diorex
dedas

İoanna Kuçuradi kimdir? İoanna Kuçuradi kitapları ve sözleri

Prof. Dr., Yazar, Filozof İoanna Kuçuradi hayatı araştırılıyor. Peki İoanna Kuçuradi kimdir? İoanna Kuçuradi aslen nerelidir? İoanna Kuçuradi ne zaman, nerede doğdu? İoanna Kuçuradi hayatta mı? İşte İoanna Kuçuradi hayatı...

  • 01.01.2023 12:00
İoanna Kuçuradi kimdir? İoanna Kuçuradi kitapları ve sözleri
Prof. Dr., Yazar, Filozof İoanna Kuçuradi edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında İoanna Kuçuradi hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. İoanna Kuçuradi hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte İoanna Kuçuradi hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 4 Ekim 1936

Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye

İoanna Kuçuradi kimdir?

Değer felsefesini temel alan bir yaklaşımın öne çıkmasını sağlayan Kuçuradi, 4 Ekim 1936'da İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini İstanbul Merkez Rum Ortaokulu'nda, ortaöğrenimini ise Zapyon Rum Kız Lisesi'nde yaptı. 1954'te girdiği İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden 1959 yılında mezun oldu. Aynı yıl Takiyettin Mengüşoğlu'nun asistanı olarak bu bölümde göreve başladı. Ancak bir yıl sonra görevden ayrıldı. 1965'te hazırladığı "Schopenhauer ve Nietzsche'de İnsan Problemi" adlı çalışma ile doktorasını tamamladı.

1965-68 yıllarında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Felsefe ve Latince dersleri verdi. 1968'de Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Eğitim Bölümü'ne geçti. 1969 yılında yeni kurulan Felsefe Bölümü'nün başkanlığına getirildi. 1970'te "İnsan Felsefesi Bakımından Değer Problemi" adlı teziyle doçent; 1978'de ise "Aristoteles'in Ousia'sı ve Substans Kavramı" adlı çalışmasıyla profesör oldu. (Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü'nün kuruluşundan 2003 yılına kadar Bölüm Başkanlığını yürüttü. Kuçuradi bu üniversitede İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni kurdu ve bu Merkezin bünyesinde İnsan Hakları Yüksek Lisans ve Doktora Programı yürütmeye başladı.)

İonna Kuçuradi, 1970'li yılların ortalarından itibaren ve özellikle de 1980'lerden sonra felsefenin ne işe yaradığını gösterebilmek için önemli faaliyetlere girişti. 1973 yılında Varna'da gerçekleştirilen XVI. Dünya Felsefe Kongresi'ne ilk kez katıldığı sırada edindiği izlenim sonucunda Türkiye'nin ülke olarak bu kongrelerde temsil edilebilmesi için gereken bir mesleki örgütün kurulması ihtiyacından hareketle 1974 yılı başlarında Ankara'da "Felsefe Kurumu" adıyla kurulan derneğe öncülük etti. Felsefe Kurumu'nun adı 1979'da Bakanlar Kurulu kararıyla "Türkiye Felsefe Kurumu" olarak değiştirildi. Bu değişiklik, aynı yıl içinde kurumun Uluslararası Felsefe Kurumları Federasyonu'na (FISP) üye olmasını sağladı. Türkiye Felsefe Kurumu'nun 1980 yılına kadar genel sekreterliğini yürüten Kuçuradi, o yıl Nusret Hızır'ın ölmesiyle başkanlığa getirildi. 1982'de Uluslararası Felsefe Kurumları Federasyonu'nun yönetim kurulu üyeliğine seçilerek 1988'de genel sekreter oldu. 1998'de ise federasyonun başkanlığına getirildi.

