Edward Albee kimdir? Edward Albee kitapları ve sözleri
Oyun Yazarı, Eleştirmen Edward Albee hayatı araştırılıyor. Peki Edward Albee kimdir? Edward Albee aslen nerelidir? Edward Albee ne zaman, nerede doğdu? Edward Albee hayatta mı? İşte Edward Albee hayatı...
Tam / Gerçek Adı: Edward Franklin Albee
Doğum Tarihi: 12 Mart 1928
Doğum Yeri: Virginia
Edward Albee kimdir?
Edward Franklin Albee (d.12 Mart 1928) Amerikan tiyatrosunun önde gelen yazarlarındandır.Kim Korkar Hain Kurttan (Who's Afraid of Virginia Woolf?) adlı oyunuyla tanınan yazar modernite ve savaş sonrası Amerikan kültürünü eleştiren oyunlarıyla dönemin farklı seslerinden biri olmayı başarmıştır.
1946- 1947 arasında Hartford’taki Trinity College’ta öğrenim gördü. Bir süre roman ve şiir yazan Albee, daha sonra oyun yazarı olmaya karar verdi. Başta tek perde 1962’de tamamladı. 1966’da sinemaya da uyarlanan bu oyun, Türkiye’de çeşitli kereler sahnelendi ve 1993’te Kabalcı Yayınevi tarafından Kim Korkar Virginia Woolf’tan adıyla yayınlandı. Albee oyun yazarlığının yanı sıra ABD’de çeşitli okullarda dersler de verdi. Seascape (1975, Deniz Manzarası), A Delicate Balance (Kılpayı, 1966) ve Three Tall Women (1991, Üç Boylu Kadın) adlı oyunlarıyla üç kez Pulitzer Ödülü kazandı. Albee’nin ilk dönem oyunları absürt tiyatronun önemli örnekleri arasında yer almıştır
Edward Albee Kitapları - Eserleri
- Kim Korkar Virginia Woolf'tan?
- The Zoo Story
- Three Tall Women
- Kılpayı
- The American Dream
Edward Albee Alıntıları - Sözleri
- "Kendimden iğreniyorum. Hayatımı ucuz, tamamen anlamsız sadakatsizliklerle harcıyorum." (Kim Korkar Virginia Woolf'tan?)
- JERRY: You're married! PETER: [with pleased emphasis] Why, certainly. JERRY: It isn't a law, for God's sake. (The Zoo Story)
- Bak canım, içki niyetine seni bile içebilirim ben, cehennemin dibinde olsan gene içerim... (Kim Korkar Virginia Woolf'tan?)
- Don't you see? A person has to have some way of dealing with SOMETHING. If not with people... SOMETHING. With a bed, with a cockroach, with a mirror... no, that's too hard, that's one of the last steps. With a cockroach, with a... with a... with a carpet, a roll of toilet paper... no, not that, either... that's a mirror, too; always check bleeding. You see how hard it is to find things? With a street corner, and too many lights, all colours reflecting on the oily-wet streets... with a wisp of smoke, a wisp... of smoke... with... with porno. graphic playing cards, with a strong-box... WITHOUT A LOCK... with love, with vomiting, with crying, with fury because the pretty little ladies aren't pretty little ladies, with making money with your body which is an act of love and I could prove it, with howling because you're alive; with God. How about that? WITH GOD WHO IS A COLOURED QUEEN WHO WEARS A KIMONO AND PLUCKS HIS EYEBROWS! WHO IS A WOMAN WHO CRIES WITH DETERMINATION BEHIND HER CLOSED DOOR... with God who, I'm told, turned his back on the whole thing some time ago ... with ... some day, with people. (The Zoo Story)
- Bazı insanlar başkalarının başına gelen felaketlerle besleniyor nedense. (Kim Korkar Virginia Woolf'tan?)
