diorex
ARTUKBEY

Esat Korkmaz kimdir? Esat Korkmaz kitapları ve sözleri

Sosyalist, Yazar Esat Korkmaz hayatı araştırılıyor. Peki Esat Korkmaz kimdir? Esat Korkmaz aslen nerelidir? Esat Korkmaz ne zaman, nerede doğdu? Esat Korkmaz hayatta mı? İşte Esat Korkmaz hayatı...

  • 29.08.2022 21:00
Esat Korkmaz kimdir? Esat Korkmaz kitapları ve sözleri
Sosyalist, Yazar Esat Korkmaz edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Esat Korkmaz hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Esat Korkmaz hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Esat Korkmaz hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1946

Doğum Yeri: Demirci, Manisa

Esat Korkmaz kimdir?

Esat Korkmaz, 1946'da Manisa/Demirci'de doğdu. Fikir Kulübü (FK) Yönetim Kurulu ve son dönem Devrimci Gençlik Federasyonu (DEV-GENÇ) Genel Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu. 12 Mart sonrası Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (THKP-C) ve DEV-GENÇ davalarından yargılandı. 1974 siyasal affıyla cezaevinden çıktı. Bir süre Türkiye Sosyalist İşçi Partisi'nin (TSİP) Zeytinburnu İlçe Başkanlığı'nda bulundu ve bu partinin yayın organları olan İlke ve Kitle'nin yazı kurulunda görev aldı. 1976'da Orman Fakültesi'ni bitirerek, Orman Yüksek Mühendisi oldu ve 1980'e değin Orman Bakanlığı'nın çeşitli birimlerinde çalıştı. 12 Eylül sonrası siyasal görüşleri nedeniyle Orman Bakanlığı'ndaki görevine son verildi. Askerlik dönüşü yazar-araştırmacı olarak Babıali'de çalışmaya başladı. 1980'lerin sonlarında Alevilik-Bektaşilik konusundaki çalışmalarına ağırlık verdi.

Esat Korkmaz Kitapları - Eserleri

  • Anadolu Aleviliği
  • Şamanizm Esrik Yolculuk
  • Şeyh Bedreddin ve Varidat
  • Pir Sultan Abdal Üçüncü Ölmem Bu Hain
  • Dört Kapı Kırk Makam
  • Kırklar Cemi
  • Hiçlik ve Kuantum
  • İnsan Tanrı
  • Enel Hak - Kanda Dans
  • Kafa Tutan Günler
  • Ezidiler
  • Alevi Felsefesi
  • Aşk Yanık Kokar
  • Sezgi - Üçüncü Tür Bilgi
  • Yorumlu İmam Cafer Buyruğu
  • Zerdüştlük Terimleri Sözlüğü
  • Alevilikte Devriye Tasarımı ve Zamanda Yolculuk
  • Kedi Bakışı - Şeytan Aforizmaları
  • Kafa Tutan Günler - Yerüstü 68 Güncesi
  • Kafa Tutan Günler - Yerüstü/Yeraltı 78 Güncesi
  • Eski Türk ve İnançları ve Şamanizm Terimleri Sözlüğü
  • Hiçlik Defteri 6
  • Hiçlik Defteri 5
  • Hiçlik Defteri 4
  • Hiçlik Defteri 3
  • Hiçlik Defteri 2
  • Hiçlik Defteri 1

