dedas
Turkcella

Howard S. Becker kimdir? Howard S. Becker kitapları ve sözleri

Sosyolog, Yazar Howard S. Becker hayatı araştırılıyor. Peki Howard S. Becker kimdir? Howard S. Becker aslen nerelidir? Howard S. Becker ne zaman, nerede doğdu? Howard S. Becker hayatta mı? İşte Howard S. Becker hayatı...

  • 30.03.2022 18:00
Howard S. Becker kimdir? Howard S. Becker kitapları ve sözleri
Sosyolog, Yazar Howard S. Becker edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Howard S. Becker hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Howard S. Becker hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Howard S. Becker hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Howard Saul Becker

Doğum Tarihi: 1928

Doğum Yeri: Chicago , The United States of America

Howard S. Becker kimdir?

Howard Saul Becker (1928- ) Chicago doğumlu Amerikalı sosyolog, akademisyen, yazar, caz müzisyeni, fotoğrafçı. Chicago Üniversitesi’nden sosyoloji alanında 1949 yılında master, 1951 yılında doktora derecesi almış,1965-1991 yılları arasında Northwestern Üniversitesi’nde Sosyoloji Profesörlüğü görevini yürütmüştür. 1991 yılından itibaren bu görevi 1999 yılında emekliliğini alacağı Seattle’daki Washington Üniversitesi’nde sürdürmüştür. Bir çok başka üniversitenin yanında çeşitli araştırma enstitü ve merkezlerinde sosyoloji ve müzik başta olmak üzere çeşitli alanlarda araştırmacılıktan okutmanlığa, misafir profesörlüğe, dernek başkanlığına kadar çeşitli görevlerde bulunmuş ve çeşitli yayınların editörlüğünü de yapmış olan Becker, Paris 8, Pierre-Mendes (Grenoble), Erasmus (Rotterdam) Üniversiteleri’nden ve École Normal Superiure (Lyon)’den onur dereceleri sahibidir.

Türkçe’ye çevrilmiş ilk yapıtı Sanat Dünyaları olan Becker 1963 tarihli Outsiders: Studies in the Sociology of Deviance adlı yapıtında Etiketleme Kuramı’ndan yola çıkarak toplumsal yaşamdaki en geniş anlamı ile aykırılık meselesini tartışmakta ve aykırılığın spesifik edimlerin doğası ile çok az ilişkisi bulunduğu, bunun yerine daha ziyade toplumun bu edimleri nasıl değerlendirdiği ile ilişkili olduğu savını ortaya koymaktadır. Becker’ın yayımlanmış kitapları arasında Writing for Social Scientists (1986), Telling About Society (2007) ve Doing Things Together: Selected Papers (1986) sayılabilir.

American Journal of Sociology, American Sociological Review, Trans-Action, Yale Review, Anthropology and Educational Quarterly, L`art de la recherche: Melanges, Mana: Estudos de Antropologia, Visual Sociology, Visual Anthropology Review, Contemporary Sociology, Afterimage, Ethnomusicology gibi dergilerde ve Énonciation Artistique et Socialité, Eros and Photography, Points of View: The Stereography in America: A Cultural History, Landscape Perspectives: Photographic Studies gibi yayınlarda sosyolojiden sosyal antropolojiye, etnografiye, müzik ve fotoğrafa çok çeşitli alanlarda inceleme ve makaleleri, ayrıca söyleşi ve fotoğrafları yayımlanmış olan Becker 1975-1981 yılları arasında beş kişisel fotoğraf sergisi düzenlemiş, bir ortak sergiye katılmış ve bir fotoğraf sergisinin de konuk küratörlüğünü yürütmüştür.

Yaşamını San Francisco’da sürdürmekte olan Becker’ın Robert Faulkner ile birlikte hazırladığı son kitabı Do You Know?.. The Jazz Repertoire in Action (2009), Sanat Dünyaları’nda çok yönlü bir biçimde ortaya konan ortaklaşa faaliyet, alışılagelmiş-yerleşmiş uygulama, profesyonellik, meslek kültürü gibi kavramlardan hareketle birbirini hiç tanımayan, daha önce birlikte çalmamış, yanlarında hiç notaya dökülmüş eser bulunmayan bir grup müzisyenin bir gece kulübünde tesadüfen bir araya gelmeleri ve bütün gece birlikte başarıyla çalmaları fikrinden yola çıkarak, bunu nasıl başardıkları meselesini çeşitli açılardan tartışmaktadır.

