Hüseyin Akın kimdir? Hüseyin Akın kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Türk Şair, Yazar Hüseyin Akın hayatı araştırılıyor. Peki Hüseyin Akın kimdir? Hüseyin Akın aslen nerelidir? Hüseyin Akın ne zaman, nerede doğdu? Hüseyin Akın hayatta mı? İşte Hüseyin Akın hayatı...

Türk Şair, Yazar Hüseyin Akın edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Hüseyin Akın hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Hüseyin Akın hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Hüseyin Akın hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: R. Hüseyin Akın

Doğum Tarihi: 8 Şubat 1965

Doğum Yeri: Sinop, Türkiye

Hüseyin Akın kimdir?

1965 doğumlu Hüseyin Akın, şairliğinin ve yazarlığının yanı sıra, edebiyatın emekçilerinden biri. İşin ucundan tutmakla yetinmedi, bizzat işin içine girdi. Özülke, Kardelen, Endülüs, Kırklar, Derkenar, Lamure, İtibar gibi dergilerin mutfağında bulundu, yeni isimlerin temayüz etmesine ciddi katkılar sağladı. Yine, Süleyman Çobanoğlu'ndan İbrahim Tenekeci ve Ahmet Murat'a kadar birçok şair hakkında ilk yazıyı o yazdı. Bu, ileriyi görebilmek adına mühim bir örnektir.

Hüseyin Akın, edebiyatı edebiyle yapan kıymetlerimizden birisi aynı zamanda. Onun macerası, bir iç kanama gibi sessiz ve derinden ilerler. "Titizlik ahlakın ta kendisidir" sözünden hareketle, işini yapar ve kenara çekilir. İlişkilerin değil, işlerin ehlidir.

İlk şiir kitabı 1997 yılında yayınlanan Hüseyin Akın, sonrasında dört şiir kitabı daha çıkardı. Ömrümün Kısa Günü, son kitabı olarak, geçtiğimiz aylarda Profil Yayınları’ndan çıkarak okuyucuyla buluştu. Bu kitap, Hüseyin Akın'ın olgunluk dönemi şiirlerinden oluşuyor. Bir şiirinde, "Ben rüyaya inanırım, dünyaya değil" diyen, bir konuşmasında da "Sanat, dünyadan kaçış yollarını arama çabasıdır" tespitini yapan Akın, o büyük yalnızlığımızın şiirini yazıyor. "Önce evlerden başlıyor yalnızlık" diyerek, ortak kaderimizin ve kederimizin altını çiziyor.

Hüseyin Akın şiirinin belgesel bir yönü de var. 28 Şubat süreci dâhil olmak üzere, üzüntümüzün ve öfkemizin şiirini hep o yazdı. Zaten kendisi de, bu sorumluluk ve zorunluluğun farkındadır. "Şair, yaşadığı çağın en büyük tanığıdır. Tarihçilerin es geçtiğini şairler hatırlatır" der.

Akın, sadece o büyük yalnızlığımızı yazmıyor. İnsanın acısı ve acımasızlığı da şiirlerinin ilgi alanına giriyor. Yine, özellikle yazılarında, kirlenmeyi ve kirletmeyi konu ediniyor. Akın'a göre, kirlenen insan; sadece toprağı, suyu ve havayı değil, en yakınlarından başlayarak, insanları da kirletiyor. Özellikle edebiyat dünyasındaki kirlenme ve kirletme karşısında, bir büyük olarak, şunları söylüyor: "Bir insanı şair, ârif ve hakîm yapan şey, kazanılmış yoksulluğudur. Bazı şairler o kadar mülk derdine düşmüşlerdir ki, şiire ve kelimelere bile mülkiyet hırsıyla yaklaşır hale gelmişlerdir."

İlk şiiri 1987'de yayınlanan Hüseyin Akın, bugün itibariyle, yirmi beşinci sanat yılını geride bıraktı. Şiire adanmış bir ömür ve şiirle geçen çeyrek yüzyıl. Emeğe hürmet adına, yirmi beş yıllık bu çabanın ne anlama geldiğini edebiyatçılarımıza sorduk. Ahmet Edip Başaran, Ahmet Kekeç, Ahmet Murat, Ali Görkem Userin, Furkan Çalışkan, Prof. Dr. Hüsrev Hatemi, İbrahim Tenekeci, Murat Menteş, Süleyman Çobanoğlu ve Tarık Tufan, Hüseyin Akın'ın sanatını ve şahsiyetini anlattılar.

Hüseyin Akın Kitapları - Eserleri

  • Kaybolmak İçin Nereye Gitmeli
  • Bana Öğretmenini Söyle
  • Hu Dönüşü
  • Yan Tesir
  • Yalan Dünyanın Yanlış İşleri
  • Kırk Dakika Koridoru
  • Sevmek Karanfil ve Kiraz
  • Tespitçi Dükkanı
  • Canlı Renkler
  • Bana Öğretmenini Söyle
  • Unutmanın Sildiği Resimler
  • Babam ile Mersedes
  • Kitabım Çıktı Alınmayın
  • Kumaştan Çalan Terzi
  • Ateistler için Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
  • Ömrümün Kısa Günü
  • Semtlere Göre Dualar
  • Geçmiş Günler Matinesi
  • Ay Tanığım Olsun
  • Hepsi Hikaye
  • Tasavvuf Tedbirleri
  • Kastamonu'nun Çanakkale Kahramanları
  • Bu Senin Hikayen Niye Gülmüyorsun
  • Menkul Kanaatler Borsası
  • Ayağımda Kırk Numara Kağıthane
  • Ankara
  • Çöl Vaazları