Esat Korkmaz Alıntıları - Sözleri

  • Modern insan kendi ürettiklerinin kölesi durumundadır. (Alevi Felsefesi)
  • 15 Temmuz 1968’de İstanbul’a gelen 6. Filo’ya karşı protesto eylemleri düzenleyen İTÜ öğrencilerinin kaldığı İTÜ Talebe Yurdu, 17 Temmuz’da sabaha karşı polis tarafından basılır. Baskında birçok öğrenci yaralanırken pencereden atılan ve komaya giren Vedat Demircioğlu, 24 Temmuz’da yaşamını yitirir. Ve olaylar daha da büyüyerek devam eder... 17 Temmuz sabaha karşı toplum polisinin İTÜ Talebe Yurdu’na yaptığı baskında pencereden atılarak komaya giren TİP üyesi Vedat Demircioğlu 24 Temmuz 1978'de yaşamını yitirdi. Vedat Demiroğlu’nun ölümü üzerine devrimci öğrenciler eylem kararı alırlar. Sosyalist Devrimciler olarak anılan Türkiye İşçi Partisi (TİP) çizgisindeki Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) üyesi öğrenciler Aksaray’daki TİP binası önünde ve İTÜ’de, Demokratik Devrimciler adıyla anılan Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) üyesi öğrenciler de İstanbul Üniversitesi Merkez kampüste toplanmaya başlarlar. 17 Temmuz’da 6. Filo’yu protesto eylemleri sırasında devrimci öğrenciler arasındaki fikir ayrılığı giderek büyümüş, birbirlerini suçlamaya kadar varmıştı. FKF’li öğrenciler kollarına taktıkları siyah bantlarla Vilayet binasına doğru yürüyüşe geçerler. Polisle çatışmama, yere oturarak pasif direnişe geçme kararı almış olan Harun Karadeniz’in önderliğindeki öğrenciler Vilayet önüne vardıklarında polis pasif direnişe bile zaman bırakmadan kalabalığı döverek dağıtır. Ardından gelen ikinci öğrenci grubu da polisin sert tepkisiyle karşılaşırken aldıkları karar doğrultusunda yere otururlar. Oturan öğrenciler polis tarafından tutuklanır. Deniz Gezmiş önderliğindeki Demokratik Devrimciler, polis tarafından Çemberlitaş’ta durdurulur ve öğrencilerle polis arasında çatışma çıkar. Günün sonunda 47 öğrenci tutuklanırken, birçok öğrenci de yaralanmıştır... Cenaze Töreni Ertesi gün Vedat Demircioğlu’nun cenazesi kaldırılacaktır. Fakat cenaze geceden Vedat Demircioğlu’nun ailesine teslim edilerek Konya’ya doğru yola çıkarılmıştır. Bunun üzerine devrimci öğrenciler cenaze törenini sembolik bir tabutla yapma kararı alırlar. Vedat Demircioğlu için sabahın erken saatlerinden başlayarak Hukuk Fakültesi önünde toplanan öğrenciler, Anıtı çevresinde ellerinde Vedat’ın portrelerini tutarak saygı duruşunda bulundu. Daha sonra Dekan Reha Poroy, Prof. Tarık Zafer Tunaya ve öğrenci temsilcileri birer konuşma yaptı. Konuşmalar yapılırken üniversite bahçesine üzerine Türk bayrağı örtülü Vedat’ın sembolik tabutu getirildi. Sembolik tabutla yürüyüşe geçen öğrenciler Plevne Marşı’nı söyleyerek ve sloganlar atarak Adliye binasının önüne geldi. Yapılan kısa konuşmalardan sonra Cağaloğlu’ndan saparak Vilayet’e yürümek isteyen öğrencilere polis, cop ve kalkanlarla saldırdı; öğrenciler taşlarla saldırıya karşılık verince, Cağaloğlu bir anda savaş alanına döndü; öğrenciler coplandı ve yerlerde sürüklendi. Olayların boyutlanması üzerine Cağaloğlu’na askeri inzibatlar sevkedildi. Polisin öğrenciler üzerine acımasızca saldırısına askeri inzibatlar kayıtsız kalmayınca yer yer askerlerle polis arasında da çatışmalar oldu. Konya’da Uzun Gece Olaylar 25 Temmuz’da Beyazıt’ta yaşananlarla sınırlı kalmaz. 