Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır kimdir? Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır kitapları ve sözleri
Türk Din Adamı, Tercüman ve Hattat Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır hayatı araştırılıyor. Peki Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır kimdir? Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır aslen nerelidir? Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır ne zaman, nerede doğdu? Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır hayatta mı? İşte Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır hayatı... Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır yaşıyor mu? Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır ne zaman, nerede öldü?
Türk Din Adamı, Tercüman ve Hattat Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1878
Doğum Yeri: Elmalı, Antalya
Ölüm Tarihi: 27 Mayıs 1942
Ölüm Yeri: İstanbul
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır kimdir?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, (d. 1878, Antalya – ö. 27 Mayıs 1942, İstanbul), Türkçe Kur'an tefsirlerinden birini telif etmiş din adamı, tercüman ve hattat. Okan Bayülgen'in öz dedesidir.
1878'de Antalya'nın Elmalı kazasında doğdu. Ailesi aslen Burdurlu olup, babası Hoca Numan Efendi'dir. Numan Efendi daha küçük yaşlardayken Burdur'un Gölhisar kazasının (Yazır Türkmenlerince kurulmuş) Yazır Köyü'nden ayrılarak Elmalı'ya gelmiş, tahsilini orada tamamlamış, Şeriye Mahkemesi başkâtibi olmuştur. Annesi Elmalı alimlerinden Esad Efendi'nin kızı Fatma Hanım'dır.
Türkçenin yanında Arapça ve Farsça ile şiir yazacak kadar üst seviyede bir bilgiye sahipti. Ancak yazılarında sade bir Türkçe kullanmıştır. Bunların yanı sıra Fransızca da bilmektedir. "El-metalip ve'l-mezahip" adında Fransızcadan tercüme ettiği bir felsefe tarihi kitabı vardır.
Muhammed Hamdi Yazır, ilk ve ortaokul tahsilini Elmalı'da Rüşdiye Mektebi'nde gördü. Hafızlığını da tamamladıktan sonra, Arapça okudu ve İslami ilimleri öğrenmek için, dayısı Hoca Mustafa Sarılar Efendi ile birlikte 1895'de İstanbul'a geldi. Kayserili Mahmud Hamdi Efendi'nin Beyazıt Camii'ndeki derslerine devam etti. Oflu Mahmut Kamil Efendi'den fıkıh dersleri aldı. Devrin ileri gelen değerli hocalarından ders görerek icâzet aldı.
Mekteb-i Nuvvab'a girdi ve buradan birincilikle mezun olarak kadılık icazeti aldı. 1905'ten itibaren Beyazıt Camii'nde talebelere ders vermeye başladı ve bu hizmeti 1908 yılına kadar devam etti. Bu arada Şeyhülislamlık'ta Mektubi Kalemi'ne dahil edildi. Bir yandan da Nuvvab'da ve Mülkiye Mektebi'nde ahkam-ı evkaf, Medrese-t-ül Vaizin'de fıkıh, Süleymaniye Medresesi'nde mantık derslerini okutmayı sürdürdü. 1908 yılında dersiâm oldu. Devrin ünlü hattatları Sami Efendi ve Bakkal Arif Efendi'den hat dersleri aldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün Kur'an-ı Kerim'i ilk kez Türkçe tefsir etmesi için vazifelendirdiği Mehmet Akif Ersoy'dan sonraki ikinci kişidir.
II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Meclis-i Mebusan'a Antalya mebusu olarak girdi. Şeyhülislam fetvayı vermediği için, 1. Fetva Emini olarak II. Abdülhamit'in tahttan alınması için gereken fetvayı İttihad Terakkicilerin isteği doğrultusunda yazdı. Daha sonra da karşı cephede olan Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nda faaliyetlerini sürdürdü. Daha sonra sırasıyla, Dar-ül Hikmet-ül İslamiye azalığına (Ağustos 1918), Nisan 1919'da bu kurumun başkanlığına tayin edildi. Damat Ferit Paşa'nın kabinelerinde Evkaf (Vakıflar) Nazırı olarak vazife yaptı. Eylül 1919'da Ayan Meclisi üyeliğine getirildi. İttihat ve Terakki'nin ilim şubesinde vazife yaptı.
