimi ağlayan şahsın omuzuna koyup, onu bu hallere soktuğum için neredeyse özür dileyecekti ki, o kan çanağına dönmüş gözleriyle bana dönerek "Özür dilerim" dedi, "Kediye alerjim var da!..." (Ayrılık Çeşmesi)
  • “Gerçi sırrım, feryadımdan uzak değil, lâkin her göz ve kulakta bunu sezecek nur yok.” Mesnevî, 7. Beyit (Bir Neyzen, İki Derya)
  • Mal, mülk, mücevher cana yoldaş olmaz. (Mesnevî’den Hikayeler)
  • İnançlı kimse, gıdasını Hakk’ı anmaktan alır, itikat fakiri ise ekmek için Hakk’ı anar. Sadece ekmek için Allah’ın adını zikredenin, saman arzusuyla sırtında Kur’an taşıyan eşekten farkı yoktur. (Mesnevî’den Hikayeler)
  • Güzel olup da çirkinleşmeyi tatmayan var mı? (Mesnevî’den Hikayeler)

Yorum Yaz