Erdoğan Çalak kimdir? Erdoğan Çalak kitapları ve sözleri
Psikiyatr Erdoğan Çalak hayatı araştırılıyor. Peki Erdoğan Çalak kimdir? Erdoğan Çalak aslen nerelidir? Erdoğan Çalak ne zaman, nerede doğdu? Erdoğan Çalak hayatta mı? İşte Erdoğan Çalak hayatı...

Psikiyatr Erdoğan Çalak edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Erdoğan Çalak hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Erdoğan Çalak hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Erdoğan Çalak hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi: 1953
Doğum Yeri: İstanbul
Erdoğan Çalak kimdir?
1953 İstanbul doğumludur. Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra üniversite ve uzmanlık eğitimini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapmıştır. Uzmanlık eğitimi döneminde psikanaliz eğitimi almış, kendi psikanalizini tamamlayarak muayenehanesinde çalışmaya başlamıştır. 30 yıldır psikiyatri ve psikoterapi pratiğinin içindedir. Öfkeden Sevgiye Üç Hâkim Duygu (Barış İlhan Yayınevi) ve 7/24 Annelik(Hayykitap) adlı yayınlanmış iki kitabı vardır. İki kız babasıdır.
Erdoğan Çalak Kitapları - Eserleri
- Küresel Sistemde İnsan Kalmak
- 7/24 Annelik
- Öfkeden Sevgiye Üç Hakim Duygu
Erdoğan Çalak Alıntıları - Sözleri
- Evliliğin, anneliğin ve çocuk yetiştirmenin gittikçe 'hafife alındığı‘ zamanlarda yaşıyoruz. Evlilik, 'akılcı bir ortaklığa‘ indirgendi. Eşler birbirini tamamlamaktan öte birbirine benzemeye başladı. Kadın kadınlığını, erkek erkekliğini unuttu! Sevginin kutsallığı da unutuldu. Hatta sevmek unutuldu. (7/24 Annelik)
- Sevgi enerjisi kadının kapasitesini çok artırır. Erkeğin anneyi sevgisiyle beslemesi ve onu sürekli annelik yapabilecek durumda tutması... Eğer eşler günlük hayatta birbirleriyle yakın olabiliyorlar, [..] işbirliği yapabiliyorlarsa birbirlerine olan sevgileri artar. (7/24 Annelik)
- Dürüstlük, sevgi ahlakının en temel özelliğidir. Dürüst olmak kolay değildir; birçok insan isteklerinden vazgeçemediği, kendi hakkına razı olamadığı, çıkarlarını her şeyin üzerinde tuttuğu için yalan söyler. (...) Karakter bozukluklarının karakteristiği, sevgi ilişkisi götürememektir. (...) insan zorlamadan gelişmez. Dürüst olmaktan vazgeçmeyen insan kendi üzerindeki denetimi artırarak, sevme kapasitesini artırarak, hakikiliğine sahip çıkarak sorunlarını çözer. (Küresel Sistemde İnsan Kalmak)
- Kimi insan korkuları, kimisi çıkarları, kimisi dürtüleri, kimisi kıskançlığı ve kimisi de hasedi tarafından yönetilmeye müsaittir. Bu insanlar, korkuları, kıskançlıkları, hasetleri uyandırıldığında manipüle edilmeye çok açık hale gelirler. (s. 81) İnsanın kendisini diğer insanlarla ilişkilerini bozacak, onlara ya da kendisine zarar verecek davranışlardan koruması, kendi üzerinde bir denetim kurması ile gerçekleşir. İnsanın kendisini denetlemesi her zaman iki duygunun etkisi ve yönetimi ile olur: İnsan kendisini ya korku ile veya sevgi ile denetler. Daha çocuksu olan insanlar kendilerini korkuyla denetlerler; korku, onların kimseye zarar vermeyecekleri bir yerde durmalarını sağlar, korkmuyorlarsa sorun çıkarmaya müsaittirler. Sevgi duygusunun denetimi ise ruhen daha gelişkin kişilerde görülür. Bu insanlarda kimseye haksızlık etmemek, kimsenin hakkını çiğnememek, adil olmak, adalet duygusu sevgiden türer. (s. 