akademi
dedas

Giordano Bruno kimdir? Giordano Bruno kitapları ve sözleri

İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve okültist Giordano Bruno hayatı araştırılıyor. Peki Giordano Bruno kimdir? Giordano Bruno aslen nerelidir? Giordano Bruno ne zaman, nerede doğdu? Giordano Bruno hayatta mı? İşte Giordano Bruno hayatı... Giordano Bruno yaşıyor mu? Giordano Bruno ne zaman, nerede öldü?

  • 12.07.2022 08:00
Giordano Bruno kimdir? Giordano Bruno kitapları ve sözleri
İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve okültist Giordano Bruno edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Giordano Bruno hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Giordano Bruno hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Giordano Bruno hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Giordano Bruno

Doğum Tarihi: 1548

Doğum Yeri: Nola, İtalya

Ölüm Tarihi: 17 Şubat 1600

Ölüm Yeri: Roma, İtalya

Giordano Bruno kimdir?

Giordano Bruno (d. 1548, İtalya, Nola - ö. 17 Şubat 1600 İtalya, Roma). İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve okültist. Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biridir ve şair yönüyle de edebiyata en yakın duranıdır. Ona doğacı coşkunluğun düşünürü de denilebilir. Aristotelesçi kapalı evren görüşünden ilk sıyrılanlar arasında yer alan İtalyan filozof, Kopernik'in tezini savundu. Evrenin sonsuz ve eşdağılımlı olduğunu ve evrende, dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu söyledi. Aykırı görüşler beslediği için 1600 yılında Roma Katolik Kilisesi'nin Engizisyon mahkemesinde yargılanıp sapkın ilan edildi ve Roma'da diri diri yakılarak idam edildi.

Soylu bir ailenin çocuğu olarak 1548 yılında İtalya'nın Nola kasabasında dünyaya geldi. On altı yaşındayken Dominiken tarikatına girdi. Kopernikus sistemi ile tanışınca, Bruno tarikat mensubu bir kişi olmaktan sıyrıldı ve buna bağlı olarak Hıristiyan inancıyla arasındaki bütün bağları koparttı. Kiliseye karşı bir sistem içinde yer aldığından din sapkınlığı ile suçlandı. Engizisyon baskısından kurtulmak için Roma'ya ve ardından Kuzey İtalya'ya kaçtı.

Dinsizlik ile suçlandığı için hiçbir yerde kalıcı olarak yaşayamadı, sürekli gezdi. Cenevre'ye geçti, ardından Güney Fransa, Paris ve Londra'da devam etti yaşamına. 1582 yılında Sorbonne Üniversitesi'nde bir kürsü elde etti. Londra'da yapıtlarının bir bölümünü bastırdı. Londra'dan kısa bir süreliğine yine Paris'e geçen Bruno, bu defa da Almanya'ya gitti ve eserlerini yayımlatma çabalarını sürdürdü. Daha sonra Zürih'e geçen Bruno, bir İtalyan aristokrat tarafından Venedik'e davet edilince bu daveti kabul etti. Burada Galileo Galilei ile tanıştı. Ama Mocenigo adlı bir aristokratla çatışınca, onun tarafından Engizisyon'a teslim edildi. Ona, düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği söylendi. Ama o, gördüğü bütün işkencelere karşın, görüşlerinden taviz vermedi ve ölüme mahkûm edildi.

Giordano Bruno, "Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar." demiştir...

Ölüm kararını Bruno'ya bildiren yargıç, ondan şu cevabı almıştır: "Ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz". Kilisenin bu kararı, 1600 yılının Şubat ayında, Roma'da Campo de' Fiori meydanında Bruno'nun diri diri yakılması ile yerine getirildi.

Bruno evrenin sonsuzluğu yanında evrenin birliği ilkesini de benimser. Buna göre Ortaçağ felsefesinde temel alınan gök ile yer ayrılığını reddeder. Bruno, Tanrı'nın ve evrenin birbirinden farklı iki töz olmadığı, ama aynı gerçekliğin iki sonsuz görünümü olduğunu kabul eder. Ona göre her şey Tanrısal kuvvetin görünüşüdür:

"Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım."

