diorex
ARTUKBEY

Frantz Fanon kimdir? Frantz Fanon kitapları ve sözleri

Düşünür, yazar Frantz Fanon hayatı araştırılıyor. Peki Frantz Fanon kimdir? Frantz Fanon aslen nerelidir? Frantz Fanon ne zaman, nerede doğdu? Frantz Fanon hayatta mı? İşte Frantz Fanon hayatı... Frantz Fanon yaşıyor mu? Frantz Fanon ne zaman, nerede öldü?

  • 03.10.2022 18:00
Frantz Fanon kimdir? Frantz Fanon kitapları ve sözleri
Düşünür, yazar Frantz Fanon edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Frantz Fanon hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Frantz Fanon hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Frantz Fanon hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 20 Temmuz 1925

Doğum Yeri: Martinique

Ölüm Tarihi: 6 Aralık 1961

Ölüm Yeri: Maryland

Frantz Fanon kimdir?

Frantz Fanon (Fort-de-France, Martinik, 20 Temmuz 1925 - Washington, DC, 6 (altı) Aralık 1961), kolonisizleştirme ve kolonileştirmenin psikopatolojisi hususunda belki de 20. yüzyılın en belli başlı düşünürüydü. Yapıtları, kırk yılı aşkın bir müddet kolonileştirme-karşıtı kurtuluş hareketlerine ilham verdi.

Fanon, o zamanlar bir Fransız kolonisi, şimdiyse bir Fransız bölgesi olan Karayip Adası Martinik’te doğdu. Afrika köleleri, Tamil sözleşmeli hizmetçileri ve bir beyaz adam artyöreli melez bir aileye doğdu. Ailenin durumu, Martinikliler’e göre görece iyiydi ama orta sınıftan uzaktı. Yine de yalnız siyah öğrencileri kabul eden Lycée Schoelcher’in giderlerini karşılayabildiler.

Fransa, 1940’ta Naziler’in eline düştükten sonra, Fransız deniz güçleri Martinik’te durduruldu. Fransız askerler, adada durmak zorunda kalarak gerçek birer ırkçıya dönüştüler. Birçok taciz ve cinsel suistimal suçlaması yükseldi. Martinikliler’in Fransız Ordusu’nca suistimal edilmesi, Fanon üzerinde önemli bir etkiydi, çünkü bu, onun yabancılaşma duygularını ve kolonisel ırkçılığın gerçeklerinden iğrenmesini pekiştirdi. Fanon, on sekiz yaşında adadan ayrıldı ve Özgür Fransız Güçleri’ne katılmak üzere Dominika’ya yolculuk etti. Daha sonra Fransız ordusuna alındı ve Fransa’da, özellikle Alsace çarpışmalarında hizmet verdi. 1944’te Colmar’da yaralandı ve Croix de Guerre Madalyası aldı.

Naziler yenilgiye uğratıldığında ve Bağlaşık güçler Ren üzerinden Almanya’ya –foto-gazetecilerle- geçtiklerinde Fanon’un alayı tüm beyaz olmayan askerlerden temizlendi ve siyah asker arkadaşları, onun yerine, Toulon’a gönderildi.

Fanon, 1945’te Martinik’e döndü. Dönüşü kısa sürdü. Orada, yaşamı üstünde en büyük etkiye sahip olacak olan arkadaşı ve akıl hocası Aimé Césaire’in parlamento kampanyasına katıldı. Fanon kendini hiçbir zaman komünist olarak tanımlamasa da, Césaire, komünist yaftasıyla, 4. Cumhuriyet’in ilk Ulusal Meclisi’ne Martinik’ten parlamento delegesi olarak katıldı. Fanon, bakaloryasını alacak kadar uzun kaldı ve sonra tıp ve psikiyatri çalışacağı Fransa’ya geçti. Yazın, drama ve felsefe çalışacağı, kimi zaman Merleau-Ponty’nin derslerine katılacağı Lyon’da eğitim gördü. 1951’de psikiyatride yeterlilik derecesi aldıktan sonra, psikopatolojide kültürün önemli ama çoğunlukla göz ardı edilmiş rolüne vurgu yaparak Fanon’un düşüncesini güçlendirecek olan köktenci Katalan François de Tosquelles gözetiminde psikiyatri stajı yaptı. Stajdan sonra, Fanon, Fransa’da, bir yıl daha ve sonra (1953’ten başlayarak) Cezayir’de psikiyatri uygulamalarını sürdürdü. 1956’da istifa edene dek kaldığı Cezayir’deki Blida-Joinville Psikiyatrik Hastanesi’nde başhekimdi.