81-82) Dünya ekonomik sisteminin malların fiyatlarının düşmesini sağlayarak, onlara erişimi çok kolay hale getirerek, gittiğimiz her yerde müşteri olarak, çok önemli bir kişi imiş gibi davranılmamızı sağlayarak bizi kendisine ortak yapıyor. Çıkarlarımızın okşanmasından oluşan yalınkat ve yüzeysel bir memnuniyet ekonomik sistemi sorgulamamızı ve ona direnmemizi engelliyor. (s. 84-85) İnsanın doğasında hiçleşme korkusu ve değersizlik duygusu olması yüzünden dünya ekonomik sistemi bunu kolaylıkla manipüle etmektedir. Bu yüzden reklamlarda şu marka çantayı, ayakkabıyı, cep telefonunu kullanırsan değerli olursun, şu bankanın müşterisi olursan statün yükselir şeklindeki telkinlere sık rastlarız. (s. 85-86) Bu duygunun (hasedin) uyandırılma sebebinin daha fazla mal satabilmek olması, mevcut sistemin habisliğini kanıtlayan bir örnektir. Haset, kişinin iç dünyasındaki öfke ve değersizlik duygusunu o kadar uyarır ki, kişinin hayatını çok zorlaşır. Aslında haset duygusunun uyandırılması gerçek anlamda bir tacizdir ve suç olması gerekir. Hasedin uyandırılmasından zarar görenin, hasedi uyanan taraf olduğunu unutmamak gerekir. İnsanın sevme kapasitesinin düşmesinin esas zararı kendisinedir. (s. 87) (Küresel Sistemde İnsan Kalmak)
- Ruhsal kapasitesi yüksek bir çocuk yetiştirebilmek için babayla annenin birbirini seven bir çift olması, babanın anneyle ilgili sorumluluklarını tam anlamıyla benimsemiş olması son derece önemlidir. Ancak bu sayede kadın ve erkek bir bebeği büyütebilmek için gereken yüksek kalitede emeği birbirlerine, ama özellikle bebeği doğuran anneye annelik yaparak, zorlandığında ona destek olarak, dinlendirerek, gerektiğinde bebeğe nöbetleşe annelik yaparak oluşturabilirler. (7/24 Annelik)
- (...) insan neye yatırım yaparsa onun karşılığını alır, ne ekerse onu biçer. Esas tuhaf olan, yatırımın başarıya ve kariyere yapılıp, mutluluğun özel hayatta aranmasıdır. (7/24 Annelik)
- Annesi mükemmeliyetçi olan bir çocuğu zor bir hayat beklemektedir. Böyle bir çocuğun sevilebilir bir varlık olduğuna dair inancı zayıftır, hatta buna inanmaz. Oysa bu, rûhun en temel ihtiyacıdır, aksi halde insan hiçbir zaman tam olarak bu dünyanın bir parçası olamaz. (7/24 Annelik)
- İnsanlar eskiden varlıklarını sürdürebilmek için birbirlerine tutunurken, artık cep telefonlarına, bilgisayarlara ve sosyal ağ içerisinde oluşturdukları ilişkilere tutunuyorlar ... (Küresel Sistemde İnsan Kalmak)
- Kalıcı bir sevgi ilişkisinde insanın bütün canlılığı uyandığında, yüksek bir bağlılık ve büyük bir ruhsal yatırımla beraber kişilerin iç dünyalarındaki bütün korkular, öfkeler, güvensizlikler de ortaya dökülür. Bebeklikte ve çocuklukta anne ve baba ile yaşanmış bütün sorunlar sevgi ilişkisinde eşe yansır. Çoğu zaman bu sorunlar karşılıklı olarak insanların öfke biriktirmelerine ve yakınlığın sona ermesine yol açar. (Küresel Sistemde İnsan Kalmak)
- Suçluluk duygusuyla yapılan annelik, ölçülerin kaçmasına yol açar. Ortaya son derece tutarsız, bazen fazla anlayışlı, bazen fazla sert bir anne çıkar. Çocukların da kafası karışır, annelerinin ne zaman ne tepki vereceğini bilemezler ve bu durum çocukları ısrarcı, sınırlarını bilmez bir hâle getirir. (7/24 Annelik)
