Herbert Spencer kimdir? Herbert Spencer kitapları ve sözleri

İngiliz yazar, filozof. Herbert Spencer hayatı araştırılıyor. Peki Herbert Spencer kimdir? Herbert Spencer aslen nerelidir? Herbert Spencer ne zaman, nerede doğdu? Herbert Spencer hayatta mı? İşte Herbert Spencer hayatı... Herbert Spencer yaşıyor mu? Herbert Spencer ne zaman, nerede öldü?
  • 04.01.2023 19:00
Herbert Spencer kimdir? Herbert Spencer kitapları ve sözleri
İngiliz yazar, filozof. Herbert Spencer edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Herbert Spencer hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Herbert Spencer hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Herbert Spencer hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1820

Doğum Yeri: Derby

Ölüm Tarihi: 1903

Ölüm Yeri:

Herbert Spencer kimdir?

1820 yılında Derby'de doğmuştur. Babası, George, geleneklere uymayan, Anglikan mezhebine bağlı olmayan bir okul öğretmeniydi. Babası da dahil olmak üzere birçok aile üyesi öğretmen olan Spencer, kırk yaşına kadar hiçbir eğitim görmemiştir. Garip bir gururla, "Ne çocukluğumda, ne de gençliğimde, hiç İngilizce dersi almadım, şu ana kadar gramer konusunda tek bilgim yok" demiştir. Sistematik bir eğitim almamasına, okumayı fazla sevmemesine karşın birçok bilim dalında binlerce fikir ortaya atmış, ve "evrim" teorisinde Charles Darwin'in bir numaralı rakibi olmuştur. Edindiği büyük başarıları mükemmel gözlem yeteneğine borçludur, doğrudan doğruya yaptığı gözlemlerle binlerce fikrini destekleyecek binlerce olguyu rahatlıkla bulmuştur.

1851'de yazdığı ilk kitabı "Toplumsal Statik", insan haklarının gelişimini, ve bireysel özgürlüklerin savunusunu evrimsel bir teoriyi temel alarak açıklar. 1858'de evrim teorisini biyoloji bilimi ile sınırlamayıp, bu teoriyi bütün bilimlere uygulamak fikri kafasında belirdi. Sağlık sorunları nedeniyle günde sadece birkaç saat yazabiliyor olmasına, ve maddi durumunun kötülüğüne rağmen, 1862'de dokuz ciltlik şaheseri Statik Felsefe'yi yazmaya başladı.

Statik felsefe kısaca birçok farklı bilim dalına evrim teorisini uygulamayı konu alır. Bu şaheserin en çok dikkat çeken, ve Spencer'ın da üzerinde en çok çalıştığı bölüm, sosyoloji'ye evrim teorisinin uygulanmasını, toplum evrimini inceleyen, "Sosyoloji İlkeleri" adlı 3 cilttir. "Biyolojinin İlkeleri" , ve "Ahlâkın İlkeleri" bu şaheserin üzerinde en çok konuşulan ve kuşkusuz bilim dünyasına en çok katkıda bulunan diğer bölümleridir.

1858'de evrim teorisini biyoloji bilimi ile sınırlamayıp, bu teoriyi bütün bilimlere uygulamak fikrini uygulamaya koyar. 1862'de dokuz ciltlik Sentetik Felsefe'yi yazmaya başladı. Sentetik Felsefe, kısaca birçok farklı bilim dalına evrim teorisini uygulamayı konu alır. Bu kitabın en çok dikkat çeken ve Spencer'ın da üzerinde en çok çalıştığı bölüm, sosyolojiye evrim teorisinin uygulanmasını, toplum evrimini inceleyen, "Sosyoloji İlkeleri" adlı 3 cilttir. Spencer, ahlaki ve siyasal inançlarını, çağdaşı olan Toplumsal Darwinciler gibi bir Doğa felsefesi zemininde geliştirmeye çalıştı. Darwin'in doğal evrim teorisinin ve bu teoriden önce kendisinin türettiği "uyum yeteneği” doğal seçilimin toplumsal hayatta uygulamasında başı çekti. Spencer'a göre, tıpkı doğada verilen var olma mücadelesinde "uyum yeteneği en çok olan"ın hayatta kalması gibi, toplumda yaşanan rekabet de en iyi olanın ortaya çıkmasını sağlayabiliyordu.

