ergul
diorex

John D. Barrow kimdir? John D. Barrow kitapları ve sözleri

İngiliz Evren Bilimci , Teorik Fizikçi ve Matematikçi, Yazar John D. Barrow hayatı araştırılıyor. Peki John D. Barrow kimdir? John D. Barrow aslen nerelidir? John D. Barrow ne zaman, nerede doğdu? John D. Barrow hayatta mı? İşte John D. Barrow hayatı...

  • 21.09.2022 13:00
John D. Barrow kimdir? John D. Barrow kitapları ve sözleri
İngiliz Evren Bilimci , Teorik Fizikçi ve Matematikçi, Yazar John D. Barrow edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında John D. Barrow hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. John D. Barrow hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte John D. Barrow hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: John David Barrow

Doğum Tarihi: 29 Kasım 1952

Doğum Yeri:

John D. Barrow kimdir?

John D. Barrow

Fizikçi

Doğum: 29 Kasım 1952 (62 yaşında), Londra, Birleşik Krallık

Eğitim: Oxford Üniversitesi, Durham Üniversitesi, Magdalen College,Van Mildert College

John D. Barrow Kitapları - Eserleri

  • Evrenler Kitabı
  • Olanaksızlık
  • Bilmediğinizi Bilmediğiniz 100 Temel Şey
  • Gökteki Pi
  • Evrenin Kökeni

