Eugen Fink kimdir? Eugen Fink kitapları ve sözleri
Alman filozof, yazar Eugen Fink hayatı araştırılıyor. Peki Eugen Fink kimdir? Eugen Fink aslen nerelidir? Eugen Fink ne zaman, nerede doğdu? Eugen Fink hayatta mı? İşte Eugen Fink hayatı... Eugen Fink yaşıyor mu? Eugen Fink ne zaman, nerede öldü?
Alman filozof, yazar Eugen Fink edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Eugen Fink hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Eugen Fink hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Eugen Fink hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 11 Aralık 1905
Doğum Yeri: Konstanz, Almanya
Ölüm Tarihi: 25 Temmuz 1975
Ölüm Yeri: Freiburg im Breisgau, Almanya
Eugen Fink kimdir?
Fink, 1905 yılında Almanya'da bir devlet memurunun oğlu olarak dünyaya geldi . İlk okul yıllarını Katolik bir rahip olan amcasının yanında geçirdi. Fink, Konstanz'da bir gramer okuluna gitti ve burada olağanüstü hafızasıyla başarılı oldu. 1925'teki mezuniyet sınavından sonra önce Münster ve Berlin'de, ardından Freiburg'da Edmund Husserl ile felsefe, tarih, Alman dili ve ekonomisi okudu .
Eugen Fink Kitapları - Eserleri
- Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun
Eugen Fink Alıntıları - Sözleri
- Felsefe hiçbir nihai bilmeye varamaz; insanlık bilgeliğinin eseri Sisyphos'un işine benzer. (Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun)
- "Oyun dünyası", gerçekten de, "görüntü/imge dünyası" ile gözden kaçması imkânsız yapısal bir benzerlik taşır. Oyun dünyası da, benzer şekilde, içine kapalıdır ve dış çevreden ayrılmıştır. Fakat, görüntü/imge dünyası nasıl ki şeylerin gerçek bağlamının sekteye uğratılması anlamına gelmiyor ve görüntü/imge dünyasının bulunduğu yerde de sade gerçeklik delinmiyorsa, daha ziyade görüntü/imge taşıyıcısı"nda süregidiyorsa – suyun su olarak, görüntü imge/dünyasının gerçekdışılığı tarafından bozulmaksızın kıyıdaki ağacın yansımasından geçip gitmesi gibi, işte, öylece, oyun dünyası da insanların ve şeylerin gerçek bağlamını sekteye uğratmaz; gerçi, kendi içinde bir bütün olarak yerleşir, fakat bu gerçek bağlamın orta yerinde gerçekdışı bir görünüş olarak yerleşir. (...) bir grup gerçek insanın "üzerini örter", ama yine de onları gizlemez. (...) Oyun dünyası, oyuncuları "kavrayan", onları rol karakterine bürüyen, ama, yine de, gerçekte onları gizlemeyen gerçekdışı bir görünüştür. Nasıl ki, kıyıdaki ağacın sudaki yansımasına baktığımızda yansımanın parıldadığı suyu görebiliyorsak, gerçekdışı rollere baktığımızda da oynayan gerçek kişileri görebiliriz. (Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun)
- "dünya Zeus'un oyunudur...'' (Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun)
- Maskenin amacı yanıltmak değil, büyülemektir. (Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun)
