Emine Supçin kimdir? Emine Supçin kitapları ve sözleri
Türk Yazar Emine Supçin hayatı araştırılıyor. Peki Emine Supçin kimdir? Emine Supçin aslen nerelidir? Emine Supçin ne zaman, nerede doğdu? Emine Supçin hayatta mı? İşte Emine Supçin hayatı...

Türk Yazar Emine Supçin edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Emine Supçin hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Emine Supçin hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Emine Supçin hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi: 1966
Doğum Yeri: Beyağaç, Denizli
Emine Supçin kimdir?
Denizlili yazar Emine Supçin, 1966 yılında Beyağaç’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Frankfurt ve Beyağaç arasında tamamladı. Lisans ve yüksek lisan derecelerini Pamukkale Üniversitesi’nden aldı.
Oxford Brookes Üniversitesi’nde İş İngilizcesi eğimini aldıktan sonra devlet ve özel okullarda İngilizce öğretmenliği yapmaya devam etti. Hâlen kendine ait Küresel Dil Danışma Merkezinde, yabancı dil eğitimi danışmanlığı yapmaktadır.
Yazarın ilk eseri ‘Hiç’ 2012 yılında, 2. eseri ‘Filozoflardan Seksi Şeyler’ adlı kitabı ise 2013 yılında Destek Yayınlarından çıktı.
Emine Supçin Kitapları - Eserleri
- Filozoflardan Seksi Şeyler
- Dokunulmamış Kadınlar
- Kış
- Hiç
Emine Supçin Alıntıları - Sözleri
- Güneşin anahtarını kitapların arasına saklamışlar Bulanın yaşamı gündüz olmuş (Hiç)
- “Kalabalıklarda beraberseniz, gözleriniz yalnızca onu görecek; kapalı yerde iseniz dikkatiniz yalnızca onda olacak. Unutmayınız henüz sevgiden, aşktan söz etmiyorum. İster aşkla sevişecek olun, ister beğeniyle. Sebep ne olursa olsun, sizinle birlikte olacak kadın, o an için, o gün için hatta kişisel tarihinize kaydolacağından, ömrünüzce eşsiz kalacaktır. E, bunun hakkını vermek lazım tabii ki!” (Filozoflardan Seksi Şeyler)
- “Sizlere kötü bir haberim var. Tanrı öldü! Tanrı’yla birlikte icat edilen tüm ahlaki değerler de öldü. Şimdi nereye gidiyoruz? Bütün güneşlerden uzağa mı? Durmadan düşmüyor muyuz? Öne, arkaya, sağa, sola, her yere düşmüyor muyuz? Hâlâ bir yüksek ve alçak kavramı var mı? Sonsuz bir hiçlik içinde aylak aylak dolaşmıyor muyuz? Yüzümüzde boşluğun nefesini duyumsamıyor muyuz? Hava şimdi daha soğuk değil mi? Geceler gittikçe daha fazla karanlıklaşmıyor mu? Tanrı öldü, diyorum size! Tanrı öldü!” (Filozoflardan Seksi Şeyler)
- "Zekasını ve cinselliğini birleştirebilen kadına hiçbir erkek dayanamaz." (Filozoflardan Seksi Şeyler)
- "Erkeğe uzun gelen, kadına kısadır. Erkeğe bol gelen, kadına dardır. O hiç bir şeye bir erkek gibi bakmaz. Erkek şu ağacı sadece ağaç olarak görür. O ise, üstündeki kuşları, dalları yaprakları, baharda çiçekleriyle birlikte görür. Bu yüzden kadın erkekten farklıdır ve ancak onun dünyasına zarafetle girilir. (Filozoflardan Seksi Şeyler)
- “Elbette bizler doğadaki tüm ahlakı reddetmiyoruz, ahlakın evrensel olduğu iddiasını reddediyoruz ve bir ahlak kuralını reddederken ya da kabul ederken onun hayatı geliştirici mi yoksa engelleyici mi olduğuna bakıyoruz.” (Filozoflardan Seksi Şeyler)
