diorex
sampiyon

John Locke kimdir? John Locke kitapları ve sözleri

İngiliz Filozof John Locke hayatı araştırılıyor. Peki John Locke kimdir? John Locke aslen nerelidir? John Locke ne zaman, nerede doğdu? John Locke hayatta mı? İşte John Locke hayatı... John Locke yaşıyor mu? John Locke ne zaman, nerede öldü?

  • 12.06.2022 04:00
John Locke kimdir? John Locke kitapları ve sözleri
İngiliz Filozof John Locke edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında John Locke hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. John Locke hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte John Locke hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 29 Ağustos 1632

Doğum Yeri: Wrington-İngiltere

Ölüm Tarihi: 28 Ekim 1704

Ölüm Yeri: Essex-İngiltere

John Locke kimdir?

John Locke, Bristol yakınlarında, Wrington'da doğdu. Kumaş ticareti ile uğraşan bir aileden gelmektedir. Babası ticaretle uğraşmak yerine noterliği tercih etmiştir, ibadetle sadelik isteyen Püriten mezhebinin koyu bir taraftarıydı. Locke'un daha sonra öne sürdüğü öğrenim kuramlarında babasının büyük etkisi sezilir. Locke yüksek öğrenimini Oxford Üniversitesi'nde yaptı, en çok tabiat bilimleriyle tıp okudu. Hayata atıldıktan sonra hem yazar, hem de siyaset adamı olarak çalıştı. Önce Brendenburg Dükalığı'nda İngiliz elçiliği katibi olarak bulundu. İngiltere'ye döndükten sonra da 8 yıl Shaftsbury adında bir İngiliz aristokratının yanında özel hekimlik yaptı. 1683'te Shaftsbury'nin Hollanda'ya kaçmak zorunda kalması üzerine Locke da İngiltere'den ayrıldı. Ancak 1689'da İkinci İngiliz Devrimi Başarı kazanınca İngiltere'ye dönebildi. Ancak daha sonra tekrar Fransa'ya iltica etmek zorunda kaldı.

John Locke Kitapları - Eserleri

  • Hoşgörü Üstüne Bir Mektup
  • Yönetim Üzerine İkinci İnceleme
  • İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme
  • Kelimelerin Suistimali
  • Eğitim Üzerine Düşünceler
  • Hükümet Üzerine Birinci İnceleme
  • İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme
  • Tabiat Kanunu Üzerine Denemeler
  • Anlama Yetisinin Yönetimi Üzerine
  • Tolerans Üzerine Bir Mektup
  • Sivil Toplumda Devlet
  • İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme
  • An Essay concerning Human Understanding