1909 yılında Mülkiye Mektebi'nde Ahkâm-ı Evkâf ve Arâzî dersleri okutmuş ve yine aynı yıllarda Mekteb-i Kuzâtta "Fıkıh" dersleri vermiştir. Daha sonra Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye (Şeyhü'l-İslâmlığa bağlı Yüksek Müşavere Heyeti) üyeliğine ve bir müddet sonra da başkanlığına tayin edilmiştir. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Evkaf Nazırlığı'nda bulunmuş ve bu sırada Âyan Meclisi üyesi olmuştur.
Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması (Felsefe) ile de ilgilenen Elmalılı Hamdi Yazır, batılı yazarların eserlerini de tercüme etmiştir. Bu eserlerde ileri sürülen konulara eleştirel yaklaşım sergileyen Elmalılı Hamdi Efendi, felsefe ve din arasında cereyan eden tartışmalara çözüm bulmaya çalışmıştır. Filozofların gerçeği kavrayamadıklarını belirtmiş, akıl ile iman bütünleştiği zaman gerçeğin kavranıp doğrulanabileceği fikrini savunmuştur.
Cumhuriyetin ilanı esnasında Medrese-t-ül Mütehassisin'de mantık dersleri okutuyordu. Damat Ferit Paşa kabinelerindeki görevi dolayısıyla, bu kabinelerin Milli Mücadele aleyhine verdiği kararlarda sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle gıyabında idama mahkûm edildiyse de, aynı zamanda yeğeni Emin Paksüt'ün kayınpederi olan Kel Ali'nin başkanlık ettiği Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yapılan muhakemesinden sonra suçsuzluğu tespit edilerek beraat etti.
Elmalılı Hafız Muhammed Hamdi Yazır, Uzun zaman devam eden kalp yetmezliği rahatsızlığından ötürü Erenköy'de 27 Mayıs 1942'de vefat etti. Kabri Sahrayı Cedit Mezarlığı'ndadır.
Beyânül-Hak ve Sebîlürreşad dergilerinde Küçük Hamdi veya Elmalılı Küçük Hamdi mahlası ile makalelerini yayınlanmıştır. Tefsirinde ise Elmalılı Hamdi Yazır imzasıyla eserini yayınlamıştır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Kitapları - Eserleri
- Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
- Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım)
- Kur'anı Kerim ve Satır Arası Kelime Meali
- Hak Dini Kur'an Dili 1. Cilt
- Hak Dini Kur'an Dili 2. Cilt
- Hak Dini Kur'an Dili 3. Cilt
- Hak Dini Kur'an Dili 4. Cilt
- Hak Dini Kur'an Dili 5. Cilt
- Hak Dini Kur'an Dili 6. Cilt
- Hak Dini Kur'an Dili 7. Cilt
- Hak Dini Kur'an Dili 8. Cilt
- Hak Dini Kur'an Dili 9. Cilt
- Hak Dini Kur'an Dili 10. Cilt
- Makaleler II
- 41 Yasin
- Yasin-i Şerif (Fihristli, Mealli ve Türkçe Okunuşlu) - Orta Boy
- İslam Düşüncesinin Problemlerine Giriş
- İhlas Suresi Tefsiri
- Kur'an Meal Defter
- Hak Dini Kur'an Dili Tefsiri (13 Cilt Takım) (Osmanlıca)
- Osmanlı Anayasasına Dair
- Kur'an-ı Kerim ve Yüce Meâli
- Hak Dini Kuran Dili Meali (Ciltli-Şamua-Büyük Boy)
- Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali (Hafız Boy)
- Osmanlı Vakıf Hukukuna Giriş: Ahkam-ı Evkaf
- Açıklamalı Kur’ân-ı Kerim Meali
- Kur’an-ı Kerim’in Yüce Meali
- Meşrutiyetten Cumhuriyete Makaleler
- Hak Dini Kur'an Dili