Fanon, Fransa’dayken ilk kitabını yazdı, Black Skin, White Masks (Kara Deri, Beyaz Maskeler), kolonisel boyun eğdirmenin insan ruhuna olan etkisinin bir çözümleyimi. Bu kitap, Fanon’un siyah bir insan, Fransa’da, Fransızlar’ca, deri rengi nedeniyle geri çevrilen Fransız eğitimli bir aydın olma deneyiminin kişisel bir anlatımıydı.

Fanon Fransa’dan ayrılıp, savaş sırasında bir süre askeri görev için bulunduğu Cezayir’e gitti. Blida-Joinville Psikiyatrik Hastanesi’nde psikiyatristlik işi buldu. Tedavi yöntemlerini köktencileştirmesi oradadır. Özellikle de, hastalarının kültürel artyöresine bağlı toplumsal sağaltıma başladı. Hemşireler ve stajyerler de yetiştirdi. Kasım 1954’te Cezayir devriminin başlamasıyla, Dr. Chaulet’yle bağlantılarının bir sonucu olarak, Ulusal Kurtuluş Cephesine (Fransızca: Front de Libération Nationale, kısaca FLN) katıldı.

The Wretched of the Earth (Yeryüzünün Lanetlileri)’nde, Fanon, derinlemesine olarak, Fransız güçlerinin Cezayirliler’e yaptığı işkencelerin etkilerini tartıştı. Fransız paraşütçü birimlerinin işkenceye katılmaları gerçeği, işkenceye karıştıkları ileri sürülenlere ‘olaylar’ için af çıkarıldığı Fransa’da siyasal çalkantılara neden oldu. Terörizm zanlılarına işkence yapmayı açıkça onaylayan General Paul Aussaresses’in yaptıkları nedeniyle değil yeterince vicdan azabı sergilememesi nedeniyle yargılanması bundandır.

Fanon, Cezayir boyunca, özellikle Kabyle bölgesinde, Cezayirliler’in kültürel/psikolojik yaşamını çalışmak üzere kapsamlı yolculuklar yaptı. Kayıp çalışması, ‘The marabout of Si Slimane’ buna bir örnektir. Bu yolculuklar, aynı zamanda, gizli etkinlikleri, özellikle bir FLN üssünü gizleyen Chrea kayak alanına gitmesi için bir araçtı. 1956 yazında, ünlü ‘Sömürge Bakanı’na İstifa Mektubu’nu kaleme aldı ve Fransız özümsemeci yetiştirme biçimiyle ve eğitimiyle arayı açtı. Ocak 1957’de Cezayir’den kovuldu ve Blida Hastanesi’ndeki ‘isyan yuvası’ dağıtıldı. Fanon, Fransa’ya gitmek üzere ayrıldı ve sonunda gizlice Tunus Kenti’ne yolculuk yaptı. Ömrünün sonuna dek yazacağı ‘El Mücahit’in yayın kurulunun bir parçası oldu. Geçici Cezayir Hükümeti’nin Gana Büyükelçisi olarak da hizmet gördü ve Accra, Conakry, Addis Ababa, Leopoldville (bugün Kinşasa), Kahire ve Trablus’ta konferanslara katıldı. Bu dönemdeki kısa yazılarından çoğu, ölümünden sonra, Toward the African Revolution (‘Afrika Devrimi’ne Doğru) kitabında toplandı. Bu kitapta Fanon, savaş stratejisi uzmanı olarak bile belirginleşir; bir bölümde, savaşa güneyden cephe açmayı ve erzak hattının nasıl oluşturulacağını tartışır.