- Cehalet sorgulamaz, yargılar. Cehalet öğrenmez, inanır. Cehalet okumaz, hatmeder. Cehalet hoş görmez, katleder. Cehalet ilkeldir, sosyalleşmez. Medeniyetse, kadın ve erkeğin birlikte yürüyebilmesidir." (Dokunulmamış Kadınlar)
- Kıskanmak, varlık bataklığına saplanmaktır......... Nasıl ki sahip oldukça uykuları kaçar insanın, HİÇ'liğe çekildikçe de derin bir huzurdur ruhu kaplayan. Gerçek huzur ancak HİÇ'liği soluyarak elde edilebilir... (Hiç)
- Ağlamak, felaketi kabullenişin ilk işaretidir. (Dokunulmamış Kadınlar)
- Dinle küçüğüm: Ağaca güvenebilirsin. Bilirsin ki elma ağacı elma verir, erik değil. Hayvanlara güvenebilirsin; çünkü aslan, aslan gibi davranır maymunluk etmez. Ama insana güvenemezsin; zira o, yüzüne gülümserken arkasında hançer gizleyebilen tek yaratıktır. (Dokunulmamış Kadınlar)
- Kıskançlığın ilk ortaya çıkışı; Ugu Mugu’lardan birinin, muhtemelen dişidir “ Huguların ağaç evinde iki tane fazladan ceylan bacağı gördüm, biz niye fazladan koymuyoruz mağaramıza “ diye yampiri bir fikir atmış ortaya, kıskançlık krizine girmiş. ;)) (Hiç)
- "Her ikisi de boğazlarına düğümlenen ne varsa yutkunup konuşmayı klasik sözlerle bitirdiler. Bağırlarında büyüyen ve hatta çığlıklarla dışarı fırlamak isteyen özlem duygusuna hiç değinmediler." (Kış)
- “Kadınların en aptal, en cahil görüneni bile biz erkeklere göre daha güçlüdür ve daha akıllıdır. Çünkü her halükârda hayatta kalmayı ve ayakta durmayı başarırlar” (Filozoflardan Seksi Şeyler)
- "Okumayı bıraktığın gün sonbahardır, ertesi gün cehalettin kışı başlar " (Kış)
- Dilek Tohumları toprağa, dilekleriniz evrenin kulağına erişsin... Hayat vermenin kutsallığı, dileğinize can versin... (Hiç)
- İki kapı var önümüzde. Her ikisinin üstünde de HİÇ yazıyor. Biri, toptan yok olmaya götürecek olan HİÇ kapısı. Hem kendimizi hem de üstünde yaşadığımız mavi yuvarlağı yerle yeksan ediyor, 'yok'luğa sürükleniyoruz... Diğeri, birincisine şifa olacak HİÇ kapısı! Çünkü ancak kendimizi, doğunun yumuşak dokunuşlu gönül adamı Mevlana'nın: "Hiç olduk, yok olmayız artık," felsefesi ile terbiye edebilirsek HİÇ'liğe ulaşabiliriz. (Hiç)
- "Gözleri yağmurluydu muhakkak, açsa kirpikleri sisli olacaktı. Yükü dünyaya yakın elfidaydı o..." (Kış)
- "Güneşin anahtarını kitapların arasına saklamışlar, bulanın yaşamı gündüz olmuş." (Hiç)
- Dünyanın bütün çocukları kardeş doğar, büyüdükçe yetişkinler kardeşliklerini bozardı... Dünyanın bütün çocukları melekti, onları yalnızca büyükler şeytana dönüştürürdü. Ve en kötüsü, bütün çocuklar dünyaya bakir gelirlerdi ve bekaretlerini işittikleri ilk yalan bozardı... (Dokunulmamış Kadınlar)
- Pazarda, panayırda yahut da mağazanın standında aynı elbiseye ayn anda uzanan iki kadının gerilimli anında, kibarları kavga etmezler. Bakışlarıyla çözerler. Dudaklarında “ Ay siz de mi beğendiniz? dökülürken, gözlerinden “ Çek şu elini “ sözcüklerini okuyabilirsiniz… :)) (Hiç)