Francis Fukuyama kimdir? Francis Fukuyama kitapları ve sözleri
Amerikan Siyaset Bilimci ve Yazar Francis Fukuyama hayatı araştırılıyor. Peki Francis Fukuyama kimdir? Francis Fukuyama aslen nerelidir? Francis Fukuyama ne zaman, nerede doğdu? Francis Fukuyama hayatta mı? İşte Francis Fukuyama hayatı...
Amerikan Siyaset Bilimci ve Yazar Francis Fukuyama edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Francis Fukuyama hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Francis Fukuyama hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Francis Fukuyama hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Tam / Gerçek Adı: Yoshihiro Francis Fukuyama
Doğum Tarihi: 27 Ekim 1952
Doğum Yeri: Şikago, Illinois, ABD
Francis Fukuyama kimdir?
Yoshihiro Francis Fukuyama, 1952 yılında Şikago’da doğmuştur. Lisansını Cornell Üniversitesinde; doktorasını da Harvard Üniversitesinde yapmıştır. ABD Dışişleri Bakanlığında Politika Planlama Dairesinde Ortadoğu uzmanı ve Genel Direktör Yardımcısı olarak çalışmıştır. 1981-1982 yıllarındaki Mısır-İsrail Görüşmelerine ABD heyeti üyesi olarak katılmıştır.
Fukuyama, farklı örgütlerde ve dergilerde görev yapmaktadır. 1990 sonrasının diğer “star” siyaset bilimcilerinden biri olan Huntington’la birlikte bir süre Journal of Democracy dergisinin editörlüğünü yapmıştır.
Fukuyama, 2005 yılının Temmuz ayı itibariyle Johns Hopkins Üniversitesinde uluslararası iktisat politikası öğretim üyesi olarak görev yapmakta ve The American Interest Dergisinin yayın kurulu başkanlığını yürütmektedir.
Francis Fukuyama Kitapları - Eserleri
- Tarihin Sonu ve Son İnsan
- Devlet İnşası
- Tarihin Sonu mu?
- İnsan Ötesi Geleceğimiz
- Büyük Çözülme
- Kör Nokta
- Siyasi Düzenin Kökenleri
- Siyasi Düzen ve Siyasi Çürüme
- Ulus İnşası
- Neo-Conların Sonu
- Güven
- Identity
Francis Fukuyama Alıntıları - Sözleri
- Pek çok ülkede ekonomik hedefler, adil bölüşüm ve etnik denge gibi diğer hedeflerle çekişme halinde olduğu için elverişli bir kurumsal bütünlük yoktur, söz konusu olan sadece elverişli bir konum için birbirleriyle çekişen kurumlardır. (Devlet İnşası)
- Dedikodu ideal bir toplumsal denetim biçimidir. Kimin güvenilir, dürüst, tembel veya asosyal olduğuna dair bilgiler doğal bir ağ içerisinde kolaylıkla yayılır ve denetim de uzman unsurlar kullanılmadan bizzat grup tarafından yapılır. (Büyük Çözülme)
- Büyük Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu Cengiz Han'ın "En büyük mutluluk...düşmanlarımızı mağlup etmek, onları önümüze önünüze katmak, mallarını soymak, sevdiklerini gözyaşına boğmak, atlarını sürmek,karılarını ve kızlarını bağrınıza basmaktır." dediği. söylenmiştir. Cengiz Han, bu arzularının sonuncusunu tatmin etmeyi çok iyi başarmıştı. DNA testine göre , günümüzde Asya'daki çok geniş bir bölgede yaşamakta olan erkek nüfusunun yüzde 8'i Cengiz Han'ın torunlarıdır veya onun soyundan gelmektedir. (Siyasi Düzenin Kökenleri)
- “Geleneksel toplumlara hiç destek vermeyip aksine insanları atomize ederek, birbirinden ayırma eğiliminde olan” Liberal ekonomik ilkeler devreye girdiğinde işler daha da kötüye gider. (Tarihin Sonu mu?)