23 Temmuz akşamı başlayıp geç saatlere kadar devam eden bir başka olay daha yaşanır. Vedat Demircioğlu’nun cenazesinin Konya’ya getirileceğinin belli olması üzerine Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) ile Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) Emperyalizmi Kınama mitingi düzenlemek ister. Ancak Konya’daki gerici esnaf örgütleri ve Komünizmle Mücadele Derneği bu mitingin yapılmasına karşı çıkarak daha sonraki yıllarda çokça göreceğimiz üzere (Kahramanmaraş, Malatya, Çorum, Sivas benzeri...) gericileri sokağa dökmeyi başarırlar. Kenti yakıp, yıkmaya başlayan bu gözü dönmüş kara kabalıklar, Yeni Konya gazetesini, ilerici kitapevi ve kurumlara saldırdılar. Sokak başlarında kitaplar yakılır. Hızını alamayan kalabalık bu kez hedeflerini büyüterek kentteki eğlence yerlerine, kulüplere yönelir. Saldırılar sırasında meydana gelen deprem nedeniyle kentin elektrikleri de kesilince olaylar daha da büyür. Son durak Konya Orduevi’dir. Askeri birliklerin müdahalesi ile saldırılar son bulur. (Kafa Tutan Günler)
  • "Nefesler, kutsal bir esin ürünü kabul edilir. Genellikle 7, 8, 11 heceli kalıplarla söylenmiş 3-7 dörtlükten oluşur. Aruzla yazılmış nefesler de vardır." (Pir Sultan Abdal Üçüncü Ölmem Bu Hain)
  • Ondan, içinde Şah'ın adı geçmeyen bir şiir söylemesi istenir; söylerse bağışlanacaktır. Ama Pir Sultan buna yanaşmaz, yanaşmadığı gibi döner uyaklarla Şah'ın adını yineleyen bir şiir okur. Durum karşısında çılgına dönen Hızır Paşa onu Paşa Kalesi'nden alır ve Toprak Kale'ye gönderir; alt katta bir odaya konur. Özür dilemesi, aman dilemesi önerisine Pir Sultan şu dizelerle karşılık verir: "Kadılar müftüler fetva yazarsa İşte kement işte boynum asarsa İşte hançer işte kellem keserse Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan." (Pir Sultan Abdal Üçüncü Ölmem Bu Hain)
  • Bir halden bilmez cahile Kul eyledi zaman bizi (Pir Sultan Abdal Üçüncü Ölmem Bu Hain)
  • Işığın "sırrı" iyilik, karanlığın "sırrı" kötülüktür. Işık "sırrı" ile birlikte kimlik­lendirilince Ahuramazda ya da Spenta-Mainyu; karanlık "sırrı" ile birlikte kimlik­lendirilince Ehrimen ya da Angra-Mainyu düşünceye/inanca taşınır. (Zerdüştlük Terimleri Sözlüğü)
  • KABLETTARİH çok uzaklardan geliyoruz çok uzaklardan... kaybetmedik bağımızı çok uzaklarla... bize hâlâ konduğumuz mirası hatırlatır bedreddini simavînin boynuna inen satır. engürülü esnaf ahalilerle beraberdik. biliriz hangi pir aşkına sultan ordularına kıllı göğüslerimizi gerdik... çok uzaklardan geliyoruz. alevli bir fanus gibi taşıyoruz ellerimizde ihrak binnar edilen galile’nib dönen küre gibi yuvarlak kafasını. ve ancak bizim kartal burunlarımızda buluyor lâyık olduğu yeri materyalist camcı ispinozanın gözlüklerini... Nazım Hikmet (Sezgi - Üçüncü Tür Bilgi)
  • …”kollektif bir ürün” durumundaki gelenek-görenek üzerine yapılan Alevi yaşama yordama-inancı , “ halk katının ahlak ilkelerine göre düzenlenmiş bir toplumsal felsefe “ niteliğindedir denilebilir. (Alevi Felsefesi)
  • İnsaların her şeyi bildikleri toplumlarda gerçeklerin ortaya çıkması ancak nadiren mümkün olabilmektedir. (Ezidiler)
  • Şaman, bir ruh guderdir. Ruh güder olarak hekimdir, hava tahmin uzmanıdır. Ruhları kullanarak ya da yönlendirerek insanları kötü ruhlara karşı korur. Yeni evlileri kötü ruhlardan korumak için düğünlerde hazır bulunur. Ölenin ruhunun geri dönmesini önlemek için cenaze törenine çağrılır. (Şamanizm Esrik Yolculuk)
