Erdal İnönü kimdir? Erdal İnönü kitapları ve sözleri
Bilim adamı ve siyasetçi Erdal İnönü hayatı araştırılıyor. Peki Erdal İnönü kimdir? Erdal İnönü aslen nerelidir? Erdal İnönü ne zaman, nerede doğdu? Erdal İnönü hayatta mı? İşte Erdal İnönü hayatı... Erdal İnönü yaşıyor mu? Erdal İnönü ne zaman, nerede öldü?
Doğum Tarihi: 6 Haziran 1926
Doğum Yeri: Ankara,Türkiye
Ölüm Tarihi: 31 Ekim 2007
Ölüm Yeri: Houston,Teksas,ABD
Erdal İnönü kimdir?
Bilim adamı ve siyasetçi Erdal İnönü 6 Haziran 1926'da Ankara'da doğdu. İlköğrenimini Ankara'da yaptı. 1947'de Fen Fakültesi'nden fizik lisansı diploması aldıktan sonra ABD'de, California Teknoloji Enstitüsü'nde yüksek lisans ve doktorasını tamamladı, ayrıca teorik fizik alanında araştırmalar yaptı. Yurda dönünce fizik asistanı olarak girdiği Ankara Üniversitesi'nde doçent oldu; 1957-1960 arasında Amerika'da "Atom Enerjisinden Yararlanma" programı içinde araştırmalar yürüttü. 1964-1974 arasında Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde fizik profesörü olarak çalıştı, Teorik Fizik Bölümü Başkanlığı, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı, rektörlüğü yaptı. 1974-1983 arasında İstanbul Boğaziçi Üniversitesi'nde fizik profesörü ve Temel Bilimler Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı.Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu'nun kuruluşuna katkıda bulunan, TÜBİTAK Temel Araştırmalar Enstitüsü'nün kurucu müdürlüğünü üstlenen, NATO Fen Komitesi'nde ve UNESCO Yürütme Kurulu'nda görev alan İnönü 1983 yılında siyasete atıldı. Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) kurucu genel başkanlığı, SHP genel başkanlığı yaptı. 1986'da İzmir milletvekili olarak Meclis'e girdi. 1991-93 arasında başbakan yardımcılığı ve devlet bakanlığı, 1995'te Dışişleri bakanlığı yaptı. 2004'ten sonra Sabancı Üniversitesi ve TÜBİTAK Feza Gürsey Enstitüsü'nde görev aldı. 31 Ekim 2007'de, tedavi gördüğü Houston'da yaşamını yitirdi.
Erdal İnönü Kitapları - Eserleri
- Anılar ve Düşünceler - 1
- Anılar ve Düşünceler - 2
- Bilim Konuşmaları
- Anılar ve Düşünceler - 3
- Bilimsel Devrim ve Stratejik Anlamı
- Fikirler ve Eylemler
- Üçyüz Yıllık Gecikme
- Siyasette Etik
- Mehmet Nadir
- Türkiye Kimya Araştırmaları Bibliyograyası
- Türkiye'de Temel Bilimlerde İlk Araştırmacılar
- Siyaset Penceresinden
- Kurultay Konuşmaları
Erdal İnönü Alıntıları - Sözleri
- "Atatürk ile arkadaşlarının gerçekçiliği ile Enver Paşa gibi İttihat ve Terakki liderlerinin hayalciliği arasındaki önemli fark Turancılık konusunda da kendini göstermişti. Ülkemiz insanlarının çıkarlarını gözardı eden hayalci yaklaşımların Balkan Savaşı'nda, 1. Dünya Savaşı'nda başımıza ne büyük dertler açtığını, ne kadar pahalıya mal olduğunu babam gayet iyi hatırlıyordu. Sofrada Hasan Ali Yücel ile konuşurken 'İmparatorluk zamanında biz Turancılık yapmadık, yapacağız dedik. Öteki devletler de aman yapmasınlar diye üzerimize geldiler!' demişti." (Anılar ve Düşünceler - 2)