Spencer, toplumların tıpkı canlı organizmalar gibi işlediğini de öne surdu. Toplumlar ne kadar karmaşıklaşırsa parçaların karşılıklı bağımlılığı da o ölçüde artıyordu. Doğal bir özellik olarak kendi dengelerini sağladıkları için, kendi üyelerinin daha ileri düzeyde evrim için mücadele etmelerine ihtiyaç duyarlar. Ancak mücadele feodal toplumda askeri bir form kazanırken, Spencer, sanayileşmiş toplumda rekabet ve işbirliği bileşiminin bu formun yerini almasını gerekli görür. Ayrıca, evrimin özel çıkarları genel faydaya dönüştürerek bir tur "görünmez el" gibi işlediğini düşünür. Evrimin en uzun vadeli yönelimi egoizmden özgeciliğe doğrudur. Süreç içinde toplumsal hayat, toplumsallaşmanın en yüksek düzeye ulaşmasıyla bireysellikte en büyük gelişimi sağlayacaktır.

1870'lerde ve 1880'lerin başında özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve İngiltere'de ünü doruk noktasına varmıştı. 1902'de Edebiyat dalında Nobel Ödülüne aday gösterildi. Birçok ödülü ve övgüyü çoğu zaman reddetti. Uzun bir hastalık döneminin ardından 1903'te vefaat etti.

Herbert Spencer geniş bir alana yayılmış farklı türdeki bilgileri uyumlu bir şekilde birleştirerek Viktorya çağına damgasını vuran kişilerden olmuştur. Evrim kuramının gelişiminde ve kabulunde en az Charles Darwin kadar büyük bir rol oynamış, bugün evrim kuramını açıklarken kullanılan birçok terimi de ilk kez kullanan kişi, o olmuştur.