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Alıntıları - Sözleri
- Allah size imanı sevdirdi, sevgili kıldı, dolayısıyla iman etiniz, bu gösteriyor ki, iman etmek için yalnız bilgi yeterli değil, bir iradenin fiil olabilmesi için sevmek de gereklidir. Bundan dolayı dinin başı muhabbettir, sevgidir. (Hak Dini Kur'an Dili 7. Cilt)
- “Kâinat onun delili iken o da kâinatın şahidi ve nurudur. “ (Hak Dini Kur'an Dili 1. Cilt)
- Hakkı bâtıl, bâtılı hakk yapmaya çalışanlar, haysiyyet-i ilmiyyeden âri birer Tağutturlar. (Hak Dini Kur'an Dili 4. Cilt)
- ... Kur'ân'ın tercümelerine de bu hakimiyet isnad edilemez ve tercümelerden doğrudan doğruya hüküm çıkarmaya kalkışmak da doğru olmaz. Hüküm ancak Arapça indirilmiş olan aslına aittir. (Hak Dini Kur'an Dili 6. Cilt)
- Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, peygamber'e de itaat etseydik! derler. Ahzâp Suresi : 66 (Hak Dini Kuran Dili Meali (Ciltli-Şamua-Büyük Boy))
- Kur'an hadîka-i vücudda açılmış hakîkî ve misalsiz bir gül farz edilirse, en güzel tercemesi nihâyet onun dest-i mahâretle yapılmış bir resmine benzetilebilir ki bunda aslının ne maddesi, ne kuvveti, ne nü`ûmeti, ne nümuvvu, hâsılı ne yağı, ne râyihası hiçbirisi bulunamaz. (Hak Dini Kur'an Dili 1. Cilt)
- Kadıhan Fetâvâ'sında "Bir adam, kardeşinin günah ve kusurlarını ona özen gösterdiği için söylerse o gıybet olmaz. Gıybet ancak öfke şekliyle sövme kastedilerek anmaktır diye zikredilmiştir. Bundan dolayı kötülüğü gidermek için veya fetva almak için veya şerrinden korunmak için yahut 'topal" demek gibi tarif için olursa gıybet olmaz. Bunun gibi, işlediği fıskı, zulmü açıklayan bir kimse olur da onun fıskını, zulmünü anarsa yine gıybet olmaz. Lâkin başka bir ayıbını zikrederse gıybet olur. (Hak Dini Kur'an Dili 7. Cilt)
- Eğer kulumuza (Muhammed'e) indirdiğimiz (Kur'ân) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allâh'tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin). (Kur’an-ı Kerim’in Yüce Meali)
- Eğer imân etmiş kimseler iseniz, kendisinden korkmanıza, ALLÂH daha lâyıktır. (Kur’an-ı Kerim’in Yüce Meali)
- Ğaşiye Suresi 11.ayet:Orada(cennet)boş bir söz işitmez. -Burada manaya boş fiiller de dahildir. 1)"Cennetdeki mutluluk dünyadaki gibi boş eğlencelerden olacakmış gibi bir kuruntu ihtimalini savmak anlamını taşıyor." Böyle olduğu için cennetde sıkılma gibi bir durum söz konusu değildir. 2)"Hayat aslında çalışmak demek olduğu için, gerçekte hayatın zevki, gayesine yönelik olarak çalışma zevkinden ibarettir. " Yani sıkılmak insanın, insanlığına karşı zıt bir tavır almasının sonucu ortaya çıkar, varlık gayesini anlayan insan için sıkılmak yoktur. (Hak Dini Kur'an Dili 9. Cilt)
- Ni'met-ü saadetin en büyüğü şükrandır. (Hak Dini Kur'an Dili 3. Cilt)