John Locke Alıntıları - Sözleri

  • Belirgin ve aşina olduğumuz fikirler hafızamızın zaman ve mekân algısı oluşmadan yerleşse de sıradışı şeyler hakkında o kadar geç fikir sahibi oluruz ki neredeyse herkes onlarla ilk karşılaştığı zamanı hatırlar. (Kelimelerin Suistimali)
  • Ahlaki dürüstlüğü belirlemede göz önünde tutulacak ölçüt insanın kendi çıkarıdır; hayatta yer alan bütün ödevler, insanın kendi çıkarını gözetmek zorunda olduğu gerçeği üzerine dayanmaktadır. (Tabiat Kanunu Üzerine Denemeler)
  • Hiç kimse, sahip olduğundan daha fazla bir iktidarı başkasına veremez. (Yönetim Üzerine İkinci İnceleme)
  • Yargı daha ileri gidebilir ama bu bilgi değildir; kanı olmakla kalır ve bilginin gerektirdiği kesinlikten yoksun olur. (İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme)
  • Mutlak monarşi, sivil toplumla uzlaş(a)maz. Mutlak gücün, insan hakkını ve tabiatını düzelttiğini düşünen birisi, başka bir çağın tarihini okusun. (Sivil Toplumda Devlet)
  • Siyasi yönetimin işlerini, din işlerinden kesinlikle ayırt etmeyi ve ikisi arasına âdil sınırlar koymayı bütün her şeyin üzerinde zorunlu buluyorum. Eğer bu yapılmazsa, bir tarafta insan ruhunun çıkarlarıyla ilgilenenler yahut en azından koruduklarını ileri sürenler arasında sürekli ortaya çıkacak olan ihtilaflara son verilemez. (Hoşgörü Üstüne Bir Mektup)
  • Ve bir insanın sözcükleri aydınlatmadan önce, sözcüklerin anlamı kadar sesleri­ne de karşı gelebilmesi için büyük bir beyne sahip olması gerek­lidir. (Hükümet Üzerine Birinci İnceleme)
  • Başkalarının gözlerindeki perdeyi seviyor olması, fırsat bulduğumda benim kendi perdemi kaldırmama engel midir? (Anlama Yetisinin Yönetimi Üzerine)
  • Herkes gördüğü, duyduğu, hissettiği ya da düşündüğü zaman aslında ne yaptığı üzerinde kendi kendini dinlediğinde algılamanın ne olduğunu daha iyi kavrayacaktır. Zihninde olup bitenleri duyan biri algılamanın ayırdına varabilir. Bu duyumu almayan ne kadar anlatılırsa anlatılsın algılamaya ilişkin tek bir kavrama kavuşamaz. (İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme)
  • Zihinlerimize çi­zilen resimler soluk renklerle bezenir ve ara sıra boyanmazlarsa tümüyle silinirler. (İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme)
  • 8. İnsanın Anlama Yetisi üzerine yaptığım bu araştırmanın doğuşuna ilişkin söylenecek çok şey olduğunu düşünmüştüm. Fakat öncelikle, okuyucumdan, deneme boyunca göreceği üzere, "ide" sözcüğünü oldukça sık kullandığım için özür dilemeliyim. Bana göre, bu terim, bir insan düşünürken anlama yetisinin nesnesi haline gelen şeyleri simgeliyor; bu yüzden de düşünme ediminde zihnin kullanılabildiği imge, kavram, tür ya da başka herhangi bir şey ile denmek istenenin dile getirilmesinde "ide"yi kullandım.32 32 Locke'da ide, insan zihninin iç ya da dış duyu verisi olarak doğrudan kavrayabileceği her şeyi kucaklayan en geniş genellemeye ait bir terimdir. Tam eşanlamlısını bulmak güçtür ancak "görünüş" en yakın anlamdaşıdır. Locke'un ilk işi zihni dolduran bileşik ideler ya da toplu görünüşleri yalın ya da indirgenemez öğelere ayırıp bilinçte belirlemeleri ve kipleşmelerini irdelemeleridir. Algılama, imgelemler ya da hayaller ve soyut kavramlar Locke'un idesinin türleridir ki Plato'nun ide diye adlandırdığı duyular üstü ilk örnekler, Kant'ın aşkın akıl ideleri, Hegel'in mutlak idesi ile karıştırılmaması gerekir. Ayrıca Locke'da ide bilgiyle karşıtlık içerir. Oysa Bay J. S. Mili onları karıştırır. (Mantık, I. Kitap, IV 3) İdeler ya da görünüşler (fenomenler) bilgide ayrılmaz öğedir: Bilginin kendisi de bunların bağıntılarının algısı ya da sezgisidir. Bu algı ya da sezgi olmadan ideler anlaşılmazlar; Ancak soyutlama yoluyla bilgideki bağıntılarından ayrı olarak düşünülebilirler ki Locke ikinci kitabında bu yola gitmiştir. Locke Denemesinin bu parolası ile ne demek istediğini, kendisini yeni ideler yolu çıkarmakla suçlayan Stillingfleet ile tartışmasında açıklar ve savunur. "Düşüncelere sahip olmakla idelere sahip olmak aynı şeydir benim için; ve sözcükleri anlaşılır biçimde kullanan herkes de idelere sahip olduğunun bilincindeyse idelerin zihindeki varlığı dikkate alınmalıdır" diyor. Stillingfleet'in idelerle kesinlik ve olasılığa ulaşma konusundaki sözü, "Böyle yapmamanın yeni bir yolu" şeklindeydi ve Locke buna yanıt olarak, "idelere sahip olmak, yalnızca, kabul ettiğimiz doğru ya da yanlış bir önermeye ilişkin bir anlam yakalamış olmaktır" diyor. Locke'a göre "bu yeni ideler yolu ile eski anlaşılır biçimde konuşma yolu hep aynıydı ve aynı kalacaktır." İdelere karşı çıkışı sözcükler konusunda bir tartışma olarak görüyor. Fakat