Hüseyin Akın Alıntıları - Sözleri

  • • Yaşımız ilerledikçe ilk kaybettiğimiz şeyin çocukluk olduğunu anlıyoruz. • (Kaybolmak İçin Nereye Gitmeli)
  • • Yanımızda olanların yarınımızda da olacağının hiçbir garantisi yok. Herkes herkese refakatçi.. • (Unutmanın Sildiği Resimler)
  • Meğer dünyada hiç bir nesneye kendimizi onda unutacak kadar alışmamak gerekliymiş. (Geçmiş Günler Matinesi)
  • Sanal dünyanın mutlulukları da hüzünleri de sanal olur. (Yalan Dünyanın Yanlış İşleri)
  • Konu anlatırken her cümlede bir çağrışım yakalayıp bir parantez açmak ya da hatıra anlatmaya kalkmak öğretmeni yörüngesizleştirir. Öğrenciler bu tür öğretmenden ümitlerini daha ilk derslerde kesmiş olurlar. Ne zaman ne diyeceğini, hangi klişe kelime ve cümleyi kullanacağını çok iyi kestirirler. (Kırk Dakika Koridoru)
  • Herkes derin bir yalnızlık yaşıyor da bunun farkında değil galiba. (Unutmanın Sildiği Resimler)
  • Ne güzeldi ışıkları dünyanın çarptıkça uzaktan yüreğine bir şehrin Aynı yere vardı aşk ve gözyaşı salıverdim kirpiğimi denize (Kumaştan Çalan Terzi)
  • Dünün cahiliyesinde türlü endişelerden dolayı çocuklar acımasızca öldürülüyordu, bugünün cahiliyesinde ise çocuktaki çocukluk katledilmektedir. (Bana Öğretmenini Söyle)
  • “Efendimiz acemilik. Bir taş alacaksınız. Yontmaya başlayacaksınız. Şekillenmeye yüz tutmuşken atacaksınız elinizden. Bir başka taş, bir başka daha. Sonunda bir yığın yarım yamalak biçimler bırakacaksınız. Belki başkaları sever tamamlar. Ama her taşa sarılırken gücünüz, aşkınız, korkunuz yenidir, tazedir. Başaramamak kaygısının zevkiyle çalışacaksınız.” Turgut Uyar (Kırk Dakika Koridoru)
  • Zira sabır en haysiyetli geri çekiliş biçimidir. (Hu Dönüşü)
  • • Ah "anlayış" seni yazmaya kıyamıyorum. Sen ki bir zamanlar yaşanan bir şeydin aramızda, şimdi sadece bir yazı konusu olabiliyorsun. • (Kaybolmak İçin Nereye Gitmeli)
  • Üniversite sayısının çoğalması, okullaşma oranının artması sadece kemiyete hizmet eden bir gerçektir. Şayet keyfiyetli bir sonuç oluşmuş olsaydı bilimle birlikte bilinç düzeyimizde ve kültür-sanat dünyamızda tezahür ederdi. (Bana Öğretmenini Söyle)
  • Söz iyi söylenmediğinde anlamını incitir. (Geçmiş Günler Matinesi)
  • Kim derdi ki yanlış yerde indiğimiz bu dünya Kapısında tüy kanatlı bolca çocuk gezdiren Adresimiz olacak Aşermesiz dağ-desenli kumaş yüklü anneler Büyümeden son oğul ona gök beğenmeye Herkesin kefenine bir terzi bulmak için Nasıl desem Can havliyle can havliyle can havliyle koşacak (Kumaştan Çalan Terzi)
  • "Ey boş bulup içimi terk eden heves.." (Yan Tesir)
  • "Yanımızda olanların yarınımızda da olacağının hiçbir garantisi yok.Herkes herkese refakatçi." (Unutmanın Sildiği Resimler)
  • Eskiden herkes ne düşerse payına razı olurdu. Eskiden herkes önce kendisinde arardı eksikliği ve suçu. Eskiden her şey eskimeyecek kadar yeniydi. Ya şimdi ? Herkes bir fazlasını istiyor payına düşenden. Bilmiyor ki herkesin payına düşenden bir fazlası sadece ölümdür. Çok konuştuğumuz için eskittik kardeşliği , ahdetti vefayı, sadakat , hilm ve müsamahayı . Bu kelimelerin yeri sahiden konuşma ortamları, masa başları, cami minberleri, miting alanları mıydı? (Hu Dönüşü)
  • Bekleriz çöksün diye bizim yorgun devemiz onun ayak izine Taiflerden geçeriz onu yaralayan taş bize de değsin diye Kaybettiğine küsmüş çölün tam ortasında bir bedevi yalın ayak Şimdi biz nereye göçeriz böyle yetim güllere sığınarak (Kumaştan Çalan Terzi)
  • İnanmakla sevmek arasında sanki dağlar varmış gibi birinden diğerine giden yolları ön yargılarımız ve peşin fikirlerimizle tıkıyoruz. (Tespitçi Dükkanı)
  • • Ne çok konuşuyoruz ah ne çok. Biraz az konuşsak eminim herkes birbirini daha iyi anlayacak. Biliyorum, sessizlik denilen tülün altında gizlemişler seni. Susmayı bir bilsek, şöyle aynı dilden susmayı, bir daha kaybetmemecesine yakalayacağız seni. • (Kaybolmak İçin Nereye Gitmeli)