- Genelde, tuhaf bir sersemlik ve körlük üzere yaşarız: İşimiz hep varolanladır, sonlu ve sınırlı şeylerle. Fakat, esasen, böylesi bir sonluluğun ne olduğuna bakmıyoruz bile. Günümüzü yaşıyoruz, dünyayı yaşıyoruz; ama hiç ne için ve nereye doğru yaşadığımızı sormayı akıl bile etmiyoruz. Hepimiz bizi çevreleyen şeylerin biteviye hücumuna maruz kalıyoruz, fakat böylesi bir hücumun sahası, yeri ve zamanı üzerinde durup bir düşünmüyoruz. Şeyler bizim nezdimizde nadiren ve çoğunlukla da sadece kısa süreliğine bir "dünya derinliği"ne bürünüyor ve bizler kendilerinden uzaklaşıp başka bir şeye doğru sürüklenmeksizin de hüküm süren bütüne dair bir atıf kazanıyorlar; daha ziyade, bilhassa onlarda kalıyoruz, giderek daha çok sokuluyoruz içlerine ve, bu esnada, bütünün onların içi boyunca nasıl salındığını deneyimliyoruz. (...) (Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun)
- İnsanın, hayatın anlamı sorusuna vereceği her yanıt, bir "asıl amaç" belirlenmesi demektir (Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun)
- İnsan yalnızca oynadığı yerde tamamen insandır. Schiller (Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun)
- Nietzsche de Ecce Homo'da şöyle der: "Ben, büyük görevlerle baş etmenin tek yolu olarak oyunu bilirim." (Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun)
- ... her dünya-içi varolan bir varlık-parçası olarak, her şeyi kuşatıcı o tek varlıktan kopup ayrılmış sonlu bir ayrıntı olarak ele alınmaktadır. Her sonlu şey olarak şey, parçadır; birleşmeye [tekilleşmeye] terk edilmiştir; diğer bütün şeylerden koparılmıştır; kendi sınırları içine hapsolunmuştur; yalnızca budur–bunun dışındaki hiçbir şey değildir. O, kendisidir; ve kendiliği ve kendi/bağımsız duruşu dolayısıyla, üzerinden yükseldiği ve günün birinde de tekrar içine gömüleceği kadim yaşam zemininden uzaklaştırılmıştır. Yine de, bağımsız şey olarak asla yalnız değildir; çevresini oluşturan başka bağımsız şeylere komşu olduğu için değil sadece. O ve komşusu olan şeyler hep birlikte, hepsini kaplayan bir vücudun/mevcudiyetin [Anwesen] içine toplanmıştır. Bütün varolan, tekil şeylerin bütün sınır ve ayrılıklarını etkisiz kılan, onları tutup toplayan, terk edip gizleyen, var edip yok eden, değişim ve gidişatını taşıyan o bir varlığın hükmü altındadır. Bütün şeylerin sınırlarını etkisiz kılan [ortadan kaldıran], 'bütün'ün bu bir ve birleştirici varlığını görecek göze, dünyanın müziğini dinleyecek kulağa genelde sahip değilizdir: Bizler varolan yüzünden serseme dönmüş, şeylerin çeşitliliği yüzünden dağılmış haldeyiz; yüzümüz sonlu olana dönüktür, oysa sonlu olanın sonluluğunu esaslı bir biçimde anlamaktan uzağız. Bizler, sonlu şeyleri getiren ve onları alıp götüren, onları bir arada tutan ve birbirinden ayıran, onları toplayan ve dağıtan gücü fark edemiyoruz. Hadsiz hesapsız çokluğu içindeki bireyleşmiş [tekilleşmiş] varolana öylece bakaduruyoruz, fakat bu esnada bireyleşmenin [tekilleşmenin] temel sürecini genellikle görmüyoruz. Bizler, pek çok şeyin arasındaki bir şey gibi hareket ediyor, her alanın şeyleriyle anlayıcı bir münasebet kuruyoruz, fakat genellikle, varolanı çokluğu içinde birleştiren ve aynı anda sınırlılığı içinde dağıtan hâkim gücü anlamıyoruz. Olağan varlık anlayışımızda varlık parçalarıyla öyle düşüp kalkıyoruz ki, onları parçalar olarak tecrübe etmiyoruz bile. (Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun)
- İnsanlık tarihinin yolu, sürekli kayıpların bir yoludur, üstelik, yeni fetihlerin ve keşiflerin gidişatından çok daha fazlasıdır bu yol. (Bir Dünya Sembolü Olarak Oyun)