- “kurumları kanıksamamıza rağmen neden kökenleri konusunda fikrimiz yok” (Siyasi Düzenin Kökenleri)
- Amerika Birleşik devletleri, ilerlemeci dönem reformları ile siyasi partilerin federal hükümet ve belediye düzeyinde iş dağıtarak destek sağlayabilmelerine yardımcı olan kayırmacılık türünün sonunu getirdi.. ama siyasi destekçilere sağlanan yardımlar vergi muafiyetleri ve diğer peşkeşe de dokunmadı.. Kayırmacılık fakir ve az eğitimli vatandaşlara daha çok hitap eder.. sağlanan şahsi faydalar postanede veya belediyede işten, şükran günü hindisine, kömür çuvallarına kadar farklılık göstermektedir. (Siyasi Düzen ve Siyasi Çürüme)
- “İnsanlar doğası gereği kurallara uyan hayvanlardır; etraflarında gördükleri sosyal normlara uyum sağlamak için doğmuştur ve bu kuralları genellikle üstün bir anlam ve değer yükleyerek sağlamlaştırır. Etraflarındaki ortam değiştiğinde ve yeni zorluklar baş gösterdiğinde sık sık mevcut kurumlarla yeni doğan ihtiyaçlar arasında uyumsuzluk ortaya çıkar. Bu kurumlar, her türlü esas değişime karşı çıkan yerleşik menfaat sahiplerinden oluşan kitleler tarafından desteklenir.” (Siyasi Düzenin Kökenleri)
- NATO’nun Dağılışı. Pek çok gözlemci Kuzey Atlantik Paktı Teşkilatı’nın varlığını sürdüreceği görüşündedir, fakat biz görünüşe göre NATO’nun on yıl içerisinde neredeyse kesinlikle dağılacağını düşünmekteyiz. NATO’nun kilit güçleri olan Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa’nın temel çıkarları çakışmaktadır. Amerikalılar artık Fransa ve Almanya gibi zengin ülkeleri korumak için milyarlarca Dolar ödemek istemeyeceklerdir. Eski emperyalist güçler olarak Avrupalılar, Bosna ve Darfur benzeri yerlerdeki barışı koruma görevlerinde yer almak istememektedirler. Bu ülkelerin amaçları bunun yerine Amerika’nın gücünü kontrol altına almak olacaktır. Amerikan güçlerinin büyük bir kısmı (NATO’nun uzak doğu sınırında çok az bir artışla) zaten şu anda Avrupa kıtasının dışındadır. İngiltere ise Avrupa ülkelerine hâlâ şüpheyle yaklaşmaktadır ve bu ayrılıkta muhtemelen Amerika Birleşik Devletlerinin yanında yer alacaktır. (Kör Nokta)
- Teknolojinin ateşlediği kapitalizm, yarattığı olağanüstü zenginlikle evrensel ve eşit haklara dayalı liberal rejimin serpilmesine hizmet ediyor. (Güven)
- Friedman, on yıl öncesine kadar, sosyalizmden dönüş yapan ülkeler için söyleyebileceği üç şey olduğunu belirtiyor: '' özelleştirme, özelleştirme, özelleştirme. '' "Fakat yanılıyordum," diye devam ediyor. "Hukuk düzeninin, özelleştirmeden muhtemelen daha temel bir nokta olduğu ortaya çıktı". (Devlet İnşası)
- “Washington’daki Virginia eyaletinin yıllarca yaşadığım Fairfax County bölgesi ABD’nin EN ZENGİN bölgelerinden biridir. Her kış, fırtınaların ardından mevsimlik donma ve çözülme sonucu bölgenin yollarında çukurlar oluşur. İlkbaharın sonunda ise tüm bu çukurlar sihirli bir şekilde doldurulur, böylece kimsenin bu çukurlardan birinde aracının aksını kırmaktan korkmasına gerek kalmaz. Çukurlar doldurulmazsa Fairfax County sakinleri öfkelenir ve yerel yönetimin yetersizliğinden şikayet etmeye başlar; hiç kimse (kamu yönetimindeki birkaç uzman hariç) bu hizmeti mümkün kılan karmaşık ve görünmez toplumsal sistemi, komşu Columbia bölgesinde çukurların dolmasının neden daha uzun sürdüğünü ya da çukurların gelişmekte olan pek çok ülkede neden asla doldurulmadığını bir an olsun düşünmez.” (Siyasi Düzenin Kökenleri)