- Bir gün Özal tarım politikasında taban fiyatlarını düşük tutmasını eleştirmeme kızarak benim için, "Gözün kör olmasın, işi bilmeyen insanlar parti lideri olursa böyle olur!" dedi. Bu söze karşı tepkimi soran gazetecilere, "Kendisi de açıkgözlük yapmasın!" diye yanıt verdim. (Anılar ve Düşünceler - 2)
- "Köy Enstitüleri 1. Kuruluş Yıldönümü konuşması - İsmet İnönü İlköğretimi olmayan memlekette Ortaçağ idaresi bütün şekilleriyle devam eder. Resim kanunlar ne derlerse desinler, ne haklar vatandaşlara tanınırsa tanınsın, hiç olmazsa ilköğretim derecesinde bilgi olmazsa haklar ve vazifeler canlanmaz. Gönüllere ve yüreklere sinip yerleşmez. Bilmeyen, siyasi veya ekonomik kudretli sahiplerinin elinde ortaçağda olduğu gibi köle hayatı sürer. Asıl acıklı olan taraf da, bilmeyen kendi düşkün ve köle hayatına karşı duygusuz ve kayıtsız kalır. Hür vatandaşlardan birleşik bir millet olmanın çarelerinin başında ilköğretim çaresi vardır. Davayı bu kadar geniş ve derin mahiyetiyle görmeliyiz. İlk öğretim davası insan olmak, millet olmak davasıdır. Hepimiz dava yolunda bu gözle ve bu anlayışla yürüyüp ilerlemeliyiz." (Anılar ve Düşünceler - 1)
- "3 Nisan 1943 tarihli gazetede bilim uğruna canlarını feda etmiş 3 veteriner için Yüksek Ziraat Enstitüsü'nde bir anma töreni yapıldığı anlatılıyor. Bugün unuttuğumuz bu bilim şehitleri, veteriner Ahmet, Hüdai ve Kemal, ruam hastalığına çare bulmak için uğraşırlarken herhalde laboratuvarlarında yeterli korunma olanağı bulunmadığından hastalığa yakalanıp ölmüşler." (Anılar ve Düşünceler - 2)
- Çok yazıktır ki, Özal'ın, "Halka hizmet, alınan oy karşılığında yapılır!" şeklinde açıkça ifade etmekten çekinmediği, siyaseti bir çeşit ticaret gibi gören yaklaşımı, yıllarca süren çabaların yerleştirmekte olduğu sağlıklı bir geleneği yaraladı ve yanlış doğrultuda gelişmelere yol açtı. Parti sözcülerinin seçim kampanyasını, "Oy verin de hizmet getirelim!" biçiminde basit bir alışverişe indirgemeleri, seçmenleri de "şu isteğimizi yapmayı vaat edin de öyle oy verelim" konumuna getirdi. Örneğin, hemen her ilçenin il olma dileği ve buna yönelik vaatler bu yaklaşımın kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıktı. Böylece kamu yönetiminde sağlıklı gelişme olanakları da fena halde hırpalandı. (Anılar ve Düşünceler - 2)
- "Ankara'daki gösterilerin arkasında bir gizli örgütün bulunması olasılığının babamı kaygılandıran başka bir yönü de bu örgütün bir şekilde hükümetin dış politikasını etkileyerek, Hitler Almanya'sının savaşı kaybettiğinin görüldüğü bir dönemde bizi Sovyetler Birliği'yle bir çatışmaya götürmesi idi. 1. Dünya Savaşı'nda Fransa'ya saldıran Alman ordularının Marne muharebesinin ardından geri çekilmek zorunda kalarak savaşı kazanma umutlarını kaybetmelerinden sonra, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir takım oldu-bittilerle Almanya lehinde savaşa sokulduğunu unutmamıştı. Onun için şimdi Alman orduları Rusya'dan çekilirken dış politika yönetimini hükümet denetiminden çıkarabilecek baskıların oluşmasına karşı çok duyarlı idi." (Anılar ve Düşünceler - 2)