Howard S. Becker Kitapları - Eserleri

  • Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi
  • Hariciler (Outsiders)
  • Toplumu Anlatmak
  • Mesleğin İncelikleri
  • Peki ya Mozart? Peki ya Cinayet?
  • Sanat Dünyaları
  • Kanıt
  • Tricks of the Trade

Howard S. Becker Alıntıları - Sözleri

  • Yazmayı, sizi çevreleyen dünyadan, hem size dayattıklarından hem de size sunduklarından, öğrenirsiniz. (Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi)
  • Haritacılar bir sonraki kasabaya nasıl gideceğine yardımcı olacak kadar harita bilgisi olan sürücüler için harita yaparlar ve film yapımcıları da hayatında atlamalı kesmeyi [jump cut] hiç duymamış insanlar için film yaparlar. (Bu, kendileri hakkında diğer meslektaşlarının ne düşüneceği hususunda kaygılanmalarını engellemez elbette.) Sıradan insanlar da birbirleri için hikayeler anlatır, haritalar çizer ve bir şeyler yazarlar. Neyin üretildiği, iletildiği ve anlaşıldığı, bu türden tipik ortamlara göre değişir. (Toplumu Anlatmak)
  • Suçlu olarak etiketlenmek için kişinin yapması gereken tek şey sadece bir tane suç işlemesidir. Kavramın gerçekte resmi ola­rak taşıdığı anlam da budur. Öte yandan suçlu kelimesi, suçlu etiketini taşıyan herkesin sahip olduğu varsayılan ikincil nite­likleri tanımlayan sayısız çağrışımı da içinde barındırır. Bir kez hırsızlık yapmaktan mahkum olmuş ve dolayısıyla da suçlu ola­rak mimlenmiş bir adamın başka evlere de girmesi muhtemel bir kişi olduğu varsayılır. (Hariciler (Outsiders))
  • İşgal ettikleri toplumsal konumun kendilerine gerekli silahları ve gücü verdiği toplumsal gruplar, kendi kurallarını dayatmak konusunda en yetkin olanlardır. (Hariciler (Outsiders))
  • Plâtoncu Akademinin temeli basitçe demokrasiyi lanetlemesi değildir; aynı zamanda miras alınmış bilgelik kavramına dayanan bir yönetici sınıf yaratmasıdır. Bu kavram, bugün de, 2000 yıl öncesinde olduğu kadar yaygındır. (Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi)
  • Hakikat yoksa sanat da yoktur. (Toplumu Anlatmak)
  • Belirli bir toplumsal duruma özgü sorunları paylaşan insanlar arasında, sağduyuya dayalı bir kesinliği üreten gündelik hayat kalıplarını bulmak gerekir. Bu sosyolojiyle ilişkilidir. (Mesleğin İncelikleri)
  • C. Wright Milis ve Everett C. Hughes gibi farklı sosyologların işaret ettiği gibi, her kişisel meselenin kurumsal bir karşılığı vardır. (Peki ya Mozart? Peki ya Cinayet?)
  • Akademik yazımın kolayca anlaşılabilir olmaması genellikle meselenin karmaşıklığıyla ilgisi çok azdır ya da hiç yoktur; düşüncenin büyüklüğüyle ise hiç bir ilgisi yoktur. Bu, neredeyse tümüyle yazarın kendi statüsü hakkındaki kararsızlığından kaynaklanır. Akademik üslubun üstesinden gelmek için önce akademik kibrinizin üstesinden gelmek zorundasınız. (Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi)
  • Bir şeyin inanılabilir olmasını, gördüğümüz ve duyduğumuz şeylerin tutarlılığına dayanarak yargılarız. (Toplumu Anlatmak)
  • ...gördüğümüz şey temelinde görmediğimiz şeye ilişkin ne söyleyebileceğimiz sorunu olarak örneklem... (Mesleğin İncelikleri)
  • Neyin gerçek neyin gerçek olmadığını bilmenin bir yolunun olmadığı fikri ürkütücüdür. Daha korkunç olan şey ise, yalanların hakikat olabileceği fikridir. (Toplumu Anlatmak)
  • Ahlak savaşcısı sadece, kendi doğrularını başkalarına kabul ettirmekle yetinmez. Aynı zamanda, kendi doğrularının, onları kabul edenler (yani ettirdikleri) için de yararlı olacağını düşünür. (Hariciler (Outsiders))
