akademi
Turkcella

Jacques Lacan kimdir? Jacques Lacan kitapları ve sözleri

Fransız Psikanalist ve Psikiyatr Jacques Lacan hayatı araştırılıyor. Peki Jacques Lacan kimdir? Jacques Lacan aslen nerelidir? Jacques Lacan ne zaman, nerede doğdu? Jacques Lacan hayatta mı? İşte Jacques Lacan hayatı... Jacques Lacan yaşıyor mu? Jacques Lacan ne zaman, nerede öldü?

  • 08.06.2022 09:00
Jacques Lacan kimdir? Jacques Lacan kitapları ve sözleri
Fransız Psikanalist ve Psikiyatr Jacques Lacan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Jacques Lacan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Jacques Lacan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Jacques Lacan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Jacques-Marie Emile Lacan

Doğum Tarihi: 13 Nisan 1901

Doğum Yeri: Paris, Fransa

Ölüm Tarihi: 9 Eylül 1981

Ölüm Yeri: Paris, Fransa

Jacques Lacan kimdir?

Jacques Marie Émile Lacan (d. 13 Nisan 1901 – ö. 9 Eylül 1981), "Freud'dan bu yana en tartışmalı psikanalist" olarak anılan Fransız psikanalist ve psikiyatr.

Geliştirdiği psikanaliz kuramlarının yanısıra 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olan Lacan, yapısalcılık, postyapısalcılık, eleştirel teori, feminist teori, sinema, kültürel çalışmalar gibi pek çok alanda ve çağdaş kıta felsefesinde oldukça etkili olmuştur.

Her ne kadar Lacan kendi çalışmalarını "Freud'a bir şerh" olarak sunsa da, döneminin dilbilim, antropoloji ve felsefe gibi geniş bir literatürünü Freud'un psikanaliz teorileriyle birlikte yorumlayan ve kullanan Lacan, oldukça özgün bir düşünce sistemi ortaya koymuştur.

Michel Foucault, Gilles Deleuze, Felix Guattari, Luce Irigaray, Julia Kristeva, Alain Badiou, Louis Althusser, Slavoj Žižek gibi pek çok düşünür kendi düşüncelerini, destekleyerek ya da karşı çıkarak, Lacan'ı temel alarak geliştirmiştir.

1977'de Fransız parlamentosuna rıza yaşına ilişkin birkaç maddenin yürürlükten kaldırılması için verilen bir dilekçede Jean Paul Sartre, Foucault gibi isimlerle birlikte Lacan'ın da imzası vardı.

Asıl ve tam adı Jacques-Marie Emile Lacan’dır. Jacques Lacan olarak bilinir. 13 Nisan 1901'de Paris’te doğmuş, 9 Eylül 1981 de aynı yerde ölmüştür. Tıp eğitimi aldıktan sonra, 1932'de "Kişilikle İlişkileri Açısından Paranoyak Psikoz" adlı doktora teziyle psikiyatr olur. Daha sonraki çalışmaları da yine özellikle kuramsal-felsefi alanda yoğunlaşacak ve yeni bir Freud okumasıyla psikanalizi yeniden temellendirmeye yönelecektir.

Lacan’ın genel teorik şeması ve argümanları anlaşılmakla birlikte, genelde sözlerinin oldukça karmaşık, belirsiz ve anlaşılması güç bir niteliğe sahip olduğu bilinir. Dolambaçlı ve çetrefilli söz oyunları, eğretilemeler, anlaşılması ve yorumlanması güç göndermeler sürekli olarak bu dile hakimdir. Lacan güç bir yazardır, ama Lacan’ın yazmaktan çok konuşmuş olduğunu da belirtmek gerekir. Onun yazıları daha çok öğrencileri ve izleyicilerinin tuttuğu notlar ve ses kayıtlardan oluşur. Konuşmaları, daha doğrusu seminerleriyle ünlüdür. Dönemin Fransız aydınları seminerlerinin sıkı bir takipçisi olmuşlardır. Başlıca çalışması Ecrits (Yazılar) 1966'da yayımlanmıştır. Bu dönem, bir yandan yapısalcılığın Fransa’da çok etkili ve güçlü olduğu, bir yandan da postyapısalcı düşüncenin kendini geliştirmekte olduğu bir zamandır. Dolayısıyla Lacan’ın konuşmaları dönemini derinden etkilemiş ve sonrasında da sürekli yeniden yorumlanmıştır.

