Jale Sancak kimdir? Jale Sancak kitapları ve sözleri
Yazar Jale Sancak hayatı araştırılıyor. Peki Jale Sancak kimdir? Jale Sancak aslen nerelidir? Jale Sancak ne zaman, nerede doğdu? Jale Sancak hayatta mı? İşte Jale Sancak hayatı...
Yazar Jale Sancak edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Jale Sancak hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Jale Sancak hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Jale Sancak hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 3 Aralık 1958
Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye
Jale Sancak kimdir?
3 Aralık 1958 tarihinde İstanbul’da doğan Jale Sancak, Bebek İlkokulu’nu, sonra da Behçet Kemal Çağlar Lisesi’ni bitirdi. Sekreterlik, düzeltmenlik, redaktörlük, desinatörlük yaptı. 1984’ten beri tekstil sektöründe modelist ve tasarımcı olarak çalışıyor. İstanbul’da yaşayan yazar; evli ve bir çocuk annesi.
Resimle de uğraşan Sancak, 1985’te TRT İstanbul Radyosu’nda seslendirilen “Yitik Sesler” adlı oyunuyla yazarlık yaşamına adım attı. 1980’li yıllarda yazdığı şiirler dönemin sanat ve edebiyat dergilerinde basıldı. Radyofonik oyunları ise TRT radyoları tarafından yayınlandı. 1979 yılında yapılan bir film hikâyesi yarışmasında birincilik ödülü aldı. “Mırıl Mırıl Münevver” adlı öyküsü TRT tarafından televizyon filmi olarak çekildi ve gösterime sunuldu. TRT radyolarında 20 kadar oyunu yayınlandı. Özel TV ve radyolara tanıtım programları hazırladı. “Kasabanın İncisi” adlı televizyon dizisinin senaryo ekibi içinde yer aldı.
1998’de TRT’ye “Ateşi Çalmak” adlı televizyon programını hazırladı. Gene TRT’de yayınlanan “Ömrüm Ömrüm” adlı dizide metin yazarı ve danışman olarak çalıştı. İlk öykü kitabı Bu Gece Pera’da 1989’da yayımlandı. 2001’de ve 2005’te Açık Radyo’da hazırlayıp sunduğu “Kenti Dinlemek” ve “Yaşamdan Sahneye” programları kitaplaştırıldı.
2001’de “Bıçkın Melek ve Küçük, Önemsiz Bir Kayboluş” adlı öyküsüyle Haldun Taner Öykü Ödülü ikinciliğini aldı. “Bu Gece Pera’da” adlı öyküsü Finceye çevrildi. Öykülerinden bir derlemeSeçilmiş Öyküler adıyla Bulgaristan’da, Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar ise Almanya’da yayımlandı. Almanya’da gerçekleştirilen bir dizi edebiyat etkinliğine konuk olarak katıldı.
19 Mayıs Kültür Merkezi, Aralık Derneği, Basad ve Turkcell Akademi’de yaratıcı yazarlık eğitimi verdi, edebiyat atölyeleri düzenledi. Şu anda İstanbul Galatapera Kültür ve Sanat Derneği’nin başkanıdır ve Galapera Sanatevi’nde hem edebiyat etkinlikleri hem de yaratıcı yazarlık, öykü ve senaryo atölyeleri düzenlemekte ve eğitmenlik yapmaktadır.
Muzaffer Buyrukçu, “Hayatın Bu Yakası” başlıklı yazısında Jale Sancak’ın öykülerini şöyle değerlendirir:
“Jale Sancak‟ın öyküleri, durgun hareketsiz bir zeminde göverir. Heyecan, entrika, kurgu çarpıcılığı, insanın yüreğini ağzına getiren bir coşku yoktur. Ama bir anlatım zenginliği vardır. Okurla baş başa kalan kişilerin yaşamlarını besleyen gölcükleri, ayrıntılı ve dopdolu bir biçimde koyar ortaya. Ruhlardaki karmaşayla, o karmaşanın doğmasına neden olan olayları ustalıkla kurcalar ve okurun iç evrenindeki olanakların arttırılmasına çalışır. “Sanat toplumun aynasıdır” derler ya, Jale Sancak, toplumun bir üyesi olan bireyin varlığındaki kıpırtılara ayna tutar, o aynayı benliğinin bütün katmanlarında dolaştırır, saptadığı gelgitleri, kavgaları, yükselme ve alçalmaları öyküleştirir.”