Düşüncelerinin açıklanmasının kendisi için çok tehlikeli olduğunu bildiği halde, yukarıdaki cümlesinden de anlaşılacağı gibi, yazı ve konuşmalarında düşüncelerini hep böyle açıkça ifade etmiştir.

Batı Felsefesi Tarihi isimli kitabında Tuncar Tuğcu, Bruno için yaptığı yorumda şöyle der:

"İnsan yaşamının anlamı, Tanrı'nın var ettiği bu evreni kendi bütünlüğü içerisinde kavrama çabasında yatar. Tanrı'nın kendisi kadar olağanüstü ve sonsuz bir güzelliğe sahip olan bu evreni seyretmek, onu kavramaya çalışmak bizi ölümün ve tek tek şeylerin verdiği üzüntüden, acıdan kurtarır. Tek tek şeylerle uğraşmaktan kurtulup evrenin birliği içerisinde Tanrısal öze yaklaşmak ancak 'kahramanca bir coşkunlukla' olanaklıdır... Giordano Bruno olağanüstü bir tutku ile, o kocaman ozan yüreği ile seviyordu, Tanrı'yı ve onun eseri olan bu evreni".

Eserleri

Il Candelaio (Şamdancı) (1582)

Della Cause principio et uno (Neden, ilke ve birlik üzerine) (1584)

De l'infinito universo et mundi (Sonsuz evren ve dünyalar üzerine) (1585)

De gl'heroici furori (Yiğitçe öfkeler üzerine) (1585)

Giordano Bruno Kitapları - Eserleri

  • Küllerin Şöleni
  • Ölümümü Bildirirken Siz Benden Daha Çok Korkuyorsunuz
  • Diyaloglar