Kuramsal psikanaliz alanındaki çalışmaları Sigmund Freud’un yeniden yorumlanmasıyla yapısalcılık'tan postyapısalcılığa (Yapısalcılık ötesi) uzanan bir yol izler. Dolayısıyla Lacan, yalnızca önemli bir psikanaliz kuramcısı olarak değil, daha başlangıçta psikanaliz, dilbilim, antropoloji ve felsefe alanındaki geçişkenliği sağlamasıyla ve ardından da geliştirdiği formülasyonların ve kavramların felsefi düzlemde yol açtığı sarsıcı sonuçlarıyla 20. yüzyıl felsefesinin önemli isimleri arasında yerini almıştır.

Kaynak ve detay:https://tr.wikipedia.org/wiki/Jacques_Lacan

Jacques Lacan Kitapları - Eserleri

  • Fallus'un Anlamı
  • Psikanalizin Dört Temel Kavramı
  • Baba-nın-Adları
  • Benim Öğrettiklerim
  • Televizyon
  • Yine/Hâlâ
  • Dinin Zaferi
  • Çalınan Poe
  • Psikanalizin Temel ilkeleri
  • Los Escritos Técnicos de Freud

Jacques Lacan Alıntıları - Sözleri

  • İnsan kendi bakışıyla dış dünyasını, ötekileri görebilir ancak o bakış kendini kendine göstermez. Öznenin kendine yönelik bu körlüğü, sadece ayna dönemiyle sınırlı kalmayıp ömür boyu sürecektir. “Ben”in yansımasının da içinde yer aldığı bir toplu görüntü olarak "imago öznenin kendine bakınca göremediği vücut bütünlüğüne ulaşmayı sanal bir yansımanın içinde ona vaat eden, çocuğun davranışlarını ötekilere benzetmesini sağlayan bir güç etkisinde bulunur. Bu gücü Lacan makalede Simgesel bir etki olarak vurgulamıştır. Bu Simgesel etki sayesinde çocuk, dağılmış bir vücut algısından kurtularak yürümeyi, ayakta durmayı, nasıl bakması ve nasıl davranması, dış dünyayla ağzı yoluyla değil diğer iletişim biçimlerini kullanarak iletişim kurması gerektiğini öğrenir. Bu açıdan imagonun küçük çocuk üzerinde Simgesel açıdan yapılandırıcı bir etkisi vardır. Bu nokta Simgesel'in dilden çok önce öznenin üzerinde görsel yoldan yapılandırıcı bir etkide bulunduğunu göstermesi açısından önemlidir. "Çocuğun gerçekliği bu noktadan itibaren, kendisinin karşıdan görünüşünü içermeyen ama doğrudan gözüne görünen bir görüntüyle kendi dışındaki bir aynada oluşan ve kendinin karşıdan görünüşünü de içeren başka bir görüntü arasında ikilenecektir. Bu ikilenme anından itibaren çocuğun başta gelen uğraşı, elindeki iki farklı gerçeklik arasındaki örtüşmeyi sağlamaya çalışmak olacaktır." (Psikanalizin Temel ilkeleri)
  • ''Özne arzu ettiğine inanır çünkü kendini arzulanan olarak görür ve başka*'nın ondan koparıp almak istediği şeyin onun bakışı olduğunu görmez.'' (Baba-nın-Adları)
  • Dünya, sadece bir düştür, konuşan bedenin bir düşü. Zira, bilen özne yoktur.'' (Yine/Hâlâ)
  • Bazıları der ki, sanatçı tabloda özne olmak ister ve resim sanatını öteki sanatlardan ayıran da sanatçının yapıtta kendini bize bir özne, bir bakış olarak kabul ettirmek istemesidir. Başkaları sanat ürününün nesne yönünü vurgulayarak karşılık verir. Her iki istikamette de az çok geçerli bir yan vardır, ama muhakkak ki meseleyi bütünüyle açıklamaz. Ben şu iddiada bulunuyorum tabloda her zaman mutlaka ba kışla ilgili bir şey kendini açığa vurur. Ressam bunu gayet iyi bilir, sanatçının ahlakı, araştırması, arayışı, çalışması, ona bağlı kalsın kalmasın, gerçekten de belli bir bakma biçimini seçmeye dayanır. (Psikanalizin Dört Temel Kavramı)
  • Lacan’da kastrasyon sadece -imgesel- bir penisin kesilmesi tehdidi değildir; "fallus olmak"tan, yani her iki cins için de Öteki’nin arzusunun nesnesi olmaktan yoksun olmaktır. (Fallus'un Anlamı)