Herbert Spencer Kitapları - Eserleri

  • Devlete Karşı İnsan
  • Zihin, Ahlak ve Beden Eğitimi
  • İlk Prensipler

Herbert Spencer Alıntıları - Sözleri

  • (...) vatandaşın keyfini sürdüğü özgürlük, ister temsili nitelikte olsun ister olmasın, tabi olduğu devlet mekanizmaların yapısı tarafından değil, vatandaş üzerinde zorlayıcı etkisi olan sınırlamaların azlığı ile ölçülür ve vatandaşın oluşumlarına dahil olup olmadığı fark etmez, şayet bu mekanizmaların faaliyetleri vatandaşın çevresine doğrudan ya da dolaylı bir şekilde saldırmasını engellemekten öte herhangi bir sınırlama getiriyorsa (ki bu engelleme, vatandaşın çevresindekilerin sahip olduğu özgürlükleri, o vatandaşın tecavüzünden korumak açısından lüzumludur), bu faaliyetler Liberalizmle örtüşür nitelikte değildir. Dolayısıyla, sınırlamalar müspet zorlayıcı şeklinde değil, menfi zorlayıcı olarak ayırt edilmelidir. (Devlete Karşı İnsan)
  • Değersiz olanların kendi beceriksizlikleri veya yanlış tutumları sonucunda varoluş mücadelesi içinde acı çekmelerine müsaade etmeyecek kadar merhametli olanlar, değerli olanların mücadelelerini bilerek ve isteyerek zorlaştıracak kadar ve bu insanların hali hazırda katlandıkları tabii fenalıklara ilaveten onlara ve çocuklarına yapay dertler yükleyecek kadar merhametten yoksundurlar. (Devlete Karşı İnsan)
  • Rüşvet, elde edilen kar ile icra edilen iş arasındaki doğrudan bağlantıyı kestiğiniz her yerde kaçınılmaz olarak doğan bir sonuçtur. (Devlete Karşı İnsan)
  • Mevcut sosyal düzenlemelerimiz altındaki sefaletten etkilenmiş ve bu sefaletin insanoğlunun doğal halinin bir sonucu olduğunu göz ardı ederek, taraflı bir biçimde sosyal devlete odaklanmışlardır ve o ya da bu minvaldeki yeniden düzenlemeler sayesinde bu sefaletin hemen iyileştirilebileceğini düşünmektedirler. Bununla birlikte, kurdukları planların başarılı olması, bir kötülüğün yerine başka türlü bir kötülüğü getirmekle mümkündür sadece. Biraz detaylı bir muhakemenin ardından, teklif ettikleri düzenlemeler altında maddi refahlarının temin edildiği oranda özgürlüklerinden feragat etmek zorunda kalacakları görülecektir. (Devlete Karşı İnsan)
  • "Eğitimin en büyük amacı bilgi değil, harekettir." (Zihin, Ahlak ve Beden Eğitimi)
  • İnsanların boş işlerle uğraştıklarını ve en büyük ve muhteşem olaylara karşı kayıtsız durduklarını; gökyüzünün yapısını anlamaya önem vermedikleri halde İskoç Kraliçesi Mary’nin (1542-1587) entrikalarıyla ilgili değersiz konulara çok ilgili olduklarını; bir Yunan atasözü hakkında çok bilgili birer eleştirmen kesildikleri halde, yerkürenin katmanlarına Tanrı tarafından yazılan gerçek sanat kitabına hiç bakmadan geçiverdiklerini görmek gerçekten üzücüdür. (Zihin, Ahlak ve Beden Eğitimi)
  • Eğer, başka bir seçenek olmaksızın, köle toplum için çalış­maya mecbursa ve mevcut genel birikimden toplumun kendisine uygun gördüğü kadar pay alıyorsa, o halde bu köle toplumun kö­lesidir. Sosyalist düzenlemeler bu tür bir köleleştirmeye mecbur bırakır ve günümüzde uygulanmakta olan ve savunulan tedbirler, bizleri bu tür bir köleliğe götürmektedir. (Devlete Karşı İnsan)
  • "Şu hâlde bir milletin terbiyesini tasfiye için uğraşırken, o milletin ruhunu, o ruhtaki hastalıklı yönleri bilmek, bir hastayı tedaviye başlamadan evvel hastalığı teşhis etmek gibi elzem bir harekettir. Fakat milletin ruhunu, gerçek ve sabit ihtiyaçlarını tamamen tayin mümkün mü? Şimdilik kısmî bir düzenlemeyle yetinip, mümkün olan şeyleri yapmalı, mükemmel bütünün oluşturulması gelecekten beklenmelidir." (Zihin, Ahlak ve Beden Eğitimi)
  • Durkheim'e göre, eğitim çocuğun kendi kendine ulaşamayacağı şeyleri görmek, duymak ve yapmak tarzlarını ona kabul ettirmek için icra olunan sürekli bir çabadır. (Zihin, Ahlak ve Beden Eğitimi)
  • Elli yıl süren hükümleri nihayete ermeden önce, İngilizler dini farklılıklar bahanesiyle işkence yapmanın, basının özgürlüğünü kısıtlamanın, adli makamlar aracılığıyla baskı kurmanın ya da parlamento olmadan hüküm sürmenin mümkün olduğunu unutmuşlardı. (Devlete Karşı İnsan)