John D. Barrow Alıntıları - Sözleri

  • "Diğerlerinin hepsi uzmandır; ama onun uzmanlığı, her şeyi bilmektir." (Evrenin Kökeni)
  • Freeman Dyson’un elektromanyetik ve nükleer kuvvetlerin güçleri arasındaki daha başka rastlantılara tepkisinde de, benzer bir teleolojik kuşku görülür.” Bu rastlantılar, evrimin biyolojik karmaşıklık üretebilmesinden çok önce, yıldızlardaki maddeleri hızla tüketerek, yaşamı destekleyen çevrenin yok olmasına yol açan nükleer reaksiyonları önler: Evrenin derinliklerine bakıp, fizik ve astronomide bizim yararımıza çalışan birçok rastlantıyı farkedince, evren, bir anlamda, sanki bizim geleceğimizi biliyormuş gibi görünüyor. (Olanaksızlık)
  • Kopernik, Dünya'nın evrenin merkezinde olmadığını göstermişti. Her şeyin bizden uzaklaştığını düşündüğümüzde, kendimizi yeniden merkeze koymuş oluyoruz. (Evrenin Kökeni)
  • Makul insan, kendisini dünyaya uydurur; makul olmayan insan dünyayı kendisine uydurmaya çalışmakta ısrarlıdır. Bu nedenle tüm gelişim, makul olmayan insana bağlıdır. (Gökteki Pi)
  • Bir yandan fizik üzerine çalışırken bir yandan da nasıl şiir yazılabildiğine aklım ermiyor. Bilimde, kimsenin daha önce bilmediği bir şeyi, herkesin anlayabildiği sözcüklerle söylemek istersiniz. Şiirdeyse, herkesin zaten bildiği bir şeyi, kimsenin anlayamayacağı sözcüklerle söylemek zorundasınız. Paul Dirac (Evrenler Kitabı)
  • Tarih haklı olduklarını, hatta kesinlikle, tamamen ve hiç kuşkusuz haklı olduklarını sanan kişilerle doludur. (Gökteki Pi)
  • "Geleceği tahmin etmek imkansızdır. Ama şimdiki zamanı çok iyi bilirsen geleceği kontrol edebilirsin." (Olanaksızlık)
  • Bu üç pipoluk bir sorun ve sizden, benimle elli dakika konuşmamanızı rica ediyorum -The Red-headed League (Evrenin Kökeni)
  • Bazı kozmologlar, bir başlangıcı olan modeller ararlar ve başlangıcın belirleyici niteliklerini matematiksel olarak ifade etmek isterler. Başkaları ise, bir başlangıç öngörülmesini, teorinin ekstrem koşullar altında iflas etmesi olarak algılarlar ve gravitasyon teorisini bir şekilde değiştirerek bunu önlemeye çalışırlar. Onlara göre, zamanın başlangıcındaki tekilliği (singularity) ortadan kaldıran bu değiştirilmiş teori daha iyidir. Buna karşı, evrenin tekil başlangıcını onun yapısının önemli bir öğesi olarak gören, Roger Penrose gibi fizikçiler de vardır. Onlara göre bu öge olmasaydı, evrenin tanımlayıcı niteliklerinin bazılarını göremezdik. (Olanaksızlık)
  • Gökbilimciler, çeşitli fizik sabitlerinin evrende yaşamın varlığına olan duyarlılığına giderek alıştılar. Evrenin genişleme hızındaki ufak değişimlerin yaşam için önemli sonuçlar doğurmuş olması gibi, doğa kuvvetlerinin büyüklüklerindeki ya da temel parçacıkların kütlelerindeki değişimler de yıldızlar ya da atomların varlığına son vererek kozmik tarihin rotasını değiştirebilir.Fizik sabitlerinin ve evrenin yapısının yaşama duyarlılığı üzerine düşünceler "antropik tezler" diye adlandırıldı. Bunlar bazen gözlediğimiz evrenin yaşamın evrilmesi için uygun bazı özellikler için bir "ince ayara" tabi tutulduğu tezlerine yol açtı. Bazı sabitlerde küçük ölçekli değişiklikler, atomların ya da yıldızların oluşması ve biyokimyasal karmaşıklığın evrimi için kozmik fırsat penceresinin kapanması demek olurdu. (Evrenler Kitabı)
  • Bilim zordur, çünkü otomatik olarak gerçek dünyanın farklı niteliklerini birbiriyle bağdaştıran örüntüler bulma imkânı yoktur. Bu kuşkunun bir teoremle dile getirilebilmesi ilginçtir. Bu teorem 1967 yılında E.M. Gold tarafından ispatlanmıştır (Information and Control, 10, 447). Eğer bilgisayar ya da başka biçimde insan veya yapay akıl gibi, mekanikle ilgili bir akıl varsa, o zaman onun girdisi ile çıktısını birbirine bağlayan ve onun keşfedemeyeceği bir kural vardır. Yani onun girdi ve çıktısını birbirine bağlayan kurallar için sistematik bir tarife yoktur. K. Svozil, Randomness and Undecidability in Physics (Fizikte Rasgele Olma ve Saptanabilir Olmama), World Scientific, Singapore (1993) kitabının 10. bölümünde, kuantum mekaniğinin sahip olduğu türden bir tamamlayıcılık özelliğine sahip olan ilginç bir sonlu otomatik makine örneği vermiştir. Bu kitap matematiksel saptanabilir olmama ile fizik arasında yatan astarın araştırılması için en önemli kaynaktır. Ayrıca bkz.: J.F. Traub, Formal sistemlerdeki olumsuz sonuçlar bilimsel bilgiyi sınırlıyor mu? Complexity (Karmaşıklık), 3, (1), 29 (1997). (Olanaksızlık)