ideler değil de kavramların öne sürülmesi durumunda bu karşı çıkışın yalnızca kavramın dile getirmek istediğinden daha dar bir kullanım içermesi yönünde olduğu ortaya çıkar, diyor. Locke'un "kavram" terimi karışık modlar dediği ideler sınıfına karşılık geliyor. "Kırmızı ya da bir at kavramı kırmızı ya da at idesi ile aynı anlamı taşımaz; fakat tersini söyleyenlere de karşı çıkmam çünkü sözcükler konusunda o kadar müşkülpesent değilim." (Yanıt, s. 69). Bir şeyin idesine sahip olmak onu algılamak, imgelemek ya da düşünmektir; idesini taşımamaksa hiç algılamamak ya daimgelememek, düşünmemektir. Locke idelerin nesneler olduğu kadar algılar olduklarını da belirtiyor ki her durumda bir ide ya da görünüşün bir kişinin onu algılamasına bağlı olduğunu demek istiyor, böylece. Zihnin bilincinde olduğu her şey bir idedir. Kendi gerçekliği ya da nesnel gerçekliğe uygunluğu kendilerinde düşünülen idelere yabancı düşünceler sokar ki bu ikinci kitabın bakış açısıdır. Yalın ya da toplu, Locke'un idelerinin "her biri tikel varlıklardır; evrensellik onlar için ilineksel olduğundan, tikel ideler bir tikel idenin temsilinden daha fazlasını içerirler. (VI. Kitap, 27. Bölüm, 8). Fantezi, kavram, tür; Locke'a göre, ide ile bir arada var olmaz ama ona bağlıdırlar. Descartes'in ide terimine, Berkeley'in dışduyu sunumuyla sınırladığı ide ile dışduyuyla temsil edilemeyen kavram ya da anlam karşılaştırmasına, ve Hume'un izlenim ya da duyuda sunulan ile ide ya da hayal gücünde temsil edilen ayırımına bakınız. (İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme)
  • Bir meşe ağacının altında topladığı palamutlarla ya da koruluktaki ağaçlardan topladığı elmalarla beslenen insan elbette bunları kendine tahsis etti. Öyleyse soruyorum, onun olmaya ne zaman başladılar? Sindirdiğinde mi? Yediğinde mi? Yoksa kaynattığında mı? Ya da onları eve getirdiğinde mi? Veya onları topladıgında mı? (Sivil Toplumda Devlet)
  • İnsanların bütün Siyasal Toplumlannı Yönetecek Yasalar yapma meşru İktidarı, öylesine aynı şekilde Toplumlann bütününe aittir ki, Yeryüzündeki herhangi bir Prens ya da Hükümdarın, Tanrıdan kişisel ve doğrudan biçimde alınmış bir açık Görevlendirme olmaksızın ya da ilk başta Yasaların üzerinde uygulayacağı kişilerin onayından türetilmiş bir Yetki olmaksızın kendi Yasalannı yürütmesi saf Tiranlıktan daha iyi değildir. Dolayısıyla halkın Tasvibiyle yasa yapılmadıkları sürece bunlar Yasa değildirler. (Hooker Eccl. Pol. lib. i. sect. 10) Dolayısıyla bu noktadan hareketle şuna dikkat etmek zorundayız ki, İnsanlar doğal olarak Siyasal insanlar Çokluğunun bütününü yönetecek tam ve eksiksiz İktidara sahip olmadıklarından sonuçta bizim tam Onayımız olmaksızın, bu tür bir durumda hiç kimsenin Emirlerine göre yaşamak durumunda olamayız. Bu nedenle yönetilebilmek için bir parçası olmak amacıyla önünde onay verdiğimiz Topluma benzer bir evrensel bir anlaşmanın aynısıyla kaldırılmadan önce onay vermemiz gerekir. Dolayısıyla hangi türden olursa olsun İnsani Yasalar onayla olanaklıdır. (Hooker Eccl. Pol.) (Yönetim Üzerine İkinci İnceleme)
  • Sözcükler şeyleri gizlemek için değil, bildirip göstermek için oluşturulmuştur; sözcükler, öğretiyormuş gibi yapan ama başka amaçla kullanan kişilerin eline düştüğünde, gerçekten de bir şey gizlerler, ama gizledikleri şey konuşanın cehaletinden, hatasından ya da safsatasından başka bir şey değildir, çünkü hakikat söz konusu olduğunda altında gizlenmiş başka bir şey yoktur. (Anlama Yetisinin Yönetimi Üzerine)
  • "İkna etmek bir şeydir,emretmek başka bir şeydir. İlki kanıtlarla,ikincisi cezalarla sürdürülür." (Tolerans Üzerine Bir Mektup)
  • Bu düzende biçim bir kez kurumsallaştığında, budalalık ya da beceriden hangisi başlarsa, gelenek onu kutsal kılar ve ona karşı gelmenin ya da onu sorgulamanın yüz­süzlük ya da delilik olduğu düşünülür. (Hükümet Üzerine Birinci İnceleme)
  • "Eğer bir kere, yasalar ve cezalar aracılığıyla, bir şeyin dinin içine sokulmasına müsaade edilirse, buna koyulacak hiçbir sınır bulunmayacak, fakat, siyasî yönetimin bizzat biçimlendirildiği hakikat kuralına göre her şeyi değiştirmek her hâlükârda meşru olacaktır." (Hoşgörü Üstüne Bir Mektup)
  • Eğer öğretmeni küçük görüyorsan yanlış bir seçim yapmışsın demektir.. (Eğitim Üzerine Düşünceler)
  • Si non vis intelligi, debes negligi. ['Eğer anlaşılmak istemezseniz önemsenmezsiniz de."] (Kelimelerin Suistimali)
  • Hiç kimse, ne tek tek kişiler, ne kiliseler, hatta ne de devletler, din vesilesiyle birbirlerinin dünyevi mallarına ve sivil haklarına tecavüz etmek yetkisine sahiptirler. (Hoşgörü Üstüne Bir Mektup)

Yorum Yaz