- "If we can so misunderstand, well then, why have we invented the word love in the first place?" (The Zoo Story)
- (Jerry) The dog is black, all black; all black except for the bloodshot eyes, and ... yes ... and an open sore on its ... right forepaw; that is red, too. (The Zoo Story)
- Now, here is what I had wanted to happen: I loved the dog now, and I wanted him to love me. I had tried to love, and I had tried to kill, and both had been unsuccessful by themselves. I hoped ... and I don't really know why I expected the dog to understand anything, much less my motivations . . . I hoped that the dog would understand. (The Zoo Story)
- Çok basit. . . insanlar şeylerle olduğu gibi başa çıkamadıkları zaman, bugünle başa çıkamadıkları zaman, iki şeyden birini yaparlar. . . ya. . . ya, benim yaptığım gibi, geçmişi düşünüp dururlar, ya da geleceği değiştirmeye... karar verirler. Bir şeyi değiştirmek istediğin zaman da ne yaparsın . . . BANG ! BANG! BANG ! BANG! (Kim Korkar Virginia Woolf'tan?)
- Sadece aklımızın son kırıntıları üzerinde durmaya çalışıyoruz. (Kim Korkar Virginia Woolf'tan?)
- Eğer birbirimizi bu kadar yanlış anlayabiliyorsak neden sevgi diye bir sözcük icat ettik (The Zoo Story)
- Üniversite o. O burayı devraldığı zaman buranın ne durumda olduğunu ve şimdi nasıl olduğunu biliyor musunuz? Vaktiniz olduğunda bir araştırın isterseniz. (Kim Korkar Virginia Woolf'tan?)
- GEORGE -Herhalde öyledir. Bayağı iyi . .. hele bir de kaç yaşında olduğun düşünülürse. MARTHA -KES ŞUNU! Bir an Sen de o kadar genç değilsin. GEORGE -(Çocukça bir keyif alarak . . . şarkı söyler gibi): Senden altı yaş daha gencim ... Hep öyleydim, hep de öyle kalacağım. MARTHA -(Üzgün): Ama .. . kelleşiyorsun sen de. GEORGE -Sen de oy le. Bir an . .. ikisi de güler. Selam hayatım. MARTHA - Selam. Buraya gel de anneciğine söyle kocaman ıslak bir öpücük ver bakayım. GEORGE -... şey yani.. MARTHA -·KOCAMAN ISLAK BİR ÖPÜCÜK İSTİYORUM! GEORGE -(Dalgın): -Seni öpmek istemiyorum Martha. (Kim Korkar Virginia Woolf'tan?)
- MARTHA - (Neşeyle): Nerden buldun bunu orospu çocuğu? (Kim Korkar Virginia Woolf'tan?)
- “I'll tell you something now; you're not really a vegetable; it's all right, you're an animal. You're an animal, too. “ (The Zoo Story)
- PETER: [stares glumly at his shoes, then] About those two Empty picture frames ...? JERRY: I don't see why they need any explanation at all. Isn't it clear? I don't have pictures of anyone to put in them. PETER: Your parents ... perhaps ... a girl friend ... JERRY: You're a very sweet man, and you're possessed of a truly enviable innocence. (The Zoo Story)
- NICK - Buna pişman olacaksın. GEORGE - Herhalde. Her şeyden pişman olurum ben. NICK - Yani, ben seni pişman edeceğim. GEORGE - Şüphesiz. Akut bir mahcubiyet, haa? NICK - Oyunu senin kurallarınla oynayacağım. Senin dilini kullanacağım. Ne olduğumu söylüyorsan o olacağım. GEORGE - Zaten osun ... sadece bunu bilmiyorsun. (Kim Korkar Virginia Woolf'tan?)
- Her şey insanın istediği gibi olmuyor. (The Zoo Story)
- MARTHA - (Müstehcen-NICK'E): Herkes senin gibi görünecek demek, haa? NICK - Aa, tabii. Özel bir sikiş makinesi olacağım ! (Kim Korkar Virginia Woolf'tan?)