  • Ingiliz kozmolog Fred Hoyle, karbon ve oksijen atomlarının çekirdeklerinde, enerji düzeylerinin dikkate değer rastlantısal konumlarını keşfetti. Bu enerji düzeyleri olmasaydı, var olmamız da olanaksız olabilirdi. Fred Hoyle, bunu açıklamak için aşağıdaki gerekçelerini öne sürdü: Kanıtları inceleyen herhangi bir bilimcinin, çekirdek fiziği yasalarının, onların yıldızların içinde yol açtığı sonuçlar dikkate alınarak ve bilerek tasarlandığı sonucunu çıkarmaktan kaçınabileceğini sanmıyorum. Eğer bu doğruysa, rastlantısal görünen herhangi bir küçük değişim, önceden düşünülmüş derin bir planın parçası haline gelir. Doğru değilse, tekrar dev boyutlu bir rastlantılar dizisine döneriz. (Olanaksızlık)
  • Olayları ve şeyleri asla olduğu gibi kabul etmeye yanaşmamak insanoğlunun ilginç yönlerinden biridir. (Gökteki Pi)
  • Son olarak düşündürücü ve kışkırtıcı bir husus: Sonsuz kopyalanma düşüncesi karşısında endişeleniyor ya da böyle bir şeyi olası görmüyoruz. Aynı ölçüde fantastik, gülünç ve olanaksız görünen bir düşünce. Ama etrafımız mükemmel olduklarını varsaydığımız kopyalarla dolu. Protonlar, elektronlar, kuarklar; tüm bu temel parçacıklar tıpatıp aynı olan parçacıklardan meydana gelmiş aileler olarak var. Bir elektronu gördüğünüzde, tüm elektronları görmüş oluyorsunuz. Neden böyle olduğunu kimse bilmiyor. Evren kopyalanma üzerine kurulu ve bu kopyalanmanın, tıpkı genişleyen evren için öngörüldüğü gibi sonsuz olacağını düşünüyoruz. En fantastik ince ayar işte bu. Fizikçilerin büyük çoğunluğu bunun farkında bile değil ve olanların da pek azı üzerinde yorumda bulunuyor. Bu da, derine işlemiş gerçeklik düşüncesinin de kopyalanma üzerine kurulu olduğunun işareti. (Evrenler Kitabı)
  • Sınırsızlık koşulunun "hiçten yaratılmayı" gerektirdiği söylenir. (Evrenin Kökeni)
  • Bazılarımız, doğanın işleyiş kurallarına (ya da en azından, bizim onlarla olan deneyimlerimize) karşı gelen bir olay olan “mucize” kavramından rahatsızlık duymaz; oysa mantık veya matematik yasalarının ihlalini hiç kimse aynı rahatlıkla karşılamıyor. (Olanaksızlık)
  • Eğer bu kitap, okuyucuya herhangi bir şey öğretmiş ise, umarım ki bu, olanaksızlık kavramının, bilimin sonsuz ufuklarını savunan safdil varsayımlardan, ya da dinsel inançları nedeniyle araştırmaların başarısızlığına bel bağlayanların sizi inandırmaya çalıştığı saf ve basit yaklaşımlardan çok daha derin ve incelikli olduğudur. Sınırlar her yerde hazır ve nazırdır. Bilim, doğanın izin verdiği şeylerin sınırları olduğu için vardır. Doğa yasaları ve doğanın hiç değişmeyen “değişmezleri”, evrenimizi her şeyin olanaklı olduğunu düşünebileceğimiz bir sürü başka dünyalardan farklı kılan sınırları tanımlarlar. Sınırsız olanakların var olduğu o hayalî dünyalarda ne karmaşıklık, ne de yaşam var olabilir. Onlarda hayal gücü hiç yoktur. Bizim mantıksal ve pratik uygulama olanaksızlıklarını kavrayabilmemiz, gezegenimizi paylaştığımız öteki varlıklar arasında, kendi hakkında düşünen, bilince sahip olan, tek varlık olmamızın bir yansımasıdır. (Olanaksızlık)
  • "Soyut düşünceler ve somut gerçekler bir kez içiçe girip bir yumak haline gelmişlerse,artık bunların arasına belirgin bir sınır çizilemez..." ... "Her dil tutarlıdır ama kendi semantiğinin tümünü kapsayacak kadar zengin de değildir;bütünlük,tüm semantiğini dile getirmek için başka semantiği gerektiren daha zengin,daha kapsamlı bir dili şart koşar ve bu böyle sonsuza kadar devam eder." (Gökteki Pi)
  • Genişleyen bir evrende yalnızca belirli dönemlerde herhangi bir türden yaşamın ortaya çıkması mümkündür ve bizler de gökbilimiyle ancak kozmik tarihteki o yaşanabilir dönemde meşgul olabiliriz. (Evrenler Kitabı)
  • Bir uçakta bomba olma ihtimali knbindebir olduğunu okumuştum bu nedenle artık her uçuşunda yanıma bir bomba taşımaya başladım aynı uçakta 2 kişinin birden bomba taşıma olasılığının çok düşük olduğunu hesapladım (Bilmediğinizi Bilmediğiniz 100 Temel Şey)

Yorum Yaz