  • Freud'un kavramları -psikanalistler dışında kimsenin okumadığı- psikanaliz literatürü denen o sıkıcı, bıktırıcı, caydırıcı silsile içindeki her türlü kuramsal tartışmanın merkezinde tutulduğu halde, gene de onların çok gerisinde duruyoruz; bu kavramların çoğu çarpıtılmış, değerden düşürülmüş, parçalanmış durumda; çok zor olanları da bir kenara atılmış. (Psikanalizin Dört Temel Kavramı)
  • Kadın olsun erkek olsun insan "eksik"tir, ''kastre"dir; yani narsistik açıdan yaralıdır. Çünkü kadın olsun erkek olsun fark etmez, insan Öteki’nin arzusunun nesnesi olacak şey değildir. (Fallus'un Anlamı)
  • Dışarısını gördüğüm gayet açıktır, algı benim içimde değildir, kavradığı nesnelerin üzerindedir. Algıladığım anda temsillerim bana ait hâle gelir. (Psikanalizin Dört Temel Kavramı)
  • "Herkesin bildiği gibi haseti doğuran genellikle haset duyanın hiçbir işine yaramayacak mallara bir başkasının sahip olmasıdır; üstelik o bunların hakiki niteliğinin farkında bile değildir." (Psikanalizin Dört Temel Kavramı)
  • Çoğu insanın yakınının iyiliğini, bunu onun için çok fazla isteyerek sağlayamadığını bilmesi sağlığa yararlı olacaktır. Bu iş görürdü. (Benim Öğrettiklerim)
  • ... dilin, sessizce elden ele geçen silinmiş paraya benzediğini söyler Mallerme.. (Baba-nın-Adları)
  • Dindar kesinlikle nevrotik değildir. Dindardır. Ama nevrotiğe benzer, çünkü o da aslında Başka'nın arzusu olan [şey] etrafında bir şeyleri bir araya getirir. Yalnız, bu var olmayan bir Başka olduğu için -çünkü Tanrı'dır-kanıt göstermek gerekir. O zaman, o bir şey talep ediyormuş, örneğin kurbanlar istiyormuş gibi yapılır. İşte bu yüzden yavaş yavaş nevrotiğin, özellikle de takıntılı nevrotiğin tavrıyla karışmaya başlar. Bu tüm kurban törenlerinde kullanılan tekniklere çok benzer. (Benim Öğrettiklerim)
  • Dil ne kadar niyetten  arınmışsa, gerçek ve akıl ermez haliyle hakikatin ta kendisiyle karıştırılmaya o kadar müsait olur. (Dinin Zaferi)
  • "Öncelikle, analiz edilebilir bir fenomen olması için, bir fenomenin bir yer değiştirmeyi temsil etmesinin, başka bir deyişle imgesel fenomenler için­de yer almasının yeterli olmadığı anlamına gelir. Öte yandan, bir fenomenin ancak kendisinden başka bir şeyi temsil ederse analiz edilebilir olduğu anlamına gelir." (Baba-nın-Adları)
  • Çünkü kadın olsun erkek olsun fark etmez, insan Öteki’nin arzusunun nesnesi olacak şey değildir. Nitekim fallus penis biçimiyle erkeğin "sahip olduğu' bir şey olmakla beraber, fallus olamamanın narsistik acısını en çok yaşantılayan yine erkektir. Bu bakımdan Narcissus söylencesinin bir erkeği konu alması ilginçtir. (Fallus'un Anlamı)
  • Bilinçdışı daima öznedeki bir kesintiye bir bocalama gibi kendini gösterir. (Psikanalizin Dört Temel Kavramı)
  • Kaygı, öznenin etkilenimleri arasında, aldatmayandır. (Baba-nın-Adları)
  • İnsan türünü karakterize eden şey, tam da cesedi, bu insanın yaşamış olduğu gerçeğini muhafaza eden ve bir kabir oluşturan bir şeyle çevrelemesidir. Mezarın üstündeki toprak yığını ya da kabirdeki herhangi başka bir işaret kesinlikle “simge” adına layıktır. Bu insanileştiren bir şeydir. (Baba-nın-Adları)
  • “Bir düşünceyi düşünmemenin yegane yolu, başka bir düşünceyi düşünmektir." (Fallus'un Anlamı)
  • Özneye kendi kendinin efendisi olma vaadini sunan özgür dünya, onu esaretin katmerlisine sürükleyen bir psikoterapi biçimini temel almıştır. (Psikanalizin Temel ilkeleri)

Yorum Yaz