- "İnsan, yaşamına yeni bir yön verme iradesini gösterebildiği müddetçe gençtir. Bu iradeyi artık gösteremiyor, 'artık yaşamımı değiştiremem.' diyorsa gençliği gitmiş demektir." Prof. Vasfi Raşit Sevig'den... (Anılar ve Düşünceler - 2)
- "İngilizlerin Avrupa politikasının temel bir ilkesi vardır: Avrupa'da hangi devlet güçlenirse ona karşı vaziyet almak. Bu ilkeyi hiç şaşmadan yıllardır uygularlar. Napolyon Fransa'yı güçlü bir devlet yapınca ona karşı çıktılar ve bütün Avrupa'yı Fransa'ya karşı birleştirdiler. Hitler Almanya'yı güçlendirince bu defa bütün Avrupa'yı Almanya'ya karşı bir araya getirmeye çalışıyorlar. Daha önce 1. Dünya Savaşı'nda da Almanya'ya karşı aynı şeyi yapmışlardı. Bu İngilizlerin değişmeyen ve hep başarılı olmuş politikasıdır." (Anılar ve Düşünceler - 1)
- Siyasette, başarıya götüren taktiklerin, kısa vadede, ahlaki görüşlerden daha yararlı olduğunu bir daha gördük. Şu da var ki, bir iktidarın yerleşmiş demokrasi anlayışına uymayan davranışları, yalnız ahlaki değerlere değil, toplumun somut çıkarlarına da sonunda zarar veriyor. Çünkü böyle bir tutum, demokrasilerde iktidarla muhalefet arasında her zaman bulunması gereken güven ortamını zedeliyor. "Bu iktidar, kendi çıkarı için her şeyi yapabilir!" düşüncesinin kök salmasına yol açarak, toplumun bunalımlara karşı direncini zayıflatıyor. Sıkıştıklarında, iktidarların dilinden düşmeyen "ulusal birlik" ve beraberlik yaklaşımını etkisizleştiriyor. (Anılar ve Düşünceler - 2)
- "Tam o günlerde Sovyetler Birliği, zaferle birlikte uyanan yayılmacılık eğilimi içinde ülkemizden toprak ve üs istemişti ve biz derhal reddetmiştik." (Anılar ve Düşünceler - 2)
- "Paşam, toplumumuzda en kolay vazgeçilen hizmet, en ufak sıkıntıda kendisinden fedakarlık istenen kesim eğitimdir. Hava bozar, yağmur yağar, kar yağar; haydi valiler karar alır; okullar bir gün tatil olur. Bir karışıklık olur, hemen okullar tatil edilir. Sanki öğretim programı vakit geçirmek için konmuş, bitirilse de olur, bitirilmese de olurmuş gibi. Şartlar kolay olsa da, zor olsa da öğretim programını bitirmenin çocukların geleceği için önemli olduğu hiç düşünülmez. Ben, bu zihniyete karşıyım. Valilere, analara, babalara da anlatmaya çalışıyorum!" (Anılar ve Düşünceler - 1)
- "Babam her köylümüzün ekip biçebileceği bir toprak parçasına sahip olmasını insanca yaşamanın temel koşulu sayıyor ve devletin bunu sağlamakla görevli olduğuna inanıyordu. Bu yolda bütün gücünü kullanmaya kararlı görünüyordu. Öte yandan tasarı daha encümene geldiğinde görülmüştü ki, Meclis'teki büyük toprak sahibi milletvekilleri bu tasarıya şiddetle karşıydılar ve tasarıyı bu şekliyle geçirmemek için takım halinde mücadeleye girişmişlerdi. Başlıca sözcüleri Adnan Menderes ve Emin Sazak olarak görünen bu milletvekilleri Meclis'te azınlıkta olduklarını bildikleri için toprak reformu fikrine doğrudan karşı çıkmıyorlar, ancak tasarının etkisiz kalması için dolaylı bir yönteme başvuruyorlardı: Önce tasarının her ayrıntısını ele alıp pratikte uygulanamayacağını göstererek değişiklik istemek, böylece görüşmeleri sürekli uzatmak, ikinci olarak da pratik kolaylık sağlayacağı