Tunus Kenti’ne dönüşünde, üçüncü bir cephe açmak için Sahara’daki yorucu yolculuğundan sonra, Fanon’a, kan kanseri tanısı kondu. Tedavi için Sovyetler Birliği’ne gitti ve bir iyileşme yaşadı. Tunus Kenti’ne dönüşünde, vasiyetini, The Wretched of the Earth (‘Yeryüzünün Lanetlileri’)’ni yazdırdı. Yatağa tutsak olmadığı zamanlarda, Cezayir-Tunus sınırındaki Ghardiamo’da ALN (Armée de Libération Nationale, Ulusal Kurtuluş Ordusu) subaylarına dersler verdi. Roma’da, Sartre’a son bir konuklukta bulundu ve daha fazla kan kanseri tedavisi için ABD’ye gitti. İronik olarak, ABD’ye tedavi için yaptığı yolculukta, CİA tarafından yardım edildi. Washington'da 6 Aralık 1961’de, ‘İbrahim Fanon’ adıyla öldü. Cenazesi Tunus’ta ziyaretçilere gösterildikten bir süre sonra, Cezayir’de gömüldü. Daha sonra, bedeni, Batı Cezayir’de, Ain Kerma’daki şehitliğe taşındı. Fanon, eşi Josie, oğulları Olivier ve kızları Mireille’de yaşıyor.

Frantz Fanon Kitapları - Eserleri

  • Yeryüzünün Lanetlileri
  • Siyah Deri Beyaz Maskeler
  • Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi
  • Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar

Frantz Fanon Alıntıları - Sözleri

  • ''Bir hükümet layık olduğu halk tipine sahiptir. Halklar da layık oldukları bir yönetime sahip olurlar.'' (Yeryüzünün Lanetlileri)
  • "Ey bedenim, beni daima sorgulayan bir insan kıl!" (Yeryüzünün Lanetlileri)
  • Son duam da şu: Ey ruhum, hep soru soran bir ruh olarak kal kaldığın yerde!" (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
  • Avrupa'nin toprak ve emek hırsı; kıtaların işgal edilmesi, milyonların köleleştirilmesi, şiddetin boy göstermesi ve yerkürenin her köşesinde geride kurbanlar bırakmasıyla sonuçlanmıştır. Barut, İncil, alkol ve Avrupa-merkezci psikoloji, bu tarihi mülk edinme ve büyüklenme misyonunun taşıyıcıları olmuştur. Bu hırs, Fanon'un tabiriyle yarılmış, ikiye bölünmüş bir dünya yaratmıştır ve bu iki dünyanın sakinleri de farklı türlerdir: efendiler ve köleler, sömürgeleştirenler ve sömürgeleştirilenler, burjuva ve işçiler. Zaman içinde toprakların işgali ruhların işgaline dönüşmüştür. (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
  • ''Sömürgecisine itiraz edemeyen hep kardeşine düşman kesilir ve gücünü ona göstermeye çalışır.'' (Yeryüzünün Lanetlileri)
  • Devrim, özünde, kısmi tedbirlerin, uzlaşmaların ve geri dönüşlerin düşmanıdır. Sonuna kadar götürüldüğünde halkları kurtarır; yarı yolda kaldığında halkların aleyhine olur ve onları yıkıma götürür. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
  • Tarihte ezilenlerin yakarışına kulak veren bir tahakküm gücü örneği hiç yoktur; maddi çıkarlar karşısında hislerin ve sağduyunun esamisi bile okunmaz. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
  • On yedi ay boyunca merkeze başvuran bin hastadan yetmiş ikisi sismoterapiyle tedavi edildi. Genelde elektroşoku sadece hastanın blokajını açmak veya çok acı veren bir endişe devresini kesmek için kullanırız. Bu seansların genel ortalaması hiçbir zaman üçü aşmadı. Pek az yan etki saptanmıştır (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
  • Ey bedenim, beni daima sorgulayan bir insan kıl! (Yeryüzünün Lanetlileri)
  • Hegel efendi-köle paradigmasının ayrıntılarını Zihnin Fenomenolojisi adlı eserinde vermektedir. Marx'tan Sartre'a kadar pek çok düşünür bu paradigmada Avrupa'yı anlamak, eleştirmek ve dönüştürmek için gerekli fikirleri bulmuşlardır. Hegel, insanın kendi bilincine ancak bir başkası tarafından tanınmakla varacağını ileri sürer. Tanınma arzusu engellendiğinde bir çatışma, bir mücadele doğar. Karşısındakini tanımak ihtiyacı duymaksızın tanınan efendi, muhatabı tarafından tanınmadan onu tanıyan da köle olur. Efendi yalnızca tanınma arzusunu gidermez, köleyi kendi iradesinin bir oyuncağı da kılmış olur, o artık efendinin ihtiyaçlarını giderecek uygun bir vasıtadır. Kojeve'nin Hegel yorumu bu paradigmayı daha iyi anlamamızı sağlamaktadır. Tanınma arzusu, ötekinin sizin değerlerinizi kendi değerleriymiş gibi onaylaması, bütün insanların temel de toplumsal varlıklar olduğunu söyler bize. Tanınma ancak ötekinin mevcudiyeti ve onunla yüzleşmek ile mümkündür. Öteki tarafından tanınmak birinin özdeğerini, kimliğini, hatta insanlığını teyid eder: "Ancak başkası/öteki tarafından tanınmakladır ki, insan hem kendisi hem de başkaları için gerçekten insan olur." (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
  • "Istırap, onlarda belli belirsizdir, tıpkı hayvanlardaki gibi dağınık. Yeri belli bir acı olmaktan ziyade, genel bir rahatsızlık." (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
  • Millet uyum içinde ve dinamik bir biçimde yaşamaya koyuldu mu, her şey mümkün hale gelir. (Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi)
  • Ama servetiniz, çevrenizdeki yoksulluğu görmenize engel olan bir zırh içine soktu sizi. (Yeryüzünün Lanetlileri)
  • konuşmak kesinlikle öteki için var olmak demektir... (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
  • İnsan, hayatta yaşanan her büyük sarsıntıda boyutlarını yeniden keşfetmeye, konumunu güvence altına almaya ihtiyaç duyar. Biz bu konumun yıkımında etkin bir rol oynamamalıyız. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
  • "Kendini reddeden bir dünyada, evrensel kardeşliğin gerçekleşmesi imkansız rüyasını görmeye adamıştır kendini." (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
  • İçlerine ustalıkla korku, aşağılık kompleksi, ürperiş, boyun eğiş, umutsuzluk, uşaklık aşılanmış milyonlarca insandan söz ediyorum. (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
  • Mauriac ne derse desin, bağımsızlık bahşedilecek bir şey değildir, Fransız hükümetlerinin bahşedip etmeme iradesine asla bağlı kalmaz. Bağımsızlık lütfedilen bir iyilik değil, inşa edilen canlı bir gerçekliktir. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)
  • İster bedensel kirliliği düşünelim, ister ruhsal kirliliği, kirlilik de "kara"yla ifade edilir her yerde. (Siyah Deri Beyaz Maskeler)
  • Aimé Césaire, Avrupalıların Hitler karşıtı olma sebebinin Avrupalıların sömürgeleştirdikleri halklara uyguladıklarını, Hitler'in Avrupalılara uygulamayı denemesinden ileri geldiğini söyler. (Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)

Yorum Yaz