- Ortalama bir ahlak anlayışı başkalarına zarar vermemeyi, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkalarına yapmamayı gerektirir (Küresel Sistemde İnsan Kalmak)
- Anneler çocukları ile meşgul olacaklarına, eşler birbirleri ile ilgileniceklerine cep telefonu ile olmayı tercih ediyorlar. Bu tip yeni alışkanlıklar, ruhsal olarak yatırımlandırılmış yeni nesneler, insanlar, eşler, ebeveynlerle çocuklar arasındaki ilişkileri etkiliyor ve değiştiriyor. (Küresel Sistemde İnsan Kalmak)
- “Seni çok seviyorum” ifadesinin asıl anlamı, “beni sevmeni çok istiyorum, sevgin bana çok iyi geliyor, beni hep sev ve daha çok sev”dir. (7/24 Annelik)
- Bir durumun çok kıymetli olması için illa da çok işlevsel olması gerekmez. Bazen hakikilik, dürüstlük, içten bir pişmanlık veya üzüntü de çok yüksek bir kalite oluşturabilir. (7/24 Annelik)
- ‘’İyi bir annelik almış olan insanın ilişki kurma kapasitesi yüksektir. Bunun anlamı: karşımızdaki insanı kolaylıkla anlamak, onu hissetmek, ne kadar yakın, ne kadar uzak olacağımızı doğru ayarlamak, onunla ayrı varlıklar olduğumuzu, onun duygularının, ihtiyaç ve isteklerinin farklı olduğunu algılamak, onu kendimizle karıştırmamaktır.’’ (7/24 Annelik)
- Sevilmiş olmak bizi bir fotoğraf olmaktan korur (Küresel Sistemde İnsan Kalmak)
- Eğer insan çocukluğunda ebeveynlerinden çok oyuncakları ile beraber olduysa, erkekse sürekli araba, tekne, motosiklet gibi oyuncakları hayal edecek, kadınsa mobilyalar, ev eşyaları evinin mutfağı, dolabı, ayakkabıları, çantaları gibi ürünleri satın almakla meşgul olacaktır. Çok açık ki, bebeklikte ve çocuklukta yeterli ebeveyn ilişkisi yaşamamış insanlar yüzeysel olurlar. Bu anlamda, bakıcılar tarafından büyütülen veya kreşlerde ve çocuk yuvalarında büyüyen çocuklar tam da küresel ekonomik sistemin ihtiyacı olan insan tipini oluşturur. (Küresel Sistemde İnsan Kalmak)
- Aslında kadın ruhu kadından, her durumda kalitesini düşürmemeyi, bozulmamayı, doğru değerler üzerinde kalmayı, kadınlığını muhafaza edebilmeyi bekler. (7/24 Annelik)
- Hakikat sevgisi, ruhuna yakın yaşayan insanların erişebileceği bir sevgi biçimidir. İnsanın hem kendi hakikatini, hem dışındaki dünyanın hakikatini öfke duymadan algılamasını sağlar. (...) Hakikat sevgisi insanı dürüst olmaya memur eden bir etki oluşturur. İnsan kendisine karşı dürüst olmadan başkalarına karşı da olamaz. (Küresel Sistemde İnsan Kalmak)
- Haset duygusu, insanlık kültürü içinde en olumsuz duyguların başında sayılır. Gerçekten de, hayata sokulduğunda yıkıcı bir duygudur. Haset eden kişi kendisini o kadar kötü hisseder, o kadar yakıcı bir duygunun tesiri altına girer ki, hasedini uyandıran kişiden nefret eder. Ancak haset ettiği varlığı yok ederse, ona ciddi bir zarar verirse veya çok mutsuz edebilirse rahatlayacakmış gibi bir ruh haline girer. Bu durumda haset edilen kişi sevilemez, iyiliği istenemez; onun kötü duruma düşmesi hasedin yatışmasına neden olacağı için, kötülüğü istenir. Bu nitelik, hasedi yaşam içinde birçok kötülüğün kaynağı haline getirir. Bir insan hasedi tarafından yönetiliyorsa bütün çevresini yok eder ve yalnızlaşır. Bu nedenle, bütün dinler ve ahlak sistemleri insanlardan hasedin denetlenmesini bekler. İnsanlık kültürü hasedi en büyük günah sayarak denetlenmesini sağlamış, bunun tam karşıtı olan sevgiyi yücelterek gelişmiştir. (Öfkeden Sevgiye Üç Hakim Duygu)