  • "Neden?" diye sormayın, "nasıl?" diye sorun... İnsanlarla görüşmeler yaparken onların neden şu veya bu şekilde davrandıklarını sorguladığımda kaçınılmaz olarak kendilerini müdafaa ettikleri cevaplar alıyordum. "Neden?" diye başlayan sorularıma kısaca, ihtiyatlı ya da hırçın bir biçimde "tamam mıdır birader, bu cevap sana uyar mı?" demek ister gibi cevap veriyorlardı. (Mesleğin İncelikleri)
  • Dışarıda bir grup güzel insan da var. Kuşkusuz onlar da kaz­ma, bunu inkar etmeye çalışmıyorum. Tabii ki Allah'ın belası bir grup kazma işte! Ama faturaları kim ödüyor? Onlar ödüyor. O zaman onlar ne istiyorlarsa onu çalacaksın. Yani ne boksa işte; kazmalar için çalmıyorsan hayatını sürdüremiyorsun. Kaç tane insan sence kazma değildir ki? Yüz kişiden on beşi kazma değilse şanslısındır. İşte belki meslek erbabı insanlar -doktorlar, avukatlar falan- onlar kazma olmayabilir; ama ortalama bir in­san, Allah'ın belası koca bir kazmadır. Kuşkusuz, şov insanları böyle değil. Ama şov insanları ve meslek erbabı insanlar dışında herkes Allah'ın belası birer kazma. Hiçbir şey bildikleri yok. (Hariciler (Outsiders))
  • Bize söylenen şeyleri genellikle hayattaki kendi deneyimimizle karşılaştırırız. Hepimizin pek çok deneyimi vardır ve genellikle bu deneyimlere uymayan şeylere inanmak istemeyiz, en azından fikrimizi değiştirmek için öne sürülecek çok iyi nedenler olmadığı sürece. Eğer bize söylenen şey bizim deneyimimize benziyorsa kabul ederiz. (Toplumu Anlatmak)
  • Kendimizi bir tek doğru yol olduğu fikrinden kurtararak özgürleştirmek zorundayız. Bunu yapmadığınız zaman, gerçeklikle olan çelişki bizi mutlak anlamda boğar; çünkü hiçbir cümle, paragraf veya makalenin açık bir şekilde en iyi olduğunu (kendimize) ispatlayamayız. (Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi)
  • Toplumsal gruplar, ihlal edilmesi sapkınlık olarak tanımlanan kurallar koyarak sapkınlığı yaratırlar. Bu kuralları belli kişilere uygularlar ve bu kişileri de hariciler ola­rak etiketilerler. Bu açıdan bakıldığında sapkınlık, kişinin gerçekleştirdiği davranışa içkin bir nitelik değil, daha ziyade kuralların ve yasakların başkaları tarafından bir "suçluya'' uygulanmasının ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Sapkın, bu etiketin kendisine başarıyla uygulandığı kişi; sapkın davranış da insanların sapkın olarak nitelendirdikleri davranıştır. (Hariciler (Outsiders))
  • Bilim cemaatinin üzerinde mutabık olduğu bazı fikir ve usuller, hedeflenen amaca ulaşma noktasında yeterince sağlam ve doğru olarak kabul görürler. (Mesleğin İncelikleri)
  • Kurguya dayalı edebiyat eserleri, romanlar ve öyküler, sıklıkla toplumsal tahlil aracı olarak işlev görmüşlerdir. Honore de Balzac, Emile Zola, Thomas Mann, C. P. Snow ve Anthony Powell gibi, amaçları be yetenekleri açısından birbirine hiç benzemeyen yazarların tasvirlediği ailelerin, sınıfların ve profesyonel grupların hikayelerinin [saga: uzun hikayeler], bu yazarların sahip oldukları güç ve estetik meziyetlere bağlı olarak toplumsal hayatın ve onu oluşturan süreçlerin karmaşık betimlemelerini içerdikleri düşünülmüştür. Tek başına ve bir bütün olarak ele alındıklarında, Charles Dickens’ın çalışmaları (onun da amaçladığı şekilde) kendi toplumunun muzdarip olduğu kötülükleri üreten kurumları kamunun geneline tasvir etmenin bir yolu olarak değerlendirilmiştir. (Toplumu Anlatmak)

Yorum Yaz