  • “ Spinoza’ya göre , bilginin bizi tutsak eden ruh hallerimizle (…) baş edebilmesi için , kendisinin bizde bunlardan daha güçlü bir etki yaratması gerekir…” (Alevi Felsefesi)
  • Demek ki genelde inanç bir “bilme “ gereksinmesinden doğar . (Alevi Felsefesi)
  • Artık Bedreddin bâtıni medrese eğitimi almış bir bilim adamının saygınlığını, Selçuklu kurucu ailesinden gelen bir adamın nüfuzunu ve göçebe babaların kerametlerini kişiliğinde toplayan bir “isyancı” idi. Halep’ten Balkanlara’a kadar uzanan halk desteği bunun kanıtı durumdaydı. Bedreddin eğitimine ilk başladığı, İbn Arabi felsefesiyle ilk tanıştığı kent olan Bursa’da bir süre kaldı; geleceğe hazırlık anlamında kimi ilişkilerde bulundu. Ardından Gelibolu üzerinden Trakya’ya geçti; Bolayır-Kurudağ ve Malkara yolunu izleyerek Edirne’ye ulaştı. Edirne’de birkaç ay kaldıktan sonra davet üzerine Bursa ve Aydın’a döndü: Olasılıkla isyanın ayrıntıları bu yolculuk sırasında kararlaştırıldı. Sonra yine Edirne’ye dönen Bedreddin; tam yedi yıl dünya işlerinden elini eteğini çekti ya da yeraltında yaşadı. Bu sûfice davranışı günümüz diline çevirirsek düşüncelerini gizlice yaydığı anlamı çıkar. (Şeyh Bedreddin ve Varidat)
  • Türk yaşamında, atın işlevi ve yeri çok büyüktü; bir savaş aracı olmanın ötesinde, en yakın arkadaştı. Bu nedenle at, daha çok saygı görürdü. At ile er kişinin değeri eşit sayılırdı. Er kişi öldüğünde, atı da özel bir törenle gomulurdu. Oğuzlar, Kırgızlar, Kazaklarda , şaman törenlerinde at kurban edilirdi. Türk destan ve öykülerinde atların gökten, göl ya da denizden çıkıp geldikleri, şu üzerinde koştukları, uctuklari, yeri geldiğinde konuştukları anlatılır. (Şamanizm Esrik Yolculuk)
  • Orhon kitabelerinde adı geçen Umay'in çocukları koruyan bir dişi ruh olduğu yazılıdır. Umay; göksel kökenli olduğuna inanılan, kadın, ana ve çocuklarla ilgili tanricadir. Kültigin Yaziti'nda ise Umay'in, Goktanri'yi temsil eden hükümdarın karısı donunda ,onu ve tüm kadınları koruyan bir tanricadir. (Şamanizm Esrik Yolculuk)
  • Özveri , bir “davranış” biçimidir ve ruhsal yaşamla ilgilidir. Amacı , bireyin, bireyin ötesinde , toplumun , insanlığın mutluluğudur. (Alevi Felsefesi)
  • İyi ve kötü , korkunç biçimde iç içedir. (Alevi Felsefesi)
  • Hiçliğin gölgesi yaşam olduğuna göre ölüm yaşama âşıktır. (Hiçlik Defteri 1)
  • Gokturklerde ve diğer Türk topluluklarında, ağaç çevresinde ayinler düzenlemek ve bu yolla kötü ruhlardan arınmak ya da kötü ruhlardan temizlenmek istenen yerlere ağaç dikmek gelenekti. (Şamanizm Esrik Yolculuk)
  • Hızır Paşa'nın tepesi atar; öfke dolu bir sesle bağırır: "Günah benden gitti, atın şunu içeriye! Yarın sabah da asın!", buyruğunu verir. Öfkesini yenemez ve bir buyruk daha verir Hızır Paşa: Halkın Pir Sultan'ı "taşlamasını" ister; taşlamayanların öldürüleceğini bildirir. Herkes bir "taş" alıp atar; ancak; bu taşlardan hiçbiri Pir Sultan'a "dokunmaz". Halkın arasında bulunan ve Pir Sultan'ın "musahibi" olan Ali Baba, ne yapacağını bilemez. Ama sonunda "korkudan" buyruğa uymak zorunda kalır. Ne var ki pirine "taş" atmaya eli varmaz; gizlice bir "gül" atar. Pir Sultan kendisine "gül" atan "musahibini" görür; çok üzülür ve acısını şöyle dile getirir: "Pir Sultan Abdal'ım göğe ağmaz Hakk'tan emrolmazsa irahmet yağmaz Şu ellerin taşı hiç bana değmez İlle dostun gülü yaralar beni." (Pir Sultan Abdal Üçüncü Ölmem Bu Hain)

Yorum Yaz