- Güçlü bir milli kimlik anlayışı devlet inşasının gerekli bileşenlerinden biri olsa da bu ayrıca bir tehlike barındırmaktadır milli kimlik genellikle etnik köken, ırk, din veya dil gibi bazı kimseleri içeri alıp diğerlerini dışta bırakan ilkeler etrafında inşa edilir. Milli kimlik sıklıkla diğer grupların tam karşı tarafında şekillenir ve böylelikle de toplumda bir iç uyum sağlasa bile çatışmanın baki kalmasına hizmet etmektedir milli uyum kendisini dışa doğru saldırganlık olarak gösterebilir. (Siyasi Düzen ve Siyasi Çürüme)
- ll. Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgeciliğin sona ermesi, dünyanın gelişmekte olan bölgelerinin tamamında devlet inşa süreci fııryasını başlattı; bu süreç, Hindistan ve Çin gibi ülkelerde başarıyla tamamlanırken, Afrika, Asya ve Ortadoğu'nun diğer pekçok ülkeleri için rafta kaldı. Çöken son Avrupa imparatorluğu -yani eski Sovyetler Birligi-farklı farklı çogunlukla da kötü sonuçlar doğuran aynı süreci tetikledi. (Devlet İnşası)
- Devletlerin Irak’a yaklaşımının doğru olup olmadığı tartışmaya açıktır ama zayıf ya da başarısız devletlerin dünyasında, güvenliğe duyulan ihtiyaçla, uluslararası kurumların bu ihtiyacı karşılama becerisi arasında ciddi, potansiyel bir uyumsuzluk vardır ve bu duruma özgü şartların dikkatleri bu olgudan uzak tutmasına izin vermemeliyiz. (Devlet İnşası)
- Batı rasyonalizmi, evrensel davranış biçimlerini destekleyen herhangi bir rasyonel zeminin olmadığı sonucuna vararak kendi altını kazmaya başlamıştı. Bu görüşü en açık biçimde, modern rölativizmin babası kabul edilen Nietzsche'nin düşüncesinde görmek mümkündür. (Büyük Çözülme)
- Devletlerin ellerinde bulundurdukları yasal güç tekeli, bireylerin Hobbes’un “ Herkesin herkesle savaşı” dediği şeyden kurtulmasını sağlar ama öte yandan dünya ölçeğindeki çatışma ve savaşlara da zemin hazırlar. (Devlet İnşası)
- Aşırı irileşmiş bir devletin bastırmaya ve kapsamaya zorlandığı sayısız dağınık bireyden oluşan bir toplum, gerçek bir sosyolojik canavar meydana getirir.... (Güven)
- İnsanlar yalnızca zorba yöneticilerin ve başpapazların değil, aynı zamanda demokratik olarak seçilen memurların, bilim adamlarının ve öğretmenlerin otoritesini de sorgulamaktadır. (Büyük Çözülme)
- Eğer hayvanların haksız yere ıstırap çekmeme "hakkı" varsa, bu hakkın doğası ve sınırları tümüyle, o türler için neyin tipik olduğuna ilişkin ampirik gözlemlere -yani o türlerin doğaları hakkındaki bağımsız yargılara- dayanır. Bildiğim kadarıyla bugüne dek en radikal hayvan hakları eylemcisi bile, insanların her gün milyarlarcasını yok etmek için uğraştığı AIDS virüslerinin ya da E.coli bakterilerinin haklarını savunmaya kalkmamıştır. Bu canlı varlıklara hak ve ayrıcalık tanımayız çünkü sinir sistemleri olmadığı için acı çekemez ya da durumlarının farkında olmaz görünmektedirler. Durum böyle olduğunda, bilinçli yaratıklara genellikle daha geniş haklar veririz; çünkü onlar da tıpkı insanlar gibi acı çekebilir, korku ve umut duygularını deneyimleyebilirler. (İnsan Ötesi Geleceğimiz)
- Biyoteknoloji, dünyanın dört bir yanında binlerce küçük laboratuarda geliştirilmektedir. Bence bu teknoloji insanoğlunun geleceğinde hem iyi hem de kötü açıdan önemli bir etken olaca (Kör Nokta)