Evrim Alataş kimdir? Evrim Alataş kitapları ve sözleri
Gazeteci ve Yazar Evrim Alataş hayatı araştırılıyor. Peki Evrim Alataş kimdir? Evrim Alataş aslen nerelidir? Evrim Alataş ne zaman, nerede doğdu? Evrim Alataş hayatta mı? İşte Evrim Alataş hayatı...
Gazeteci ve Yazar Evrim Alataş edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Evrim Alataş hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Evrim Alataş hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Evrim Alataş hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1976
Doğum Yeri: Malatya, Akçadağ
Evrim Alataş kimdir?
1976’da Malatya’nın Akçadağ ilçesine bağlı Gölpınar köyünde doğdu. İlkokulu kendi köyünde, ortaokulu başka bir köyde, liseyi ise İstanbul’da okudu. 1995’te Yeni Politika’da, o kapatıldıktan sonra yerine kurulan gazetede, o da kapatılınca
onun yerine kurulan gazetede çalıştı. Böylece yedi gazete etti – Özgür Gündem’e kadar... Başka yayın organlarının yanı sıra Radikal İki’de, Birgün’de, Birikim’de yazdı. 2003’te Aram Yayıncılık’tan Mayoz Bölünme Hikayeleri yayımlanmıştı. 12 Nisan 2010'da aramızdan ayrıldı.
Evrim Alataş Kitapları - Eserleri
- Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer
- Mayoz Bölünme Hikâyeleri
- Biz Bu Dağın Çiçeğiydik
Evrim Alataş Alıntıları - Sözleri
- Devletle baş etmek için, devlet olmak gerekir! (Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer)
- Türk halkının hassasiyeti diye hepimize yutturulmaya çalışılan şey, ırkçı ve faşist mahalle delikanlılarının bir araya gelip yakıp yıkmasından başka bir şey değildir. Bu halk hassasiyeti falan değil, düpedüz faşizmdir. Yıllarca besleyip barındırdığın, her zaman sırtını sıvazladığın bu sıradan faşizm, böyle olur olmadık yerde gelip façana jilet atar işte. Niye? Çünkü bütün kurumların ve bütün çarkınla bir 12 Eylül artığısındır. (Biz Bu Dağın Çiçeğiydik)
- İskelet sistemini anlatmak için, son çare, kemikler olmayınca, vücut çuval gibi yığılır demişti. Yanılmışsın öğretmenim. Ruh olmayınca ruh! (Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer)
- Devrim her yere birden gelecekti, cahil adam, hiçbir şeyden anlamıyordu! (Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer)
- Köylü böyle kuşları anlamaya çalışırken, büyük evin aşağısındaki yolda iki genç belirdi. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ... Denizlerin martılarını getirmişlerdi tepelerinde (Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer)
- “Babayiğittiler, güleç, güzeldiler… En güzelleriydiler…” Ve yasla örülü tüm yollar, Denizler’e çıkıyor hâlâ… (Biz Bu Dağın Çiçeğiydik)
- Dedik ya, bu dönem Cumhuriyet emeklemeden kalkıp, dizlerinin üstüne doğrulmuş, yürümeye çalışıyordu.. (Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer)
- Yaşasam mı ölsem mi Karar vermek zor. (Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer)
- Yıllarca kaybettiklerimizin dökümlerini yaptık hep. Acı, bizden başlayıp bize dökülen bir dere oldu. Yüreğimiz ve beynimiz bir “korkunç anılar deposu” na dönüştü. Oysa biraz da gülerek bakmak gerekir hayata. (Mayoz Bölünme Hikâyeleri)
- Devrim beklentisi, korkuyu, kaygıyı, umudu, hayali ve coşkuyu da barındırıyordu (Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer)
- Buluşmalar, yalın haliyle yan yana gelme, hasret giderme, kucaklaşma, göz göze gelmedir biraz. Buluşmanın gerisine yara vardır, kopuş, acı vardır. Hele de Dersim olunca, bir coğrafyanın kanadığını, yaralandığını hissedersiniz. Çünkü bir bedenden kopan parça kanamaz, acımaz, bedenin kendisi acır. Yani Dersim acır, acıyor… (Biz Bu Dağın Çiçeğiydik)
- Bu ülke bok kokuyor... (Biz Bu Dağın Çiçeğiydik)
- 7 Eylül 1992. Istanbul Yenibosna'da lise üçüncü sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Tolga Korkmaz, akşam 21.00 sularında evine gitmektedir. Ancak birden omzundan bir kurşun yer. Ardından bir hareketlilik, bir panik, 'yat lan', 'kalk lan' talimatları falan. Korkmaz, hızla üst aramasından geçirilir ve hastaneye kaldırılır. Polisler, bütün bu olup bitenleri, "Cebindeki gazeteyi silah sandıydık," diye açıklar. (Mayoz Bölünme Hikâyeleri)
- Acı öyle derindi ki, kimsenin yarına umudu kalmamıştı. (Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer)
- Geç kalmak değil, yaşama her daim sırıtmak iyi bir şey. Evet, sırıtmak diyorum. Çünkü tebessüm kavramında da nedense bir hüzün buluyorum. (Mayoz Bölünme Hikâyeleri)
- Yaşama her daim sırıtmak iyi bir şey. Evet, sırıtmak diyorum. Çünkü tebessüm kavramında da nedense bir üzüntü buluyorum. (Mayoz Bölünme Hikâyeleri)
- “Babayiğittiler, güleç, güzeldiler… En güzelleriydiler…” Ve yasla örülü tüm yollar, Denizler’e çıkıyor hâlâ… (Biz Bu Dağın Çiçeğiydik)
- Etik der ki sokakta mendil satan çocukla alışveriş yapma,elini açıp da dilenene para verme! Çünkü bu, toplumu ahlaksızlaştırır. Ahlaksızlığın olduğu yerde tersinden bir ahlak belirler toplum mühendisliği. Haydi uy bakalım, kağıt mendil satarak eve ekmek götüren bir çocuk için belirlenen ete kemiğe sığmaz etiğe! (Biz Bu Dağın Çiçeğiydik)
- Tecrübe yenilen kazıkların bileşkesidir. (Mayoz Bölünme Hikâyeleri)
- Körfez krizinin yaşandığı günlerde okuduğu Pendik Lisesi'nin duvarına 'Savaşa hayır' yazan 16 yaşındaki kız öğrenci N.A, gözaltına alınarak dayaktan geçirilir. Daha sonra hakkında İstanbul DGM tarafından dava açılan N.A, yargılanarak tam 1 yıl hapis cezasına mahkûm edilir. (Mayoz Bölünme Hikâyeleri)