- Âlûsî der ki: "Kul her ne kadar çok çalışsa da, Mabud'un celaline layık olanı, gereği gibi yerine getirmede kusurdan uzak olamayacağına işaret için birçok taatlardan sonra istiğfar da meşru kılınmıştır. Onun için zikretmişlerdir ki, farz namazı kılan kimse için akabinde üç defa istiğfar etmesi, teheccüd kılanın seher vakitleri dilediği kadar istiğfar etmesi ve hacının hacdan sonra istiğfar etmesi meşru kılınmıştır. “Seherlerde istiğfar ediciler.”( Âl- i İmran, 3/17), “Sonra insanların akın akın döndüğü yerden siz de akın edin ve Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir." ( Bakara,2/199). Aynı şekilde abdestin sonunda ve her toplantının bitiminde istiğfarın meşru olduğu da rivayet olunmuştur. Resulullah herhangi bir toplantıdan kalkarken de سبحانك اللهم وبحمدك أستغفرك وأتوب إليك “Allah'ım! Seni hamdinle tesbih ederim Senden bağışlanma diler, sana tevbe ederim.” derdi. Bu şekilde istiğfar emrinden, anlaşıldığı nakledilen vefat haberine bir remiz var demektir. Meşhuru da bu işaret, dinin emrinin kemal bulmasıyla davet görevinin tamama yaklaşmış olduğuna delaletten anlaşılmıştır." (Hak Dini Kur'an Dili 10. Cilt)
- hayat her şeydir ve her şey, Allah'ın gücüyle ayaktadır. (Hak Dini Kur'an Dili 2. Cilt)
- 4) Dosdoğru bir yol üzerindesin. 5) Bu Kur'ân yenilmez güç ve sonsuz merhamet sahibi olan Allah'ın indirdiği bir kitaptır. (41 Yasin)
- "Hem benim neyime ki ibadet ve kulluk etmeyeyim. O beni yaratana? Halbuki hep döndürülüp ona götürüleceksiniz." (Hak Dini Kur'an Dili 7. Cilt)
- Allah'ın mescidlerini içlerinde ismi ilahi zikredilmekten men eden ve o mescidlerin maddeten veya manen harab olmasına, yıkılmasına veya muattal kalmasına veya mescidlikten çıkarılmasına çalışandan daha zalim kim vardır? Ve böyle zalimlerin cennet ile münasebeti nedir? (Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım))
- Ama insan, her ne zaman Rabbi onu sınayıp da ikramda bulunur, nimet verirse, “Rabbim bana ikram etti.” der. Ama her ne zaman da sınayıp rızkını daraltırsa, o vakit de, “ Rabbim beni zillete düşürdü.” der. (Kur'an Meal Defter)
- Ağaçtan beklenen meyvesi olduğu gibi, imandan beklenen de güzel ameldir ve Allah'a yaklaşmak da onunladır. (Hak Dini Kur'an Dili 1. Cilt)
- "O gün insanlar, her biri bir taraftan uçuşan küçük kelebekler gibi olacaktır."Kâri'a Sûresi/4 (Kur'anı Kerim ve Satır Arası Kelime Meali)
- Kadın bir kaburga kemiği gibidir. Kadın bir kaburga kemiğinden, bir eğri kaburga kemiğinden yaratıldı, onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın, kırılması da boşanmasıdır." Buhari, Nikah 79; Müslim, Redâ 65; Tirmizî, Talâk 12; Dârimî, Nikah 45; Ahmed b. Hanbel, II, 428,449,530, V, 164. buyurulmuştur. Burada eğri kaburga kemiği, bu yarılmaya işaret etmekle beraber erkekle kadın arasındaki tabiat uyumsuzluğuna ve kadınların erkekleştirilmeye kalkışılması, onları kırıp atmak demek olduğuna dair uyarıyı içeren bir misaldir. Bundan başka bu kısımlara ayrılmanın, cennetteki yaratılış başlangıcında meydana geldiği de hadislerde yer almıştır. (Hak Dini Kur'an Dili 3. Cilt)