gerekçesiyle toprak dağıtımını olanaksız kılacak değişiklikleri kabul ettirmek. Çiftçiliğin teknik konularını iyi bildikleri için bu taktiği başarıyla uyguladılar. Tasarı Meclis'ten geçmişti. Ama CHP içinde önemli bir ayrılık da doğmuştu. Bu ayrılığın yeni bir partinin ortaya çıkmasına yol açabileceği sofradaki tartışmalarda çok söylenmişti. Hatta bu nedenle babama konunun bu kadar üzerinde durmaması öğütleri de verilmişti. Ancak babam için bu ne zamandır beklenen bir temel reformdu. Her ne pahasına olursa olsun tasarı yasalaşmalıydı. Yasalaştı, ama gerçekten yeni bir partinin doğması da gecikmedi ve bu oluşum yasanın etkili bir şekilde uygulanmasını engelledi." (Anılar ve Düşünceler - 2)
- "Köy Enstitüleri yalnız tüm köylerimizin okula kavuşmasında öncülük yapmadılar. Aynı zamanda pek çok değerli gencimizin yeteneklerinin gelişmesine ve toplumumuza her alanda önemli hizmetler yapmalarına olanak verdiler. Mahmut Makal'ın 1950'de yayımlanan Bizim Köy adlı kitabı dünya çapında ün kazandı ve yeni bir akımın öncüsü oldu. Sonradan Fakir Baykurt, Talip Apaydın gibi yazarlar, Hasan Fehmi Güneş gibi siyasetçiler Köy Enstitüsü mezunlarının ününü yaşatmaya devam ettiler. Siyaset hayatına girdiğimde başarılı belediye başkanlarımız arasında birçok Köy Enstitüsü mezunu olduğunu gördüm." (Anılar ve Düşünceler - 1)
- "Basında Cumhurbaşkanı Özal'ın anayasada değişiklik yaparak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağlayacağı şeklinde yorumlar yapılıyordu. Bu konu Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesinden önce de gündeme gelmişti. O zaman ana muhalefet partisi olarak biz, cumhurbaşkanının meclis tarafından seçilmesi yönteminin herhangi bir nedenle değiştirilmesine karşı çıkmıştık. Halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanının, bizim gibi demokrasi geleneği henüz iyice kökleşmemiş ülkelerde diktatörlüğe kayabileceğinden endişe duyduğumuzu ifade etmiş, demokrasimizin sağlıklı gelişmesi açısından bunu sakıncalı gördüğümüzü söylemiştik." (Anılar ve Düşünceler - 1)
- ''Üniversitelerdeki elemanlar Türkiye'nin en iyi eğitim görmüş, en iyi yetişmiş insanlandır. Onların kendilerini yönetemeyeceklerini nasıl kabul edebiliriz?" (Anılar ve Düşünceler - 2)
- "Paşam, toplumumuzda en kolay vazgeçilen hizmet, en ufak sıkıntıda ken disinden fedakarlık istenen kesim eğitimdir. Hava bozar, yağmur yağar, kar yağar; haydi valiler karar alır; okullar bir gün tatil olur. Bir kanşıklık olur, he men okullar tatil edilir. Sanki öğretim programı vakit geçirmek için konmuş, bitiriise de olur, bitirilmese de olurmuş gibi. Şartlar kolay da olsa, zor da olsa öğretim programını bitirmenin çocukların geleceği için önemli olduğu hiç düşünülmez. Ben bu zihniyete karşıyım. Valilere, analara, babalara da anlat maya çalışıyorum!" (Anılar ve Düşünceler - 1)
- Genel Relativite denklemleri uzay-zaman geometrisinin "ne kadar" ve "nasıl" eğildiğini ifade eder. Bu denklemleri çözerek, bütün cisimlerin etrafındaki uzay-zaman geometrisi ve gravitasyon alanları bulunur. (Bilim Konuşmaları)