Türkiye Felsefe Kurumu, Kuçuradi'nin gerek genel sekreterlik döneminde gerekse bugüne kadar süren başkanlık döneminde, özellikle Hacettepe Felsefe Bölümü'nün öğretim üyelerinin katkı ve çalışmalarıyla yurt içinde hem yayın olarak değerli ürünler vermiş hem de seminerler, konferanslar, paneller, anma toplantıları gibi çeşitli önemli etkinlikler gerçekleştirmiş; yurt dışındaki çeşitli etkinlikler ve kongrelere katılmada da öğretim üyelerine yardıma olmuştur. İoanna Kuçuradi, felsefi antropoloji alanındaki çalışmalarını "yüzyılımız felsefesi antropolojisine bir katkı" olarak değerlendirdiği hocası Takiyettin Mengüşoğlu'nu Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde özellikle felsefi etik açısından izlemiş bir felsefeci olarak dikkati çekmektedir. Yalnız hocasının çalışmalarını izlemekle kalmamış; aynı zamanda felsefi bilginin ancak gerçekliğe bakarak üretilebileceği noktasında felsefe anlayışı bakımından da Mengüşoğlu'nun etkisinde kalmıştır.

Başta Goethe Madalyası olmak üzere birçok uluslararası ödülü olan İonna Kuçuradi, 2003 yılında düzenlenen 21. Dünya Felsefe Kongresi’nin Türkiye’de yapılmasına öncülük etti. UNESCO, 21. Dünya Felsefe Kongresi’nin başarılı bir şekilde yapılmasına büyük katkısından ve bu alanda yaptığı bilimsel çalışmalardan dolayı, İoanna Kuçuradi’nin, 2003 Felsefe Ödülü’ne layık görüldüğünü bildirdi.

Felsefe ve İnsan Hakları konusunda bir UNESCO kürsüsü sahibi olan Ioanna Kuçuradi, halen, Maltepe Üniversitesi’nin İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü olarak görev yapmaktadır. Özellikle insan hakları, insan felsefesi, etik gibi alanlara önem verip bu konularda çalışma yapmaktadır.

Üye Olduğu Kuruluşlar:

- Türkiye Felsefe Kurumu (1979dan beri Başkan)

- Klasikçağ Araştırmaları Kurumu

- Türk Sosyal Bilimler Derneği

- Unesco Türkiye Millî Komisyonu, İnsan Bilimleri Komitesi (Mart 1997ye kadar)

- Alman Kültür Merkezi (Ankara)

- Fédération Internationale des Sociétés de Philosophie (1983ten beri Yönetim Kurulu Üyesi, 1988-1998 yıllarında Genel Sekreter, Ağustos 1998den beri de Başkan)

- Afro-Asian Philosophy Association (Asya için Başkan Yardımcısı)

- Greek Philosophical Society (Ömür boyu üye)

- Institut international de philosophie (Paris)

- Humboldt Bursiyerleri Derneği

- Birleşmiş Milletler Türk Derneği

- Atatürkçü Düşünce Derneği

- Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı

- T.C. Başbakanlık İnsan Hakları Başmüşavirliği, İnsan Hakları Yüksek Danışma Kurulu (Kurulduğu Ekim 1994ten, kaldırıldığı Mart 1996ya kadar Başkan)

- International Council for Philosophical Inquiry with Children

- World Futures Studies Federation

- International Academy of Humanism

- Centre de Recherches Interdisciplinaires en Bioéthique (Onursal Komite Üyesi, Brüksel)

- Türkiye İnsan Hakları Vakfı Etik Komitesi (Başkan)

- İnsan Hakları Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi (Başkan)

- v.d.