Giordano Bruno Alıntıları - Sözleri

  • "Eğer insanları öldürerek birinin kötü yaşamlarınızı kınanmasının önüne geçebileceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz!Bu kaçış yolu ne olanaklı ne de onurludur;en kolay ve en soylu kurtuluş yolu başkalarını ortadan kaldırmaktan değil ama kendini geliştirmekten geçer." (Küllerin Şöleni)
  • Kendine çok fazla önem veren biri, kendini Tanrı ile birlik içinde hissedemez. (Ölümümü Bildirirken Siz Benden Daha Çok Korkuyorsunuz)
  • "Tanrı, düşünce adamlarına gerçeği düşünmelerine izin verirken, sıradan insana, işin özünü anlamaları için, kendi anlayış ve anlatım biçimine uygun bir tarzda seslenir.” (Ölümümü Bildirirken Siz Benden Daha Çok Korkuyorsunuz)
  • “Biz kendimiz, bize ait olanla birlikte gidip geliyoruz, geçiyoruz, dönüyoruz; bizim olup bize yabancı olmayan, bize yabancı olup bizim olmayan hiçbir şey yoktur. Bizimle paylaşılmaması gerekeni, biz hiç paylaşmadığımız gibi, kimi kez paylaşmamız gereken de bizimle paylaşılmaz.” (Ölümümü Bildirirken Siz Benden Daha Çok Korkuyorsunuz)
  • “Gerçek ve uygun olanı kalabalığın dışında aramak çok daha güvenlidir, çünkü çokluğun içinden hiçbir zaman ne saygın ne de değerli bir şey çıkmıştır. Yetkin ve değerli şeyler, her zaman az sayıda olanların arasından çıkmıştır.” (Ölümümü Bildirirken Siz Benden Daha Çok Korkuyorsunuz)
  • Sizi hiç kimsenin taciz etmemesi için kendinizi ısırgan bir köpek olarak mı göstermek istiyorsunuz? (Diyaloglar)
  • "...sizlerin istediği gibi konuşup yaşamaktansa kendim gibi konuşup ölmeyi yeğlerim. " (Küllerin Şöleni)
  • "Gerçek ve uygun olanı kalabalığın dışında aramak çok daha güvenlidir, çünkü çokluğun içinden hiçbir zaman ne saygın ne de değerli bir şey çıkmıştır. Yetkin ve değerli şeyler, her zaman az sayıda olanların arasından çıkmıştır." (Ölümümü Bildirirken Siz Benden Daha Çok Korkuyorsunuz)
  • ...Teofilo:Sevgi (aşk) bir nefrettir,nefret de eninde sonunda bir sevgidir.Buna göre özünde ve kökünde sevgi ve nefret ,dostluk ve düşmanlık aynı şeylerdir.Şu halde hekim ,daha iyi bir ilacı zehirden daha başka nerede arayacaktır? Kara engerek yılanında başkası verebilir mi daha iyi olan ilacı? (Diyaloglar)
  • Haydi, bayağı halk,budala gözlerini aç onlar eğer bunun için işe yararlarsa. (Diyaloglar)
  • "Kimileri doğal olarak sağırdır, kimileri bir kaza yüzünden, ötekiler ise bile bile sağırdırlar." (Küllerin Şöleni)
  • Ben gönüllü bir cefakar olarak ölüyorum,biliyorum ki ruhum son nefesle cennete yükselecek. (Ölümümü Bildirirken Siz Benden Daha Çok Korkuyorsunuz)
  • Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar. (Diyaloglar)
  • Kimileri doğal olarak sağırdır, kimileri bir kaza yüzünden, ötekiler ise bile bile sağırdır. (Küllerin Şöleni)
  • Haydi,bayağı halk,budala gözlerini aç onlar eğer bunun için işe yararlarsa (Diyaloglar)
  • "Ben biliyorum ki siz bunu gerçek kanaatinizi güçlendirmekten çok, daha çok belagatte alıştırmada bulunmak ve kelime zenginliğinizi göstermek için söylüyorsunuz. Çünkü siz de, hümanist efendilerim, ki kendinizi güzel bilimlerin profesörleri diye adlandırmaktasınız, kendinizi boş, ama tumturaklı laflarla dolu hisseder hissetmez, ki onları kendinize saklayamazsınız, böyle zavallı kadınlar üzerinde deşarj olursunuz. Tıpkı sizin gibi, herhangi bir kızgınlık sizi sıkıntıya sokarsa, böyle içte kalan öfkenizi öğrencileriniz arasında ilk karşınıza çıkan elebaşında doludizgin salıverirsiniz..." (Diyaloglar)
  • "Yetkin ve değerli şeyler, her zaman az sayıda olanların arasından çıkmıştır." (Küllerin Şöleni)
  • Vücudun zehirlenmeye alışması gibi insan düşünceside eski kavram yanılgılarına alışır. (Ölümümü Bildirirken Siz Benden Daha Çok Korkuyorsunuz)
  • Dinsel olsun olmasın ilkçağda evren ikiye ayrılıyordu. Yeryüzü, insanların yaşadığı bölgeydi. Gökyüzü Tanrı'nın ya da tanrıların bölgesiydi. Gökyüzü her zaman kutsal bir bölgeydi. Tanrı'nın ya da tanrıların yanında, melekler de hep havada dolaşırdı. Ayrıca yer, göksel cisimler ve yıldızlar aynı maddeden yapılmış değildi. Yer; su, hava, ateş ve toprak denilen dört ana öğeden oluşmuştur. Oysa göksel alan, ayrı ve bozulmaz bir öz maddeye, ve bir cevhere sahiptir. (Küllerin Şöleni)
  • "Cehennem azabı gibi derin düşüncelere dalmış dalgın gözleriyle sanki kendi içinde kaybolmuş gibiydi, mutluluğunda hüzün, hüznünde mutluluk vardı; sanki bedeninin yerini büyük bir sinirlilik hali ve inatçılık almıştı.” (Ölümümü Bildirirken Siz Benden Daha Çok Korkuyorsunuz)

Yorum Yaz