  • Spencer, çocuğun hali hazır yaşantısından hareket edilmesi, somut durumlardan hareketle daha soyut problemlere gidilmesi, çocuğu ödül ve ceza ile korkutmak yerine kendi eylemlerinin doğal sonuçları ile öğrenmesine izin verilmesi, çocuğa derslerin ezberletilmemesi, öğrendiklerine ilişkin pratik uygulamalar yaptırılması gibi anlayışlara sahipti. (Zihin, Ahlak ve Beden Eğitimi)
  • Masa başı sohbetlerinden de anlaşılmaktadır ki, on insandan dokuzu kendilerini eğitecek kaynaklardan ziyade kendilerini eğlendirecek yazıları okumaktadır ve yine bu sohbetler gösteriyor ki, bu insanların ellerine alıp okuyacakları en son şey nahoş gerçekleri anlatan ya da yersiz umutları söndüren şeylerdir. Popüler eğitimin sonucunda çetin gerçeklerle yüzleşmek yerine, yaygın bir biçim keyif verici yalanları okuma davranışının ortaya çıktığı, sorgulanamaz bir hakikattir. (Devlete Karşı İnsan)
  • İlk olarak, asıl mevzu, öncesiyle kıyaslandığında vatandaşların hayatlarına daha fazla müdahil olunup olunmadığıdır; müdahale eden kurumun yapısı değildir. Basit bir örnek ele alalım. Bir sendika üyesi, yalnızca temsilci niteliğinde bir kurum oluşturmak için diğerlerine iştirak eder. Bu üye sendika çoğunluğu karar verdiğinde grev yapmaya zorlanır; sendikanın dikte ettiği şartların dışında kalan işleri kabul etmesi yasaklanır; sahip olduğu ayrıcalıklı kabiliyetleri ve gücü, sendikanın yasakları olmadığında yapabileceği ölçüde kendi çıkarları için kullanması engellenir. En baştaki katılma sebebi olan maddi menfaatlerini kaybetmeden ve belki de diğer üyelerin zulmüne ve hatta cebrine maruz kalmadan sendikanın buyruklarının dışına çıkması mümkün değildir. Şimdi bu üye, kendisini baskı altına alan grubu oluşturan diğerleri ile aynı payede olduğu için daha az mı baskı altındadır? (Devlete Karşı İnsan)
  • "Kahramanı yaratan bugünkü toplum değildir, bütün tarih ve bütün müesseseleriyle toplumdur." (Zihin, Ahlak ve Beden Eğitimi)
  • Eğer insanlar sahip oldukları serbestlikleri, hürriyetlerinden vazgeçecek şekilde kullanıyorsa, bu insanların kölelerden farkı kalır mı? Bir halk, referandum yoluyla zorba bir lider seçecek olursa, bu zorbalığa kendisi sebep oldu diye hala özgür müdür? Sırf halkın oylarının nihai sonucu olması sebebiyle, bu zorbanın cebri fermanları meşrudur demek mümkün mü? Bir adamın huzurunda bir mızrak kırmak suretiyle o adama köle olan bir Doğu Afrikalının, efendisini kendi seçtiği için özgür olduğunu söylemek bundan farklı değildir. (Devlete Karşı İnsan)
  • Sağlam bir mantığa göre hareket etmiş olmak için, ya yetilerimizin elde edebilecekleri en geniş bilgiyi kabul, yahut da bu bilgiyle daha dar bilgiyi de reddetmek zorundayız. (İlk Prensipler)
  • Bilimsel araştırmalara girişmemiş olanlar, kendilerini kuşatan şiirlerin çoğuna karşı kördürler. (Zihin, Ahlak ve Beden Eğitimi)
  • Sevgi ve merhamet arasındaki yakınlığın en çok fark edildiği durumlar, sevilenin idealleştirildiği durumlardır. Acı çeken biri ile sempati kurmak, o anda, o kişinin günahlarını hatırlamayı engel­ler. Istırap içindeki biriyle karşılaşıldığında "zavallı adam!" şek­linde dışa vurulan duygu, başka bir zamanda zuhur edebilecek olan "hain adam!" düşüncesine yer bırakmaz. O halde buradaki doğal çıkarım, sefalet içerisindeki kişi, tanıdığımız biri değilse ya da üstünkörü tanıdığımız biri ise, onun kabahatleri görmezden gelinir ve nitekim bu zavallının çektiği acıların detayları üzerin­deki örtü kalktığında, bu acıları hak etmediği halde çektiği düşün­cesinin yerine (ki büyük ölçüde hak etmemiştir), içinde bulun­duğu acıların hak edilmiş olduğu kanaati getirilir. (Devlete Karşı İnsan)
  • "Öğretmen; öğretimi, biyoloji ve psikolojinin kanunlarına dayalı olarak yürütmelidir. Öğretim, zevkli ve ilginç olmalıdır. Öğretimde basitten karmaşığa, somuttan soyuta, bilinenden bilinmeyene, deneyselden rasyonelliğe gidilmelidir." (Zihin, Ahlak ve Beden Eğitimi)
  • ~Bir gerçeğin açıklanmaya muhtaç olması garip bir durumdur. Savunulmaya muhtaç olması ise çok daha gariptir.~ (Zihin, Ahlak ve Beden Eğitimi)

Yorum Yaz