İoanna Kuçuradi Kitapları - Eserleri

  • İnsan ve Değerleri
  • Uludağ Konuşmaları
  • Etik
  • Nietzsche ve İnsan
  • Sanata Felsefeyle Bakmak
  • İnsan Hakları Kavramları ve Sorunları
  • Schopenhauer ve İnsan
  • Ahlak, Etik ve Etikler
  • Her Zaman En Başta Özgürlük
  • Çağın Olayları Arasında
  • İnsan Haklarının Felsefi Temelleri
  • Perdenin Arkası
  • Barışın Felsefesi
  • Dünya, İslamiyet, Demokrasi
  • İnsan Haklarına Yönelik Tehditler
  • Max Scheler ve F. Nietzsche'de Trajik
  • The Concept of Knowledge
  • 2007 Dünya Felsefe Günü
  • Hukuk Felsefesini Yeniden Düşünmek

İoanna Kuçuradi Alıntıları - Sözleri

  • "...elinin tutamadıkları da boşluğa bırakır kendini.." (Perdenin Arkası)
  • "Etiğin sağladığı bilgiler, insanca yaşıyabilmenin önşartı -tek yeterli olmıyan, ama onsuz olunamıyacak bir ön şartı - olarak görünüyor.." (Uludağ Konuşmaları)
  • îskenderler, Timurlar, Napoleonlar; hayatın kendisi gibidirler bunlar; onun için kendi yol­ larında kocaman kocaman sarsılmaz adımlar­la yürürler ve insanların tarihine yön verirler. (Schopenhauer ve İnsan)
  • Uzun sürdü bu düşmanlık. Gel sık elimi. Avucumla dokunuyorum yarana, işte bu da benimki. Barış. Ülkenin üzerinde bir ay duruyor işsizin masasında terk edilmiş kurumuş köpüklü tıraş fırçası gibi. Tıraş olacak zamanı bulamıyoruz. Bulamıyoruz uyuyacak zamanı. Sadece yorgunluk ve öfke, öfkeyle yıkabilirsin yorgunluğu sıkabilirsin sağlamca ayakkabı bağlarını gümbürdeyen geniş adımlarla dünyada yürümek için. Sık elimi. (Her Zaman En Başta Özgürlük)
  • Önemli olan, madem ki dünya olduğu gibidir, bu dünyanın içinde nasıl davranacağımızı bilmektir. (İnsan ve Değerleri)
  • İnsanlar, fikirler, sözcükler öylesine düştüler ki, ilgilenmiyoruz artık. (Her Zaman En Başta Özgürlük)
  • “İnsan onuruna, kendi onurumuza, uğradıklarımızla değil, yaptıklarımızla zarar veririz, çünkü yaptıklarımızdan sorumluyuz, başkalarının bize yaptıklarından değil. Bir şeyi yapmak veya yapmamak kendi elimizdedir. Başla insanlarla olan ilişkilerimizde insan onurunun gerektirdiği gibi eylemlerde bulunmak, eylemimiz başkasına yönelse de, kendimizle ilişkimizin bir sonucudur.” (İnsan Hakları Kavramları ve Sorunları)
  • “Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma!” (Ahlak, Etik ve Etikler)
  • Şiddetin hastalık belirtisi olduğunu söylemek,önemli ölçüde doğru da olsa kolay cevaptır.Şiddet eylem de sınır tanımamanin en çarpıcı görünümüdür. Korkunun,bencilliğin,gururun en direkt tepkisidir. (Ahlak, Etik ve Etikler)
  • UNESCO'nun kuruluş belgesinde savaşın ilk önce kafalarda başladığından söz ediliyor. Yalnız savaş değil, yaptığımız ettiğimiz hemen hemen her şey de, insanlarla ilgili gerçekleştirilen her şey kafalarda başlıyor; ama bu gerçekleştirme bazan bir-iki dakika, bazan da yüzyıllar alıyor. (İnsan Hakları Kavramları ve Sorunları)