Jale Sancak Kitapları - Eserleri
- Uyanan Güzel
- Fırtına Takvimi
- Burada Mutlu Değilim
- Belki Yarın
- Lodosla Gelen
- Tanrı Kent
- Aynadaki Yüzler
- Bu Gece Pera'da
- Ansızın Gelen
- Bahçedeki Tuhaf Adam
- Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar
- Sürgün Melekler
- Surdibi'nde Çilingir Muhabbeti
- Aşkla Dayanmak
- Kenti Dinlemek
- Üç Aşk
Jale Sancak Alıntıları - Sözleri
- "Yani çağ bu. Bunalım geliyor abi,diyor kalabalıktan bir ses. Nötr surlarımızın çağı bu. Kurtulmaya çalıştıkça ,iyice içine battığımız bir çağ bu." (Bu Gece Pera'da)
- ️"Karanlığın kaç dil bildiğini öğrenmeye, kedilere ve delilere yetmiyor aklımız. Bir şarkı tırnaklarını tam da sağalır diye umduğumuz o yaraya geçiriyor. Bu sefer kar bizi kürüyor, şehvet etimizle çoğalıyor, babalar ölmeyi herkesten daha iyi biliyor. Yeniden başlamak istiyoruz karanlığa, sonra kedilere ve delilere. Bir şarkı daha söylesek diyoruz, bir mevsim daha geçse. Olmuyor. Ölüm, dayamış ağzını sol mememize, sütten kesilmemizi bekliyor." (Lodosla Gelen)
- Şairin dediği gibi sadece insan yalnız kalır dünyada . (Belki Yarın)
- Tasavvuf. İnsanın, sadece ben diye bir şeyin olmadığını görme noktası. Yani ben, sen diye ayrı bir şeyin olmadığını, insanın bir bütün olduğunu, bütünden parçalara ayrıldığımızı görmek. (Burada Mutlu Değilim)
- Organizasyon firmalarının ilanlarında rengârenk boyalı, komik, acayip, sevimli, kiralık palyaçolar... Altmış dokuz liraya, özel günler için, müşteri memnuniyeti garantisi ile. Altmış dokuz liraya dayak yer, düşer, kalkar, ıslanır, güler, ağlar, şapşallaşır palyaçolar. (Belki Yarın)
- Büsbütün mü gidiyorsun büsbütün mü yitik gökyüzü? (Aynadaki Yüzler)
- "Sana bir ad vermeyeceğim. Seni tüketmeyeceğim." (Bu Gece Pera'da)
- Doğup büyüdüğü yer diken gibi batar mı adama? (Tanrı Kent)
- Aşağılarda yalancı bir bahar. Dünya ise kesilmiş bir şah damarı. (Fırtına Takvimi)
- Şu senaryoyu filme çekebilirse, hayal tabii, çok para lazım çekmek için, burası Toronto değil, burası… Evet, illa bu kara kuşlar da olacak filmde. Angelopoulos’un takıntıları tadında. Güzeldir bazı takıntılar. Bardağa uzandı, temkinli yokladı, soğumuş neyse ki, bir yudum aldı. Kötü çay da alışkanlık yapabilirmiş anladık. Burası... Olmazlar ülkesi. (Uyanan Güzel)
- Kaçsa ne fark eder, devasa gerçek durup duruyor önünde. (Fırtına Takvimi)
- Sedat da kim? Deniz'i sorusu keskin, sivri uçlu bir şey gibi paralayıverdi içini. (Uyanan Güzel)
- "Dünyanın en büyük palavrası masumiyet!" (Fırtına Takvimi)
- Gel ey meçhul kişi, gel bütün kilitleri bir dokunuşunla paramparça et! Basamakları çökert! Duvarları yık! Tıkılıp kaldığımız şu bodrumu yok et! Gel çıkar beni buradan. Ya da fırtına kopart, kasıp kavur ortalığı. Deliler gibi es, bitir bu gürültülü sessizliği, bu korkunç boşluğu! (Aynadaki Yüzler)
- Bazen özlem, fazlasıyla hassaslaştırıyor insanı galiba , uzaklık kalbimi kırıyor (Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar)
- “Olsun, buraya varabilmişlerdi ya, umut hala vardı. Umut var kıyısıydı geldikleri. İnsan çoktu. Şu dünyada çoktu insan. Birisi, birileri, birinden biri mutlaka elini uzatırdı, mümkündü, öyleydi, yoksa varabilirler miydi şu göğün rengine belenmiş ummana?” (Belki Yarın)
- Dev binalar, gökdelenler, plazalar, çok katlı alışveriş merkezleri, büyük caddeler tükürür onu . Bu kez hepten yara kesilir hem ruhu hem bedeni. (Tanrı Kent ve Yitik Şarkılar)
- Günler mi uzundu, beklemek mi? Öyle uzun. Neyi beklediğini bilmeden. Upuzun. (Fırtına Takvimi)
- "...Acıtan bir akış hayat benim için. " (Üç Aşk)
- "Birçoğu yeşil kartlı... Yani tescilli yoksul. (Tanrı Kent)