Emine Can kimdir? Emine Can kitapları ve sözleri
Türk Yazar Emine Can hayatı araştırılıyor. Peki Emine Can kimdir? Emine Can aslen nerelidir? Emine Can ne zaman, nerede doğdu? Emine Can hayatta mı? İşte Emine Can hayatı...

Türk Yazar Emine Can edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Emine Can hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Emine Can hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Emine Can hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Doğum Tarihi:
Doğum Yeri:
Emine Can kimdir?
Emine Can Kitapları - Eserleri
- Alayına New York
- Yaz Aşkım
- Alayına New York 2
- Köşedeki Adam
Emine Can Alıntıları - Sözleri
- "Elimde olsa ruhunu öperim güzel kadın." Öpmüştü. Ruhum kavrulurken öpücükleri üzerime damla damla düşen bir yağmurdu. Bu yağmuru senelerdir beklerken, yağmurlu bir günde karşıma çıkmasından anlamıştım onun benim yağmurum olacağını. O zaman hissetmiştim bunu... Peşine koşa koşa takıldığım bu cehennemden de pişman değildim. Ona rastlayana kadar ruhumun yangınında yalnızdım. Şimdi ise yanımda o vardı. (Köşedeki Adam)
- Ağlama isteğimi geri gönderip ''Uykum var,'' diye mırıldandım. Ve gözlerimi kapattım. Her ne kadar beni üzen Max olsa da ilacım da o oluyordu. Ve ben onun kollarında huzurluydum... (Alayına New York)
- Bir yanım sıranın tepesine çıkıp Mööö , diye bağırmak istese de inek öğrencilere saygıda kusur etmemek gerekirdi. Yazılılarda işimize yarıyorlardı sonuçta. (Alayına New York)
- "Gün geçtikçe karşı çıkamaz olmuş, elim kolum bağlı halde izler duruma gelmiştim zihnimde kopan fırtınaları. Başa çıkamaz haldeydim. Susarak izlemek çaresizlikti... Çaresizdim. (Köşedeki Adam)
- Senin güçsüz ve küçük bir kız çocuğu dediğinin bana sevmeyi öğretmeye gücü varmış demek ki, şimdi de benim o küçük kızı sevmeye ve O’nu büyütmeye ihtiyacım var. Benim sana ve senin gülüşüne ihtiyacım var güzelim (Yaz Aşkım)
- Gerçek olmayan kitap karakterlerine aşık olacak derecede kafayı yemiştim. (Yaz Aşkım)
- •Bende karanlığım... ama benim karanlığım beni boğacak kadar siyah değil. Bırak...Senin karanlığına karışayım. (Köşedeki Adam)
- O an onun gözlerine bakarken tek bir şey de karar kılmıştım. Hayat bize ölüm için onlarca sebep sunabilirdi... Ve sonra yeni bir umut çıkardı karşımıza, bir gülüş için yaşamaya değer olurdu dünya. Tek bir gülüşle yeniden tutunurduk hayata. (Yaz Aşkım)
- •Bu bir oyundu , bende bir kukla. Bir kukla onu yaratana karşı herhangi bir his beslememeliydi. Çünkü oyunun başında kuklayı yaratan... onu öldürebilirdi de. (Köşedeki Adam)
- Sonra sarıldın... Yaralarımı sarılarak kapattın, yanımda olarak sardın üzüntülerimi, bunu sen yaptın Poyraz (Yaz Aşkım)
- •Saçlarımı keserek kurtulmuştum belki ama kulaklarımı kesebilir miydim? Peki ya zihnimi? Onlar benimleydi ve ben ölünceye dek kurtulamayacaktım. (Köşedeki Adam)
- Seninle süslediğim güzel kulübeyi boş bir harabeye çevirdin (Yaz Aşkım)
- Bu bir oyundu, ben de bir kukla. Bir kukla, onu yaratana karşı herhangi bir his beslememeliydi. Çünkü oyunun başında kuklayı yaratan... onu öldürebilirdi de. (Köşedeki Adam)
- Umursamaz görünen insanlar en çok umursayanlardır... (Yaz Aşkım)
- Asıl korktuğum ise aşk dedikleri şeyin bu olma ihtimaliydi. Eğer aşk buysa kendi karanlığımda kendimi kaybetmem, duygudan yoksun halde yaşayan bir bitkiye dönüşmem an meselesiydi. Hani aşk güzel bir şeydi?.. (Alayına New York)
- "İlk defa görüyorum." "Neyi ilk defa görüyorsun?" Yüzümü okşadı. "Sevincini." Burnumun ucunu öptü. "Gülüşünün bu denli mutlulukla olduğunu." Gözlerimi kapatarak yanağımı avucunun içine yasladım ve yaşadığım huzuru en ufak hücreme kadar çektim. (Köşedeki Adam)
- "Sonra sarıldın... Yaralarımı sarılarak kapattın, yanımda olarak sardın üzüntülerimi, bunu sen yaptın Poyraz." (Yaz Aşkım)
- Kalbim mi çok acıyordu, bedenim mi bilmiyordum. Tek bildiğim ikisinin bir araya karışıp berbat bir his yarattığıydı... (Alayına New York)
- "Farz et ki şu kadeh oyunun kendisi. İçinde şarap yok, kurallar var, kanla yazılmış kurallar. İçmeni istesem kana kana içebilecek misin?" Gösterdiği kadehe baktım. O anlatırken kadehe dolanmış bir yılan çizdim kafamda ve gözlerimi kırpıştırarak sildim. Tehlikeli olan, oyunun kendisi miydi, yoksa oynarken kurallardan şaşmamak mı? "İçmem gereken bu kadehi tehlikeli yapan oyun mu, yoksa senin kuralların mı?" "Bu oyunu tehlikeli yapan en önemli kural, duygulara yer olmaması. Canın acıyacak, belki üzüleceksin, hayal kırıklığına uğrayacaksın." O bunları söylerken aramızda oluşan tehlikeli çekimi düşündüm ve söyledikleri daha anlamlı hale geldi. Yanaklarıma akın eden ısı, yutkunmama neden oldu. Tok çıkan bu sözlerine bir cevap dahi veremedim ama o, benden cesur davranarak can alıcı şeyi söyledi: "Artık istesen de istemesen de bu oyunun bir parçasısın. Kendini karalarken, en önemli kısmını beyaz bırakan yarım parçasısın sen bu oyunun." (Köşedeki Adam)
- ‘’Sana sevmeyi öğretemeyecek kadar güçsüz ve küçüğüm demiştim,’’ dediğim tek şey bu olmuştu. O kadar kısık çıkmıştı ki sesim. Söylediklerimi zihnim belirlemiyordu sanki. (Yaz Aşkım)