  • "İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana göze batan siyasal olayları oluşturan eylem ve kararlara, yaygınlık kazanan düşünce-sanat akımlarıyla toplumsal-ahlaksal akımlara bakılırsa, çağdaş kültürün en belirgin özelliği, insanın yüzünün unutulmuş olması: insanın, değeri sıfır olan bir varlık olarak görülmesidir." (Çağın Olayları Arasında)
  • Şiddetin bu artışında eğitimin 'payı' acaba nedir? (Ahlak, Etik ve Etikler)
  • "Özgürlük, özlemlerimiz, kişiler olarak -herbirimiz kendi işini yaparken- kafamızda açıklık kazanmış değer bilgisine dayanarak amaçlar koymamızla ve bu değer bilgisini gözden kaçırmadan bu amaçları gerçekleştirme çabamızla ete-kemiğe bürünebilirler.." (Uludağ Konuşmaları)
  • özgürlüğümüze kavuşmuş hissediyorduk kendimizi. (Her Zaman En Başta Özgürlük)
  • Kendi adlandırmalarına göre birbirine "karşıt" ideolojiler, modern toplama ve gerilla kamplarıyla "mutlu yarınlar" vat ediyor -kimin yarını bunlar? Kime vaat ediliyor?- ve bu" mutlu yarınlar" adına bugünkü dünyada çocuk yüzlü erkekler, çocuk yüzlü kadınlar kendi davaları uğruna her şeyin yapılabileceğine inandırılmış, ölmeye ya da öldürmeye yollanıyor. Ama onlara "niçin" diye sorduğumuzda, Küçük Prens gibi inatla " ne için" diye tekrar tekrar sorduğumuzda, yaıtları bir kısır çember içinde dönüp dolaşıyor. (Çağın Olayları Arasında)
  • … Ama gene de var hâlâ bazıları (ve en iyileri) uslanmamış olan. Yine bekliyorlar başka daha iyi Tanrılar ve insanlar; hoşnutsuzluk gösteriyorlar, karşı çıkıyorlar, düşleri var, umutları var. Biz, azlar (ki ne de olsa bir şeyler düşünüyoruz), vazgeçtik böyle lüksten, düşünceden bile; kendi küçük tarlamızı sürüyoruz; bazı bazı bulutlara bakıyoruz yatışmış, güvenlik içinde hemen hemen. (Her Zaman En Başta Özgürlük)
  • Bazı tehlikeli şeyleri sayın deseler, bunlar arasında kavramları söz gelişi, sayar mıydınız? Dünyada olan bitenlere bakılırsa, pek suçsuz görünmüyor kavramlar. Tehlikeli olmalarından biz sorumluyuz, yarattıkları sonuçlardan olduğu gibi. Bir kavram ne zaman tehlikeli olur? İçeriği bulanık olduğu halde, herkes bu kavramı bildiğini sanınca. Korkarım, 'ahlak ve etik' tehlikeli kavramlar olmuştur bile. Felsefe onu yeniden ele almalı, içeriklerini didiklemelidir. (İnsan Hakları Kavramları ve Sorunları)
  • Dünya problemlerine felsefeyle baktığımızda, hangisine bakarsak bakalım, hepsi, insan haklarıyla ilgili görünüyor. (İnsan Haklarının Felsefi Temelleri)
  • İnsan onuruna, kendi onurumuza, uğradıklarımızla değil yaptıklarımızla zarar veririz. Çünkü yaptıklarımızdan sorumluyuz; başkalarının bize yaptıklarından değil. (İnsan Hakları Kavramları ve Sorunları)
  • “Felsefe, şu dört soruyu içerir: 1-) Ne bilebilirim? 2) Ne yapmalıyım? 3) Neyi ümit etmeme izin var? 4) İnsan nedir?” Birinci soruya metafizik yanıt verir, ikincisine ahlak, üçüncüsüne din, dördüncüsüne de antropoloji yanıt verir. Hepsinin altında antropolojinin olduğu hesaba katılır, çünkü ilk üç soru bu sonuncu soruyla ilgilidir." Immanuel Kant (Logic) Kant’da Barış Kavramı – BETÜL ÇOTUKSÖKEN (Barışın Felsefesi)

Yorum Yaz